Phorm’un Yeni Reklam Yüzü Serdar Kuzuloğlu mu Oldu? [YORUM]

Bu konuyu okuyanlar

221BSHERLOCK

Müdavim
Katılım
23 Kasım 2010
Mesajlar
6,781
Reaksiyon puanı
23
Puanları
38
Bazen hepimiz televizyonda bir programda, bir sahne görüp “para için de bu yapılmaz be kardeşim” deriz ya, bu yazının bu cümle ile hiç alakası yok sevgili okuyucularımız, boş boş yazıyoruz işte, Serdar Kuzuloğlu’na Phorm CEO’su Kent Ertuğrul’un eliyle Osmanlı Tokadı atmak değil amacımız, yoksa Phorm’dan bize ne, Serdar Kuzuloğlu’ndan bize ne? Öyleyse bu yazının amacı ne:

İnternet Ekipler Amiri’miz, evde internet kesildiğinde ilk aradığımız amca çocuğu Serdar Kuzuloğlu, Phorm ile ilgili sorularımıza cevaplar buyurmuş. Herhalde Phorm teknolojisinin Türkiye’de haklı pozisyona getirilmesi için yapılması gereken tek şey, internet konusunda güvenilir olduğu düşünülen bir kişi vasıtasıyla dezenformasyon yayınlatmak olurdu, işte olmuş, Serdar Kuzuloğlu da görünen o ki gayet isteyerek, bilerek bu işin maşası olmuş.

Üstelik yazdığı yazıda hem yasal anlamda eksik bilgiler var, hem de sıradan internet kullanıcılarının konuya olan bakış açısını düzenlemek ve pozitife çevirmek için fazla sayıda manipülasyon var.

Gazeteci refleksi ve etiği konusunda bana dahi nasihatlerde bulunmuş olan birininyazısında ancak bu kadar fazla hata, yanlış bilgi ve yönlendirme olabilirdi. Hemen girelim meseleye, konumuz zor konu.

Bu sabah, Sosyal Medya TV isimli programın da sunucusu olan M. Serdar Kuzuloğlu’nun kişisel blogunda yayınladığı “Phorm ile ilgili sorularınıza cevaplar” başlıklı yazısından bahsediyorum. Bence o yazıyı iyice okuyun, nitekim fazlasıyla objektif göründüğünden emin olabilirsiniz, ancak, hemen karar vermeyin, çünkü ben sizin için kelime analizine kadar gideceğim bu konuda, içiniz rahat olsun.

Phorm’un Türkiye’ye gelişi, buradaki operasyonları ve yaptıkları konusunda Türkiye’de ilk yayınlanan içerik olmasıyla gurur duyduğumuz “Fişlemeye Yepyeni Bir Boyut Geliyor: Phorm” başlığıyla yayınladığımız yazıyı da okuyun şimdi.

serdar-kuzuloglu-phorm.jpg


Şimdi, hatırlayın Serdar Kuzuloğlu’nun yazısının en sonundaki “Phorm neden önemli / gerekli?” ara başlığına kadar yazdığı tüm negatif şeyler, aslında bizim yazımızda da olan bilgiler. Yurtdışında Phorm’un yasaklanmış olması, yasaklanmadığı yerlerde ise halkın tepkileri dolayısıyla ISS’ler (Internet Servis Sağlayıcı) tarafından kullanılmıyor olması gibi bilgiler bunlar. Şakir burada sert girmiş mevzuya ama, sebebi var.Manipülasyon zanaatinin en basit kuralı, bir şeyi kabul ettirmek istiyorsan, önce o şeyle ilgili negatif şeylerden bahset, olur mu? (Şakir derken, hani Serdar Kuzuloğlu’nun Twitter’daki fotoğrafı Çiçek Abbas’daki Şakir karakteri ya, işte yazar oraya gönderme yapıyor, yanlış anlaşılmasın, kimseyi aşağılamıyor).


