Öymen'in Kılıçdaroğlu'na Tercih Sebebi Ve Aleviler

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ottomanzo

Doçent
Katılım
25 Temmuz 2008
Mesajlar
746
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
Onur Öymen’in 10 Kasımda, demokratik açılım karşıtı konuşmasında verdiği Dersim örneğinden dolayı Aleviler ayağa kalktı. Öymen böyle bir örneği neden verdi, emin değilim. Ama ülkenin ellerinden kayıp gittiğini gören “Beyaz” vatandaşların, ülkede yeni bir problem oluşturmak, ilave bir cephe açmak ve bazı taşlarla oynamak için kasti olarak böyle bir açıklama yaptırmış olabileceklerini ihtimalden uzak tutmuyorum. Onur Öymen, kendisini memeleketin sahibi gören; Cumhuriyetin ilk yıllarında hakimiyetine tehdit gördüğü Alevileri, Sünnileri, Çerkezleri, dindarları ortadan kaldırma pahasına tedip etmeye çalışan Beyaz-Efendi kesimindendir.
Öymen’in bu kimliği söyledikleri konusunda beni daha titiz değerlendirme yapmaya itti. “Konuşmasının altında bir çapanoğlu olabilir, Beyaz ekip bu elemana iradi böyle bir açıklama yaptırmış ve toz kalkmasını istemiş olabilir” diye düşündüm. Nitekim gerilimi artıran DTP’nin taşlanması da bu kesimlerin yoğun ve güçlü oldukları İzmir’de cereyan etti. Son olaylar Beyaz Efendilerin ortalığı yeniden katıp karıştırma konusunda kararlı oldukları kanaatını uyardı bende. PKK-DTP’nin tahrik edici tavırları tabiiki olaylarda etkili. PKK-DTP Kürtlere haklar verildikçe adeta çıldırıyor, şirazeden çıkıyor. Gerilimin tarafları (PKK-DTP ve MHP-CHP-Ulusalcılar) sürekli birbirine malzeme vererek yangını büyütmeye, siyasi rant devşirmeye çalışıyorlar.
Sadede gelirsek, Baykal büyük bir kitleyi karşısına almak, her seçimde banko oy aldığı Alevileri kızdırmak-küstürmek pahasına neden Öymen’i tercih etti? Neden Kılıçdaroğlu’nun Aleviler nezdindeki itibarını tüketecek şekilde davrandı?
Baykal’ın tavrında Kılıçdaroğlu’nun seçimlerde fazla öne çıkması ve Baykal’a rakip haline gelmesi etkili olmuş olabilir. Ama bence Baykal’ın tercihi bu iki şahsın kökenlerinde saklı.
Onur Öymen Cumhuriyeti kuran, bu günlere kadar yöneten Beyaz efendilerdendir. Kılıcdaroğlu ise Alevidir; muhtemelen Ermeni asıllı Alevidir (annesinin adının Yamuş olduğu medyaya yansımıştı). Dersim’in nüfusunun bir kısmının Ermeni kökenlı Alevilerden oluştuğu bilinmektedir. Anadoluda yaşayan Ermenilerin bir kısmı önceki yıllarda ihtida etmişken, bir kısmı da 1915 olayları sırasında Müslüman olarak veya Müslüman ailelerin himayesine girerek, burada kalmış ve korunmuştur. Pek çok yerde olduğu gibi Tunceli yöresinde de saklı Ermeniler mevcuttur. Bu gerçeği genç nesil Dersimliler de bilmektedir. Tunceli’de epeyce genç, aslına dönme çabasının bir sonucu olarak haçlı kolyeler taşımaktadırlar. Ermeni iken Alevi olmuş kesimler batının da ilgi alanındadır. Kanaatimce “Alisiz Alevilik” söylemi Hristiyanlığa geçişin bir evresi olarak kullanılmak istenmektedir. Kökenden ve mezhep farklılığından kaynaklanan muhalif duruş, Dersim katliamıyla birleşince direnişçi-protest bir nesil ortaya çıkmaktadır. Bu ruh hali DHKP-C, TİKKO ve son zamankarda PKK’ya destek ve militan olma şeklinde tecelli etmektedir. Kılıcdaroğlu’nun Ermenı kökenli olması da kendisinin Öymen’e tercih edilmesinin önüne geçemeyecektir; tercihteki sıralama değişmeyecektir. Bazıları için bir Ermenı kökenlı Alevi, Türk veya Kürt kökenli Aleviye göre daha muteber olabilir; ama sonuçta açık veya kripto bir Ermeni, Sebataylarla kıyaslanmayacak kadar bizdendir, bu topraklara aittir. Aslında Ermenilerle bizim ciddi problemlerimiz yoktur. Ermenilerle problemlerimizin temelinde, 1915 olayları dahil, Sebatayların olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de Ermenilerle aramızdaki buzları eritecek her adıma sıcak ve olumlu bakıyorum. Başka birilerinin elinden bir kozun alınması olarak görüyorum.
