Müzikle birlikte gelen şifa

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan zekaikc
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

zekaikc

Öğrenci
Katılım
11 Ağustos 2012
Mesajlar
24
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Müzikle tedavi yöntemi, kişiyi psikolojik, fiziksel ve zihinsel olarak iyileştiriyor.




Özge Özkul/AjansHaber




Kişinin; sosyal, psikolojik, fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada, müziği ve müzik aktivitelerini kullanan bir tedavi şekli olan “Müzikle Tedavi”, günümüzde başta ABD olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde uygulanıyor.




REEM Nöropsikiyatri Merkezi’nin kurucusu ve yöneticisi Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, müzikle tedavi yöntemiyle ilgili önemli bilgiler verdi.




İSLAM TARİHİNDE DE UYGULANMIŞ




Müzikle Tedavi yöntemine; Antik dönemde, Romalılarda, Çin’de, Mısır’da, İbrani kaynaklarında da rastlanmış. Orta Asya müziğinde, İslam medeniyetinde görülen ya da Selçuklu ve Osmanlı zamanlarında rastlanan uygulamaların, günümüz 'müzikle tedavi’sinin, önemli mihenk taşlarından olduğu ise aşikâr.
Orta Asya Türk Müziğinin, tedavide kullanılan beş sesli (pentatonik) bir sistem olduğunu ve bu beş sesliliğin halen Avrupa'nın birçok yerinde tedavi için kullanıldığını söyleyen Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, İslam tarihinde, özellikle tasavvuf ekolü mensupları, (sufiler) müzikle uğraşmış ve müziğin, insanın ruhsal hastalıklardan kurtulması yönündeki etkilerine değinerek uygulamalarda bulunmuşlar, dedi.




OSMANLI DÖNEMİNDE MÜZİKLE TEDAVİ HASTANESİ




Özellikle Farabi’nin, musikinin diğer bilimlerle de ilişkisini araştırdığını ve çeşitli makamların, insan ruhuna etkilerini açıkladığını belirten Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, Selçuklu ve Osmanlılarda da araştırmalardan öte, uygulamalarda bulunulduğunu ve müzikle tedavi hastaneleri açıldığını söyledi. Nurettin Hastanesi, Amasya Darüşşifası, Kayseri Gevser Nesibe Tıp Medresesi, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Süleymaniye Tıp Medresesi ve Şifahanesi, Fatih Darüşşifası Edirne II. Beyazıd Darüşşifası, Enderun Hastanesi ve Edirne Şifahanesi, bunlardan birkaçı.




RUHİ ENERJİ TÜM VÜCUDU SARIYOR




Kam ve Baksı adı verilen Orta Asya hekimleri, müzik ve dansı hasta tedavisi için kullanmışlar. Kazakistan, Kırgızistan, Altay, Moğolistan ve Sibirya bölgelerinde halen devam eden bu dans terapisi, kol, omuz ve baş hareketleriyle faaliyete geçen ruhi enerjinin, bütün vücudu sarması ile elde edilen trans hali sonucu, hasta kişi için gerekli tedavi bilgisine ulaşmayı amaçlamakta. Bu hekimler, yöreye özgü çeşitli müzik aletleri ile hastaları transa sokarak tedavi uygulamakta.




NEY’İN ETKİSİ




Klasik müziğin, özellikle Mozart’ın eserlerinin, tedavilerde yaygın bir şekilde kullanıldığını söyleyen Mehmet Yavuz, Ney’in bu tedavideki etkisini şöyle anlattı:
“Bizim düşüncemize göre tasavvuf musikisi ve ‘ney’, en az klasik müzik kadar hastalıkların tedavisinde etkilidir. Ney’in insan ruhuna verdiği faydayı ilk keşfeden, Hazreti Mevlana’dır. Mevlana, semazenlerin, ney müziğinin insanı cezbeden tılsımlı nameleri eşliğinde dönmeleri ile ruhlarını arındırdıklarını ve sağlıklı beden ve ruh haline kavuştuklarını düşünmektedir.”




TEDAVİDE KULLANILAN MAKAMLAR




Su sesinden esinlenerek geliştirilen pentatonik müzik, tedavi seanslarında genel olarak kullanılan bir müzik tonu. Yavuz, İngiltere'de, Londra Nordoff Robbins Müzikterapi Enstitüsü’nde uygulanan tedavi sisteminde, pentatonik müziğin, kişilerde kendine güven ve kararlılık oluşturduğu bulgusu ile otistik çocukların tedavisi ve eğitiminde yararlı olduğunu, söyledi.




Büyük Türk Bilgini Farabi (870–950) ise, makamların ruha etkisini şöyle sınıflandırmış:




Rast makamı: İnsana sefa (neşe, huzur) verir. Seher zamanlarında etkilidir.
Uşak makamı: İnsana mutluluk ve keyif verir. Gün batarken etkilidir.
Saba makamı: İnsana cesaret ve azim verir. Sabahtan öğleye kadar etkilidir.
Hicaz makamı: İnsana tevazu ve alçak gönüllülük verir. Öğle ile ikindi vakitleri arasında etkilidir.
Nihavend makamı: İnsana sakinlik ve huzur verir. Bu yüzden akıl hastalıklarının tedavisinde önem kazanmıştır. Öğleden sonra etkilidir.




