SDN Üyeleri, Gezi Parkı Eylemi için ne düşünüyorlar? Tartışıyoruz!

Bu konuyu okuyanlar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Empatik

Profesör
Katılım
5 Şubat 2013
Mesajlar
2,866
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
polisle çatışıp yaralanan eylemcilerin mezarları hazır.. Yatacak yerleri yok ama neyse.
 

Ahbârî

Dekan
Katılım
6 Ekim 2009
Mesajlar
6,274
Reaksiyon puanı
345
Puanları
83
Şu olayların başlangıcını Allah aşkına bir izleyin.
Nasıl başlamış,ne hale gelmiş.
Video bulamıyorsanız alın size en yakın çekimle ilk müdahale.
Hani tinerci,bilmem ne doluydu diyorsunuz ya park.O zaman böyle bir müdahale var mıydı ?
Hani terörist gruplar diyorsunuz ya.Gerçek terörist gruplara,teröristlere müdahale böyle miydi?
[video=youtube;4wmoMwv-AwA]http://www.youtube.com/watch?v=4wmoMwv-AwA&feature=youtu.be[/video]

Böyle bir güç kullanırsan,tehdit edersen,kışkırtırsan sonuçlarına katlanırsın.
Polisin şiddeti ne kadar haklıysa,eylemcilerin şiddeti de o kadar haklıdır.
Olayları takip edenler,etmek isteyenler neler oluyor gerçekten görmek isteyenlere bir video önerim daha var İzmir'den.
Facebook'ta " İzmir son dakika... " adlı video.Ben paylaşmıyorum içeriği yüzünden. o
Zaten kaçıyorlar,yakalamışsın bu nedir ? Eli silahlı teröriste bile böyle davranılmamışken.

- - - Mesaj Güncellendi - - -

Sizlerde insanları kışkırtıyorsunuz. Yaptığınız yorumlara bakın.
Sanki daha da şiddetlensin ister gibisiniz.
Avm yapılmayacak,bu hale gelsin istemezdim demek bir başbakan için çok mu zor?
Çok mu onur kırıcı ? Yada sizler için ?
Çıkıp güzel iki laf söylese zaten oradakilerin yarısı kesin evlerine dönecek.
Birbirleriyle inatlaştıkça daha da şiddetleniyor,farkında değil misiniz ?
Başbakan iki güzel laf söylemeden,üstü kapalı bile olsa özür dilemeden o meydanlar boşalmayacak.
Hani esnafı,halkı düşünüyorsunuz ya durdurabilecek tek insanın yapıcı,barışçıl bir şeyler söylemesini niye istemiyorsunuz ?
öncelikle videoada protestocular birşeylere hazır gibiler maskeler vs.Orda birileri ilk taşı atıyor. yaygaracılar var. çadırlara saldırıyorlar ne oturuyorsunuz ne demek? adamlara saldırmıyorlar. sövüyorlar polise ellerde sopa bile var. kusura bakma poliste sadece gaz atıyor. gayet yerinde.
 

SwateR

Rektör
Katılım
19 Nisan 2009
Mesajlar
10,201
Reaksiyon puanı
662
Puanları
113
942204_655928731087919_2128989231_n.jpg
 

Ahbârî

Dekan
Katılım
6 Ekim 2009
Mesajlar
6,274
Reaksiyon puanı
345
Puanları
83
1-Tam dayanışma zamanında birbirimize dalıyoruz.Durdurun şu eylemi sonucu kötü olacak.
2-Bizde inelim de iç savaş mı çıksın bilerek bekliyoruz,sizin gibi değiliz oyuna gelmiyoruz.
3-Orda alkol yasağına hayır diye bağıranlar müslüman mıydı?
Şimdi birlik zamanı!Başbakanımız çok iyi işler yaptı bunu inkar etmeyin karne günlerini geri mi getireceksiniz?Tamam eylemnizi yaptınız biz buradayız dediniz ama iş çığrından çıktı!BBC El-Cezire CNN The New York Times e bakıyorum.Fırsat kolluyorlar ülkeyi bölmek için.Reyhanlı'da nerdeydiniz?Başbakan ABD'ye gitmesin de türkiyeyi iki dakikada harcasınlar değil mi?Başbakanlık o kadar kolaysa siz başbakan olun
(Bu yazdıklarımın tamamı sana değil)

- - - Mesaj Güncellendi - - -

Alın size kaynak

http://www.bbc.co.uk/news/world-europe-22741644 Bİr okuyun bakalım
adamlar diyecek laf arıyor. BBC den ne bekliyorsun ki başka..

- - - Mesaj Güncellendi - - -

Ağaç kesilmesini bahane edip, ortalığı karıştırmaktan, milletin huzurunu bozmaktan başka hiçbir amacı olmayan insanlar topluluğu.

Ağaç kesilmesine karşı olabilirsin anlarız da bu milletin devletin malına zarar vererek mi yapılır. Polise, askere taş, sopa, tahta bulduğu ne varsa! atarak mı gösteri yapılır.