Baykal sistemin kurucusu(!), devletin sahibi(!), derin yapının çekirdeği olan Sebataylardan bir şahısla, sistemin uzun süre itip kaktığı, son yıllarda “istetme” olarak yanında tutmayı ve sistemin önemli noktalarına yedek kuvvet olarak konuşlandırmayı tercih ettiği Alevilerden bir şahsı tercihle karşı karşıya kalmıştır. Tabii olarak Kara Türk-Anadolu insanı-Müslüman olan bir Aleviyi değil, bir Beyazı, Sebatayı tercih etmiştir.
Aleviler özellikle Demokrat Parti sonrası kendilerini “Sünni karşıtlığına” yerleştirmiştir. CHP’ye ve laikçi kesime angaje olmuş, bu konumlanmadan dolayı rejimle-kemalizmle-sistemle-orduyla-derin güçlerle Sünni-dindar kesime karşı işbirliği içinde olagelmiştir. Dindar insanların lehine olan herşeye tepki göstermiş, itiraz etmiş, hasım olmuşlardır. Sistem, sanal irtica tehlikesine karşı Alevileri rejimin teminatı olarak göstermiştir. Aleviler TSK’de, yargıda, stratejik kurumlarda beyaz kesimlerin yanında ve kontrolünde, ortalama Anadolu insanına set olmuşlardır. Ama bütün hizmetlerine, işbirliğine rağmen Aleviler Beyaz efendiler nezdinde “2. Sınıf”, “Kara Türk” muamelesi görmekten, kurtulamamışlardır. Bir Alevi, hatta Ermeni kökenli bir Alevi, Beyaz Efendiler yanında Sünni bir Türk veya Kürtten ehvencedir; ama bir Beyaz karşısında asla makbul ve muteber değildir.
Baykal’ın tercihinde bu farklılık etkilidir. Sistem üzerindeki Sebatayların etkisini ve denetim gücünü bilen Baykal, oy potansiyeline ve oluşan tepkiye rağmen, bir Aleviyi değil bir Sebatayı tercih etmiştir. Öğrenciliğinden beri MIT hesabına çalıştığı iddia edilen Baykal güç dengelerini iyi okumaktadır.
Alevilerin toplumun diğer kesimlerine karşı gergin ve hınçlı olmalarında Sünnilerin ötekileştirici tavırlarını yadsımıyorum. Ama pek çok husumette olduğu gibi, Alevi-Sünni düşmanlığının da içeriye konuşlanmış “Beyaz” pirinç taneleri üzerinden körüklendiğini ve planlandığını düşünüyorum. Aleviler içinde Alevi olmayan pek çok Sebatay dedenin, önderin bulunduğunu biliyorum.
Aleviler, içlerine konuşlanmış beyaz kesimlerin, etkisiyle ve yönlendirmesiyle Maraş, Gazi, Sivas, hatta Dersim gibi her olayı Sünnilere yıkmış ve Sünni düşmanlığına malzeme yapmışlardır. Yeni nesillere Alevilerin başlarına gelen her zulmün faili, müsebbibi olarak Sünniler ve dindarlar sunulmaktadır. Benzer PH Sünniler içinde Alevilere karşı yapılmakta ve iki kesim “uzlaşmaz hasımlar” haline getirilmektedir.
Gerçek Aleviler bizdendir, Karatürktür ve Müslümandırlar. Aleviler içine girmiş Ermeniler de, Alevi görünümlü Sebataylar gibi değildir. Şartların zorlamasıyla Aleviler arasına girmişler, 1915 olaylarında canlarını kurtarmak için Alevilere sığınmışlardır. Ama Sebatayların Aleviler içine konuşlanması çok daha farklı amaçlarladır. Aleviler içine yerleşen bu “Beyaz” pirinç taneleri yazılı kaynakları bulunmadığından veya yetersiz olduğundan dolayı Aleviliği hızla İslamdan ve Hz. Aliden uzaklaştırmaktadırlar.
Alevilerin (ve tabii sünnilerin de) kendilerine sürekli pompalanan bu gerilim sarmalından kurtulmalarına ve kadim kitabi kaynaklarına yönelerek inanç ve kültürlerini deformasyondan korumalarına acilen ihtiyaç vardır.
Aleviler rejimle, orduyla, sistemin kontrol araçlarıyla ve CHP ile neden bu kadar içiçe olduklarını sorgulamalılar artık!
Toplumun diğer kesimleriyle aralarındaki psikolojik bariyerleri, güvensizlikleri kaldırmaya çalışmalılar. Ergenekon davası sonrası Sünnilere yıktıkları ve Sünni husumetine gerekçe yaptıkları pek çok olayın aslını bir daha araştırmalılar….


kaynak
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst