ZorhaK
Rektör
- Katılım
- 24 Kasım 2008
- Mesajlar
- 10,757
- Reaksiyon puanı
- 265
- Puanları
- 243
Önce fıkramızı anlatalım, sonra da meramımızı. Fıkra bu ya, Ramazan ayı bitiminde Nasrettin Hoca’ya sormuşlar: “Acaba Ramazan ayı bizden memnun kaldı mı?” diye... Nasrettin Hoca her zamanki bilge kişiliği ile cevap vermiş: “Eğer memnun kalmasaydı, her yıl 10 gün önce gelir miydi?” Bu hoş fıkra dün bana, cep telefonuma bayram tebriği mesajı gönderen bir arkadaşımdan geldi. Yani mesajına bu fıkrayı da eklemiş. Doğrusu çok hoşuma gitti. Bugün sizlere, dini ve milli bayramlarda, önemli gün ve gecelerde gönderilen cep telefonu mesajlarından söz etmek istiyorum. Kendi adıma konuşayım, şahsen ben, kafiyeyi tutturmak için zorlama kelimelerle oluşturulmuş cep mesajlarından ve göndericinin ruhundan esintiler taşımayan başkalarından alıntı yapay cümle kalıplarından hoşlanmıyorum. Üstelik, aynı mesaj metni çok farklı kişilerden geliyor. Özelliği ve cazibesi kalmıyor. Yukarıdaki fıkra örneğinde olduğu gibi, bir orijinallik yakalamış mesela gönderen arkadaşımız. Değişik bir yöntem denemiş. Günün anlamına uygun fıkra seçmiş. Gönderdiği mesaj ağdalı kelimelerle edebiyat parçalayan cümle kalıpları şeklinde olmadığı için, okunduktan sonra bir başkası ile de keyifle paylaşılabilecek ve hafızada kalabilecek bir anekdot aktarmış. Sanırım yukarıdaki fıkrayı okuyan her okuyucumuz bunu bir başkası ile de paylaşmak için iştiyak duyacaktır. Sözün özü, hiçbir şeyin kopyası asla orijinalinin yerini tutmaz. Bu nedenle, kısa da olsa, kendinize ait cümlelerle bayram ve kandil tebriği mesajı göndermenizi önenirim. Neticede kısa bir metin yazılacak. Herkesin kendine ait duygu yoğunluğu ile bir başkasının bayramını tebrik edecek kadar cümle kalıbı oluşturabileceğini düşünüyorum. Sözle ifade edilebilecek meramı iki satır yazıya geçirmekten ibarettir bunun en basiti... Size ait olan kısa bir cümlenin, ısmarlama ifadelerden çok daha fazla etki oluşturacağından emin olabilirsiniz. Sadece bir kelime... Bir başka nokta da şu; Her bayramda 150-200 civarı cep mesajı alıyorum. Mesaj gönderenlerin yüzde 80’ini tanımıyorum. Baktığımda numaraları zihnimde çağrışım yapmıyor? Şunu anlatmak istiyorum: Değil arkadaşlarınıza, anne babanıza, kardeşlerinize de mesaj atsanız, altına muhakkak kendi isminizi yazınız. Bu nokta çok önemli. Numaranız mesaj gönderdiğiniz kişinin telefonunda kayıtlı olsa bile, teknik bir nedenle isminiz görünmeyebilir, telefon değişikliği, rehberin yanlışlıkla silinmesi vb. nedenlerle bir irtibat kopukluğu olabilir... Örneğin dün akşam dost çevresinde otururken bir arkadaşımıza mesaj geldi. Mesajı okudu ve “bu kim ki acaba?” dedi. Mesajda, “dayı yarın mutlaka bekliyoruz” yazıyormuş. Arkadaş dedi ki, “bende var 25-30 yeğen... Acaba bu hangisi?” Halbuki altına Ayşe, Zeynep, Ali, Veli vb. bir kelime ilave etse sorun kalmayacak. Sizin rehberinizde kayıtlı olan her kişinin rehberinde sizin de kayıtlı olabileceğiniz gibi bir düşünce içinde olmayınız. Zaman geçtikçe, işyerleri, sosyal çevre, ev, köy, mahalle vb. değiştikçe rehberler de değişiyor. Birkaç yıldır görüşmediğiniz arkadaşınızın cep telefonu hafızasında hala başköşede durduğunuz gibi bir zehaba kapılmayınız. Bugünkü yakın dostluğunuzdan dolayı ismini sadece “Ahmet” diye kaydettiğiniz bir kişi için yarın “acaba hangi Ahmet?” diyebilirsiniz. Ahmetleriniz çoğalabilir. Alınganlık yok... Aile, iş, arkadaş çevresi oldukça geniş olan insanların telefon hafızalarında istedikleri herkesi kaydedebilecek kadar yer de olmayabilir. Herkesin kendi rehberindeki önceliklerin ve sıralamanın farklı olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu konuda alınganlık da gösterilmemelidir. Birinin telefonunu rehberinizden sildiğiniz an değil, gerektiğinde onun telefonunu bulamadığınızda o kişi gerçekten sizin açınızdan silinmiş demektir. Son olarak bir başka nokta da şu: Kendinizi size gelen her mesaja illaki cevap vermek gibi bir baskı altında da hissetmeyiniz. Bazıları rehberi topluca işaretledikleri için size mesaj gönderdiklerinin çoğu defa farkında bile olmayabilirler. Kimi zaman bu tür mesajlara cevap vermeye kalktığınızda karşı taraf açısından çok da önemsenmeyen durum bile tezahür edebilir. Her konuda seçici olmakta yarar var. Kendinize havuz muamelesi yaptırmayınız. Çok samimi olduğunuz dostlarınızı ise kuru bir mesajla hatırlamak yerine 15-20 saniyede olsa sesini duymak ve sesinizi duyurmak amacıyla ararsanız çok daha verimli bir bayram süreci geçirmiş olursunuz. Teknoloji hoş bir şeydir. Ama göz göze gelmek daha hoştur. Sevdiklerinizi bizzat ziyaret ediniz. Tüm okuyucularımızın bayramını tebrik ediyorum.
Prof. Dr. Osman ÖZSOY � Haber 7
Prof. Dr. Osman ÖZSOY � Haber 7