Daha dün demokratik bir ülke, özgür bir ülke istiyoruz diye bağıranlar şimdi kalkmış hükümet istifa diye bağırıyor. Madem demokratiklik istiyorsunuz gidin adam gibi! sandıkta oyunuzu kullanın. Çıkan sonuç ne olursa da kabul edin.
demokrasi gösteri ve protesto da yapmak değil mi şimdi? adamlar o kadar da diyordu. sandıkta olmaz ki ama o işler...

- - - Mesaj Güncellendi - - -

Birde şu var ki.

Bu vatan Besmele çekilerek kurtarıldı.. Kafayı çekerek değil..!!
:thumbup1: @Empatik kutluyorum seni...

- - - Mesaj Güncellendi - - -

of of of laflara bak hele

"Lütfen “vatandaşlarımın hakkını korumak şöyle dursun, en ufak ve doğal demokrasi emaresinde onları Ruhen ve bedenen yaraladığı için bu ülkede yaşayan insanların tamamının ne düşüneceğini, ne hissedeceğini; neyi kabulleneceğini, yönlendirme erkine sahip olduğum yanılgısına düştüğüm için vicdanımın sesini dinlemek ve sağduyulu bir hamleyle bana ne anlatıldığını dinlemek görevimin ve sorumluluklarımın gerçek gerekliliklerini yerine getirmek, yerine her istediğimi yaptırmaya alışmış ve oyuncağı elinden alınmış öfkeli bir çocuktan farklı davranamadığım için bütün kalbimle özür dilerim” deyiniz."

Yazıyı güzel yazmış dozajı kaçırmış....
 

goodtornado

Profesör
Katılım
6 Temmuz 2012
Mesajlar
1,546
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Eylemcilerin yaanına gitmeyi çok isterdim. Fakat arkadaşlar bakın. Ben polise suç bulmuyorum. Onlar işlerini yapıyor. Emir kulular. Ekmek parası için döv diyorlar dövüyor. Bu arada direnişci kardeşlerim insanlara zarar vermez,polise yumruk atmaz! Yumruk atanlar başka partilerin altında çalışan,egolarını tatmin eden,Çeşitli gurublar altında çalışan. (Gurublarıda anlarsınız) , iyi niyetleri suistimal eden insanlardır... Bunların eylemcilerle alakası yoktur. bilginize. Her polis arabasına zarar vereni eylemci sanmayınız...

Oyle ya da boyle ortak paydada birlestiniz. Amaciniz agac olsaydi hic birinizi orda gormezdik. Tek amaciniz var milletin sectigi hukumeti anarsi ile dusurmek.
 

Ahbârî

Dekan
Katılım
6 Ekim 2009
Mesajlar
6,274
Reaksiyon puanı
345
Puanları
83

MrJuckLees

Doçent
Katılım
1 Temmuz 2012
Mesajlar
699
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Oyle ya da boyle ortak paydada birlestiniz. Amaciniz agac olsaydi hic birinizi orda gormezdik. Tek amaciniz var milletin sectigi hukumeti anarsi ile dusurmek.
anarşi demek terör demek. Biz teroristmiyizki anarşi ile hükümet düşürelim. Millet ayaklandı sen neyin kafasını yaşıyorsun kardeşim ? Amacımız ağaçtı taki polisler portakal gazı sıkmaya başlayancaya dek.
 

goodtornado

Profesör
Katılım
6 Temmuz 2012
Mesajlar
1,546
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
anarşi demek terör demek. Biz teroristmiyizki anarşi ile hükümet düşürelim. Millet ayaklandı sen neyin kafasını yaşıyorsun kardeşim ? Amacımız ağaçtı taki polisler portakal gazı sıkmaya başlayancaya dek.

Her sey ortada birader. Sen neyin kafasini yasiyorsun ki lafi care uretemeyen insanlarin soyleyecegi bir laf. Ayni gorusten oldugun insanlarin yakip yiktiklarini cok iyi gordum. Millet ayaklanmadi. Bir kac bin anarsist ayaklandi. Demokrasi secimle olur. Sandikla olur. Meydanlara inip ortaligi yakip yikacaginizi bildikleri icin polisler ordaydi ki her yer talan edildi. Hala kalkmis millet diyorsun. Biz burdayiz. Az kaldi meydanlara inmeye.
 

BeyaZayeB

Profesör
Katılım
11 Kasım 2008
Mesajlar
2,191
Reaksiyon puanı
19
Puanları
38
Arkadaşlar hiç kendizi yormayın.
Gerçekten hükümeti düşürebileceğine inanan varsa bırakın hayal dünyasında yaşasın.
Bu kadarını çok görmeyin.
 

SwateR

Rektör
Katılım
19 Nisan 2009
Mesajlar
10,201
Reaksiyon puanı
662
Puanları
113

goodtornado

Profesör
Katılım
6 Temmuz 2012
Mesajlar
1,546
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Arkadaşlar hiç kendizi yormayın.
Gerçekten hükümeti düşürebileceğine inanan varsa bırakın hayal dünyasında yaşasın.
Bu kadarını çok görmeyin.

Zaten boyle bir seyin gerceklesme ihtimali yuzde 0. Olan bize oluyor. Vergilerimizle cita atlattigimiz ulkeyi anarjisti ve kaos taraftarlari geriye goturuyor. Buna kiziyorum abd, ingiltere, almanya da tweeter gibi sosyal platformlarda abuk sabuk tweetleri, mesajlari referans alip ortaligi karistiriyorlar.
 

