muratteas
Dekan
- Katılım
- 11 Şubat 2009
- Mesajlar
- 9,578
- Reaksiyon puanı
- 96
- Puanları
- 228
Belçika Parlamentosunun tarikat dediği; yabancı basında milenyumla ortaya çıkan, tehlikeli, şiddet eğilimli, yeraltı gruplar arasında gösterilen New Acropolisle ilginç benzerliklere sahip bir hareket Türkiyede de faaliyette.. Adı Yeni Yüksektepe Kültür Derneği. İlk bakışta bir felsefe derneği. 15 şubesi ve kendi ifadeleriyle 800 üyeleri var. Oysa faaliyetleri, yapısı, ritüelleri bir dernekten çok tarikatı andırıyor! Ve dernek gençler arasında çok popüler..
H. K. üniversite öğrencisiydi. Zamanının çoğunu bir dernekte geçirmeye başladığından beri de hayata bakışı tamamen değişmişti. Sanki artık daha iyimserdi! Herkese yardım etmek istiyor, yaptığı iyiliklerin kendisine döneceğine inanıyordu.
Bu değişim ailesini de mutlu ediyor, çocuklarının kendini adadığı derneği ve orada yaptıklarını merak etmiyorlardı. Çünkü çocukları mutluydu ve galiba emin ellerdeydi! Okuldan arta kalan zamanını bu dernekte geçiriyor, yoğun felsefe derslerine katılıyordu.
Peki H. K. gerçekten emin ellerde miydi? Onun bu aşırı iyimser hikâyesi kuşkulanmamıza neden oldu. Aklımızdaki soruları dernek üyelerine, yöneticilerine sorunca gizem derinleşti...
Çoğumuzun işten, okuldan kurtulduğumuz anda kendimizi eve ya da rahatlayacağı başka bir yere attığımız düşünülürse; bu çocuğu ve onun gibi yüzlercesini haftanın altı, yedi günü bir derneğe çeken motivasyon ne olabilirdi?
Ulaştığımız bilgiler buranın bir felsefe okulu olarak lanse edildiğini; dernek yöneticilerinin internet sayfasındaki beyanlarına göre 800 üyesi bulunduğunu gösteriyordu. Henüz üye olmayı hak etmemiş ama dernekteki felsefe eğitimine devam edenler de hesaba katılırsa bu sayı çok daha yüksek!
Nüfusunun sadece yüzde 2si bir derneğe ya da sivil toplum kuruluşuna üye olan, felsefenin geyik olarak algılandığı ve okumayı da pek sevmeyen bir toplumda bir felsefe derneğine bu ilgi, epey dikkatimizi çekti!
Derneğin adı, Yeni Yüksektepe Kültür Derneği!
Yöneticilerinin tabiriyle dernekte gönüllülerin önce beş buçuk aylık temel felsefe eğitimini tamamlaması gerekiyor. Eğitim, ana konusu insan nedir olan üç ayrı bölümden oluşuyor: Etik, sosyo-politik ve tarih.
Bu eğitimin ardından mülakatla üye olunabilen dernekte, ancak bu noktadan sonra sert bir hiyerarşi içinde yükseliş, eski üyelerinden aldığımız bilgilere göre gizli bilgilere ulaşma ve kuruluşun herkesin katılamadığı faaliyetlerine katılım mümkün olabiliyor.
Bu faaliyetlerse dernek yöneticilerince fakirlere yardım, arama-kurtarma, ekoloji, kültür-sanat şeklinde özetleniyor. Oysa araştırdıkça faaliyetlerin bununla sınırlı olamayacağı fikrine kapılıyor insan!
Türkiye sınırları dışına baktığımızda kuşkularımız daha da artıyor. Zira biraz eşeleyince, derneğin ardında New Acropolis adlı bir tarikat ile karşılaşıyorsunuz.Ve bakın bu dernekle o tarikat arasında ne tür bağlantılara ulaşılıyor
AMAÇ, FARKLI BİR DİN YARATMAK!
1970lerde Avrupaya yayılan, bugün dünya genelinde üye sayısı 20 binlere ulaşan bir organizasyon New Acropolis.
Türkçesi şöyle: New-yeni, acro-yüksek, polis-şehir! İsim Yunanca kökenli ve Atinadaki Akropolisten geliyor; yani Atinada, Antik-Yunan dünyasının en ünlü mimarlık yapıtlarından birinin yükseldiği tepeden!
Hondurastan Macaristana, İspanyadan Hindistana 42 ülkede faaliyet gösteren New Acropolis de kendini aynı Yeni Yüksektepede olduğu gibi bir felsefe okulu olarak tanımlıyor. Oysa 1995ten beri Fransada tarikatlar listesinde yer alıyor.
Üstelik 1997de Belçika Parlamentosu tarafından da tarikat ilan edilmiş. İtalyadaysa adları milenyum tarikatları arasında geçiyor. 18 Aralık 1999 tarihli İngiliz The Guardian gazetesinde Satanistler Papayı tehdit ediyor başlıklı bir haberde de New Acropolisten bahsediliyor!
Gazete 2000 yılı yaklaşırken İtalyanın Papaya gelen tehditlerle alarma geçtiğini duyuruyor. Habere göre saldırıda bulunmasından korkulan ve Milenyum Tarikatları olarak tanımlanan iki grup bulunuyor:
Satanist olduğu bilinen Beelzebub ve New Acropolis!
New Acropolisin kurucusu Jorge A. Livraga Rizzi. 1957de farklı dinler ve birçok Doğu felsefesinin ezoterik (gizemli ve başkalarına kapalı bilgiye dair) bir birleşimini New Acropolis adı altında topladığı görülüyor.
Merkezi İtalyada bulunan, Avrupa ve ABD üniversitelerinden akademisyenlerin oluşturduğu CESNURun (Yeni Dinler Araştırma Merkezi) kurucusu ve başkanı Massimo Introvignenin Yeni Aktüele verdiği bilgilere göre New Acropolisin inkâr etmediği en büyük amacıysa şu:
Dünyayı, büyük bir teosofikal gelenek içinde ve evrensel felsefe etrafında buluşturacak farklı bir din ve ezoterizmde birleştirmek.
Introvigneye göre New Acropolis yeterli sayıda insanın yüksek benliğe ulaşması ve bu sayede evrensel benlik kavramını oluşturarak kolektif bir bilinç yaratmak amacında
New Acropolis ile Yeni Yüksektepe arasındaki bağlantıya gelince..
Dernek yöneticileri kesinlikle New Acropolisin Türkiye kolu olduklarını reddediyor. Oysa Yeni Aktüele konuşan derneğin eski üyeleri ısrarla bu bağlantıyı vurguluyor ve ezoterizmden, sembollerden, gizlilik halinde yürütülen toplantılardan, her üyenin gidemediği gezilerden söz ediyorlar.
Üstelik New Acropolisin dünyanın her yerinde, resmi internet sitelerinde kullandığı logonun birebir aynısı, Yeni Yüksektepenin dernek binasının girişini ve internet sitesini süslüyor. Benzerlikler bu kadarla da kalmıyor.
Bilgi için başvurduğumuzda, derneğin gönüllü avukatı Gözde Balcı Dinçşahin, Antonio Romeronun Yeni Yüksektepenin kurucu üyelerinden biri olduğunu söylüyor.
Aynı Antonio Romeronun, Fransa New Acropolisin (Nouvelle Acropole) resmi internet sitesinde yayınladığı Küçük Asyadaki Afrodit başlıklı yazısının altındaysa imzası bulunuyor: Türkiye New Acropolisin Başkanı (Directeur de Nouvelle Acropole en Turquie).
Ayrıca yine New Acropolise ait başka bir Fransızca internet sayfasında Dünyada New Acropolis başlığı altında tüm dünyadaki şubelerinin adresi bulunuyor. Bunların arasında Yeni Yüksektepe Kültür Derneği Ankara Merkezinin telefon ve adresinin bulunması, durumu netleştiriyor!
NEW ACROPOLİSİN TÜRKİYEYE SIR GEZİSİ!
Dernek üyelerinden H. K. da, Yeni Yüksektepenin New Acropolisin Türkiye şubesi olduğunu, hatta nisan ayı içinde Antalyada gerçekleşecek ve dünyadan New Acropolis üyelerinin katılacağı bir toplantıya derneğin ev sahipliği yapacağını açık bir dille anlatıyor.
Ancak birkaç gün sonra aynı üye kendisinin yanlış bildiğini, doğrusunu yöneticilere sorarak öğrendiğini, dolayısıyla böyle bir organizasyon olmadığını söyleyerek özür diliyor.
Oysa konuyu araştırırken New Acropolisin kültür gezileri kapsamında 7-14 Nisan 2007 tarihlerinde Türkiyeye geleceğini öğreniyoruz. Ancak bu gezi programında herhangi bir toplantı ya da konferans ayrıntısı bulunmuyor.
Bütün bunların yanında bir de derneğin Üsküdar Şubesi yönetim kurulundan Özgür Bozoğlunun inkar etmediği, iki derneğin de sahip olduğu ortak ilkeler var: Tüm inançlar, ırklar ve sosyal durumlardan erkek ve kadınları bir evrensel kardeşlik ideali etrafında birleştirmek; kişinin özelliklerine göre yaşaması ve doğayla bütünleşmesi için bireyin kapasitesini geliştirmek vs.
Dikkat çekici başka bir nokta ise, derneğin Günümüz insanına değerli filozofların kitaplarını ulaştırmayı amaçlamaktayız sloganıyla tanıttığı kitaplar arasında New Acropolis kurucusu Jorge Angel Livraga Rizzi ve şimdiki başkanı Delia Steinberg Guzmana ait olanların da bulunması...
Bu arada anlamak.com adlı bir internet sitesinde, söz konusu kitaplardan Simyacı - Özgürlüğü Öldüren Engizisyon adlı eserle ilgili bir eleştiri göze çarpıyor.
Derneğin eski müdavimlerinden olduğu anlaşılan Y.A. bakın neler yazmış:
Ders veren gariban bilmediği halde anlatıyor. Köşeye sıkıştırdıkça terledi, bunaldı ve münakaşa ettik. (Elbet bir gün uyanacağız ve kimin ne olduğunu anlayacağız(Öğrendim de öğrendim, ama sonuca ulaşamadım. Kim bunlar? Niyetleri ne? Kime ulaşmaya çalışıyorlar?
DERNEK BAŞKANLARI ŞEYH GİBİ
Yeni Yüksektepe Kültür Derneğinin ilk olarak felsefe eğilimiyle dikkatimizi çektiğini söylemiştik. Ancak nedense fikir edinmek için çaldığımız kapılar önce yüzümüze kapandı!
Dernek üyeleriyle röportaj yapmamız engellenmeye çalışıldı. Konuştuğumuz üyelerden bazıları daha sonra nedense görüşlerini değiştirmek istedi. Neyse ki tüm konuşmalar kayıt altındaydı!
İlk kurulduğu yıllarda bir yıl kadar derneğe üye olan M.G. en önemli kurallardan birinin altını şöyle çiziyor: Olduğun kurdan ilerisiyle ilgili hiçbir şey söylenmez.
M.G. derneğin her yerinin ezoterik simgelerle dolu olduğundan bahsediyor. M.G.nin asıl ilgisini çekense Ak Büyü (İyi niyetle bir canlının iyiliği için yapılan büyü. Ruhsal şifacılık.) yapıldığı yönündeki dedikodular. M.G. aslında bunun dünyadaki bütün New Acropolislerde bilinen bir şey olduğunu iddia ediyor.
Kendilerine temel aldıkları felsefeler büyüyü kullandığına göre onların da kullanması çok normal diyen M.G., döneminde Nicolette adında bir İtalyan kadının derneğin başında olduğunu söylüyor. M.G. ona sürekli Peki en tepeye çıkınca ne olacak sorusunu yönelttiğini ve sonunda En üst kademedekilerin ak büyü yapabildiği cevabını aldığını hatırlıyor.
Kıdemli üyelerin ağzını arayınca yılda bir kez hafta sonu kampa gidildiğini ve orada gördükleri özel dersler sırasında Nicolettein kendilerine küçük büyü oyunları gösterdiğini de söylüyor.
Eski üyelerinden Ahmet Melanın anlattıklarına göreyse dernek ilkel bir dini ortaya çıkarıyor. Dernekte iki buçuk yıl geçirdiğini söyleyen Melan, derneğin çeşitli ritüeller düzenlediğini iddia ediyor.
Filmlerde gördüğünüz ayinlerdeki gibi bütün üyelerin oluşturduğu bir dairenin ortasında ateş yanıyor; ve herkes üzerinde kalem, tüy ve kağıt bulunan tabloya gözlerini dikip kurtuluş gününü düşünüyorlar şeklinde betimliyor ritüelleri.
Ayrıca Melan bizzat katıldığı törenlerde gördüklerini şöyle anlatıyor: Ateş, sessizlik, şarap ve ruhani atmosfer ayinin parçasıydı. Üyeliğe geçiş töreninden sonra daha yoğun bir ritüele de tanık olduğunu söylüyor Melan; Yuvacık Gölü civarına gidilen iki günlük bir gezi sırasındaydı Ve susuyor...
http://www.haber3.com/masum-bir-dernek-mi,-satanist-tarikati-mi-613555h.htm
H. K. üniversite öğrencisiydi. Zamanının çoğunu bir dernekte geçirmeye başladığından beri de hayata bakışı tamamen değişmişti. Sanki artık daha iyimserdi! Herkese yardım etmek istiyor, yaptığı iyiliklerin kendisine döneceğine inanıyordu.
Bu değişim ailesini de mutlu ediyor, çocuklarının kendini adadığı derneği ve orada yaptıklarını merak etmiyorlardı. Çünkü çocukları mutluydu ve galiba emin ellerdeydi! Okuldan arta kalan zamanını bu dernekte geçiriyor, yoğun felsefe derslerine katılıyordu.
Peki H. K. gerçekten emin ellerde miydi? Onun bu aşırı iyimser hikâyesi kuşkulanmamıza neden oldu. Aklımızdaki soruları dernek üyelerine, yöneticilerine sorunca gizem derinleşti...
Çoğumuzun işten, okuldan kurtulduğumuz anda kendimizi eve ya da rahatlayacağı başka bir yere attığımız düşünülürse; bu çocuğu ve onun gibi yüzlercesini haftanın altı, yedi günü bir derneğe çeken motivasyon ne olabilirdi?
Ulaştığımız bilgiler buranın bir felsefe okulu olarak lanse edildiğini; dernek yöneticilerinin internet sayfasındaki beyanlarına göre 800 üyesi bulunduğunu gösteriyordu. Henüz üye olmayı hak etmemiş ama dernekteki felsefe eğitimine devam edenler de hesaba katılırsa bu sayı çok daha yüksek!
Nüfusunun sadece yüzde 2si bir derneğe ya da sivil toplum kuruluşuna üye olan, felsefenin geyik olarak algılandığı ve okumayı da pek sevmeyen bir toplumda bir felsefe derneğine bu ilgi, epey dikkatimizi çekti!
Derneğin adı, Yeni Yüksektepe Kültür Derneği!
Yöneticilerinin tabiriyle dernekte gönüllülerin önce beş buçuk aylık temel felsefe eğitimini tamamlaması gerekiyor. Eğitim, ana konusu insan nedir olan üç ayrı bölümden oluşuyor: Etik, sosyo-politik ve tarih.
Bu eğitimin ardından mülakatla üye olunabilen dernekte, ancak bu noktadan sonra sert bir hiyerarşi içinde yükseliş, eski üyelerinden aldığımız bilgilere göre gizli bilgilere ulaşma ve kuruluşun herkesin katılamadığı faaliyetlerine katılım mümkün olabiliyor.
Bu faaliyetlerse dernek yöneticilerince fakirlere yardım, arama-kurtarma, ekoloji, kültür-sanat şeklinde özetleniyor. Oysa araştırdıkça faaliyetlerin bununla sınırlı olamayacağı fikrine kapılıyor insan!
Türkiye sınırları dışına baktığımızda kuşkularımız daha da artıyor. Zira biraz eşeleyince, derneğin ardında New Acropolis adlı bir tarikat ile karşılaşıyorsunuz.Ve bakın bu dernekle o tarikat arasında ne tür bağlantılara ulaşılıyor
AMAÇ, FARKLI BİR DİN YARATMAK!
1970lerde Avrupaya yayılan, bugün dünya genelinde üye sayısı 20 binlere ulaşan bir organizasyon New Acropolis.
Türkçesi şöyle: New-yeni, acro-yüksek, polis-şehir! İsim Yunanca kökenli ve Atinadaki Akropolisten geliyor; yani Atinada, Antik-Yunan dünyasının en ünlü mimarlık yapıtlarından birinin yükseldiği tepeden!
Hondurastan Macaristana, İspanyadan Hindistana 42 ülkede faaliyet gösteren New Acropolis de kendini aynı Yeni Yüksektepede olduğu gibi bir felsefe okulu olarak tanımlıyor. Oysa 1995ten beri Fransada tarikatlar listesinde yer alıyor.
