221BSHERLOCK
Dekan
- Katılım
- 23 Kasım 2010
- Mesajlar
- 6,781
- Reaksiyon puanı
- 23
- Puanları
- 218
Bazen hepimiz televizyonda bir programda, bir sahne görüp para için de bu yapılmaz be kardeşim deriz ya, bu yazının bu cümle ile hiç alakası yok sevgili okuyucularımız, boş boş yazıyoruz işte, Serdar Kuzuloğluna Phorm CEOsu Kent Ertuğrulun eliyle Osmanlı Tokadı atmak değil amacımız, yoksa Phormdan bize ne, Serdar Kuzuloğlundan bize ne? Öyleyse bu yazının amacı ne:
İnternet Ekipler Amirimiz, evde internet kesildiğinde ilk aradığımız amca çocuğu Serdar Kuzuloğlu, Phorm ile ilgili sorularımıza cevaplar buyurmuş. Herhalde Phorm teknolojisinin Türkiyede haklı pozisyona getirilmesi için yapılması gereken tek şey, internet konusunda güvenilir olduğu düşünülen bir kişi vasıtasıyla dezenformasyon yayınlatmak olurdu, işte olmuş, Serdar Kuzuloğlu da görünen o ki gayet isteyerek, bilerek bu işin maşası olmuş.
Üstelik yazdığı yazıda hem yasal anlamda eksik bilgiler var, hem de sıradan internet kullanıcılarının konuya olan bakış açısını düzenlemek ve pozitife çevirmek için fazla sayıda manipülasyon var.
Gazeteci refleksi ve etiği konusunda bana dahi nasihatlerde bulunmuş olan birininyazısında ancak bu kadar fazla hata, yanlış bilgi ve yönlendirme olabilirdi. Hemen girelim meseleye, konumuz zor konu.
Bu sabah, Sosyal Medya TV isimli programın da sunucusu olan M. Serdar Kuzuloğlunun kişisel blogunda yayınladığı Phorm ile ilgili sorularınıza cevaplar başlıklı yazısından bahsediyorum. Bence o yazıyı iyice okuyun, nitekim fazlasıyla objektif göründüğünden emin olabilirsiniz, ancak, hemen karar vermeyin, çünkü ben sizin için kelime analizine kadar gideceğim bu konuda, içiniz rahat olsun.
Phormun Türkiyeye gelişi, buradaki operasyonları ve yaptıkları konusunda Türkiyede ilk yayınlanan içerik olmasıyla gurur duyduğumuz Fişlemeye Yepyeni Bir Boyut Geliyor: Phorm başlığıyla yayınladığımız yazıyı da okuyun şimdi.
Şimdi, hatırlayın Serdar Kuzuloğlunun yazısının en sonundaki Phorm neden önemli / gerekli? ara başlığına kadar yazdığı tüm negatif şeyler, aslında bizim yazımızda da olan bilgiler. Yurtdışında Phormun yasaklanmış olması, yasaklanmadığı yerlerde ise halkın tepkileri dolayısıyla ISSler (Internet Servis Sağlayıcı) tarafından kullanılmıyor olması gibi bilgiler bunlar. Şakir burada sert girmiş mevzuya ama, sebebi var.Manipülasyon zanaatinin en basit kuralı, bir şeyi kabul ettirmek istiyorsan, önce o şeyle ilgili negatif şeylerden bahset, olur mu? (Şakir derken, hani Serdar Kuzuloğlunun Twitterdaki fotoğrafı Çiçek Abbasdaki Şakir karakteri ya, işte yazar oraya gönderme yapıyor, yanlış anlaşılmasın, kimseyi aşağılamıyor).
İlk sorumuz geliyor öyleyse: Sayın Serdar Kuzuloğlu, pardon da siz Avrupa Birliğinden daha iyi mi biliyorsunuz? Önce Department for Business, Enterprise and Regulatory Reform (BERR) isimli kurumu kontrol edelim, bu kurumun öncelikli görevi şirketler hukuku, ticaret, iş geliştirme gibi konularda görüş belirtmek ve yasa yapıcı ve uygulayıcılara yol göstermek. Bu kurum hiçbir zaman Phormun teknolojisi uysaldır dememiştir. Hatta Wikipediada Phorm sayfasına bakınca göreceksiniz, belli ki Phorm oraya da el atmış ve kelime oyunlarıyla şöyle açıklıyorlar bu durumu:
An examination of our paper and electronic records has not revealed any such material. To add further clarification for your information, BERR has never provided such a statement to Phorm and has never confirmed to the company that their technology is fully compliant.
Cümleye bakarken gözünüz ilk olarak italik yazılmış olan yere gitti, değil mi? İşte orası kelime oyununun olduğu yer, eğer hızlı okuyan biri iseniz, orayı yanlış anlama olasılığınız çok yüksek, ancak cümlenin ortasındaki şu kalıbı görmemişsiniz: has never confirmed yani hiçbir zaman onaylaMAmıştır. Neyse, geçiyoruz, anlayan anladı.
