zelenga
Profesör
- Katılım
- 17 Şubat 2008
- Mesajlar
- 2,509
- Reaksiyon puanı
- 18
- Puanları
- 38
Aynı havayı mı soluyoruz... bu bayan başka ne çekiyor bilemiyorum...
Yani eğer çok güzel (bakışa göre de değişir bu tabi) alımlı bir minare şekli üretebilirsek her yere dikebiliriz bu mantıkla
Kilise konusu da ilginçtir. Cemaati olmayan kiliseleri yaşatmamız gerekiyormuş.
Kliseler ahır yapılmışmış..Sanki camiler yapılmamış da..Cemaat uğraşmasa birçok camimiz harabeydi hala
Neyse... cesur insan döktürmüş, isterseniz bi bakın..artık meşur olur bu yazıyla
----
O pek şahane minarelerimiz İsviçre’de olmayıversin
Bir kere İsviçre’de yapılmasına karşı çıkılan cami değil sadece minare. Cami açabilirsin ama minaresi olmayacak. Minaresi olan 4 adet cami de var zaten. “Bundan sonra camiler minaresiz olsun bitte” dediler. Bu kadar.
Bunda bu kadar büyütecek ne var ben açıkçası anlamış değilim. Hadi başbakan tribünlere oynuyor. Kürt açılımı saçılıma dönüştü, tabanı biraz okkalamak gerek, biraz bağırıp çağırmak lazım dedi. Hadi Cumhurbaşkanı da öyle diyelim. Peki köşebazlara ne oluyor? Üç gündür bir İsviçre aleyhtarlığı, inanılır gibi değil. Yok zaten çok soğukmuşlar, yok zaten onlar özgürlükten ne anlarlarmış...
Özgürlük? Bunu biz mi diyoruz?
Biri demiş ki Türkiye’de çan kulesini yasaklasan hoş olur mu?
O zaman ben de şunu sorayım. Türkiye’de son 80 yılda nereye bir kilise çan kulesi dikilebildi?
Hiç sormuyor ki Türkiye’de -bırak çan kulesi dikmeyi- kilise açılabiliyor mu bakalım?
2003’te AB ile uyum gereği kilise yapımına tekrar izin verildi evet ama kaç kilise için başvurulmuş kaçı kabul edilmiş bir sorun bakalım!
Peki acaba İsviçre’yi İslam düşmanı, ırkçı, vırtçı zırtçı ilan eden köşebazlar hiç soruyorlar mı memlekette ki mevcut kiliselerin durumu nedir diye? Bin yıllık Gürcü kiliselerinin, Rum kiliselerinin, Ermeni manastırlarının başına neler gelmiş?
Büyükşehirlerdekiler ve Ahtamar gibi artık iyice göze batanlar (ki Ahtamar da yeni kurtarıldı) hariç hemen hemen hepsi ya çoktan yıkılmıştır, ya yıkılmak üzeredir... Üstelik yıkılmalarının nedeni deprem değil bizzat devlettir. Cami ve okul inşaatı yapılsın diye dinamitlenmiş kaç tarihi kilise var inanamazsınız. Yarım yamalak ayakta kalmış olanların da içlerindeki bütün freskler kazınmış, tabanlarını da defineciler oymuştur.. Bütün uğraşılara rağmen yıkılamayanlar da ahır olmuştur. Diz boyu tezek içinde kilise. Daha büyük hakaret nasıl olabilir acaba?
Bir şekilde cami olabilmişlerse mutluluk duyuyoruz. Müslümanlık adına değil, mimari adına. Cami mami, hiç olmazsa bin yıllık bina bir şekilde ayakta kalmış diye. Gerçi onlar da pimapen, oluklu levhadan çatı gibi unsurlarla pek güzel dejenere olmuşlardır ama olsun. Hani günün birinde müze yapalım diyen biri çıkarsa en azından müzeye döndürülecek bir bina var ortada.
Kantarın topuzu nasıl kaçar Refik Erduran’ın Sabah’taki utanç verici yazısını okumanızı öneriyorum. Veya önermiyorum, durduk yerde içiniz kalkmasın. Minareye karşı çıktıkları için tüm İsviçreli erkekleri üç kuruşluk tarih bilgisiyle paralı asker, tüm İsviçreli kadınları üç kuruşluk kötü seks deneyimiyle fahişe ilan etmiş. Sadece terbiyesizlik değil alenen ırkçılıktır bu. Üstelik minareye ırkçı nedenlerle karşı çıktıklarını savunan bir yazıda yapmış bu hakikaten rezil genellemeyi.
Tüm Türkleri, kızlarını camdan baktı diye öldüren sarımsak soğan kokulu çirkin mağara insanları diye ilan ettikleri zaman çok kızıyoruz ama. “Eğitimli eğitimsiz tüm Türkler sinirlenince ırkçı edepizler kesilirler” desem nasıl olur?
İsviçre gibi mimarisini özene bezene korumuş kollamış ve turizmini de bu korumacılığına oturtmuş bir ülke, elbette ki inanç özgürlüğü adına birilerinin canı istediği gibi minare dikmesine izin vermez. Vermemeli de. Çünkü inanç özgürlüğü dedin mi bizimkiler gider çakmanın çakması bir Sultanahmet minaresi yapmaya kalkarlar. Memleketin her tarafında yaptıkları gibi. Dünyanın en güzel camilerini yapabilirken dünyanın en çirkin soba gibi galvaniz kaplı camilerini yapmayı başarmış bir ulus olarak gider İsviçre’nin de göbeğine yaparız aynılarından. Karşı çıktıklarında da “ama inanç özgürlüğü?... Ama medeniyet?... Ama demokrasinin beşiği?!... diye de vız vızlanırız. (Hani sanki bunları kendimiz pek güzel başarabilmişiz gibi.) Mimari başarısızlık ve garabet konusunda kimse kolay kolay elimize su dökemez. Ankara’daki Kocatepe Camii’ni görmek bile yeter yasaklamak için. (Bir de altında market yok mu... Kimse de sormaz camide ticaret olur mu diye..) İsviçre’deki tek Müslüman topluluk Türkler değil elbette ama Müslümanlar arasında en inşaatçı biz olduğumuz için cami, minare inşaatını kimselere bırakmayacağımız kesin. Üstelik yarım kalma tehlikesi de var. (Bkz: Anadolumuzdaki bağış gelmediği için yarım kalan onlarca camiimiz.)
Özetle: İyi olmuştur. Bunu da benden başka kimse yazamazdı. Beni, İslami kesimin popüler yazarı ilan eden Ahmet Arsan’a duyurulur.
Kaynak : VATAN
Yani eğer çok güzel (bakışa göre de değişir bu tabi) alımlı bir minare şekli üretebilirsek her yere dikebiliriz bu mantıkla
Kilise konusu da ilginçtir. Cemaati olmayan kiliseleri yaşatmamız gerekiyormuş.
Kliseler ahır yapılmışmış..Sanki camiler yapılmamış da..Cemaat uğraşmasa birçok camimiz harabeydi hala
Neyse... cesur insan döktürmüş, isterseniz bi bakın..artık meşur olur bu yazıyla
----
O pek şahane minarelerimiz İsviçre’de olmayıversin
Bir kere İsviçre’de yapılmasına karşı çıkılan cami değil sadece minare. Cami açabilirsin ama minaresi olmayacak. Minaresi olan 4 adet cami de var zaten. “Bundan sonra camiler minaresiz olsun bitte” dediler. Bu kadar.
Bunda bu kadar büyütecek ne var ben açıkçası anlamış değilim. Hadi başbakan tribünlere oynuyor. Kürt açılımı saçılıma dönüştü, tabanı biraz okkalamak gerek, biraz bağırıp çağırmak lazım dedi. Hadi Cumhurbaşkanı da öyle diyelim. Peki köşebazlara ne oluyor? Üç gündür bir İsviçre aleyhtarlığı, inanılır gibi değil. Yok zaten çok soğukmuşlar, yok zaten onlar özgürlükten ne anlarlarmış...
Özgürlük? Bunu biz mi diyoruz?
Biri demiş ki Türkiye’de çan kulesini yasaklasan hoş olur mu?
O zaman ben de şunu sorayım. Türkiye’de son 80 yılda nereye bir kilise çan kulesi dikilebildi?
Hiç sormuyor ki Türkiye’de -bırak çan kulesi dikmeyi- kilise açılabiliyor mu bakalım?
2003’te AB ile uyum gereği kilise yapımına tekrar izin verildi evet ama kaç kilise için başvurulmuş kaçı kabul edilmiş bir sorun bakalım!
