Sâdi-i Şirazi’nin güzel ve çirkin kadın tarifi!

amidi

Doçent
Katılım
10 Kasım 2010
Mesajlar
631
Reaksiyon puanı
8
Puanları
18
Anneler günü kutlandı ve bitti. Lakin değerli bir varlığın sadece bir günü olur mu diye insan düşünmeden de edemiyor. Kadınlar hakkında bir yığın laf söylendi, methiyeler düzüldü, yarına dair umutlar dile getirildi. Ancak dün umut dolu parlak konuşmaların büyük çoğunluğu bugün itibarıyla rafa kalkmış durumda. Seneye kadar ne anne ne de kadın hiç kimsenin aklına gelmeyecek.

Bugünden sonra yine kadın dayak yiyecek, işkence görecek, hak ettiği itibarı göremeyecek, çoğu kez, ezilecek, üzülecek ve en talihsiz olanları da en sevdikleri tarafından yine öldürülecek, katledilecek!
Kadın Allah’ın erkeklere bir emaneti iken, cennet ayaklarına serilmiş iken neden bu denli aşağılara çekildi ve kendisine verilen haklar gasp edildi erkekler tarafından. Bazan da kimi kadınlar tarafından!
Acaba bu sorunların temelinde kadının hiç mi suçu yok, kadın hatayı nerede ve nasıl yapıyor? Günümüzde bu hata ve sorunları “uzman” adı verilen bir takım kimseler sosyolojik ve psikolojik analizlerle tespit etmeye çalışıyorlar ve çoğu kez de kadın sütten çıkmış ak kaşık gibi gösteriliyor. (Belki de feminist bir takım kesimlerden çekindikleri içindir, bilinmez).
Peki eskiler kadına nasıl bakmışlar, kadını nasıl analiz etmişler diye tarihi ve edebi kitaplara baktığımızda çok enteresan kadın tarifleri karşımıza çıkıyor. Mesela 13.yy’da yaşayan klasik şark edebiyatının güçlü ismi Sâdi Şirazi “Bostan” isimli mesnevisinde “kadın” bahsinde erkeklere iyi kadının tariflerini sıralamakta. Sâdi’nin kadına bakışı da bu anlattıklarında açık bir şekilde karşımıza çıkıyor. Sâdi iyi ve güzel kadını şöyle tarif edip diyor ki:
Allah’tan korkan ve söz dinleyen güzel bir kadın yoksul bir adamı padişah eder. Dostum, yanında uygun bir sevgilin varsa git, kapında beş kere nöbet çal”
Kendisi namuslu, dili tatlı olunca artık kadının güzelliğine, çirkinliğine bakma. Güzel huylu çirkin kadın, güzel kadından daha alımlıdır. Çünkü onun sıcakkanlılığı bütün kusurlarını örter.
Dev suratlı, fakat iyi tabiatlı kadın peri yüzlü, fakat çirkin huylu karıdan çok üstündür. Böyle bir kadın, kocası sirke getirse helva gibi yer. Ama suratı sirke ile sıvanmış bir güzel karı helvayı da yemez.
Kocasının iyiliğini isteyen kadın insanın ruhunu dinlendirir. Kötü karıdan Allah saklasın. Tûti bile karga ile beraber olunca kafesten kurtulmayı ganimet sayar.
Karın fena olursa ya avarelikte dünyayı dolaşırsın, ya da her çaresizliğe katlanırsın. Dar papuç giymektense yalınayak dolaşmak daha hoştur.
Güzel bir kadın aynı zamanda iffetli olunca kocası ona baktıkça kendini cennette görür.
Bütün gün kaygı çeksen dahi yanında bir dert ortağın varsa hiç korkma. Evi mamur, karısı dost olanlara Allah esirgeyerek bakmıştır.
Karısının eli ve kalbi doğru olan kuluna Allah lütfetmiştir.

Sadi iyi ve güzel kadınlar için bunları söylerken, “kötü ve çirkin kadın” diye tabir ettiği kadınlar için oldukça sert ifadeler kullanır Bostan’da:
Kadın çarşıya yöneliyorsa ona dayak at. (Burada dayağı teşvik ediyor) Aksi takdirde evde karı gibi kendin oturursun. Bir kadın erkeğinin sözüne kulak asmıyor mu, onun mavi şalvarını erkeğe giydirmelidir!
Cahil ve hain kadını alırsan, karı değil, başına bela almış olursun. Kadın bir kile arpa için hıyanet ettikten sonra sen buğday ambarını gözünden çıkar.
Kadın yabancıların yüzüne mi gülüyor? Kocasına söyle. Artık erkeklikten söz etmesin. Karının gözü yabancılara karşı kör olmalı. Kadın evden dışarı çıkarsa mezara gitmeli.
Kadının yerinde durmadığını, akılda ve tedbirde sebat etmediğini görürsen, onun elinden timsahın ağzına kaç. Ölmek kötü şöhretle yaşamaktan iyidir.
Yabancı erkeğin karşısında karına yüz verme. Senin sözünü tutmazsa kocanın karıdan ne farkı var.
İyi ve güzel huylu kadın bir arkadaştır, bir devlettir!
Uygunsuz olan çirkin karıya yol ver gitsin!
Mesela: karılarının elinde şaşırıp kalmış iki kişi varmış. Bir tanesi:
-Kimsenin kötü karısı olmasın, diyor. Öteki:
-Dünyada bence kadın bile olmasın” demiş.
Mesnevisinde kadına bu denli yüklenen Şair Sâdi Şirazi, eserinin bir bölümünde fikir değiştirir gibidir ve aşağıdaki sözleri söyler.
Yapma Sadi, bir kimseyi kadının esiri olmuş gördüğün zaman kınama. Madem ki bir gül seviyorsun, dikenine katlanacaksın. Her zaman meyvesini yediğin ağacın dikeni sana battığı zaman tahammül etmelisin!

13.yy’da şark toplumunda kadına bakış bu şekildedir çoğunlukla. Sâdi Şirazi gibi asırlara meydan okuyan ve eserleri günümüze kadar gelen önemli bir şair ve düşünce adamının kadın hakkındaki görüşleri pek çok açıdan kusurludur. Yer yer kadının yanında imiş gibi gözükse de kadına biçtiği değer islam dininin ve ahlakının öngördüğü özelliklerin çok uzağındadır.
Gerçi o günden bu güne erkeklerin çoğunluğunun kadına bakışı arasında çok büyük farklılıklar olmasa gerektir. Bugün bile Sadi gibi düşünen bir çok erkek olduğu gün gibi aşikardır!
Gönül asr-ı saadet düşüncesinin kadına biçtiği değeri arzuluyor.
Bütün güzel kadınların anneler günü kutlu olsun zira çirkin kadın yoktur kanaatimce.

Öyle değil mi?
Muhabbetle Efendim.


Meryem Aybike Sinan- Haber7
 
Üst