- Katılım
- 29 Haziran 2007
- Mesajlar
- 64,456
- Reaksiyon puanı
- 530
- Puanları
- 0

Meşhur Türk denizcisi ve kartoğrafyacı Pîrî Reis, bu hafta düzenlenen bir sempozyumla anılıyor. Kristof Kolombun seyahatine atıfta bulunarak ortaya çıkardığı dünya haritası, devrinin gerçeğe en yakın haritası olma özelliğini taşıyordu. İşte koparak sırlara kadem basan diğer yarısıyla bir harita ve hazin bir sonla biten Piri Reisin hikâyesi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Topkapı Sarayı, bir müzeye dönüştürülür. İçindeki kıymetli yazma eserler de kütüphaneye dâhil edilirken, Revan Köşkü Koleksiyonunda bir belge keşfedilir. Müdür Halil Edhemin talimatıyla bulunduğu yerden çıkarılan bu belge, Ekim 1929da Alman profesör Gustav Deissman vasıtasıyla dönemin önemli isimlerinden Prof. Paul Kahleye gösterilir. 1633 yılına ait Kitab-ı Bahriye ile beraber envantere girdiğinden sebeptir ki, yüz yıllarca yerinde saklı kalmış bu eserin kıymeti o vakit anlaşılacaktır. Ceylan derisi üzerine işlenmiş ve daha sonradan bir parçasının koptuğu anlaşılan bu belge, dünya denizcilik tarihinin mühim bir burcu sayılan denizci Pîrî Reisin dünya haritasıdır.

Pîrî Reisin haritası devrinin gerçeğe en yakın haritası durumundaydı.
Harita, üzerinde gösterdiği çeşitli hayvan figürleri ve
coğrafi şekillerle bölge hakkında geniş bilgi sunuyor.
Kendini Merhum Gazi Kemal Reisin birâderzâdesi meşhur Hacı Mehmedin oğlu diyerek tanıtan Pîrî Reisin işte bu haritayı çizmesinin üzerinden tam 500 yıl geçti. 2012de Pariste bir toplantı yapan UNESCO, eserlerine ve önemine binaen 2013 senesini Pîrî Reis yılı ilan etmişti. Yine bu münasebetle geçtiğimiz aylarda Türkiyede çeşitli etkinlikler ve anma programları tertip edildi. Bu kapsamda Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından organize edilen Uluslararası Pîrî Reis ve Türk Denizcilik Tarihi Sempozyumu ise geniş katılımlı akademik etkinlik olarak halihazırda devam ediyor. Ayrıntılı bilgi edinmek isteyenleri Başbakanlık Osmanlı Arşivi salonlarında pazar gününe kadar sürecek programa yönlendiriyor ve meşhur Türk denizcisini buradan da anmayı arzuluyoruz.
Pîrî Reisin Hind Kapudanlığı
Avrupa devletlerinin ayak basmadık, keşfetmedik kara parçası bırakmamacasına girdiği yarışın ilk demlerinde doğdu Pîrî Reis. 1470 senesinde Gelibolulu atadan denizci bir aile içinde dünyaya gözlerini açması, ileride önemli bir payeye sahip olacağına işaret ediyordu. Babası Gelibolulu El-Hac Mehmet, dedesi Ali Reis ve amcası ise daha ufak yaşlardan itibaren Akdenizde beraberce savaşacağı deniz gazisi/korsan Kemal Reisti. 1495 yılında Sultan II. Beyezidin hizmetine girmeden evvel, İspanya ve Venedik sahilleri başta olmak üzere Akdenizde fırtınalar estirdiği, Kuzey Afrikayı bir üs edinerek adalar kuşattığı ve buradaki halktan kendilerine esir edindiği biliniyor. Devlet-i Aliyye-i Osmaniye hizmetine girince o tarihlerde kazanılan büyük başarılarda pay sahibi oldu meşhur levent. Müverrihler onun, Rodos şövalyeleriyle hınca hınç bir mücadeleye giriştiğini, Endülüsten göç etmek durumunda kalan Müslümanların taşınmasına yardım ettiğini, Yavuz Sultan Selimin Mısır seferinde denizden katkı sağladığını ve Preveze Deniz Savaşında bulunduğunu rivayet ediyor.
Pîrî Reisin medrese eğitimi görmüş olduğuna dair ciddi bir kanıt bulunmuyor. Buna karşın, denizcilik hayatı boyunca öğrendikleri bu eserleri telif etmesine yetmiş. Sultana hediye olarak sunduğu Kitâb-ı Bahriyesini oluşturan, Eşkâl-i Cezâyir ve Sevâhil-i Bahr-i Sefidi müsveddelerini bir araya getirip kitaplaştırmış, Makbul İbrahim Paşa vasıtasıyla takdim etmiş. Padişahtan övgüler almış.