Peki acaba İsviçre’yi İslam düşmanı, ırkçı, vırtçı zırtçı ilan eden köşebazlar hiç soruyorlar mı memlekette ki mevcut kiliselerin durumu nedir diye? Bin yıllık Gürcü kiliselerinin, Rum kiliselerinin, Ermeni manastırlarının başına neler gelmiş?
Büyükşehirlerdekiler ve Ahtamar gibi artık iyice göze batanlar (ki Ahtamar da yeni kurtarıldı) hariç hemen hemen hepsi ya çoktan yıkılmıştır, ya yıkılmak üzeredir... Üstelik yıkılmalarının nedeni deprem değil bizzat devlettir. Cami ve okul inşaatı yapılsın diye dinamitlenmiş kaç tarihi kilise var inanamazsınız. Yarım yamalak ayakta kalmış olanların da içlerindeki bütün freskler kazınmış, tabanlarını da defineciler oymuştur.. Bütün uğraşılara rağmen yıkılamayanlar da ahır olmuştur. Diz boyu tezek içinde kilise. Daha büyük hakaret nasıl olabilir acaba?
Bir şekilde cami olabilmişlerse mutluluk duyuyoruz. Müslümanlık adına değil, mimari adına. Cami mami, hiç olmazsa bin yıllık bina bir şekilde ayakta kalmış diye. Gerçi onlar da pimapen, oluklu levhadan çatı gibi unsurlarla pek güzel dejenere olmuşlardır ama olsun. Hani günün birinde müze yapalım diyen biri çıkarsa en azından müzeye döndürülecek bir bina var ortada.
Kantarın topuzu nasıl kaçar Refik Erduran’ın Sabah’taki utanç verici yazısını okumanızı öneriyorum. Veya önermiyorum, durduk yerde içiniz kalkmasın. Minareye karşı çıktıkları için tüm İsviçreli erkekleri üç kuruşluk tarih bilgisiyle paralı asker, tüm İsviçreli kadınları üç kuruşluk kötü seks deneyimiyle fahişe ilan etmiş. Sadece terbiyesizlik değil alenen ırkçılıktır bu. Üstelik minareye ırkçı nedenlerle karşı çıktıklarını savunan bir yazıda yapmış bu hakikaten rezil genellemeyi.
Tüm Türkleri, kızlarını camdan baktı diye öldüren sarımsak soğan kokulu çirkin mağara insanları diye ilan ettikleri zaman çok kızıyoruz ama. “Eğitimli eğitimsiz tüm Türkler sinirlenince ırkçı edepizler kesilirler” desem nasıl olur?
İsviçre gibi mimarisini özene bezene korumuş kollamış ve turizmini de bu korumacılığına oturtmuş bir ülke, elbette ki inanç özgürlüğü adına birilerinin canı istediği gibi minare dikmesine izin vermez. Vermemeli de. Çünkü inanç özgürlüğü dedin mi bizimkiler gider çakmanın çakması bir Sultanahmet minaresi yapmaya kalkarlar. Memleketin her tarafında yaptıkları gibi. Dünyanın en güzel camilerini yapabilirken dünyanın en çirkin soba gibi galvaniz kaplı camilerini yapmayı başarmış bir ulus olarak gider İsviçre’nin de göbeğine yaparız aynılarından. Karşı çıktıklarında da “ama inanç özgürlüğü?... Ama medeniyet?... Ama demokrasinin beşiği?!... diye de vız vızlanırız. (Hani sanki bunları kendimiz pek güzel başarabilmişiz gibi.) Mimari başarısızlık ve garabet konusunda kimse kolay kolay elimize su dökemez. Ankara’daki Kocatepe Camii’ni görmek bile yeter yasaklamak için. (Bir de altında market yok mu... Kimse de sormaz camide ticaret olur mu diye..) İsviçre’deki tek Müslüman topluluk Türkler değil elbette ama Müslümanlar arasında en inşaatçı biz olduğumuz için cami, minare inşaatını kimselere bırakmayacağımız kesin. Üstelik yarım kalma tehlikesi de var. (Bkz: Anadolumuzdaki bağış gelmediği için yarım kalan onlarca camiimiz.)
Özetle: İyi olmuştur. Bunu da benden başka kimse yazamazdı. Beni, İslami kesimin popüler yazarı ilan eden Ahmet Arsan’a duyurulur.
Kaynak : VATAN