Bu arada, Avrupa Birliğinin tam da bu konuda İngiliz Hükümetine açtığı bir dava da vardır, ancak bu dava Ocak 2012de düşmüştür ve dava düşmüş olmasına rağmen Phorm halen İngilterede faaliyet göstermemektedir, çünkü halktan ayarı almıştır ISSler, Phormu bırakmışlardır.
Şimdi, Sayın Kuzuloğlu Phorm konusunda Türkiyedeki en yetkili kişi olan Çiğdem Toraman ile 3 saate yakın görüşmüş. Önemli adam bu Serdar Kuzuloğlu, ne var yani, biz de Phorm ile ilgili yayınladığımız yukarıda bahsi geçen yazıyı yayınladığımız günün sabahı Phormun İş Geliştirme Direktörü (sanırım, ya da belki Satış Direktörü) İpek Karadağ ile görüşmüştük, biz sizin kadar gazeteci değil miyiz? Üstelik siz 3 saate yakın görüşmüşsünüz, biz 4 saat görüştük, üstelik İpek Hanım da Çiğdem Hanımın söylediklerinden farklı bir şey söylemedi.
Hani gazeteci bakış açısıyla yaklaşacaktık Kuzuloğlu? Hani o etik ile yaklaşacaktık meseleye?Siz İngilteredeki, Brezilyadaki internet kullanıcılarından görüş aldınız mı? Ya da uzun uzadıya yüzlerce insanın tartıştığı forumlara link verdiniz mi, referans verdiniz mi? Sadece Çiğdem Hanım ile konuşup yazdıysanız bu yazıyı, size ayıp değil mi? 50.000den fazla insanla yan yana yürüdünüz Internet Sansürüne karşı, şimdi kullanıcı fişleme mekanizmasına karşı aldığınız tavır bu mu oldu?
Gelelim Internet Servis Sağlayıcılarla ilgili Serdar Kuzuloğlunun verdiği yanlış bilgiye, demiş ki; Hepsi bir yana internet servis sağlayıcınız ziyaret ettiğiniz bütün siteleri ve daha pek çok şeyi ZATEN biliyor.
Hayır efendim, o öyle değil! 5651 sayılı Internet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele başlıklı kanunun yönetmeliğine göre Erişim Sağlayıcı, abonenin adı ve soyadı, adresi, telefon numarası, abone başlangıç ve iptal tarihi, IP adresi gibi bilgilere erişebilir. Internet abonesinin kim olduğunu bilmekle alakalı bilgiler bunlar, bu bilgilerin hiçbiri hangi siteye girdi?, hangi sitede hangi reklamı göstermek lazım? gibi bilgileri tutabilir demiyor.
Ayrıca, eğer Internet Servis Sağlayıcılar, Phormun tuttuğu bilgileri tutuyor olsalar, onlar hakkında da suç duyurusunda bulunmak lazım değil mi?
Şimdi Serdar Kuzuloğlunun verdiği kimi gereksiz bilgilere(ki bunlar manipülatif bilgilerdir) bakalım;
Diyor ki; Özellikle açılmasını istemediyseniz Phorm hizmeti hattınızda çalışmıyor.
Hatırlarsanız Gezinti.com ile ilgili olan Türkiyede ilk içeriği de biz yazmıştık, orada da demiştik ki; tarayıcısını açan kullanıcılar otomatik olarak Gezinti.coma yönlendiriliyorlar ve bu siteden çıkmak istediklerinde ise: Bu sayfayı terk ederseniz, kullanıcı sözleşmesini kabul etmiş sayılacaksınız mesajını alıyorlardı. Ne zamandan beri opt-in (izin verme eylemi) bu şekilde yapılıyor internette? Sıradan internet kullanıcısının Tamam butonuna tıkladığını düşünün, direktPhormun iğrenç ellerine düşüyorlardı ve kendileri üzerinden Phorm ve TTNET haksız kazanç sağlıyordu.
Serdar Kuzuloğlu, 40 milyon Türk internet kullanıcısına karşı sorumluluğunuz bu mudur?
Diyor ki; Phorm kullanıcıya ait hiçbir veriyi kaydetmiyor, arşivlemiyor. Peki kaydetmiyorsa nasıl kullanıcıya özel reklam gösteriyor. Kaydetmiyorsa nasıl para kazanıyor. 24 haneli numara diyorsunuz, günün sonunda bu 24 haneli numara kullanıcı ile eşleşmiyorsa bile (hadi öyle diyelim şimdilik) kullanıcının IPsi, browserı, neyse ne, eşleşmiyor mu?Eşleşmiyorsa Phorm nasıl para kazanıyor. Aaa, evet, 100 milyon dolar zarar yazıyor hanesine. Tabi kendisi amme hizmeti yapıyor, amacı para kazanmak değil. Aslında Phorm bir Sivil Toplum Kuruluşu.