İlk sorumuz geliyor öyleyse: “Sayın Serdar Kuzuloğlu, pardon da siz Avrupa Birliği’nden daha iyi mi biliyorsunuz?” Önce “Department for Business, Enterprise and Regulatory Reform” (BERR) isimli kurumu kontrol edelim, bu kurumun öncelikli görevi şirketler hukuku, ticaret, iş geliştirme gibi konularda görüş belirtmek ve yasa yapıcı ve uygulayıcılara yol göstermek. Bu kurum hiçbir zaman “Phorm’un teknolojisi uysaldır” dememiştir. Hatta Wikipedia’da Phorm sayfasına bakınca göreceksiniz, belli ki Phorm oraya da el atmış ve kelime oyunlarıyla şöyle açıklıyorlar bu durumu:

“An examination of our paper and electronic records has not revealed any such material. To add further clarification for your information, BERR has never provided such a statement to Phorm and has never confirmed to the company “that their technology is fully compliant”.“

Cümleye bakarken gözünüz ilk olarak italik yazılmış olan yere gitti, değil mi? İşte orası kelime oyununun olduğu yer, eğer hızlı okuyan biri iseniz, orayı yanlış anlama olasılığınız çok yüksek, ancak cümlenin ortasındaki şu kalıbı görmemişsiniz: “has never confirmed” yani hiçbir zaman “onaylaMAmıştır”. Neyse, geçiyoruz, anlayan anladı.

Bu arada, Avrupa Birliği’nin tam da bu konuda İngiliz Hükümeti’ne açtığı bir dava da vardır, ancak bu dava Ocak 2012’de düşmüştür ve dava düşmüş olmasına rağmen Phorm halen İngiltere’de faaliyet göstermemektedir, çünkü halktan ayarı almıştır ISS’ler, Phorm’u bırakmışlardır.

Şimdi, Sayın Kuzuloğlu Phorm konusunda Türkiye’deki en yetkili kişi olan Çiğdem Toraman ile 3 saate yakın görüşmüş. Önemli adam bu Serdar Kuzuloğlu, ne var yani, biz de Phorm ile ilgili yayınladığımız yukarıda bahsi geçen yazıyı yayınladığımız günün sabahı Phorm’un İş Geliştirme Direktörü (sanırım, ya da belki Satış Direktörü) İpek Karadağ ile görüşmüştük, biz sizin kadar gazeteci değil miyiz? Üstelik siz 3 saate yakın görüşmüşsünüz, biz 4 saat görüştük, üstelik İpek Hanım da Çiğdem Hanım’ın söylediklerinden farklı bir şey söylemedi.

Hani gazeteci bakış açısıyla yaklaşacaktık Kuzuloğlu? Hani o etik ile yaklaşacaktık meseleye?Siz İngiltere’deki, Brezilya’daki internet kullanıcılarından görüş aldınız mı? Ya da uzun uzadıya yüzlerce insanın tartıştığı forumlara link verdiniz mi, referans verdiniz mi? Sadece Çiğdem Hanım ile konuşup yazdıysanız bu yazıyı, size ayıp değil mi? 50.000’den fazla insanla yan yana yürüdünüz Internet Sansürü’ne karşı, şimdi kullanıcı fişleme mekanizmasına karşı aldığınız tavır bu mu oldu?

Gelelim Internet Servis Sağlayıcılarla ilgili Serdar Kuzuloğlu’nun verdiği yanlış bilgiye, demiş ki; “Hepsi bir yana internet servis sağlayıcınız ziyaret ettiğiniz bütün siteleri ve daha pek çok şeyi ZATEN biliyor.”

sener-sen.jpg


Hayır efendim, o öyle değil! 5651 sayılı “Internet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele” başlıklı kanunun yönetmeliğine göre “Erişim Sağlayıcı”, abonenin adı ve soyadı, adresi, telefon numarası, abone başlangıç ve iptal tarihi, IP adresi gibi bilgilere erişebilir. Internet abonesinin kim olduğunu bilmekle alakalı bilgiler bunlar, bu bilgilerin hiçbiri “hangi siteye girdi?”, “hangi sitede hangi reklamı göstermek lazım?” gibi bilgileri tutabilir demiyor.


Ayrıca, eğer Internet Servis Sağlayıcılar, Phorm’un tuttuğu bilgileri tutuyor olsalar, onlar hakkında da suç duyurusunda bulunmak lazım değil mi?

Şimdi Serdar Kuzuloğlu’nun verdiği kimi gereksiz bilgilere(ki bunlar manipülatif bilgilerdir) bakalım;

Diyor ki; “Özellikle açılmasını istemediyseniz Phorm hizmeti hattınızda çalışmıyor”.

