aliihsangs12
Profesör
- Katılım
- 29 Nisan 2008
- Mesajlar
- 1,348
- Reaksiyon puanı
- 4
- Puanları
- 0
Osman Tanburacı
Made in Rijkaard
Dün Mısır takımı Al-Ahly karşısında Galatasaray’ı seyrederken iki şey dikkatimi çekti;
1-Rijkaard’ın takımı ciddi, disiplinli, yürekli, koşan, birbirine yardım eden, fizik gücü tırmanan bir kimlik olmuş.
2-Oynanan bu oyunun adı futbol olamaz!
Gidişat iyi... Oyuncular bir bütün... Özellikle ilk yarı.
Galatasaray’ı seyeredenler neden ikinci yarı tatsız diyebilir. Bu yoğun hazırlıktandır...Takım çok ağır idman programı içinde... Rijkaard maç var diye programından taviz vermez, verirse yanlış yapar. Günü kurtarma peşinde olan hocalar, hazırlık maçlarında göze girmeye çalışır.
Rijkaard'ın böyle kofti kahramanlık saçmaya ihtiyacı yok ki...
Mevsim başı daha esikler olur denebilir, ancak bu eksikler; uyum ve fiziki yetersizlik olarak görülebilir, onu anlarım ama bireysel katkıda ve futbolu algılamada Galatasaray çok geride.
Belli ki Rijkaard daha çok çile çekecek!
Topa sahip olmak için takım içinde top çevirmek güzel de haddinden fazla geriye dönülüyor ve zaman kaybediliyor.
Genç çocukların hepsi gelecek vaat ediyor
Emre Çolak, Erhan Şentürk, Alpaslan, Serkan Kurtuluş şık hareketlerle zaman zaman öne çıkıyorlar.
Emre Çolak’ın rakiple itişmesi, top kazanması ve kazandığı topları aralara derinlemesine atarak üç-dört rakibi ekarte edercesine takımını atağa kaldırması güzel.
Erhan Şentürk’ün rakip sahada alan değiştirerek top araması da güzel ama son hareketler zayıf!
Alpaslan futbolun sırrını çözmüş. Savunmada ve hücuma çıkışta dengeli. Oyuna giriyor ancak o da çok geriye oynuyor.
Serkan Kurtuluş içlerinde en oturaklısı... Sanki ötekilerden üç-beş boy önde...
Ancak dördü de daha uluslararası Galatasaray’da oynayacak kıvamda değiller.
Haksızlık etmiyorum, bu bir durum değerlendirmesi.
Murat Akça, Emrah, Serdar, Caner, Cem Sultan da iyi kumaş...
Ancak bunlar daha çok amatör..
Futbol;
Rakibi kontrol etmek,
Topu kontrol etmek,
Vücudunu iyi kullanmak,
Helak olmadan takımına katkıda bulunmaktır...
Bizim gençlerde bunların hiç biri yok!
Kendilerini göstermek için çırpınıyorlar.
Allah korusun sakatlanacaklar diye ödüm koptu. Kaybettikleri ya da hakim olamayacakları toplara dahi kontrolsüz giriyorlar. Rijkaard’ın bunlara öğreteceği çok şey olmalı...
Özgürcan ve Yaser için de artık çanlar çalıyor...
Bu futbolla Galatasaray’da tutunmaları zor zira onlara kaç senedir fırsat tanınıyor... Dikkat!
Keza; Emre Güngör de... Volkan Yaman da... Mehmet Güven de...
Futbol hata kaldırmaz... Bunlar çok hata yapıyorlar.
Son üçü hakkında ümidim azalıyor.
Aydın Yılmaz ve Mustafa Sarp
En çok Aydın Yılmaz’ı beğendim.
Umarım Rijkaard da Aydın’ı mimlemiştir.
Çağın futboluna uyan tek adam Aydın. Çok çabuk, çok süratli, çok zeki, topu rakibin ölü noktalarına çok iyi taşıyor. Dikine oynaması hayranlık uyandırıyor. Ancak kuvvetlenmesi şart. Hala ikili mücadelelerde yıkılıyor. Basıp geçecek... Ezip geçecek... Oysa rakipler onu eziyor. Bu konuda Neeskens, kondisyonerler; Carlos Cuadrat ve Albert Roca Pujol’a güveniyorum. Aydın aklını başına toplasın bu son şansını iyi değerlendirsin.
Avrupa yıldızı olur vallahi.
Bakın altını çiziyorum Rijkaard en çok Aydın’ı beğenecek. Bir de Emre Çolak’ı...
Bunların futbol bilgileri ve yetenek sınırları ötekilerden üstün.
Aydın güçlenmez bu kez de çizik yerse artık Galatasaray’da da kalamaz!
Mustafa Sarp yaşı ve tecrübesi ile hepsinden pişkin.
Yapabilirlik kapasitesi var.
Takımın da daha zamana ihtiyacı var ben sadece gördüklerimi aktarıyorum.
Galatasaray penaltı golüyle Mısır’ın son beş yıldır şampiyonu Al-Ahly’yi 1-0 yendi ama bu futbol yetmez. Mısır’ı da Afrika’daki Konfederasyon kupasında neler yaptığını gördük. Al-Ahly iyi takım Galatasaray bunu yendi ama futbol beni tatmin etmedi...
Takımı ayakta tutan iki sim vardı; Servet ve Barış.
