Nutuk'u bugüne kadar nasıl yanlış okuduk?

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan AliA
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

AliA

Ordinaryüs
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,456
Reaksiyon puanı
530
Puanları
0
Yapı Kredi Yayınları'nın yeni baskısı, eserin 1934 baskısında var olan ve günümüze ulaşan çeşitli hataları ortaya çıkardı!

631441_detay.jpg


Atatürk’ün yakın tarihimiz açısından büyük önem taşıyan ünlü eseri Nutuk, yıllar sonra Arap harflerinden bir kez daha çevrildi. Uzun soluklu bu çeviri süreci, eserin 1934 baskısında var olan ve günümüze ulaşan çok önemli hataları da ortaya çıkardı.

15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Fırkası kongresinde bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından okunan büyük Nutuk, iki yıllık bir çalışma sonunda 1927'deki eski yazı baskısından Latin harflerine aktarılarak Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. Bu çalışmayı, Ziver Öktem ve Yücel Demirel gerçekleştirdi.

Nutuk’un Arap harfli ilk baskısının metni 627, belgeleri ise 303 sayfaydı. 1934 yılındaki ilk Latin harfli yayını belgeler dâhil üç cilt yapılmış, Milli Eğitim Bakanlığı daha sonraki baskılarda eseri çoğunlukla üç cilt halinde yayımlamıştı. Yapı Kredi Yayınları Delta Dizisi’nden çıkan baskının tamamı tek cilt olarak 1197 sayfada toplandı ve orijinaldeki 10 renkli harita da eklendi.

'MÜTEESSİR'DEN 'MÜESSİR'E...

Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Nutuk’un çevirisi 1927 tarihli orijinal baskıdan yapıldı. Bu nedenle, eserin 1934’teki ilk Latin harfli baskısında yer alan hatalı okumalar ve bu baskıya dayanarak daha sonraki baskılarda yapılan hatalar Yapı Kredi Yayınları’nın bu yayınıyla düzeltilmiş oldu.

1934 baskısında var olan ve günümüze kadar aktarılarak devam eden ama Yapı Kredi Yayınları baskısında düzeltilen yanlış okumalar arasında neler yok ki!

Bunların arasında “Nurdan”ın “Sevr’den” olarak, "tasmîm”in (tasarlama) “tashih” (düzeltme) olarak, “müebbed”in (sonsuz) “müeyyed” (teyit olunmuş) olarak, “salabet”in (katılık, dayanıklılık) salâhiyet (yetki) olarak, “müteessir’in (üzgün) “müessir” (etkili) olarak yanlış okunması sayılabilir.

NEYİN TEVZÎ?

Ayrıca “tüfek ve cephane ziyâına ve su-i tevzî’ine müteallik” cümlesindeki “su-i tevzî’i”, “süt tevzî’i” olarak okunması da, sanki Atatürk Nutuk’ta, “tüfek ve cephanenin kaybolması ve kötü dağıtımı”ndan değil de “tüfek ve cephanenin kaybolması ve süt dağıtımı”ndan söz ediyormuş gibi yanlış okumalara da yol açtı.

Bu yeni baskıyla Yapı Kredi Yayınları, bundan sonra araştırmacılar, bilimadamları ve her zaman Nutuk okuyacaklar için çok önemli bir kaynağa da imza atmış oldu.

Habertürk
 

mutahhar

Profesör
Katılım
14 Nisan 2009
Mesajlar
1,537
Reaksiyon puanı
15
Puanları
218
anlaşılmıyor deyip 6-7 defa değiştirmişler hala tam olarak anlaşılmıyor. şu alemde dedesinin mezar taşını babasının mektubunu okuyup anlayamayan tek millet biziz sanırım. eskiyi kötüleme alışkanlığı tanzimattan beri var. anlaşılmıyor dediler dili değiştirdiler. biz şimdi azerileri tam olarak anlayamıyoruz. dil canlıdır ve varlığın evidir. onu da kaybedersek...
 

RocKhan

Doçent
Katılım
4 Mayıs 2009
Mesajlar
977
Reaksiyon puanı
15
Puanları
18
Anlaşılamayan dil değil, onun manasını çeviremeyen kıymetli yazarlar. Biz dilimizi değiştirmedik, sadece alfabe değişti.

Aslında ben ne Latin alfabesine karşıyım ne de eski alfabeye, bildiğiniz gibi bu iki alfabenin ayrı ayrı savunucuları var.
Tarihde alfabesini değiştiren tek millet biz değiliz, Koreliler değiştirdi ama onlar çok daha eski zamanlarda yaptığı için yeni alfabeleri tam olarak oturdu ve o kadar zaman geçmesine rağmen eski kaynaklarını çevirebilen çok iyi yetişmiş profesörleri mevcut.

Bir diğer örnek Japonya'dır bildiğiniz gibi 4 alfabe birden kullanıyorlar. Kanji, hiragana, katakana, romanji ve onlarda bizim ülkemizdekinin yarısı kadar bile tartışma olmuyor.

Yani sorunun alfabeden kaynaklanmadığı çok açık. bence eğitim sistemi içerisinde osmanlıca devam edebilirdi, ingilizce, almanca, fransızca öğrenmek kadar bu dili öğrenmeyi istemek de en doğal haklardan birisidir ve yıllarca bu ders verilmedi yada osmanlıca öğretecek kurumlar yeterli düzeyde oluşmadı, bu nedenle eski kaynakları çevirmekde sıkıntı yaşıyoruz.
 
Üst