61trabzon61

Asistan
Katılım
1 Aralık 2011
Mesajlar
330
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
"Bir çağın vicdanı olmak isterdim, bir çağın. Daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim, kelimeden, sevgiden bir köprü."
CEMİL MERİÇ



olaylara sığ kafayla bakan ardındaki amaçları göremeyip galeyana gelen arkadaşlar, zamanı geldiğinde tüm olayların gerçekliği bütün çıplaklığıyla herkesin gözünün ta içine kadar sokulduğunda o zaman birbirlerine nasıl bakacaklar? aynaya baktıklarında "ben nelere alet olmuşum" diyebilecekler mi? vicdanları derinlerden de olsa ses çıkarabilecek mi? "anla artık" diyebilecek mi?

Yazık çok yazık... milletimizi birbirine kırdırmaya çalışanlar gülerek eğlenerek izlerken siz bulduğunuz her platformda (sokak-cadde-facebook-twitter-forumlar) birbirlerinizi yiyorsunuz.

Yapmayın!
 

BeyaZayeB

Profesör
Katılım
11 Kasım 2008
Mesajlar
2,191
Reaksiyon puanı
19
Puanları
38
Facede yazdığım yorumumu aynen paylaşıyorum...

Sandıkta deviremediğiniz hükümeti ordan oraya koşup, ağzınıza biber gazı yiyip, sağa sola taş atarak mı deviriceksiniz? 60 yıldır azınlığın çoğunluğu yönettiği bu ülkede ilk defa çoğunluğun yönetimi ele almasını kaldıramadınız.İstemeyen sandıkta oyunu verir, istediğini başa getirir.Getiremiyorsada g.tünün üstüne oturur.İşin içine siyasetçiler girerse olay sağcı solcu kavgasına dönüşür.O zaman bizde sokağa dökülürüz birbirimizi öldürürüz.İstenende bu zaten !

Bu ülkeyi siz mi kurtaracaksınız ? Amacı olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez.

Klavye başında sağa sola sallayıp Dünyayı kurtaranlar ise, en acınası onlar işte.Biz sesimizi çıkarmıyoruz diye Dünyayı kurtardığınızı mı sandınız ? 75 milyonluk ülkenin 500 bini sokakta koştu diye bu hükümet devrilmez.Hükümeti devirmek isteyen sandıkta devirir.Elinizde telefon önünüzde bilgisayarla burada sallayacağınıza gidin arkadaşlarınıza yardım edin.Derseniz ki sen niye sallıyosun burdan !?

Benim yapacağım işi polis zaten yapıyor...

Klavyene yüreğine sağlık.
 

MrJuckLees

Doçent
Katılım
1 Temmuz 2012
Mesajlar
699
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Her sey ortada birader. Sen neyin kafasini yasiyorsun ki lafi care uretemeyen insanlarin soyleyecegi bir laf. Ayni gorusten oldugun insanlarin yakip yiktiklarini cok iyi gordum. Millet ayaklanmadi. Bir kac bin anarsist ayaklandi. Demokrasi secimle olur. Sandikla olur. Meydanlara inip ortaligi yakip yikacaginizi bildikleri icin polisler ordaydi ki her yer talan edildi. Hala kalkmis millet diyorsun. Biz burdayiz. Az kaldi meydanlara inmeye.
orada abilerimiz ablalarımız var. Bütün türkiyemi anarşist o zaman ? Butun türkiye ordaydı. Askerler bile destek verdi. O zaman askerlerde anarşist ? Öyle diyorsun resmen sen kardeş. Poliside suçlamıyorum ama hükümet suçlu!
 

re13el

Dekan
Katılım
28 Şubat 2011
Mesajlar
9,153
Reaksiyon puanı
114
Puanları
63
sendika.org diyor. ne kadar inandırıcı olabilir...
al sana haber. bak ve düşün...
http://www.samanyoluhaber.com/foto-galeri/Taksim-savas-alanina-dondu/14698/resim-1 tüm resimlere bak.
it kopuk güruhu o kadar....
Resimlerden ne kadar doğru ne kadar yalan olduğunu anlayabilecek seviyedesindir en azından. Ayrıca asıl dikkat çekmek istediğim bu resim önceki bir olayda çekilmesinne rağmen şu andaki olaylardaymış gibi servis edilmiş. Fark ettiysen aynı bunun gibi iki tarafında başka olaylardan resimler alıp doğruyu yansıtmayan şekilde sosyal medyada servis ettiğini kısaca belirtmiştim. Uzun uzun da yazdım artık işe sadece sendika.org diye bakmasan?
 