Hatırlarsanız Gezinti.com ile ilgili olan Türkiye’de ilk içeriği de biz yazmıştık, orada da demiştik ki; tarayıcısını açan kullanıcılar otomatik olarak Gezinti.com’a yönlendiriliyorlar ve bu siteden çıkmak istediklerinde ise: “Bu sayfayı terk ederseniz, kullanıcı sözleşmesini kabul etmiş sayılacaksınız” mesajını alıyorlardı. Ne zamandan beri “opt-in” (izin verme eylemi) bu şekilde yapılıyor internette? Sıradan internet kullanıcısının “Tamam” butonuna tıkladığını düşünün, direktPhorm’un iğrenç ellerine düşüyorlardı ve kendileri üzerinden Phorm ve TTNET haksız kazanç sağlıyordu.

Serdar Kuzuloğlu, 40 milyon Türk internet kullanıcısına karşı sorumluluğunuz bu mudur?

Diyor ki; “Phorm kullanıcıya ait hiçbir veriyi kaydetmiyor, arşivlemiyor”. Peki kaydetmiyorsa nasıl kullanıcıya özel reklam gösteriyor. Kaydetmiyorsa nasıl para kazanıyor. 24 haneli numara diyorsunuz, günün sonunda bu 24 haneli numara kullanıcı ile eşleşmiyorsa bile (hadi öyle diyelim şimdilik) kullanıcının IP’si, browser’ı, neyse ne, eşleşmiyor mu?Eşleşmiyorsa Phorm nasıl para kazanıyor. Aaa, evet, 100 milyon dolar zarar yazıyor hanesine. Tabi kendisi amme hizmeti yapıyor, amacı para kazanmak değil. Aslında Phorm bir Sivil Toplum Kuruluşu.

Sivil Toplum Kuruluşu demişken, Enphormasyon.org‘u hiç görmediniz mi beyefendi? 16 tane STK biraraya gelip bir sivil inisiyatif oluşturdu ve manifestolarını yayınladılar, hiç okumadınız mı bu manifestoyu? Diyorsunuz ki, Çiğdem Toraman’ın dediğine göre, BTK Phorm sistemini onaylamış? Hani, linki nerede? Nerede gördünüz bu açıklamayı? Çiğdem Hanım’ın lafına bakıp bu argümanı doğrulamak için BTK’yı aradınız mı? Belli ki aramamışsınız, çünkü o konuda Phorm ve BTK’nın arasındaki muhaberat halen devam etmekte. Biz nereden mi öğrendik? BTK’nın ta kendisinden öğrendik, aradık sorduk. Siz niye sormadınız?Enphormasyon.org’da BTK’ya sorulan soruları görebilirsiniz, sizce bu soruları hazırlayan insanlar sizden daha mı cahil beyefendi? Avukatlar, danışmanlar sizin kadar bilmiyor mu bu işleri?

O konudaki son noktayı bir kere daha koyalım, BTK’nın Phorm’a izin verdiği gibi bir durum asla YOK! En azından henüz değil! Umarız da BTK bu teknolojiye izin vermez, çünkü zaten şikayetlerin sayısı binleri bulmuş durumda, en azından Türk halkının fişlenmesine izin vermezse, belki kaybettiğimiz saygımızı geri kazanacağız BTK’ya karşı!

Gereksiz bilgiye bakar mısınız sayın okuyucularımız: “HTTPS ile başlayan adresler taranmıyor.” buyurmuş. Taranamaz ki zaten, güvenli bağlantı o, parantez içinde eklemişsin ama, en baştan söylesene.

13 yaş altı kullanıcılar Phorm hizmetinin kapsamı dışında denmiş. Peki ya anasının babasının bilgisayarını kullanıyorsa ne olacak? Babası memursa, memurlar.net’e girip Phorm virüsünü bilgisayarına bulaştırdıysa ne olacak?

Phorm, adına “kanal” dediği profil grupları tanımlıyormuş, bunun adı “kategorizasyon” değil mi?Zaten “profilleme” değil mi? “Persona yaratma” değil mi bu? Marketing 101.

7 gün kayıt saklanıyormuş. Araba seven ve interneti kullanma amacı sadece yeni model arabalara bakmak olan bir kaportacı düşünün, o sırada “araba kanalı”nda kampanya yoksa kayıt 7 gün sonra siliniyormuş. Tabi, zaten araba seven adam da 7 günlüğüne seviyor, bir ömürlük değil.Arabalara tutkuyla bağlanmış bir internet kullanıcısı olamaz zaten. Hele ki o sırada Phorm da bir araba kampanyası yoksa, hiç olamaz.