16. asrın ortaları, Kanuni Sultan Süleyman devrindeki Osmanlı hakimiyetinin yeryüzündeki gücünü perçinleme devresiydi. Denizlerdeki yegane rakip olan Portekizliler ise bu güce karşı çıkarak Müslümanları yaralamaya ve çeşitli taktiklerle tahrik etmeye çabalıyordu. İşte tam bu sırada (1547) Osmanlının Mısır Donanmasının başına gelen Pîrî Reis, sınırları Hint Okyanusuna ulaşan imparatorluğun en kritik noktasına tayin edildi. Bu, onun hayatı boyunca ulaştığı en büyük rütbe ve onur olmasıyla beraber, makus talihine de yol açacak bir mihenk taşı oluyordu.
Büyük Amiral, ilk olarak İmparatorluğun bir üssü olma konumundaki Adeni -ki bugün bile korsanlar yuvası olmaya devam etmektedir- tekrardan Osmanlı toprağına katmayı bilmişti. Ardından Portekizli denizcilerle amansız bir kovalamaca içine girmiş, sonra 3 gemiyi ele geçirip 120 askeri de esir almıştı. Onun sonunu hazırlayan vaka ise Hürmüz Boğazında gerçekleşen olay oldu. Hint Okyanusuna açılan donanması ile Aden, Şihr ve Zufarı geçen kaptan Pîrî Reis, Hürmüz Boğazını yeniden devletin topraklarına kattı. Buradaki beylerbeyini haberdar ederek 10 gemiyi buraya bırakmak suretiyle Mısıra doğru ayrıldı. Hatta bu başarısı üzerine Kanuninin Derya ahvâline vukuf ve şuurun vardır, umûr-dide kulumsun gibi ifadelerle övgüde bulunduğu biliniyor. Fakat Portekizlilerle tutuştuğu cenk sonrasında para ve mücevher karşılığında kuşatmayı kaldırması gibi çirkin söylentiler onu ipe götürecek yola sokacaktı. Mezkur iddialar ayyuka çıkınca görevinden azledilip Mısır Divan-ı Harbinde yargılandıktan sonra idam edildi (1553). İskenderiyedeki Venedik Konsolosluğunun verdiği bilgiye göre Pîrî Reis, emrine verilen 22 adet kadırgayı Basra Körfezinde başıboş bırakmakla suçlanmıştı.
Kristof Kolombun gerçek haritası
Osmanlı tarihinde kartoğrafya iliminin başlangıç noktası olarak kabul gören Pîrî Reisin dünya haritası, deniz liman, sığ yerleri, güvenli liman, derinlik ve benzeri özellikleri gösteren geniş deniz haritası manasına gelen portolan örneği olmuştu. Ne gariptir ki büyük denizci, Coğrafi Keşifler Döneminde birçok kayda değer isim gibi, tasvir ettiği yerlerin yeni dünya kıtası olduğunu bilememişti. Kendi tabiriyle hart diye isimlendirilen haritanın diğer eserlerle benzerlik göstermemesi, alanındaki nadide eserler sınıfında bulunduğunu gösteriyor. Pîrî Reisin kadim eseri Kitab-ı Bahriyede yer verilen bilgiler doğrultusunda, çizilen haritanın daha önceki çizilmiş 20 kadar dünya haritası (mappamundo) baz alınarak ve hatta Kristof Kolombun Amerikayı keşfinde kullandığı haritadan iktibas edilmiş. Prof. Paul Kahle ve E.Oberhummer harita üzerindeki araştırmalarını kitaplaştırdıklarında tüm dünyaya 1513 yılında bir Türk haritası içinde kayıp olan Kolombun 1489 Dünya haritası diye ilan etmişlerdi.
Haritanın gerisi nerede?
Kitab-ı Bahriyede Kristof Kolomba atfen Hartısı tâ kim ânun geldi bize. diyen Pîrî Reisin bu bilgileri, onun üç Amerika seferine katılan bir esir yoluyla öğrendiği rivayet ediliyor. 87 cm boyunda, üst kısmı 63 cm ve alt kısmı 41 cm genişliğindeki harita, üzerindeki yazıları ve yer adlarıyla bugün bile bir hayli dikkat çekici vasıfları ihtiva ediyor. Atlas Okyanusunun iki yakasını, İspanya ve Fransanın batı kıyılarından başlayarak Amerikanın doğu bölümleri ile Florida kıyılarını detaylı biçimde gösteriyor. Kristof Kolombun yaptığı seferlerden bugüne ulaşan tek belge olan Hispaniola (Haiti-Dominik) haritasını göz önünde bulundurursak, Pîrî Reis haritasının kapsamlı ve o dönemde gerçeğe en yakın çalışma olarak ortaya çıktığı kesinlik kazanıyor. Fakat tıpkı Kolombun çıktığı seferlerde Hint adalarına vardığını zannetmesi gibi, Pîrî Reis de bu yanılgının etkisinde kalmış. Bununla birlikte Akdeniz ve Atlas Okyanusundaki yerleri saf Türkçe isimlendirmesi ve derkenarlar, o tarihte haritacılık ilmindeki yükselişin önemli emareleri. Son olarak haritanın kenarlarında bulunan yırtık, Reisin haritasının daha geniş olduğuna bir işaret. Akla takılan soru: Harita Amerika kıtasının bir kısmını gösteriyorsa diğer tarafı nereyi gösteriyordu ve geri kalan kısmı nerede?
Zaman