DeepLune

Asistan
Katılım
29 Eylül 2009
Mesajlar
471
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
bizi çekemeyen ülkelerin yaptıkları oyun bu geçen üniversite olaylarında 30 ajan çıkmıştı kesin bundanda bir şey vardır vatanını seven yurduna zarar vermez
 

ErwinSmith

Rektör
Emektar
Katılım
12 Mayıs 2013
Mesajlar
11,559
Reaksiyon puanı
344
Puanları
83
Ya tamam anlıyorum eylem yasal hak da is makinelerini neden yakarsiniz molotof neden atarsiniz terorist gibi o da ilginç
 

tambjk

Profesör
Katılım
10 Mayıs 2011
Mesajlar
3,263
Reaksiyon puanı
16
Puanları
38
[video=youtube;cN4DLj0ECys]http://www.youtube.com/watch?v=cN4DLj0ECys&feature=youtu.be[/video]
 

evowinds

Dekan
Emektar
Katılım
2 Kasım 2008
Mesajlar
9,100
Reaksiyon puanı
174
Puanları
63
Bu sıkıntı %60 lık oy'un habercisi ve tetikcisi, benden söylemesi...Daha da devam ederse 65-70 lere kadar çıkar...
Ekmeğe yağ sürmek, ava giderken avlanmak diye buna derler herhalde...
 

kosasker

Profesör
Katılım
24 Aralık 2008
Mesajlar
3,195
Reaksiyon puanı
49
Puanları
48
Cengiz Çandar' ın bu yazısına, noktasına virgülüne kadar katılıyorum. İstanbul valisi derhal istifa etmeli veya merkeze çekilmeli, Başbakan ise tüm Türkiyeden özür dilemelidir. Kimse çıkıp da bana Başbakanın avukatlığını yapmasın, ben senelerdir bu adama destek veriyorum.

Yazıyı yapıştırıyorum.

Taksim Gezi Parkı’nın tetiklediği ve dün sabaha kadar neredeyse tüm İstanbul’u ayakta tutan olayların ardından ilk kez Başbakan Tayyip Erdoğan dün öğle saatlerinde konuştu ve son dönemlerde çok kişide –ben dahil- alışkanlık haline getirdiği üzre, bir kez daha “hayal kırıklığı”na yol açtı.

O daha konuşmasını tamamlamadan elime Twitter’a gitti: “Tayyip Erdoğan ekranları başında olanlara sesleniyor. Ben de ekran başından ona: Ne yazık ki, olan-biteni hiç anlamamışsın!”

Önceki gece yarısı, İstanbul ayağa kalkmışken, elime yine Twitter’a gitmişti: “Tayyip Bey ‘Kimsesizlerin Kimsesi’, ‘Sessizlerin Sesi’ olmaktan çıkıp, ‘Zalimlerin Amiri’ olmaya nasıl ve niye dönüşmeye başladığını düşünmeli.”

Gece boyunca ne düşündüyse düşündü ve dün kalktı ve on yıllardır halkına, toplumuna –seçmenine değil- duyarsız yöneticilerden sayısız kez duyduğumuz basmakalıp sıfatlarla örülü konuşmasını yaptı. “Aşırı uçlar”, “ideolojik eylem” vs. cinsinden değerlendirmeler yaparak, “kamu düzeni” ve “güvenlik” öncelikli, “benim valim”, “benim emniyet müdürüm” soslu, “polisperest” ama insan sevmez, kalpsiz, tehditkar, dediğim dedik türünden bir konuşma.

Orhan Kemal Cengiz, “Başbakanın etrafındaki ses ve eleştiri geçirmez duvar inanılmaz derecede kalınmış. Konuşmasının ortaya koyduğu tek gerçek bu” diye twit yazmıştı. Hasan Cemal, dayanamamış, bulunduğu tatil beldesinden “Başbakan’ı dinliyorum. Bu kadar duyarsızlıkla barış ve demokrasi yollarında yürünemez!” diye yazmak zorunda hissetmiş kendisini.

Yurt dışındaki algılama da pek farklı değilmiş anlaşılanp Steven Cook, “Erdoğan ‘Siz protestocular gerçek Türkiye değilsiniz’ oyununu oynuyormuş gibi gözüküyor. Şimdii; bunu daha önce nerede duymuştum?”

Kahire-Tahrir, Ocak 2011. Hüsnü Mübarek. Steven Cook’un kastettiği o.

Bu arada, Başbakan Tayyip Erdoğan zahmet edip, 15 Mart 2011’den sonra Suriye’de Başşar Esad’ın yaptığı ilk konuşmaların metinlerini bir okusun, ardından kendi konuşmasına bir bakıversin; ortak noktalar ve benzer değerlendirmeler ürkütücü.

Taksim-Gezi’nin tetiklediği, ülkenin çeşitli şehirlerine hatta Londra’ya Hyde Park’a, Trafalgar Meydanı’na, Venedik’te San Marco Meydanı’na, Kanada’da Toronto’ya, Almanya’nın çeşitli şehirlerine, oradaki Türklerin “dayanışma gösterileri”ni hareket geçirecek kadar önemli olaya verdiği tepkiden sonra, Başşar Esad’ı Suriye’deki zorbalık ve zulümden ötürü kınamasının inandırıcılığı zedelenmez mi?

Bu tavrıyla, Tayyip Erdoğan, izlediği Suriye politikasının “sürdürülebilirliği”ni ve daha da önemlisi “Süreç”in geleceğini tehlikeye attığının farkında mı acaba?