Sivil Toplum Kuruluşu demişken, Enphormasyon.orgu hiç görmediniz mi beyefendi? 16 tane STK biraraya gelip bir sivil inisiyatif oluşturdu ve manifestolarını yayınladılar, hiç okumadınız mı bu manifestoyu? Diyorsunuz ki, Çiğdem Toramanın dediğine göre, BTK Phorm sistemini onaylamış? Hani, linki nerede? Nerede gördünüz bu açıklamayı? Çiğdem Hanımın lafına bakıp bu argümanı doğrulamak için BTKyı aradınız mı? Belli ki aramamışsınız, çünkü o konuda Phorm ve BTKnın arasındaki muhaberat halen devam etmekte. Biz nereden mi öğrendik? BTKnın ta kendisinden öğrendik, aradık sorduk. Siz niye sormadınız?Enphormasyon.orgda BTKya sorulan soruları görebilirsiniz, sizce bu soruları hazırlayan insanlar sizden daha mı cahil beyefendi? Avukatlar, danışmanlar sizin kadar bilmiyor mu bu işleri?
O konudaki son noktayı bir kere daha koyalım, BTKnın Phorma izin verdiği gibi bir durum asla YOK! En azından henüz değil! Umarız da BTK bu teknolojiye izin vermez, çünkü zaten şikayetlerin sayısı binleri bulmuş durumda, en azından Türk halkının fişlenmesine izin vermezse, belki kaybettiğimiz saygımızı geri kazanacağız BTKya karşı!
Gereksiz bilgiye bakar mısınız sayın okuyucularımız: HTTPS ile başlayan adresler taranmıyor. buyurmuş. Taranamaz ki zaten, güvenli bağlantı o, parantez içinde eklemişsin ama, en baştan söylesene.
13 yaş altı kullanıcılar Phorm hizmetinin kapsamı dışında denmiş. Peki ya anasının babasının bilgisayarını kullanıyorsa ne olacak? Babası memursa, memurlar.nete girip Phorm virüsünü bilgisayarına bulaştırdıysa ne olacak?
Phorm, adına kanal dediği profil grupları tanımlıyormuş, bunun adı kategorizasyon değil mi?Zaten profilleme değil mi? Persona yaratma değil mi bu? Marketing 101.
7 gün kayıt saklanıyormuş. Araba seven ve interneti kullanma amacı sadece yeni model arabalara bakmak olan bir kaportacı düşünün, o sırada araba kanalında kampanya yoksa kayıt 7 gün sonra siliniyormuş. Tabi, zaten araba seven adam da 7 günlüğüne seviyor, bir ömürlük değil.Arabalara tutkuyla bağlanmış bir internet kullanıcısı olamaz zaten. Hele ki o sırada Phorm da bir araba kampanyası yoksa, hiç olamaz.
Phorm TTNET sunucularında çalışıyorlarmış. Biz dedik ya, omurgadan bağladılar diye. Ne sunucusu, Türkiyenin internet omurgasına bağlamadılar mı Phormu? Bırakın bu işleri. Aptala yatmamak lazım, zalime boyun eğmemek lazım.
Beni en çok güldüren şey ise ne biliyor musunuz Serdar Kuzuloğlunun yazısı ile ilgili, demiş ki; Phormun aktif olması internet hızını düşürmüyor. Bu cümle, yayınlanan yazının içindeki en ayıp cümle! An itibariyle Twitterda 215.967 takipçiniz varmış, bu insanları aptal yerine koymaya utanmıyor musunuz?
Şimdi, ufak bir hikaye anlatıp yazıya geri döneceğim, tam zamanı çünkü bu hikayenin.
25 Mayıs 2011 tarihine dönelim. Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsünde bizim eğitim programlarımızla ilgili toplantıdaydım. Tam toplantıdan çıkarken, salonlardan birinde Internet Kurulu Toplantısı yapıldığını görünce, direk toplantı odasına girdim ve oradan gerilla bloglamaya başladım. Davetli değildim, ancak sonuçta kapalı bir toplantıda değilmiş, daha sonra öğrendim.
Orada TİB Başkanı Osman Nihat Şen de vardı ve yanında da aynı kuruldan başka bürokratlar. Hatırlamıyorum tam meseleyi ama, yukarıdaki linkten okuyun, oraya yazmıştım, döndüm ve dayanamayıp bürokratlara McCarthy ve Welchin hikayesini anlatıp bir soru sordum. Hikaye;
McCarthynin komünist düzene hizmet etmesi ile ilgili Amerika Senatosunda dinlenmesiyle başlıyor. Tamamını buradan okuyabilirsiniz ama, Welch istediği cevapları alamayınca ve Senatör McCarthy de geniş cevaplar verip Welchi uğraştırınca, Welch diyor ki; Have you no sense of decency, sir, at long last? Have you left no sense of decency?. Yani, hiç utanmanız kalmadı mı?.
