mekanikdesign
Asistan
- Katılım
- 14 Ekim 2008
- Mesajlar
- 304
- Reaksiyon puanı
- 2
- Puanları
- 0
Öldü. Yıllardır karşı kaldırımda dilenen adam dün akşam üstü öldü. Onu ilk gördüğümde bir sandığın üzerindeydi. Öldüğü sandığın üzerinde
Her sabah aynı sandığın üzerine oturup akşama kadar dileniyordu. Akşam olunca dükkanını kapatan bir esnaf gibi sandığının üzerinden kalkıp evine gidiyordu ihtiyar dilenci. Eski bir sandıktı. Belediye bir gün görüntü kirliliği yapıyor gerekçesiyle almak istedi sandığı dilencinin elinden. Esnaf izin vermedi. Ben de vermedim. Toplandık ve zabıtayla konuştuk. Dilencinin sandığı o. Her sabah o sandığın üzerine oturup dileniyordu ihtiyar adam.
Az önce defnettik dilenciyi. Hiç kimse yoktu cenazesinde. Üç beş esnaf arkadaşla defnettik ihtiyarı. Geri geldiğimizde zabıta sandığın başındaydı. Götüreceklerdi. Artık öldü dediler. Sandığı kaldırmaya çalıştılar ama hayır olmadı. Kımıldamadı sandık yerinden. Kocaman bir asma kilit vardı sandığın üzerinde. Zorla kırdık kilidi. Sandık açıldı. Gözlerimize inanamadık. Sandık ağzına kadar mücevher doluydu. Süleyman gelse hazinesinden utanırdı derdin sandığın içini görsen. Pırlantalar elmaslar... Ve bir mektup vardı beyaz buruşuk zarfın içinde. Açtık mektubu. Şunlar yazıyordu:
Öldüm değil mi? Gömdünüz beni değil mi? Dönerken iyi insandı rahmetli de dediniz? Şimdi ben gidiyorum sandık sizin olsun?
Yıllarca ben dilendim siz seyrettiniz. Bu sandığı hiiiç ciddiye almadınız. Önyargılıydınız siz. 'Dilencinin sandığıydı bu. İçinde ne olabilirdi ki? Basit şeyler...
Şimdi düşün yollara ve anlatın. Önyargınızdan kurtulmadan anlatın. Aptal dilenci yıllarca hazine dolu sandığın üstünde oturmuş da haberi yokmuş deyin. Bir hayatı bu hikayeye heba etmiş ihtiyar dilenciyi anlatın. Anlamadan anlatın. Kendinizi anlattığınızı anlamadan anlatın. Anlarlar. Elbet anlarlar.
Az önce defnettik dilenciyi. Hiç kimse yoktu cenazesinde. Üç beş esnaf arkadaşla defnettik ihtiyarı. Geri geldiğimizde zabıta sandığın başındaydı. Götüreceklerdi. Artık öldü dediler. Sandığı kaldırmaya çalıştılar ama hayır olmadı. Kımıldamadı sandık yerinden. Kocaman bir asma kilit vardı sandığın üzerinde. Zorla kırdık kilidi. Sandık açıldı. Gözlerimize inanamadık. Sandık ağzına kadar mücevher doluydu. Süleyman gelse hazinesinden utanırdı derdin sandığın içini görsen. Pırlantalar elmaslar... Ve bir mektup vardı beyaz buruşuk zarfın içinde. Açtık mektubu. Şunlar yazıyordu:
Öldüm değil mi? Gömdünüz beni değil mi? Dönerken iyi insandı rahmetli de dediniz? Şimdi ben gidiyorum sandık sizin olsun?
Yıllarca ben dilendim siz seyrettiniz. Bu sandığı hiiiç ciddiye almadınız. Önyargılıydınız siz. 'Dilencinin sandığıydı bu. İçinde ne olabilirdi ki? Basit şeyler...
Şimdi düşün yollara ve anlatın. Önyargınızdan kurtulmadan anlatın. Aptal dilenci yıllarca hazine dolu sandığın üstünde oturmuş da haberi yokmuş deyin. Bir hayatı bu hikayeye heba etmiş ihtiyar dilenciyi anlatın. Anlamadan anlatın. Kendinizi anlattığınızı anlamadan anlatın. Anlarlar. Elbet anlarlar.