Tayyip Erdoğan’ın “Akil İnsanlar” grubuna dahil edip, “barışın yararlarını” anlatsın diye sahaya sürdüklerinden Ali Bayramoğlu, dün Yeni Şafak’taki yazısına “Bu nasıl barış? Bu ne hoyratlık?” başlığını attı Taksim-Gezi Parkı olaylarına ilişkin yazısına. Bir başkası, Murat Belge, “.. Bir ay kadar önce, Türkiye’de çok başka türlü bir hava vardı. Bütün gündemlerin, bütün maddelerinin üzerinde, ‘Barış Süreci’ dediğimiz başlık yer alıyordu... Bir de şimdiki duruma bakın. Başta Taksim olmak üzere, yeni bir savaş atmosferine girdik” diye yazdı dünkü Taraf’ta.

Murat Belge, ben dahil birçoğumuzun yaklaşımını açıklayan şu satırları da kaleme aldı: “Başbakan, bütün Türkiye’ye ilgilendiren yapısal-tarihi sorunlarla mücadele etti. Bunları, bu ülkede demokrasinin kurulmasını isteyen herkes destekledi. Bunlar olurken, bu adımları atan kişi ve kişilerle dünya görüşlerinin nereden nereye uyumlu olduğunu kurcalamadık... Türkiye olacaksa şimdi demokratik olacak. Bunun genel ilkeleri var, genel kuralları var. Demokrasi, Tayyip Erdoğan’a tahsis edilmiş bir otobüs değil... Ben kendi hesabıma, ‘jakoben vesayet’ten kurtulmayı, ‘plebisiter diktatörlük’e geçiş olarak değerlendirmiyorum. Bu otobüsler, benim varmak istediğim duraktan (ya da güzergahtan) geçmiyor.”

Herşeyden önemlisi, Taksim-Gezi Parkı olaylarının, Başbakan’a “Akil İnsanlar”ın bir bölümüyle kopmasına yol açacak sinyaller vermesi. Onun, “Süreç”e ilişkin politikasına meşruiyet kazandıran, önemli ölçüde “Akil İnsanlar” arasında yer alan, “demokrat kimlikleri” ile ün ve saygınlık sahibi arkadaşlarımız.

Yani, Başbakan’ın duyarsızlığı ve hoyratlığı ile “Barış Süreci” arasında ve olumsuz etkide bulunacak bir bağ kurulmakta olduğuna dikkat çekmek istiyoruz.
Yani, Taksim-Gezi Parkı olayları, tahmin edildiğinden çok daha önemli özellikler ve kendi dışındaki temel sorunları etkileme kapasitesini taşıyor. Bu olayların en büyük gücü, “kendiliğindenliği” yani arkasında “aşırı uçlar”ın ya da Tayyip Erdoğan’ın işi kolay kazanacağı güreş minderine çevirmek için sözünü ettiği CHP’nin bulunmaması. Elbette ki, büyük çapta ve “sivil” eylemlerin içine Ergenekoncusundan, İP’lisine, CHP’lisinden, Ulusalcısına, her türlü Ak Parti’ye muhalif unsur girip, gelişmeyi manipüle etmek isteyebilir. Ancak, bu Taksim-Gezi Parkı olayının nasıl başladığı ve şimdiye kadar nasıl geliştiği gerçeğini örtemez.

Dizilerden ve beyaz perdeden tanınan, bugüne dek hiçbir şekilde siyasi bir angajman ile hatırlanmamış genç bir oyuncu, Nesrin Cavadzade, twitter hesabından “Bu eylem sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil” diye haykırıyordu. Türkiye’de her görüşten insanın izlediği ve güldüğü, bir bakıma bir “ulusal ortak payda” olan Cem Yılmaz, “Ahaliyi aptal sanmanın bir neticesi olacaktı elbet” mesajını verdi. Sezen Aksu, Taksim-Gezi Parkı direnişinin yanındaydı. Türkiye’nin özellikle Arap dünyasında en tanınan ekran yüzü haline gelen Kıvanç Tatlıtuğ, “Aklımız Taksim’de... Diren Gezi Parkı... Susmayın, kimse susmasın... Orantısız kullanılan güç, tek bir evladı bile yıldıramayacaktır” satırlarını kim tarafından aldatılarak, hangi ideolojik dürtüyle yazdı acaba?

Dünya çapındaki bir sanat-kültür adamı Kutluğ Ataman, “Bu bir sivil insan hakları eylemidir. CHP’nin darbe yanlısı, militarist, barış karşıtı bayrak mitingi değildir. Gaspetmelerine izin vermem” satırıyla bilinci ortaya koydu..

İnternet medyasının başını çekenlerden biri olan Hadi Özışık, “İktidar durup dururken, İNAT uğruna, Türkiye’yi bir belaya sürükledi. AFERİN” diye yazdı.

Eh, açın gözünüzü artık. Tayyip Bey, “Bu, Gezi Parkı olayı değildir” diyor. Tabii değil, gaddar polis müdahalesi sayesinde çok aştı onu. Öyle başladı ama küstahlığınız, duyarsızlığınız, leblebi-çekirdek yer gibi insanlara reva gördüğünüz biber gazı zorbalığınız, size karşı birikmiş tüm öfkeleri, kırgınlıkları, rahatsızlıkları infilak ettirdi. İlk yapacağınız iş, biber gazlı polisi İstanbul sokaklarından çekmenizdir. Gerisini sonra konuşuruz.