İşte ben de önce Osman Nihat Şene söylemiştim bu sözü, 25 Mayıs 2011de, şimdi ise Serdar Kuzuloğluna söylüyorum; Hiç utanmanız kalmadı mı?.
Şimdi, gelelim yazımızın ve eleştirimizin en son bölümüne. Phorm neden önemli / gerekli ? diye bir başlık atarak son manipülasyonu yapmış Kuzuloğlu, bu soruyu sormak demek, bağlam olarak Phormun gerekli olduğuna dikkat çekmektir. Oysa ki bu konuda tartışmalar sürüyor ve birçok insan da Phormun gerekli olmadığını söylüyor demeliydi. Gazeteci etiği bunu gerektirir, değil mi?
Facebook, Twitter, Google gibi altyapılarla Phormu karşılaştırmak cahilliktir, aymazlıktır. Oradaki tüm bilgileri bizler canımız isterse veririz, keyfimiz olmazsa da vermeyiz. Nitekim global ölçekte bu sistemlerin tartışılmaya devam edilmesinin sebebi de budur. Ancakkamuoyundan gelen tepkilerle bu sistemlerin geri adım attığı bir değil yüzlerce kere görülmüştür. Kişisel verilerin gizliliği her ne kadar canım Türkiyemde önemli olmasa da, dünyanın gelişmiş diğer ülkelerinde elzem konulardandır.
Ayrıca, Facebookun veya Twitterın, global reklam pastasındaki payı sürekli artıyor demişsiniz, adamlar çalışıyor, para için, artacak tabii ki. Bu bilgi yeni değil ki! Diğer sitelerin ayakta kalabilmesi için Phorm ve benzeri yapılar hayati önem taşıyormuş. Soruyorum; Şimdiye kadar site yoktu da, Phorm ile mi ayağa kalkacak dijital yayıncılık. Türkiyede sadece sosyal medya ve teknoloji konusunda yayın yapan kolektif blogların sayısı 80! Tam tamına 80! Listesini vereyim mi? Üstelik bu sadece teknoloji konusu ile ilgili olan blogların sayısı. Haber siteleri, diğer kategorilerdeki bloglar, portallar, onlar da mı yoktu? Şimdi Türkiyedeki dijital yayıncılığı Phorm mu kurtaracak?
Ben size basitçe söyleyeyim, sonra başka bir yazıda açarım belki konuyu ama, Türkiyedeki dijital yayıncılığın önünü ancak markalardaki pazarlama yöneticilerinin yaptığı anlamlı medya planları açabilir. Her yeni kampanyada Mynet anasayfasına girelim, Milliyete girelim diyeceklerine, niş kanallara (trafikleri az da olsa niş kanallara) girseler daha anlamlı, daha verimli kampanyalar yapmış olmazlar mı? Dünya evriliyor, medya planlama da ezber bozsa olmaz mıydı? Şimdi günlük ziyaretçi sayısı 300 olan ve tutarlı bir şekilde içerik üretmeye devam eden küçük blogları Phorm mu kurtaracak? Gerçek dışıdır bu! Yönlendirme, manipülasyondur bu! Phormun hayati bir önem taşıması ancak TTNETin dijital reklam pastasından payını artırmak için uydurduğu bir bilgi olabilir, siz de bunun maşası olur, sosyalmedya.co gibi cesur, güçlü bir mecrada böyle eleştiri alırsınız!
Manipülasyonun en son noktası, Serdar Kuzuloğlu Gezinti.comu bilgisayarında aktif etmemiş. Bunu diyeceksin tabii ki, insanların senin sözüne güvenmesi lazım, internette reklamcılığın ne kadar gereksiz olduğunu, insanların bu reklamları görmediğini de söyleyeceksin elbette. Sonra da diyeceksin ki, Phorm hakkındaki komplo teorileri mesnetsizmiş! Koskoca şirket kendini anlatamıyormuş da, Serdar Kuzuloğlu el vermiş adamlara. Ay yazık!Haberci heyecanı varmış herkeste, insanları fişlendiklerine inandırmak istiyorlarmış. İlgi çeken bu olduğu için böyle yapıyorlarmış. Phormu savunacak bir siz mi kaldınız? Phormun işi sizin lafınıza kaldıysa, Phorm ayvayı çoktan yemiş, bitmiş de okeye dönüyormuş da farkında değilmiş.
Hadi, tamam baba, hepsini geçtik, anlatıyorum.
Geçtiğimiz iki hafta boyunca birçok küçük blog sahibinden, sırf bizim yazdığımız yazıyı kopyaladılar diye ihtarnameleri bilgilendirmeleri aldım. Bu konuyla ilgili çok geniş bir yazı daha yazacağım ama, bizim yazımızı kopyalayıp sitelerine ekleyen küçük bloglara bile ihtarnameler gönderip, yazıları sansürlemeye çalıştılar. Bahadır Atasoya yazdığı 4 yazı için, bana ise yazdığım 3 yazı için ihtarname gönderdiler, hatta ShiftDelete.nete de göndermişler. Tam bunların üzerine sizin bu şekilde bir yazı yazmanız çok pis kokuyor. Kötü kokuyor. Gidip üniversitelerde, kamera kapattırıp konuşma yapıyorsunuz, üniversite gençliğine deneyimlerinizi ve sosyal medyanın evrimini anlatıyorsunuz, şimdi buna mı kaldınız?
Duyuyoruz, sırf Twitterda markalara trending topic yapmak için 50 ila 100.000 TL arasında fiyat çekip, trend listesinde 4 saat kalmazsa da markadan paralarını alamıyorlarmış bu Twitter fenomenleri. Bu projelere de Fenomen Projeleri diyorlarmış. Pardon, bu kelimeyi de siz uydurmamış mıydınız? Hatta siz de bu fenomenlerden değil miydiniz? Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum. Kusura bakmayın, aklım gidip geliyor, karnım da yalanlara tok!
Kaynak
Fatih Güner
İnternet Ekipler Amirimiz, evde internet kesildiğinde ilk aradığımız amca çocuğu Serdar Kuzuloğlu, Phorm ile ilgili sorularımıza cevaplar buyurmuş. Herhalde Phorm teknolojisinin Türkiyede haklı pozisyona getirilmesi için yapılması gereken tek şey, internet konusunda güvenilir olduğu düşünülen bir kişi vasıtasıyla dezenformasyon yayınlatmak olurdu, işte olmuş, Serdar Kuzuloğlu da görünen o ki gayet isteyerek, bilerek bu işin maşası olmuş.
Üstelik yazdığı yazıda hem yasal anlamda eksik bilgiler var, hem de sıradan internet kullanıcılarının konuya olan bakış açısını düzenlemek ve pozitife çevirmek için fazla sayıda manipülasyon var.
Gazeteci refleksi ve etiği konusunda bana dahi nasihatlerde bulunmuş olan birininyazısında ancak bu kadar fazla hata, yanlış bilgi ve yönlendirme olabilirdi. Hemen girelim meseleye, konumuz zor konu.
Bu sabah, Sosyal Medya TV isimli programın da sunucusu olan M. Serdar Kuzuloğlunun kişisel blogunda yayınladığı Phorm ile ilgili sorularınıza cevaplar başlıklı yazısından bahsediyorum. Bence o yazıyı iyice okuyun, nitekim fazlasıyla objektif göründüğünden emin olabilirsiniz, ancak, hemen karar vermeyin, çünkü ben sizin için kelime analizine kadar gideceğim bu konuda, içiniz rahat olsun.
Phormun Türkiyeye gelişi, buradaki operasyonları ve yaptıkları konusunda Türkiyede ilk yayınlanan içerik olmasıyla gurur duyduğumuz Fişlemeye Yepyeni Bir Boyut Geliyor: Phorm başlığıyla yayınladığımız yazıyı da okuyun şimdi.

İlk sorumuz geliyor öyleyse: Sayın Serdar Kuzuloğlu, pardon da siz Avrupa Birliğinden daha iyi mi biliyorsunuz? Önce Department for Business, Enterprise and Regulatory Reform (BERR) isimli kurumu kontrol edelim, bu kurumun öncelikli görevi şirketler hukuku, ticaret, iş geliştirme gibi konularda görüş belirtmek ve yasa yapıcı ve uygulayıcılara yol göstermek. Bu kurum hiçbir zaman Phormun teknolojisi uysaldır dememiştir. Hatta Wikipediada Phorm sayfasına bakınca göreceksiniz, belli ki Phorm oraya da el atmış ve kelime oyunlarıyla şöyle açıklıyorlar bu durumu:
An examination of our paper and electronic records has not revealed any such material. To add further clarification for your information, BERR has never provided such a statement to Phorm and has never confirmed to the company that their technology is fully compliant.
Cümleye bakarken gözünüz ilk olarak italik yazılmış olan yere gitti, değil mi? İşte orası kelime oyununun olduğu yer, eğer hızlı okuyan biri iseniz, orayı yanlış anlama olasılığınız çok yüksek, ancak cümlenin ortasındaki şu kalıbı görmemişsiniz: has never confirmed yani hiçbir zaman onaylaMAmıştır. Neyse, geçiyoruz, anlayan anladı.
Bu arada, Avrupa Birliğinin tam da bu konuda İngiliz Hükümetine açtığı bir dava da vardır, ancak bu dava Ocak 2012de düşmüştür ve dava düşmüş olmasına rağmen Phorm halen İngilterede faaliyet göstermemektedir, çünkü halktan ayarı almıştır ISSler, Phormu bırakmışlardır.
