Mağdurlarla mağrurlar yer değiştirirken.

WaterBoy

Profesör
Katılım
24 Eylül 2007
Mesajlar
2,751
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Rıza Ayhan, dünkü Cumhuriyet’in manşetindeydi. Habere göre yeni rektör, ilk yönetim kurulunda dekanlara demiş ki:

“Biz dernek değil, devlet yönetiyoruz. Bunu anlamayan dekana anlatmasını biliriz. Bir sarı zarf gönderir, soruşturma açar, burnunu sürteriz. Hani bir söz vardır: ‘Nush ile uslanmayanın hakkı kötektir’.”

Toplantıdan sonra Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Anar, Rektör’ün bütün dekanları tehdit ettiğini söylemiş.

“Gazi olayı”, üniversitede YÖK düzeninin, haksızlığın, çifte standardın eşsiz bir örneği olarak tarihe geçecektir.



* * *



12 Eylül öncesi, o zamanki adıyla Ankara İktisadi İdari Ticari İlimler Akademisi’ndeki asistanlığı döneminde Devlet Bahçeli’nin en yakın arkadaşlarından biri olan Prof. Ayhan, 2000 yılında, artık Gazi adını almış üniversitenin rektörü oldu.

Rektörlük seçiminde en çok oyu alıp Cumhurbaşkanı Demirel tarafından göreve atanmıştı.

2004’te de oyların yüzde 73’ünü alarak birinci seçildi. Ama Cumhurbaşkanı Sezer tarafından atanmadı. Onun yerine ikinci sıradaki Prof. Kadri Yamaç’ı atadı Sezer…

Prof. Ayhan tepkisini şu sözlerle gösterdi:

“Meşru olmayan işlemler, işlemi yapan makama güveni ortadan kaldırır.”



* * *



Gün oldu, devran döndü; 2008’de “rövanş” alındı.

Bu kez seçimde Prof. Kadri Yamaç, Prof. Ayhan’dan neredeyse iki kat fazla oy alarak birinci oldu. Ama YÖK tarafından listeye bile alınmadı. Onun yerine ikinci sıradaki Prof. Ayhan atandı.

Prof. Ayhan, 4 yıl önce “gayrimeşru” saydığı bir işlemle atanmıştı, ama bu kez “işlemi yapan makama güvenin ortadan kalktığını” söylemedi. Daha samimi konuştu:

“O dönem ona yapıldı kötü, şimdi bana yapıldı iyi anlayışını kabul etmek istemiyorum. 4 yıl önce benim nefsime ağır gelmişti. Şimdi herhalde selefimin nefsine de ağır gelmiştir. Ancak o dönemde güzel güzel bundan istifade ettiyseniz, bu sefer de kabul etmek zorundasınız.”



* * *



Üniversitede “bir nefis mücadelesi”, daha doğrusu “nefis bir mücadele” var:

Dünün mağdurları, bugünün mağrurları koltuğunda…

Dünkü mağrurlar, bugün mağdur…

Şimdi taraflar “Oh olsun” diye göğüs ovuşturmak yerine birbirinin acısını anlayabilir ve sistemin “gayrimeşruluğu”nu görerek çifte standardı reddeden bir ortak payda bulabilir:

Ya akademisyenlerin iradesini hiçe sayan bu seçim yönteminden tümden vazgeçilmeli ya da üniversitenin iradesine saygı gösterilmelidir.

Ve tabii rektörler, hep kendilerine yapılmasından yakındıkları şeyleri yapmamalı, herkesi kucaklamalı ve talebeye kötü örnek olup eğitim sezonunu “kötek” mesajıyla açmamalıdırlar.

Can Dündar
 

legolas4444

Profesör
Katılım
1 Mayıs 2008
Mesajlar
1,367
Reaksiyon puanı
16
Puanları
218
herkes bir rövanş peşinde..Koca Türkiye ringe döndü adeta
 

tugbagaleri

Profesör
Katılım
13 Mayıs 2006
Mesajlar
2,224
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
“O dönem ona yapıldı kötü, şimdi bana yapıldı iyi anlayışını kabul etmek istemiyorum. 4 yıl önce benim nefsime ağır gelmişti. Şimdi herhalde selefimin nefsine de ağır gelmiştir. Ancak o dönemde güzel güzel bundan istifade ettiyseniz, bu sefer de kabul etmek zorundasınız.”

olayın özeti verilmişbu cümleyle ama işin gerçeği akdemik boyutlarda bile siyasi denglerin belirleyici olması yani eğitimin özerk olamaması kendimizi geşiltiremeyişimiz bilimsel makalelerde, dünyaya yönverecek keşiflerde türkiye cumhuriyeti eğitimcilerinin imzasının olmayışının bir tesadüf olmadığı bir kez daha anlaşılıyor. Bize de viyana kuşatmasıyla övünmek istanbulun fethiyle gururlamak kalıyor...
 

Regionella

Profesör
Katılım
9 Aralık 2006
Mesajlar
1,572
Reaksiyon puanı
7
Puanları
218
Kişi haketmiş olabilir ama kişiler haketmemiştir.
Özürlülüktür,elbet bir gün cezalarını çekeceklerdir.
 
Üst