Tayyip Bey: Olaylar, ABD Dışişleri’nden Avrupa Komisyonu’na konu edilebilecek boyutları ifade ediyorsa, ünlü Amerikalı sinema oyuncusu Bruce Willis, “Türkiye’nin canı acıyor” diye tepki verip, insanları “Türkiye halkı ile dayanışma”ya çağırıyorsa, TİM’de yaptığınız konuşmada değindiğiniz hususların hükmü yok demektir. Açın gözünüzü.
Altı gün önce başlayan, beşinci günün gecesi İstanbul’un birçok semtini seferber eden ve dünden itibaren ülke yüzeyine yayılmaya başlayan gelişmelerden, iktidar devirme hesabına olan ve demokrasiyle hiç ilgisi olmalan kimi güçlerin yararlanmak istediğini görebiliyoruz. Yani, bizim gözümüz açık.

Ancak, ne olursa olsun, Taksim-Gezi Parkı direnişi ve onunla ülke içi ve dışındaki dayanışma eylemlerinin “demokratik niteliği” ortadadır.

Başta İstanbul halkı ve gençliği, Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinin kahraman meçhul askerlerini sevgiyle selamlıyorum!

Kaynak : http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23418218.asp
 

Enisor

Doçent
Katılım
28 Nisan 2011
Mesajlar
740
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Orada çevreci insanlar da var elbet ama hepsinin çevreci olmadığı taşıdığı pankartlardan,çevreci diye gidip kopraıp barikat yaptıkları ağaçlardan anlaşılıyor ama polis haklıyken işi abartarak haksız duruma düşmüştür.İnsanlar,bunu en başta bu projeye onay verip sonra da olaylar büyünce miting yerlerini bile değiştiren ana muhalefet partisinden de anlayabilirler.Olaylar artık hükümetin devrilmesi safsatalarına bile gitmiştir ki;bunu diyen çevreciler o çevrenin içinde bulunduğu,dünyaya karşı belli bir duruşu olan ülkelerini nasıl düşünmezler?
 

Enisor

Doçent
Katılım
28 Nisan 2011
Mesajlar
740
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Herkes tarafsızca eleştirmeli,uslubu kaçırmamalıdır çünkü şahıslara olmasa dahi makamlara saygınız olmak zorundadır çünkü o ülkenin makamıdır ve siz seçmemişseniz bile sizinle beraber yaşadığınız kardeşleriniz seçmiştir.Polis orantısız güç kullanmıştır,oradakilerin hepsi çevreci değildir,medya ise bu konuya bazısı anyadan bazısı ise konyadan bakmaktadır.Ama dışgüçler de en önemli faktördür bu olayda onu da belirtmek isterim
 

goodtornado

Profesör
Katılım
6 Temmuz 2012
Mesajlar
1,546
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Bu sıkıntı %60 lık oy'un habercisi ve tetikcisi, benden söylemesi...Daha da devam ederse 65-70 lere kadar çıkar...
Ekmeğe yağ sürmek, ava giderken avlanmak diye buna derler herhalde...

Ben gecen secime saglik nedenlerinden dolayi gelemedim. Dogal olarak 20 aile bireyi de ingiltere ve fransada yasiyor. Hepimiz gelecegiz. Istisnasiz. Orgutlenmemiz basladi. Onumuzdeki secimlerde noktayi koyacagiz.
 

kosasker

Profesör
Katılım
24 Aralık 2008
Mesajlar
3,195
Reaksiyon puanı
49
Puanları
48
Basbakanin sozleri dogrudur. Birileri sokaklarda yakip yikar, birileri de kose yazilarinda kendileri calar oynar. 13 senedir bilincli bir sekilde adim atan hukumeti yikamayacaklarini anladilar. Ulkesini baska ulkelere sikayet edenlerin muhalefet oldugu bir ulkede yasiyoruz. Bir hukumet dusunun, elinde kuregi bahce suluyor ama komsusu, bahce suyunu iki de bir kesiyor.mani oluyor. Saldiracagiz, devirecegiz diyor. Ben hukumetin yerinde olsam faturayi muhalefete cikarirdim. Kim saldiracagiz dedi, kim secmenini provake etti, o kisilerin fezlekesini hazirlarim, isime bakarim.

Kimse hükümeti yıkmaya gitmedi. Senin gibi insanlar, birkaç serserinin sözüne bakar ve yorum yazar. Gönlümde yaşadığımı ben bilirim.

At gözlüğünü çıkar. Herkes senin gibi düşünmüyor.
 

tambjk

Profesör
Katılım
10 Mayıs 2011
Mesajlar
3,263
Reaksiyon puanı
16
Puanları
38
Cengiz Çandar' ın bu yazısına, noktasına virgülüne kadar katılıyorum. İstanbul valisi derhal istifa etmeli veya merkeze çekilmeli, Başbakan ise tüm Türkiyeden özür dilemelidir. Kimse çıkıp da bana Başbakanın avukatlığını yapmasın, ben senelerdir bu adama destek veriyorum.

Yazıyı yapıştırıyorum.

Taksim Gezi Parkı’nın tetiklediği ve dün sabaha kadar neredeyse tüm İstanbul’u ayakta tutan olayların ardından ilk kez Başbakan Tayyip Erdoğan dün öğle saatlerinde konuştu ve son dönemlerde çok kişide –ben dahil- alışkanlık haline getirdiği üzre, bir kez daha “hayal kırıklığı”na yol açtı.