Şimdi, Sayın Kuzuloğlu Phorm konusunda Türkiyedeki en yetkili kişi olan Çiğdem Toraman ile 3 saate yakın görüşmüş. Önemli adam bu Serdar Kuzuloğlu, ne var yani, biz de Phorm ile ilgili yayınladığımız yukarıda bahsi geçen yazıyı yayınladığımız günün sabahı Phormun İş Geliştirme Direktörü (sanırım, ya da belki Satış Direktörü) İpek Karadağ ile görüşmüştük, biz sizin kadar gazeteci değil miyiz? Üstelik siz 3 saate yakın görüşmüşsünüz, biz 4 saat görüştük, üstelik İpek Hanım da Çiğdem Hanımın söylediklerinden farklı bir şey söylemedi.
Hani gazeteci bakış açısıyla yaklaşacaktık Kuzuloğlu? Hani o etik ile yaklaşacaktık meseleye?Siz İngilteredeki, Brezilyadaki internet kullanıcılarından görüş aldınız mı? Ya da uzun uzadıya yüzlerce insanın tartıştığı forumlara link verdiniz mi, referans verdiniz mi? Sadece Çiğdem Hanım ile konuşup yazdıysanız bu yazıyı, size ayıp değil mi? 50.000den fazla insanla yan yana yürüdünüz Internet Sansürüne karşı, şimdi kullanıcı fişleme mekanizmasına karşı aldığınız tavır bu mu oldu?
Gelelim Internet Servis Sağlayıcılarla ilgili Serdar Kuzuloğlunun verdiği yanlış bilgiye, demiş ki; Hepsi bir yana internet servis sağlayıcınız ziyaret ettiğiniz bütün siteleri ve daha pek çok şeyi ZATEN biliyor.

Ayrıca, eğer Internet Servis Sağlayıcılar, Phormun tuttuğu bilgileri tutuyor olsalar, onlar hakkında da suç duyurusunda bulunmak lazım değil mi?
Şimdi Serdar Kuzuloğlunun verdiği kimi gereksiz bilgilere(ki bunlar manipülatif bilgilerdir) bakalım;
Diyor ki; Özellikle açılmasını istemediyseniz Phorm hizmeti hattınızda çalışmıyor.
Hatırlarsanız Gezinti.com ile ilgili olan Türkiyede ilk içeriği de biz yazmıştık, orada da demiştik ki; tarayıcısını açan kullanıcılar otomatik olarak Gezinti.coma yönlendiriliyorlar ve bu siteden çıkmak istediklerinde ise: Bu sayfayı terk ederseniz, kullanıcı sözleşmesini kabul etmiş sayılacaksınız mesajını alıyorlardı. Ne zamandan beri opt-in (izin verme eylemi) bu şekilde yapılıyor internette? Sıradan internet kullanıcısının Tamam butonuna tıkladığını düşünün, direktPhormun iğrenç ellerine düşüyorlardı ve kendileri üzerinden Phorm ve TTNET haksız kazanç sağlıyordu.
Serdar Kuzuloğlu, 40 milyon Türk internet kullanıcısına karşı sorumluluğunuz bu mudur?
Diyor ki; Phorm kullanıcıya ait hiçbir veriyi kaydetmiyor, arşivlemiyor. Peki kaydetmiyorsa nasıl kullanıcıya özel reklam gösteriyor. Kaydetmiyorsa nasıl para kazanıyor. 24 haneli numara diyorsunuz, günün sonunda bu 24 haneli numara kullanıcı ile eşleşmiyorsa bile (hadi öyle diyelim şimdilik) kullanıcının IPsi, browserı, neyse ne, eşleşmiyor mu?Eşleşmiyorsa Phorm nasıl para kazanıyor. Aaa, evet, 100 milyon dolar zarar yazıyor hanesine. Tabi kendisi amme hizmeti yapıyor, amacı para kazanmak değil. Aslında Phorm bir Sivil Toplum Kuruluşu.
Sivil Toplum Kuruluşu demişken, Enphormasyon.orgu hiç görmediniz mi beyefendi? 16 tane STK biraraya gelip bir sivil inisiyatif oluşturdu ve manifestolarını yayınladılar, hiç okumadınız mı bu manifestoyu? Diyorsunuz ki, Çiğdem Toramanın dediğine göre, BTK Phorm sistemini onaylamış? Hani, linki nerede? Nerede gördünüz bu açıklamayı? Çiğdem Hanımın lafına bakıp bu argümanı doğrulamak için BTKyı aradınız mı? Belli ki aramamışsınız, çünkü o konuda Phorm ve BTKnın arasındaki muhaberat halen devam etmekte. Biz nereden mi öğrendik? BTKnın ta kendisinden öğrendik, aradık sorduk. Siz niye sormadınız?Enphormasyon.orgda BTKya sorulan soruları görebilirsiniz, sizce bu soruları hazırlayan insanlar sizden daha mı cahil beyefendi? Avukatlar, danışmanlar sizin kadar bilmiyor mu bu işleri?
