llavinya
Dekan
- Katılım
- 9 Ekim 2006
- Mesajlar
- 7,781
- Reaksiyon puanı
- 92
- Puanları
- 0
Ruh ile beden arasındaki münasebet bir bakıma, sesle mana arasındaki münasebete benzer.
Söz mananın bedeni, mana sesin ruhudur. Bu ruh o bedenin ne sağındadır,
ne solunda; ne içindedir ne dışında... Mana, hayatiyetini devam ettirmek için sese muhtaç değildir...
O, hafızada sessiz olarak durur, dimağda sessizce yaşar, kalbde kelimesiz olarak bulunabilir. Ancak, görünmek ve bilinmek istedi mi, işte o zaman, sese müracaat eder... Ses, muhatabın kulağına varınca ömrünü tamamlar...
Mana ise, ondan sonra da hayatiyetini sürdürür. Mana, sesten önce de vardı, sesle birlikte göründü, sesten sonra da varlığını devam ettirmekte...
Bir başka açıdan; bedeni kafese, ruhu ise kuşa teşbih ederler. Bu güzel teşbihten alacağımız çok dersler var. Hemen aklıma gelenler şunlardır;
Beden ruh içindir, ruh beden için değil...
Kafesin boyanmasıyla kuş güzelleşmez. Beden sıhhati de ruhun olgunluğuna delil olamaz...
Kafesi büyütmekle kuşu geliştirmiş olamazsınız.
Onun büyüme yolu daha başkadır...
Kuş, kafesten dışarıyı seyreder, ama gören kafes değildir; "göz bir hassedir ki ruh bu alemi o pencere ile seyreder" (Bediüzzaman)
Kuşsuz kafesi kimse evinde barındırmaz. En yakınımızı bile ölümünden sonra kaç gün misafir ediyoruz?..
Kuş kafesten önce de vardı, kafesten uçtuktan sonra da varlığını devam ettirir...
Şu koca kainat sarayı ruh için bir oda gibi...
Beden ise kafes... Ruh kafesten uçtuğu gibi, saraydan da çıkar, gider... Daha geniş alemlere kavuşmak üzere... Kafeste boğulmayan, odaya aldanmayan, kendini unutmayan ruhlara müjdeler olsun!..
{Alaaddin Başar}
Söz mananın bedeni, mana sesin ruhudur. Bu ruh o bedenin ne sağındadır,
ne solunda; ne içindedir ne dışında... Mana, hayatiyetini devam ettirmek için sese muhtaç değildir...
O, hafızada sessiz olarak durur, dimağda sessizce yaşar, kalbde kelimesiz olarak bulunabilir. Ancak, görünmek ve bilinmek istedi mi, işte o zaman, sese müracaat eder... Ses, muhatabın kulağına varınca ömrünü tamamlar...
Mana ise, ondan sonra da hayatiyetini sürdürür. Mana, sesten önce de vardı, sesle birlikte göründü, sesten sonra da varlığını devam ettirmekte...
Bir başka açıdan; bedeni kafese, ruhu ise kuşa teşbih ederler. Bu güzel teşbihten alacağımız çok dersler var. Hemen aklıma gelenler şunlardır;
Beden ruh içindir, ruh beden için değil...
Kafesin boyanmasıyla kuş güzelleşmez. Beden sıhhati de ruhun olgunluğuna delil olamaz...
Kafesi büyütmekle kuşu geliştirmiş olamazsınız.
Onun büyüme yolu daha başkadır...
Kuş, kafesten dışarıyı seyreder, ama gören kafes değildir; "göz bir hassedir ki ruh bu alemi o pencere ile seyreder" (Bediüzzaman)
Kuşsuz kafesi kimse evinde barındırmaz. En yakınımızı bile ölümünden sonra kaç gün misafir ediyoruz?..
Kuş kafesten önce de vardı, kafesten uçtuktan sonra da varlığını devam ettirir...
Şu koca kainat sarayı ruh için bir oda gibi...
Beden ise kafes... Ruh kafesten uçtuğu gibi, saraydan da çıkar, gider... Daha geniş alemlere kavuşmak üzere... Kafeste boğulmayan, odaya aldanmayan, kendini unutmayan ruhlara müjdeler olsun!..
{Alaaddin Başar}