O daha konuşmasını tamamlamadan elime Twitter’a gitti: “Tayyip Erdoğan ekranları başında olanlara sesleniyor. Ben de ekran başından ona: Ne yazık ki, olan-biteni hiç anlamamışsın!”

Önceki gece yarısı, İstanbul ayağa kalkmışken, elime yine Twitter’a gitmişti: “Tayyip Bey ‘Kimsesizlerin Kimsesi’, ‘Sessizlerin Sesi’ olmaktan çıkıp, ‘Zalimlerin Amiri’ olmaya nasıl ve niye dönüşmeye başladığını düşünmeli.”

Gece boyunca ne düşündüyse düşündü ve dün kalktı ve on yıllardır halkına, toplumuna –seçmenine değil- duyarsız yöneticilerden sayısız kez duyduğumuz basmakalıp sıfatlarla örülü konuşmasını yaptı. “Aşırı uçlar”, “ideolojik eylem” vs. cinsinden değerlendirmeler yaparak, “kamu düzeni” ve “güvenlik” öncelikli, “benim valim”, “benim emniyet müdürüm” soslu, “polisperest” ama insan sevmez, kalpsiz, tehditkar, dediğim dedik türünden bir konuşma.

Orhan Kemal Cengiz, “Başbakanın etrafındaki ses ve eleştiri geçirmez duvar inanılmaz derecede kalınmış. Konuşmasının ortaya koyduğu tek gerçek bu” diye twit yazmıştı. Hasan Cemal, dayanamamış, bulunduğu tatil beldesinden “Başbakan’ı dinliyorum. Bu kadar duyarsızlıkla barış ve demokrasi yollarında yürünemez!” diye yazmak zorunda hissetmiş kendisini.

Yurt dışındaki algılama da pek farklı değilmiş anlaşılanp Steven Cook, “Erdoğan ‘Siz protestocular gerçek Türkiye değilsiniz’ oyununu oynuyormuş gibi gözüküyor. Şimdii; bunu daha önce nerede duymuştum?”

Kahire-Tahrir, Ocak 2011. Hüsnü Mübarek. Steven Cook’un kastettiği o.

Bu arada, Başbakan Tayyip Erdoğan zahmet edip, 15 Mart 2011’den sonra Suriye’de Başşar Esad’ın yaptığı ilk konuşmaların metinlerini bir okusun, ardından kendi konuşmasına bir bakıversin; ortak noktalar ve benzer değerlendirmeler ürkütücü.

Taksim-Gezi’nin tetiklediği, ülkenin çeşitli şehirlerine hatta Londra’ya Hyde Park’a, Trafalgar Meydanı’na, Venedik’te San Marco Meydanı’na, Kanada’da Toronto’ya, Almanya’nın çeşitli şehirlerine, oradaki Türklerin “dayanışma gösterileri”ni hareket geçirecek kadar önemli olaya verdiği tepkiden sonra, Başşar Esad’ı Suriye’deki zorbalık ve zulümden ötürü kınamasının inandırıcılığı zedelenmez mi?

Bu tavrıyla, Tayyip Erdoğan, izlediği Suriye politikasının “sürdürülebilirliği”ni ve daha da önemlisi “Süreç”in geleceğini tehlikeye attığının farkında mı acaba?

Tayyip Erdoğan’ın “Akil İnsanlar” grubuna dahil edip, “barışın yararlarını” anlatsın diye sahaya sürdüklerinden Ali Bayramoğlu, dün Yeni Şafak’taki yazısına “Bu nasıl barış? Bu ne hoyratlık?” başlığını attı Taksim-Gezi Parkı olaylarına ilişkin yazısına. Bir başkası, Murat Belge, “.. Bir ay kadar önce, Türkiye’de çok başka türlü bir hava vardı. Bütün gündemlerin, bütün maddelerinin üzerinde, ‘Barış Süreci’ dediğimiz başlık yer alıyordu... Bir de şimdiki duruma bakın. Başta Taksim olmak üzere, yeni bir savaş atmosferine girdik” diye yazdı dünkü Taraf’ta.

Murat Belge, ben dahil birçoğumuzun yaklaşımını açıklayan şu satırları da kaleme aldı: “Başbakan, bütün Türkiye’ye ilgilendiren yapısal-tarihi sorunlarla mücadele etti. Bunları, bu ülkede demokrasinin kurulmasını isteyen herkes destekledi. Bunlar olurken, bu adımları atan kişi ve kişilerle dünya görüşlerinin nereden nereye uyumlu olduğunu kurcalamadık... Türkiye olacaksa şimdi demokratik olacak. Bunun genel ilkeleri var, genel kuralları var. Demokrasi, Tayyip Erdoğan’a tahsis edilmiş bir otobüs değil... Ben kendi hesabıma, ‘jakoben vesayet’ten kurtulmayı, ‘plebisiter diktatörlük’e geçiş olarak değerlendirmiyorum. Bu otobüsler, benim varmak istediğim duraktan (ya da güzergahtan) geçmiyor.”