Üstelik 1997de Belçika Parlamentosu tarafından da tarikat ilan edilmiş. İtalyadaysa adları milenyum tarikatları arasında geçiyor. 18 Aralık 1999 tarihli İngiliz The Guardian gazetesinde Satanistler Papayı tehdit ediyor başlıklı bir haberde de New Acropolisten bahsediliyor!
Gazete 2000 yılı yaklaşırken İtalyanın Papaya gelen tehditlerle alarma geçtiğini duyuruyor. Habere göre saldırıda bulunmasından korkulan ve Milenyum Tarikatları olarak tanımlanan iki grup bulunuyor:
Satanist olduğu bilinen Beelzebub ve New Acropolis!
New Acropolisin kurucusu Jorge A. Livraga Rizzi. 1957de farklı dinler ve birçok Doğu felsefesinin ezoterik (gizemli ve başkalarına kapalı bilgiye dair) bir birleşimini New Acropolis adı altında topladığı görülüyor.
Merkezi İtalyada bulunan, Avrupa ve ABD üniversitelerinden akademisyenlerin oluşturduğu CESNURun (Yeni Dinler Araştırma Merkezi) kurucusu ve başkanı Massimo Introvignenin Yeni Aktüele verdiği bilgilere göre New Acropolisin inkâr etmediği en büyük amacıysa şu:
Dünyayı, büyük bir teosofikal gelenek içinde ve evrensel felsefe etrafında buluşturacak farklı bir din ve ezoterizmde birleştirmek.
Introvigneye göre New Acropolis yeterli sayıda insanın yüksek benliğe ulaşması ve bu sayede evrensel benlik kavramını oluşturarak kolektif bir bilinç yaratmak amacında
New Acropolis ile Yeni Yüksektepe arasındaki bağlantıya gelince..
Dernek yöneticileri kesinlikle New Acropolisin Türkiye kolu olduklarını reddediyor. Oysa Yeni Aktüele konuşan derneğin eski üyeleri ısrarla bu bağlantıyı vurguluyor ve ezoterizmden, sembollerden, gizlilik halinde yürütülen toplantılardan, her üyenin gidemediği gezilerden söz ediyorlar.
Üstelik New Acropolisin dünyanın her yerinde, resmi internet sitelerinde kullandığı logonun birebir aynısı, Yeni Yüksektepenin dernek binasının girişini ve internet sitesini süslüyor. Benzerlikler bu kadarla da kalmıyor.
Bilgi için başvurduğumuzda, derneğin gönüllü avukatı Gözde Balcı Dinçşahin, Antonio Romeronun Yeni Yüksektepenin kurucu üyelerinden biri olduğunu söylüyor.
Aynı Antonio Romeronun, Fransa New Acropolisin (Nouvelle Acropole) resmi internet sitesinde yayınladığı Küçük Asyadaki Afrodit başlıklı yazısının altındaysa imzası bulunuyor: Türkiye New Acropolisin Başkanı (Directeur de Nouvelle Acropole en Turquie).
Ayrıca yine New Acropolise ait başka bir Fransızca internet sayfasında Dünyada New Acropolis başlığı altında tüm dünyadaki şubelerinin adresi bulunuyor. Bunların arasında Yeni Yüksektepe Kültür Derneği Ankara Merkezinin telefon ve adresinin bulunması, durumu netleştiriyor!
NEW ACROPOLİSİN TÜRKİYEYE SIR GEZİSİ!
Dernek üyelerinden H. K. da, Yeni Yüksektepenin New Acropolisin Türkiye şubesi olduğunu, hatta nisan ayı içinde Antalyada gerçekleşecek ve dünyadan New Acropolis üyelerinin katılacağı bir toplantıya derneğin ev sahipliği yapacağını açık bir dille anlatıyor.
Ancak birkaç gün sonra aynı üye kendisinin yanlış bildiğini, doğrusunu yöneticilere sorarak öğrendiğini, dolayısıyla böyle bir organizasyon olmadığını söyleyerek özür diliyor.
Oysa konuyu araştırırken New Acropolisin kültür gezileri kapsamında 7-14 Nisan 2007 tarihlerinde Türkiyeye geleceğini öğreniyoruz. Ancak bu gezi programında herhangi bir toplantı ya da konferans ayrıntısı bulunmuyor.