Phorm TTNET sunucularında çalışıyorlarmış. Biz dedik ya, omurgadan bağladılar diye. Ne sunucusu, Türkiye’nin internet omurgasına bağlamadılar mı Phorm’u? Bırakın bu işleri. Aptala yatmamak lazım, zalime boyun eğmemek lazım.

Beni en çok güldüren şey ise ne biliyor musunuz Serdar Kuzuloğlu’nun yazısı ile ilgili, demiş ki; “Phorm’un aktif olması internet hızını düşürmüyor”. Bu cümle, yayınlanan yazının içindeki en ayıp cümle! An itibariyle Twitter’da 215.967 takipçiniz varmış, bu insanları aptal yerine koymaya utanmıyor musunuz?

Şimdi, ufak bir hikaye anlatıp yazıya geri döneceğim, tam zamanı çünkü bu hikayenin.

25 Mayıs 2011 tarihine dönelim. Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde bizim eğitim programlarımızla ilgili toplantıdaydım. Tam toplantıdan çıkarken, salonlardan birinde “Internet Kurulu Toplantısı” yapıldığını görünce, direk toplantı odasına girdim ve oradan gerilla bloglamaya başladım. Davetli değildim, ancak sonuçta kapalı bir toplantıda değilmiş, daha sonra öğrendim.

Orada TİB Başkanı Osman Nihat Şen de vardı ve yanında da aynı kuruldan başka bürokratlar. Hatırlamıyorum tam meseleyi ama, yukarıdaki linkten okuyun, oraya yazmıştım, döndüm ve dayanamayıp bürokratlara McCarthy ve Welch’in hikayesini anlatıp bir soru sordum. Hikaye;

McCarthy’nin komünist düzene hizmet etmesi ile ilgili Amerika Senatosu’nda dinlenmesiyle başlıyor. Tamamını buradan okuyabilirsiniz ama, Welch istediği cevapları alamayınca ve Senatör McCarthy de geniş cevaplar verip Welch’i uğraştırınca, Welch diyor ki; “Have you no sense of decency, sir, at long last? Have you left no sense of decency?”. Yani, “hiç utanmanız kalmadı mı?”.

İşte ben de önce Osman Nihat Şen’e söylemiştim bu sözü, 25 Mayıs 2011’de, şimdi ise Serdar Kuzuloğlu’na söylüyorum; “Hiç utanmanız kalmadı mı?”.

Şimdi, gelelim yazımızın ve eleştirimizin en son bölümüne. “Phorm neden önemli / gerekli ?” diye bir başlık atarak son manipülasyonu yapmış Kuzuloğlu, bu soruyu sormak demek, bağlam olarak “Phorm’un gerekli olduğuna dikkat çekmek”tir. Oysa ki bu konuda tartışmalar sürüyor ve birçok insan da Phorm’un gerekli olmadığını söylüyor demeliydi. Gazeteci etiği bunu gerektirir, değil mi?

Facebook, Twitter, Google gibi altyapılarla Phorm’u karşılaştırmak cahilliktir, aymazlıktır. Oradaki tüm bilgileri bizler canımız isterse veririz, keyfimiz olmazsa da vermeyiz. Nitekim global ölçekte bu sistemlerin tartışılmaya devam edilmesinin sebebi de budur. Ancakkamuoyundan gelen tepkilerle bu sistemlerin geri adım attığı bir değil yüzlerce kere görülmüştür. Kişisel verilerin gizliliği her ne kadar canım Türkiye’mde önemli olmasa da, dünyanın gelişmiş diğer ülkelerinde elzem konulardandır.

Ayrıca, Facebook’un veya Twitter’ın, global reklam pastasındaki payı sürekli artıyor demişsiniz, adamlar çalışıyor, para için, artacak tabii ki. Bu bilgi yeni değil ki! Diğer sitelerin ayakta kalabilmesi için Phorm ve benzeri yapılar hayati önem taşıyormuş. Soruyorum; Şimdiye kadar site yoktu da, Phorm ile mi ayağa kalkacak dijital yayıncılık. Türkiye’de sadece sosyal medya ve teknoloji konusunda yayın yapan kolektif blogların sayısı 80! Tam tamına 80! Listesini vereyim mi? Üstelik bu sadece teknoloji konusu ile ilgili olan blogların sayısı. Haber siteleri, diğer kategorilerdeki bloglar, portallar, onlar da mı yoktu? Şimdi Türkiye’deki dijital yayıncılığı Phorm mu kurtaracak?