O konudaki son noktayı bir kere daha koyalım, BTKnın Phorma izin verdiği gibi bir durum asla YOK! En azından henüz değil! Umarız da BTK bu teknolojiye izin vermez, çünkü zaten şikayetlerin sayısı binleri bulmuş durumda, en azından Türk halkının fişlenmesine izin vermezse, belki kaybettiğimiz saygımızı geri kazanacağız BTKya karşı!
Gereksiz bilgiye bakar mısınız sayın okuyucularımız: HTTPS ile başlayan adresler taranmıyor. buyurmuş. Taranamaz ki zaten, güvenli bağlantı o, parantez içinde eklemişsin ama, en baştan söylesene.
13 yaş altı kullanıcılar Phorm hizmetinin kapsamı dışında denmiş. Peki ya anasının babasının bilgisayarını kullanıyorsa ne olacak? Babası memursa, memurlar.nete girip Phorm virüsünü bilgisayarına bulaştırdıysa ne olacak?
Phorm, adına kanal dediği profil grupları tanımlıyormuş, bunun adı kategorizasyon değil mi?Zaten profilleme değil mi? Persona yaratma değil mi bu? Marketing 101.
7 gün kayıt saklanıyormuş. Araba seven ve interneti kullanma amacı sadece yeni model arabalara bakmak olan bir kaportacı düşünün, o sırada araba kanalında kampanya yoksa kayıt 7 gün sonra siliniyormuş. Tabi, zaten araba seven adam da 7 günlüğüne seviyor, bir ömürlük değil.Arabalara tutkuyla bağlanmış bir internet kullanıcısı olamaz zaten. Hele ki o sırada Phorm da bir araba kampanyası yoksa, hiç olamaz.
Phorm TTNET sunucularında çalışıyorlarmış. Biz dedik ya, omurgadan bağladılar diye. Ne sunucusu, Türkiyenin internet omurgasına bağlamadılar mı Phormu? Bırakın bu işleri. Aptala yatmamak lazım, zalime boyun eğmemek lazım.
Beni en çok güldüren şey ise ne biliyor musunuz Serdar Kuzuloğlunun yazısı ile ilgili, demiş ki; Phormun aktif olması internet hızını düşürmüyor. Bu cümle, yayınlanan yazının içindeki en ayıp cümle! An itibariyle Twitterda 215.967 takipçiniz varmış, bu insanları aptal yerine koymaya utanmıyor musunuz?
Şimdi, ufak bir hikaye anlatıp yazıya geri döneceğim, tam zamanı çünkü bu hikayenin.
25 Mayıs 2011 tarihine dönelim. Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsünde bizim eğitim programlarımızla ilgili toplantıdaydım. Tam toplantıdan çıkarken, salonlardan birinde Internet Kurulu Toplantısı yapıldığını görünce, direk toplantı odasına girdim ve oradan gerilla bloglamaya başladım. Davetli değildim, ancak sonuçta kapalı bir toplantıda değilmiş, daha sonra öğrendim.
Orada TİB Başkanı Osman Nihat Şen de vardı ve yanında da aynı kuruldan başka bürokratlar. Hatırlamıyorum tam meseleyi ama, yukarıdaki linkten okuyun, oraya yazmıştım, döndüm ve dayanamayıp bürokratlara McCarthy ve Welchin hikayesini anlatıp bir soru sordum. Hikaye;
McCarthynin komünist düzene hizmet etmesi ile ilgili Amerika Senatosunda dinlenmesiyle başlıyor. Tamamını buradan okuyabilirsiniz ama, Welch istediği cevapları alamayınca ve Senatör McCarthy de geniş cevaplar verip Welchi uğraştırınca, Welch diyor ki; Have you no sense of decency, sir, at long last? Have you left no sense of decency?. Yani, hiç utanmanız kalmadı mı?.
İşte ben de önce Osman Nihat Şene söylemiştim bu sözü, 25 Mayıs 2011de, şimdi ise Serdar Kuzuloğluna söylüyorum; Hiç utanmanız kalmadı mı?.
Şimdi, gelelim yazımızın ve eleştirimizin en son bölümüne. Phorm neden önemli / gerekli ? diye bir başlık atarak son manipülasyonu yapmış Kuzuloğlu, bu soruyu sormak demek, bağlam olarak Phormun gerekli olduğuna dikkat çekmektir. Oysa ki bu konuda tartışmalar sürüyor ve birçok insan da Phormun gerekli olmadığını söylüyor demeliydi. Gazeteci etiği bunu gerektirir, değil mi?
Facebook, Twitter, Google gibi altyapılarla Phormu karşılaştırmak cahilliktir, aymazlıktır. Oradaki tüm bilgileri bizler canımız isterse veririz, keyfimiz olmazsa da vermeyiz. Nitekim global ölçekte bu sistemlerin tartışılmaya devam edilmesinin sebebi de budur. Ancakkamuoyundan gelen tepkilerle bu sistemlerin geri adım attığı bir değil yüzlerce kere görülmüştür. Kişisel verilerin gizliliği her ne kadar canım Türkiyemde önemli olmasa da, dünyanın gelişmiş diğer ülkelerinde elzem konulardandır.