Bunlar da daha hazır değiller ama takımı yönettiler. Ağırlıklı puan kazandırdılar.
Rijkaard, Barış için kafasını çok kaşıyacak
Barış için de bir saptamam var;
Barış Özbek mükemmel bir futbolcu. Her takıma lazım bir eleman. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji... Her topta o var ama kontrolü yok! Topu iyi kullanamıyor. Becerisi sınırlı.
Rijkaard, Barış için çok zorlanacak. Bu yetenekleriyle takıma giremez.
Takım da Barışsız olursa mücadele gücü azalır.
Rijkaard bu konuda kafasını çok kaşıyacak!
Daha babalar yok!
Arda Turan, Baroş, Kewell, Ayhan, Leo Franco, Hakan Balta, Mehmet Topal, bir de düzelmişse Linderoth... Uğur Uçar... Ve de Abdul Kader Keita...
Bunlar yok... Nerdeyse bir takım. On baba eleman...
Bunlar da takıma girerse Galatasaray tadından yenmez ama bu sefer yönetim de zırvalamayacak!
Rijkaard’a kimseler karışmayacak.
Futbolcuya dayalı düzen yıkılacak!
Yıkıldı zaten.
Bundan sonra Galatasaray coşar. Çünkü malzeme iyi...
Transfer artık durur!
Daha Lincoln, Sabri, Gökhan Zan’ı kaale almadım!...
Daha yeni gelecek bir-iki transferi de kaale almadım!
Zaten artık transfer falan da pek beklemiyorum.
Olmaz!
Çok zor...
Belki savunmaya bir adam,
Orta alana bir adam... Ah keşke Sneijder olsa...
Bence Lincoln kesin gitti de Sabri de ayağını denk almazsa yıldız gibi bir gecede kayabilir...
Bu iki futbolcu için Adnan Polat da taştı!
Her şey Tobol maçından sonra belli olacak...
Yurt içinden transfer de olabilir.
Rijkaard’ın raporuna göre; birkaç eleman takasa gidebilir...
Bir de bakarsınız Volkan Şen, Sercan...
Ankara’dan Edis gelir...
Belli mi olur!
İlk ön elemeye Keita bile yazdırılamadı.
Servet de gönderilemedi.
Onun için de diyorum ki; yabancı transferi ayın 16’sındaki Tobol maçından sonraya kalır.
Rijkaard takımı tanır, oturur yönetimle konuşur ya şuraya mutlaka birini alın der, ya da bu takım bana yeter der.
Galatasaray da sezona girer...
Lincoln dönerse takım yamulur
Lincoln de artık kalamaz!
Onu Rijkaard bile kurtaramaz!
Dönerse takımın çivisi çıkar.
Lincoln için söylenecek tek söz şudur;
Ne Şam’ın şekeri ne arabın yüzü!...
Kovun gitsin!
Adama sormuşlar;
Yahu be birader senin hatun harika...
Yemyeşil gözler...
Sarı saçlar...
Güzel dudaklar...
Bacaklar, kollar...
Göğüsler, yanaklar, gerdan...
Niye boşadın kadını?
Aaah ah demiş;
Ne yemek yapar, ne gömlek yıkar, ne pantul ütüler, ne sofra kurar, ne temizlik yapar...
Bütün gün uyur, gittiği yerden de gece yarısı gelir...
N’eyleyeyim ben böyle güzel hatunu!...
Beşiktaş Nihat'la az kaldı faka basıyordu
Böyle stratejik hataları kabul edemiyorum.
Beşiktaş Nihat’ı transfer etti. Oysa Nihat’ın askerlik sorunu var. 21 günde askerliği bitirecek. Ama Villareal’in malı olursa...
Beşiktaş’a imza atarsa şartlar değişir!
Ve Beşiktaş gibi bir takım neredeyse Nihat’ın bu hakkını yakacaktı!
Bereket menecer uyanıyor da yaptığı basın açıklamasıyla durumu kurtarıyor.
Büyülü cümle şu;
Beşiktaş Nihat’ı daha transfer etmedi, Nihat hala Villareal’in oyuncusu....
Hasan Doğan'ı görmeyeli
Hasan Doğan’ı görmeyeli, göremeyeli bir yıl oldu...
Dün onun için Futbol Federasyonu’nda tören yapıldı.
Hasan kardeşim 4 ay gibi kısa bir sürede yaptığı işlerle değil, o kısacık süreçte herkesin sevgiyle gönlüne girebilmeyi başarabildiği için törenle anıldı.
Sevginin değerinin ne kadar yüce olduğunu bir kez daha anladık..
O, oturduğu koltukta herkese eşit uzaklıkta ve bir o kadar da yakınlıkta olduğu için bu kadar çok sevildi. Kalp kırmadı, ulaşılamaz olmadı, kimseye kaba davranmadı, ne sorarsan seninle koyu bir sohbete daldı, medyadan köşe bucak kaçmadığı için unutulmazlar arasına katıldı.
Euro 2008’deki çabaları ve medyaya yaklaşımları onu unutulmaz kıldı.
Nur içinde yat Hasan kardeş...
Sen yattıkça Allah, Mehmet Ali Yılmaz, Şenes Erzik, Abdullah Kiğılı’ya Haluk Ulusoy’a, Mahmut Özgener’e ve de özerklikten önceki başarılı çalışmalarıyla Kemal Ulusu’ya uzun ömürler versin...
Bu günlere gelişimizde hepsinin emeği var...
Kaynak