- Katılım
- 17 Mayıs 2017
- Mesajlar
- 2,988
- Çözümler
- 2
- Reaksiyon puanı
- 1,253
- Puanları
- 358
- Konum
- İstanbul/Kartal
İsmi, bu yazının konusunu teşkil eden teoremden ayrılmaz halde bulunan Pisagor hakkında çok az şey biliniyor. Sahanın temkinli mütehassıslarının ([2] gibi) eleğinde kalan sağlam delillerin sayısı o kadar az ki, Pisagor’un ciddi bir ilim adamı mı yoksa siyasete meraklı bir şaman mı, arkasında bıraktığı derneğinse halis niyetleri olan bir akademi mi yoksa varlığı biraz batıl itikadlara hatta biraz da terörizme dayalı bir tarikat mı olduğunu belki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Bu mecrada diğer bir zorluk da bugün alim, filozof, din adamı, politikacı diye adlandırdığımız insanların çalışma sahaları arasındaki sınırların, Pisagor’un çağı olan M.Ö. 6. yüzyıla doğru bir zaman yolculuğunda hızla değişip, bulanıklaşmasıdır.
Pisagor’un ve takipçilerinin kim, insanlığa hizmetlerinin de ne olduğu sorusunda en mühim yer Pisagor teoremi olarak anılan ve bir dik üçgende dik kenarların uzunluklarının kareleri toplamının, hipotenüsün uzunluğunun karesine eşit olduğunu söyleyen teoreme aittir. Günümüzde Pisagor teoreminin başta Çin medeniyeti olmak üzere dünyanın büyük medeniyetlerinde çok eskiden beri bilinmekte olduğu ortaya çıkıyor. [5]
Teoremin ilk ispatının Pisagor tarafından yapıldığına dair bir delil yok. Bilinen en eski ispatıyla birlikte teorem Euclid’in “Elemanlar”ının birinci kitabında 46. önerme olarak bulunuyor. Bu kitap hakkında yazdığı değerli şerhte Proclus, daha o devirde (Pisagor’dan 10 yüzyıl sonra) Pisagor’un hayatına dair birçok efsane olduğunu işaretle, kanaatince Euclid’in bu ispatı bulmakla hayranlık duyulmaya Pisagor’dan daha layık olduğunu söylüyor. [4]
Bugün elimizde Pisagor teoreminin yüzlerce ispatı var. [3] Burada size birkaç örnek sunmak istiyoruz.
Şekil 1
dik üçgeninde, sırasıyla ve dik kenarları üzerine kurulan ve kareleri ile hipotenüsü üzerine kurulan karesini gözönüne alalım. dan ye indirilen dikme yi yu da noktasında keserek, karesini ve dikdörtgenlerine ayırsın. Okuyucu üçgeninin üçgenine denk olduğunu kolayca gösterebilir. karesi alanca üçgeninin, dikdörtgeni de alanca üçgeninin iki katına eşit olduğuna göre, karesinin alanı dikdörtgeninin alanına eşit olmalıdır. Aynı şekilde karesinin alanının da dikdörtgenin alanına eşit olduğu gösterilebilir. Demek ki ve karelerinin alanları toplamı karesinin alanına eşit olmalıdır.
Şekil 2
ve noktaları sırasıyla ve doğruları üzerinde kalacaktır (!). ve kareleri alanca sırasıyla ve üçgenlerinin iki katı olup, bu üçgenler de beraberce karesinin alanca yarısını teşkil etmektedirler.
Şekil 3
Şekil 4
Şekil 5
Şekil 6
Şekil 7
Şekil 8
Şekil 9
Dik üçgenlerde kenar uzunlukları arasında yukarıda söz konusu edilen ilişkiyi, yani Pisagor teoremini çeşitli şekillerde ispat etmiş olduk. Fakat uygulamaların büyük bir kısmında, kenar uzunlukları arasında bu ilişki varsayılıp, bundan üçgenin dik üçgen olduğuna hükmedilir. Yani aslında uygulamada önemli olan “Bir üçgeninde olması için gerek ve yeter şart olmasıdır” önermesidir. Halbuki Pisagor teoremi bu önermenin ancak gerek şart kısmım teşkil eder. Birçok geometri kitabında eksik kalan bu hususa temas ederek, yani Pisagor teoreminin tersini ispatlayarak, yazımızı noktalıyoruz:
Bir üçgeninde varsayalım. ve olacak şekilde bir dik üçgeni alalım. Pisagor teoreminden dolayı böylece de bulunur. Kenar-kenar-kenar denklik teoremine göre üçgeni üçgenine denk olup şöyledir;
Kaynak : Matematik Dünyası
Pisagor’un ve takipçilerinin kim, insanlığa hizmetlerinin de ne olduğu sorusunda en mühim yer Pisagor teoremi olarak anılan ve bir dik üçgende dik kenarların uzunluklarının kareleri toplamının, hipotenüsün uzunluğunun karesine eşit olduğunu söyleyen teoreme aittir. Günümüzde Pisagor teoreminin başta Çin medeniyeti olmak üzere dünyanın büyük medeniyetlerinde çok eskiden beri bilinmekte olduğu ortaya çıkıyor. [5]
Teoremin ilk ispatının Pisagor tarafından yapıldığına dair bir delil yok. Bilinen en eski ispatıyla birlikte teorem Euclid’in “Elemanlar”ının birinci kitabında 46. önerme olarak bulunuyor. Bu kitap hakkında yazdığı değerli şerhte Proclus, daha o devirde (Pisagor’dan 10 yüzyıl sonra) Pisagor’un hayatına dair birçok efsane olduğunu işaretle, kanaatince Euclid’in bu ispatı bulmakla hayranlık duyulmaya Pisagor’dan daha layık olduğunu söylüyor. [4]
Bugün elimizde Pisagor teoreminin yüzlerce ispatı var. [3] Burada size birkaç örnek sunmak istiyoruz.
I
Sade veya zarif değilse bile, tarihi önemi ve tabiiliği yüzünden Euclid’in ispatını öncelikle ele alalım (Şekil 1):
dik üçgeninde, sırasıyla ve dik kenarları üzerine kurulan ve kareleri ile hipotenüsü üzerine kurulan karesini gözönüne alalım. dan ye indirilen dikme yi yu da noktasında keserek, karesini ve dikdörtgenlerine ayırsın. Okuyucu üçgeninin üçgenine denk olduğunu kolayca gösterebilir. karesi alanca üçgeninin, dikdörtgeni de alanca üçgeninin iki katına eşit olduğuna göre, karesinin alanı dikdörtgeninin alanına eşit olmalıdır. Aynı şekilde karesinin alanının da dikdörtgenin alanına eşit olduğu gösterilebilir. Demek ki ve karelerinin alanları toplamı karesinin alanına eşit olmalıdır.
II
Euclid’in ispatı, temel fikir muhafaza edilerek daha sade bir şekle sokulabilir (Şekil 2): Gene ve sırasıyla ve dik kenarları üzerinde kurulmuş karaler, ise hipotenüsünü kenar kabul edip noktasını da içinde bulunduracak şekilde yerleştirilmiş kare olsun.
ve noktaları sırasıyla ve doğruları üzerinde kalacaktır (!). ve kareleri alanca sırasıyla ve üçgenlerinin iki katı olup, bu üçgenler de beraberce karesinin alanca yarısını teşkil etmektedirler.
III
Okuyucumuzun gözü artık alanları değiştirmeden şekilleri değiştirmeye alışmış olmalıdır. Euclid’in ispatının daha da sade bir şeklini kendisi Şekil 3’ten yararlanarak elde edebilir. Biz sadece nün Şekil 2’den tanıdığımız kare olduğunu hatırlatmak ve paralelkenarlarının alanca sırasıyla dik kenarları üzerine kurulmuş karelere eşit olduklarına işaret etmekle yetiniyoruz.
IV
Kareleri alanları değişmeden paralelkenarlara çevirme fikrinden faydalanarak Pisagor teoreminin ispatı bir çizgi film haline getirilebilir (Şekil 4, [1]).
V
Pisagor teoreminin en zarif ispatlarından birisi de Hintli matematikçi Bhaskara’ya (M.S. 12. yüzyıl) izafe edilen ve gelenek olarak muhatabı sadece şekle bakmaya davet etmekten ibaret olan ispattır. Biz de okuyucumuzu Şekil 5’te Bhaskara’nın manevi huzuruna davet ediyoruz.
VI
“Peki, sizce hangisi en zarif?” denilse, bu metnin yazarlarının ittifakla seçecekleri ispat H. Demir’e ait ispat olur (Şekil 6). Üstadın 19?? Darüşşafaka’da ortaokul öğrencisiyken bulduğu bu ispat hakkında bütün söylemek istediğimiz kırık çizgisinin dikdörtgenini denk iki parçaya ayırdığı. Gerisi okuyucuya ait! Bhaskara’ya layık bir rakip değil mi?
VII
Pisagor teoremi tarih boyunca sayısız amatörü ilgilendirmiş. Bunlar arasında ikbal merdiveninde çok yükselerek tırmanmış bir kişi de var: 1881’de Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçildikten dört ay sonra bir suikaste kurban giden J.A. Garfield. Garfield’in ispatı Şekil 7’de görüldüğü gibi dik üçgenine, bu üçgene denk bir dik üçgeni eklenerek elde edilen dik yamuğunun alanını iki farklı şekilde hesaplayarak yapılıyor: yazarsak dik yamuğunun alanı bir taraftan bir taraftan da üçgenlerin alanlarının toplamı olarak şeklinde yazılabilir. Basit bir hesap, hepimizin aşinası olduğumuz yi verecektir. Garfield’in birinci sınıf bir beyne sahip olduğu belli. O beyni taşıyan başın siyaset gibi nafile bir uğraşta verilmiş olması ne acı!
VIII
Dörtgenlerin denkliğine dayalı olduğu için buraya kadarkilerden tarz itibariyle ayrılan çok güzel diğer bir ispatla devam ediyoruz (Şekil 8). dik üçgenini ve Şekil l’den tanıdığımız karelerini alalım. noktasının karesinin merkezine göre bakışığına diyelim. dörtgenleri birbirlerine denktir (!). Böylece ve altıgenleri alanca eşit olmalıdır. Bu altıgenlerden ilki dik kenarlar üzerindeki kareler ve ABC üçgeninin iki nüshasından meydana gelir; ikincisi ise hipotenüs üzerindeki kare ile gene üçgeninin iki nüshasından!
IX
Pisagor teoreminin yüzlerce ispatından birçoğu eşparçalama tekniklerine dayanır. Bildiklerimizden en güzelini Şekil 9’da sunuyoruz. Eşparçalamanın nasıl yapıldığını şu ipuçları tespit edecektir: a) Eşparçalama sadece dik üçgenin kenarlarına paralel veya dik doğru parçalarıyla gerçekleştiriliyor. b) Büyük dik kenar üzerindeki kareyi bölen doğru parçaları karenin merkezinde kesişiyorlar.
Dik üçgenlerde kenar uzunlukları arasında yukarıda söz konusu edilen ilişkiyi, yani Pisagor teoremini çeşitli şekillerde ispat etmiş olduk. Fakat uygulamaların büyük bir kısmında, kenar uzunlukları arasında bu ilişki varsayılıp, bundan üçgenin dik üçgen olduğuna hükmedilir. Yani aslında uygulamada önemli olan “Bir üçgeninde olması için gerek ve yeter şart olmasıdır” önermesidir. Halbuki Pisagor teoremi bu önermenin ancak gerek şart kısmım teşkil eder. Birçok geometri kitabında eksik kalan bu hususa temas ederek, yani Pisagor teoreminin tersini ispatlayarak, yazımızı noktalıyoruz:
Bir üçgeninde varsayalım. ve olacak şekilde bir dik üçgeni alalım. Pisagor teoreminden dolayı böylece de bulunur. Kenar-kenar-kenar denklik teoremine göre üçgeni üçgenine denk olup şöyledir;
Kaynak : Matematik Dünyası