Evliya Çelebi ise Seyahatnamesinde, müzikle terapiden şöyle bahseder:




"Merhum ve mağfur Bayezid Veli, Vakıfnamesinde hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve def'i sevda olmak üzere on adet hanende ve sazende gulam tahsis etmiştir ki, üçü hanende biri neyzen, biri kemani, biri musikari, biri santuri, biri udi olup, haftada üç kere gelerek hastalara ve delilere musiki faslı verirler.’’.




GÜNÜMÜZDE ESKİYE SADIK KALINIYOR




Günümüzde uygulanan teknikte, eskiden kalma esaslara sadık kalındığını söyleyen Yavuz, uygulamayı şöyle anlattı:
“Hasta istirahat pozisyonunu alır, bir seans süresince geniş ve rahatlatıcı bir ritim ve su sesi eşliğinde, Ney, Rebab, Çeng, Ud, Dombra ve Rübab ile emprovize (ritimli taksim) yapılır ve uygun makamlar üzerinde çalışılır.”
Bu şekilde gerçekleşen tedavi sırasında, otizmden ve psikolojik çocuk hastalıklarından Geriatri'ye kadar çeşitli psikolojik ve organik temelli hastalıklarda olumlu değişmeler ve iyileşmeler gözlendiğini söyleyen Yavuz, bu konuda Dr. L. Gutjahr ve Prof. V. Mechleid tarafından yapılan EEG ölçümleri sonrasında, en az bin yıllık bu geleneğin bugünün laboratuvarında doğrulandığını ifade etti.




TÜRK MUSİKİSİ MAKAMLARI




Viyana'da, Meidling Rehabilitasyon Merkezi'nde, komada bulunan hastalara Türk musikisi makamları dinletilerek terapi uygulamaları yapılmakta diyen Yavuz, bu tedavide beyinde delta ve teta dalgalarının değiştiğinin tespit edildiğini ve bir çok hastanın, müzik terapi seansları ile komadan çıktıklarının gözlendiğini söyledi.
Müzik, ayrıca çocukların kendini ifade etme yeteneklerini de geliştiriyor ve estetik, yaratıcı ve yapıcı düşünme kapasitelerini artırıyor. Okul çağındaki çocukların daha hızlı okumaları; yazma, anlama ve düşünmede öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitimleri; stresin ve sıkıntının azaltılması yine müzikle başarılabilir diyen Yavuz, müziğin, bilişsel düşünme kabiliyetini arttırdığını, bilişsel düşünme ile müzik arasında güçlü bir ilişki olduğundan, müzikle uğraşanlarda ya da sık müzik dinleyenlerde beyin aktivitesinin arttığını, söyledi.




MÜZİKLE UĞRAŞANLARIN BEYİNLERİ DAHA BÜYÜK




Müziğin, insanlar üzerindeki etkileri üzerine birçok çalışma yapılmış. Bunlardan, Almanya’da Friedrich Schiller Üniversitesi’nde yürütülmüş araştırmalar sonucunda ise profesyonel ya da amatör olarak müzikle uğraşan insanların beyinlerinin daha büyük olduğu belirlenmiş. Bulgar psikiyatr ve eğitimci olan Lozanov ise yaptığı araştırmalarda, kolay ve kalıcı öğrenmenin beyin alfa dalgası ortamındayken gerçekleştiğini belirlemiş. Lozanov’un testi, belli ritimdeki bazı klasik müzik parçalarının, beyin dalgalarını 8 Hz. İle 12 Hz. aralığına düşürerek beynin alfa dalgaları yaymaya başlamasını sağladığını gözlemlemiş.
Müzik de tıpkı matematik ya da satranç gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektirir diyen Yavuz, müzik derslerinin, sinirleri eğiterek beynin korteksindeki algısal gelişmeyi sağladığını söylüyor.




BEYNİN ŞARJ EDİLMESİ GEREKİYOR




Yavuz, müzikle uğraşanların ve müzisyenlerin, toplumsal suçlara çok daha az karıştıklarını ve müziğin kişiler arası sevgi, saygı ve hoşgörü yetilerini geliştirerek, yasalara karşı gelmeyi ve suç işlemeyi azaltıcı bir etki yaptığını düşünüyorum, dedi.
Beyin hücrelerindeki elektriksel enerjinin azalması sonucu bozulan konsantrasyonun yorgunluğa sebep olmasıyla, beynin piller gibi şarj edilmesi gerekiyor. Bu işlem ise TMS (transkranial manyetik stimülasyon) uygulamaları ve manyetik dalgalar aracılığı ile beyni şarj etmekle mümkün olabiliyor. Bu uygulamayı merkezimizde, (REEM) başta depresyon olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde halen başarıyla kullanmaktayız diyen Yavuz, hastaların kendilerine www.emg-eeg.com sitesinden ulaşabileceklerini söyledi.


http://www.ajanshaber.com/haberler/saglik/muzikle-birlikte-gelen-sifa/52986
 

vasooo

Doçent
Katılım
24 Mart 2013
Mesajlar
694
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
müziğin faydasını bulduk desene :D
 
Üst