Herşeyden önemlisi, Taksim-Gezi Parkı olaylarının, Başbakan’a “Akil İnsanlar”ın bir bölümüyle kopmasına yol açacak sinyaller vermesi. Onun, “Süreç”e ilişkin politikasına meşruiyet kazandıran, önemli ölçüde “Akil İnsanlar” arasında yer alan, “demokrat kimlikleri” ile ün ve saygınlık sahibi arkadaşlarımız.

Yani, Başbakan’ın duyarsızlığı ve hoyratlığı ile “Barış Süreci” arasında ve olumsuz etkide bulunacak bir bağ kurulmakta olduğuna dikkat çekmek istiyoruz.
Yani, Taksim-Gezi Parkı olayları, tahmin edildiğinden çok daha önemli özellikler ve kendi dışındaki temel sorunları etkileme kapasitesini taşıyor. Bu olayların en büyük gücü, “kendiliğindenliği” yani arkasında “aşırı uçlar”ın ya da Tayyip Erdoğan’ın işi kolay kazanacağı güreş minderine çevirmek için sözünü ettiği CHP’nin bulunmaması. Elbette ki, büyük çapta ve “sivil” eylemlerin içine Ergenekoncusundan, İP’lisine, CHP’lisinden, Ulusalcısına, her türlü Ak Parti’ye muhalif unsur girip, gelişmeyi manipüle etmek isteyebilir. Ancak, bu Taksim-Gezi Parkı olayının nasıl başladığı ve şimdiye kadar nasıl geliştiği gerçeğini örtemez.

Dizilerden ve beyaz perdeden tanınan, bugüne dek hiçbir şekilde siyasi bir angajman ile hatırlanmamış genç bir oyuncu, Nesrin Cavadzade, twitter hesabından “Bu eylem sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil” diye haykırıyordu. Türkiye’de her görüşten insanın izlediği ve güldüğü, bir bakıma bir “ulusal ortak payda” olan Cem Yılmaz, “Ahaliyi aptal sanmanın bir neticesi olacaktı elbet” mesajını verdi. Sezen Aksu, Taksim-Gezi Parkı direnişinin yanındaydı. Türkiye’nin özellikle Arap dünyasında en tanınan ekran yüzü haline gelen Kıvanç Tatlıtuğ, “Aklımız Taksim’de... Diren Gezi Parkı... Susmayın, kimse susmasın... Orantısız kullanılan güç, tek bir evladı bile yıldıramayacaktır” satırlarını kim tarafından aldatılarak, hangi ideolojik dürtüyle yazdı acaba?

Dünya çapındaki bir sanat-kültür adamı Kutluğ Ataman, “Bu bir sivil insan hakları eylemidir. CHP’nin darbe yanlısı, militarist, barış karşıtı bayrak mitingi değildir. Gaspetmelerine izin vermem” satırıyla bilinci ortaya koydu..

İnternet medyasının başını çekenlerden biri olan Hadi Özışık, “İktidar durup dururken, İNAT uğruna, Türkiye’yi bir belaya sürükledi. AFERİN” diye yazdı.

Eh, açın gözünüzü artık. Tayyip Bey, “Bu, Gezi Parkı olayı değildir” diyor. Tabii değil, gaddar polis müdahalesi sayesinde çok aştı onu. Öyle başladı ama küstahlığınız, duyarsızlığınız, leblebi-çekirdek yer gibi insanlara reva gördüğünüz biber gazı zorbalığınız, size karşı birikmiş tüm öfkeleri, kırgınlıkları, rahatsızlıkları infilak ettirdi. İlk yapacağınız iş, biber gazlı polisi İstanbul sokaklarından çekmenizdir. Gerisini sonra konuşuruz.

Tayyip Bey: Olaylar, ABD Dışişleri’nden Avrupa Komisyonu’na konu edilebilecek boyutları ifade ediyorsa, ünlü Amerikalı sinema oyuncusu Bruce Willis, “Türkiye’nin canı acıyor” diye tepki verip, insanları “Türkiye halkı ile dayanışma”ya çağırıyorsa, TİM’de yaptığınız konuşmada değindiğiniz hususların hükmü yok demektir. Açın gözünüzü.
Altı gün önce başlayan, beşinci günün gecesi İstanbul’un birçok semtini seferber eden ve dünden itibaren ülke yüzeyine yayılmaya başlayan gelişmelerden, iktidar devirme hesabına olan ve demokrasiyle hiç ilgisi olmalan kimi güçlerin yararlanmak istediğini görebiliyoruz. Yani, bizim gözümüz açık.

Ancak, ne olursa olsun, Taksim-Gezi Parkı direnişi ve onunla ülke içi ve dışındaki dayanışma eylemlerinin “demokratik niteliği” ortadadır.

Başta İstanbul halkı ve gençliği, Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinin kahraman meçhul askerlerini sevgiyle selamlıyorum!

Kaynak : http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23418218.asp

Herkesi bu yazıyı üşenmeden okumaya davet ediyorum, bir kesim 2.paragraga gelemeden rahatsız olup bırakacaktır mutlaka ama sonuna kadar sabredebilmelerini diliyorum.

Bugune kadar forumda ve medyada bu konuyla alakalı paylaşılmış AÇIK ARA en iyi yazıdır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Son mesajlar

Üst