Ayrıca, Facebookun veya Twitterın, global reklam pastasındaki payı sürekli artıyor demişsiniz, adamlar çalışıyor, para için, artacak tabii ki. Bu bilgi yeni değil ki! Diğer sitelerin ayakta kalabilmesi için Phorm ve benzeri yapılar hayati önem taşıyormuş. Soruyorum; Şimdiye kadar site yoktu da, Phorm ile mi ayağa kalkacak dijital yayıncılık. Türkiyede sadece sosyal medya ve teknoloji konusunda yayın yapan kolektif blogların sayısı 80! Tam tamına 80! Listesini vereyim mi? Üstelik bu sadece teknoloji konusu ile ilgili olan blogların sayısı. Haber siteleri, diğer kategorilerdeki bloglar, portallar, onlar da mı yoktu? Şimdi Türkiyedeki dijital yayıncılığı Phorm mu kurtaracak?
Ben size basitçe söyleyeyim, sonra başka bir yazıda açarım belki konuyu ama, Türkiyedeki dijital yayıncılığın önünü ancak markalardaki pazarlama yöneticilerinin yaptığı anlamlı medya planları açabilir. Her yeni kampanyada Mynet anasayfasına girelim, Milliyete girelim diyeceklerine, niş kanallara (trafikleri az da olsa niş kanallara) girseler daha anlamlı, daha verimli kampanyalar yapmış olmazlar mı? Dünya evriliyor, medya planlama da ezber bozsa olmaz mıydı? Şimdi günlük ziyaretçi sayısı 300 olan ve tutarlı bir şekilde içerik üretmeye devam eden küçük blogları Phorm mu kurtaracak? Gerçek dışıdır bu! Yönlendirme, manipülasyondur bu! Phormun hayati bir önem taşıması ancak TTNETin dijital reklam pastasından payını artırmak için uydurduğu bir bilgi olabilir, siz de bunun maşası olur, sosyalmedya.co gibi cesur, güçlü bir mecrada böyle eleştiri alırsınız!
Manipülasyonun en son noktası, Serdar Kuzuloğlu Gezinti.comu bilgisayarında aktif etmemiş. Bunu diyeceksin tabii ki, insanların senin sözüne güvenmesi lazım, internette reklamcılığın ne kadar gereksiz olduğunu, insanların bu reklamları görmediğini de söyleyeceksin elbette. Sonra da diyeceksin ki, Phorm hakkındaki komplo teorileri mesnetsizmiş! Koskoca şirket kendini anlatamıyormuş da, Serdar Kuzuloğlu el vermiş adamlara. Ay yazık!Haberci heyecanı varmış herkeste, insanları fişlendiklerine inandırmak istiyorlarmış. İlgi çeken bu olduğu için böyle yapıyorlarmış. Phormu savunacak bir siz mi kaldınız? Phormun işi sizin lafınıza kaldıysa, Phorm ayvayı çoktan yemiş, bitmiş de okeye dönüyormuş da farkında değilmiş.
Hadi, tamam baba, hepsini geçtik, anlatıyorum.
Geçtiğimiz iki hafta boyunca birçok küçük blog sahibinden, sırf bizim yazdığımız yazıyı kopyaladılar diye ihtarnameleri bilgilendirmeleri aldım. Bu konuyla ilgili çok geniş bir yazı daha yazacağım ama, bizim yazımızı kopyalayıp sitelerine ekleyen küçük bloglara bile ihtarnameler gönderip, yazıları sansürlemeye çalıştılar. Bahadır Atasoya yazdığı 4 yazı için, bana ise yazdığım 3 yazı için ihtarname gönderdiler, hatta ShiftDelete.nete de göndermişler. Tam bunların üzerine sizin bu şekilde bir yazı yazmanız çok pis kokuyor. Kötü kokuyor. Gidip üniversitelerde, kamera kapattırıp konuşma yapıyorsunuz, üniversite gençliğine deneyimlerinizi ve sosyal medyanın evrimini anlatıyorsunuz, şimdi buna mı kaldınız?
Duyuyoruz, sırf Twitterda markalara trending topic yapmak için 50 ila 100.000 TL arasında fiyat çekip, trend listesinde 4 saat kalmazsa da markadan paralarını alamıyorlarmış bu Twitter fenomenleri. Bu projelere de Fenomen Projeleri diyorlarmış. Pardon, bu kelimeyi de siz uydurmamış mıydınız? Hatta siz de bu fenomenlerden değil miydiniz? Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum. Kusura bakmayın, aklım gidip geliyor, karnım da yalanlara tok!
Kaynak
Fatih Güner