Bütün bunların yanında bir de derneğin Üsküdar Şubesi yönetim kurulundan Özgür Bozoğlunun inkar etmediği, iki derneğin de sahip olduğu ortak ilkeler var: Tüm inançlar, ırklar ve sosyal durumlardan erkek ve kadınları bir evrensel kardeşlik ideali etrafında birleştirmek; kişinin özelliklerine göre yaşaması ve doğayla bütünleşmesi için bireyin kapasitesini geliştirmek vs.
Dikkat çekici başka bir nokta ise, derneğin Günümüz insanına değerli filozofların kitaplarını ulaştırmayı amaçlamaktayız sloganıyla tanıttığı kitaplar arasında New Acropolis kurucusu Jorge Angel Livraga Rizzi ve şimdiki başkanı Delia Steinberg Guzmana ait olanların da bulunması...
Bu arada anlamak.com adlı bir internet sitesinde, söz konusu kitaplardan Simyacı - Özgürlüğü Öldüren Engizisyon adlı eserle ilgili bir eleştiri göze çarpıyor.
Derneğin eski müdavimlerinden olduğu anlaşılan Y.A. bakın neler yazmış:
Ders veren gariban bilmediği halde anlatıyor. Köşeye sıkıştırdıkça terledi, bunaldı ve münakaşa ettik. (Elbet bir gün uyanacağız ve kimin ne olduğunu anlayacağız(Öğrendim de öğrendim, ama sonuca ulaşamadım. Kim bunlar? Niyetleri ne? Kime ulaşmaya çalışıyorlar?
DERNEK BAŞKANLARI ŞEYH GİBİ
Yeni Yüksektepe Kültür Derneğinin ilk olarak felsefe eğilimiyle dikkatimizi çektiğini söylemiştik. Ancak nedense fikir edinmek için çaldığımız kapılar önce yüzümüze kapandı!
Dernek üyeleriyle röportaj yapmamız engellenmeye çalışıldı. Konuştuğumuz üyelerden bazıları daha sonra nedense görüşlerini değiştirmek istedi. Neyse ki tüm konuşmalar kayıt altındaydı!
İlk kurulduğu yıllarda bir yıl kadar derneğe üye olan M.G. en önemli kurallardan birinin altını şöyle çiziyor: Olduğun kurdan ilerisiyle ilgili hiçbir şey söylenmez.
M.G. derneğin her yerinin ezoterik simgelerle dolu olduğundan bahsediyor. M.G.nin asıl ilgisini çekense Ak Büyü (İyi niyetle bir canlının iyiliği için yapılan büyü. Ruhsal şifacılık.) yapıldığı yönündeki dedikodular. M.G. aslında bunun dünyadaki bütün New Acropolislerde bilinen bir şey olduğunu iddia ediyor.
Kendilerine temel aldıkları felsefeler büyüyü kullandığına göre onların da kullanması çok normal diyen M.G., döneminde Nicolette adında bir İtalyan kadının derneğin başında olduğunu söylüyor. M.G. ona sürekli Peki en tepeye çıkınca ne olacak sorusunu yönelttiğini ve sonunda En üst kademedekilerin ak büyü yapabildiği cevabını aldığını hatırlıyor.
Kıdemli üyelerin ağzını arayınca yılda bir kez hafta sonu kampa gidildiğini ve orada gördükleri özel dersler sırasında Nicolettein kendilerine küçük büyü oyunları gösterdiğini de söylüyor.
Eski üyelerinden Ahmet Melanın anlattıklarına göreyse dernek ilkel bir dini ortaya çıkarıyor. Dernekte iki buçuk yıl geçirdiğini söyleyen Melan, derneğin çeşitli ritüeller düzenlediğini iddia ediyor.
Filmlerde gördüğünüz ayinlerdeki gibi bütün üyelerin oluşturduğu bir dairenin ortasında ateş yanıyor; ve herkes üzerinde kalem, tüy ve kağıt bulunan tabloya gözlerini dikip kurtuluş gününü düşünüyorlar şeklinde betimliyor ritüelleri.
Ayrıca Melan bizzat katıldığı törenlerde gördüklerini şöyle anlatıyor: Ateş, sessizlik, şarap ve ruhani atmosfer ayinin parçasıydı. Üyeliğe geçiş töreninden sonra daha yoğun bir ritüele de tanık olduğunu söylüyor Melan; Yuvacık Gölü civarına gidilen iki günlük bir gezi sırasındaydı Ve susuyor...
http://www.haber3.com/masum-bir-dernek-mi,-satanist-tarikati-mi-613555h.htm