Ben size basitçe söyleyeyim, sonra başka bir yazıda açarım belki konuyu ama, Türkiye’deki dijital yayıncılığın önünü ancak markalardaki pazarlama yöneticilerinin yaptığı anlamlı medya planları açabilir. Her yeni kampanyada Mynet anasayfasına girelim, Milliyet’e girelim diyeceklerine, niş kanallara (trafikleri az da olsa niş kanallara) girseler daha anlamlı, daha verimli kampanyalar yapmış olmazlar mı? Dünya evriliyor, medya planlama da ezber bozsa olmaz mıydı? Şimdi günlük ziyaretçi sayısı 300 olan ve tutarlı bir şekilde içerik üretmeye devam eden küçük blogları Phorm mu kurtaracak? Gerçek dışıdır bu! Yönlendirme, manipülasyondur bu! Phorm’un hayati bir önem taşıması ancak TTNET’in dijital reklam pastasından payını artırmak için uydurduğu bir bilgi olabilir, siz de bunun maşası olur, sosyalmedya.co gibi cesur, güçlü bir mecrada böyle eleştiri alırsınız!

Manipülasyonun en son noktası, Serdar Kuzuloğlu Gezinti.com’u bilgisayarında aktif etmemiş. Bunu diyeceksin tabii ki, insanların senin sözüne güvenmesi lazım, internette reklamcılığın ne kadar gereksiz olduğunu, insanların bu reklamları görmediğini de söyleyeceksin elbette. Sonra da diyeceksin ki, Phorm hakkındaki komplo teorileri mesnetsizmiş! Koskoca şirket kendini anlatamıyormuş da, Serdar Kuzuloğlu el vermiş adamlara. Ay yazık!Haberci heyecanı varmış herkeste, insanları fişlendiklerine inandırmak istiyorlarmış. İlgi çeken bu olduğu için böyle yapıyorlarmış. Phorm’u savunacak bir siz mi kaldınız? Phorm’un işi sizin lafınıza kaldıysa, Phorm ayvayı çoktan yemiş, bitmiş de okeye dönüyormuş da farkında değilmiş.

Hadi, tamam baba, hepsini geçtik, anlatıyorum.

Geçtiğimiz iki hafta boyunca birçok küçük blog sahibinden, sırf bizim yazdığımız yazıyı kopyaladılar diye ihtarnameleri bilgilendirmeleri aldım. Bu konuyla ilgili çok geniş bir yazı daha yazacağım ama, bizim yazımızı kopyalayıp sitelerine ekleyen küçük bloglara bile ihtarnameler gönderip, yazıları sansürlemeye çalıştılar. Bahadır Atasoy’a yazdığı 4 yazı için, bana ise yazdığım 3 yazı için ihtarname gönderdiler, hatta ShiftDelete.net’e de göndermişler. Tam bunların üzerine sizin bu şekilde bir yazı yazmanız çok pis kokuyor. Kötü kokuyor. Gidip üniversitelerde, kamera kapattırıp konuşma yapıyorsunuz, üniversite gençliğine “deneyim”lerinizi ve “sosyal medyanın evrimi”ni anlatıyorsunuz, şimdi buna mı kaldınız?

Duyuyoruz, sırf Twitter’da markalara “trending topic” yapmak için 50 ila 100.000 TL arasında fiyat çekip, trend listesinde 4 saat kalmazsa da markadan paralarını alamıyorlarmış bu Twitter fenomenleri. Bu projelere de “Fenomen Projeleri” diyorlarmış. Pardon, bu kelimeyi de siz uydurmamış mıydınız? Hatta siz de bu fenomenlerden değil miydiniz? Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum. Kusura bakmayın, aklım gidip geliyor, karnım da yalanlara tok!

Kaynak
Fatih Güner
 

muratal

Doçent
Katılım
16 Ekim 2012
Mesajlar
996
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Bu adamın çok güzel bir yüzü var.
 

Son mesajlar

Üst