Madımak Bir Utanç Abidesidir

Bu konuyu okuyanlar

Thun

Asistan
Katılım
25 Mart 2008
Mesajlar
102
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Halkına karşı provokasyonlar örgütleyen, katliamlar düzenleyen, baskı ve terörle yöneten bir sistemin iktidarları... Kimliklerinde halk düşmanı yazmaktadır.

Bu resim, 33 insanımızın Sivas'ta, Madımak oteli'nde 2 Temmuz 1993'te yakılarak öldürülmesinin resmidir. Unutmayın, 33 insanımız aynı yerde, tüm ülkenin gözleri önünde yanarak can verdi, sayı 33'ün de çok üzerinde olabilirdi, çünkü o otelde 60 kişi de yaralandı.

sivaskatilam-152.jpg


İçinde onlarca insanın bulunduğu Madımak Oteli'ni tutuşturanlar bir iki psikopat serseri değildi. Bir gece gizliden girerek de tutuşturmamışlardı oteli. Hayır, bu ülkenin ordusunun, polisinin, hükümetinin, herkesin gözleri önünde binlercesi toplanmış, belediye başkanı tarafından "gazaları mübarek" kılınmış, devlet kurumları ve dönemin hükümeti tarafından kendilerine her türlü kolaylık sağlanmış ve göz göre göre oteli tutuşturmuşlardı.

1993'ün Türkiye'sinde yakılan bu insanlarımızın "tüm suçları" bu düzene şu ya da bu düzeyde muhalif olmak, aydınlık düşünceler taşımak veya salt Alevi inancına sahip olmak, yani oligarşik devletin resmi dininin dışında bir inanç taşıyor olmaktı. Bu suçlarının kanıtı Sivas'ta yapılacak olan Pir Sultan Abdal şenliklerine katılmaktı.

VE YAKILDILAR...

33 insanımızı yakanlar utanmadılar. Oysa, Madımak Sivas'ın tam ortasında bir utanç abidesi olarak duruyordu. İnsan olanı utandıracak bir utanç abidesi...

Fakat, onları yakanlar utanmadılar. Hem yaktılar, hem de suçladılar. Tıpkı, 19 Aralık'ta 20 hapishanede birden onlarca tutsağı yakarak katlettiklerinde utanmadıkları, yaktıkları tutsaklara bir de dava açtıkları gibi...

Sivas'ta da suçlu olan yakılanlardı, "halkı tahrik etmişlerdi". Bu ülkeyi yönetenlerin, egemenlerin mantığına göre, farklı bir inanca sahip olmak, bu düzene karşı olmak "tahrik unsuru" idi.

33 insan, içlerinde devlet görevlilerinin de bulunduğu bir güruhun 8 saatin üzerinde süren saldırısı ve devletin açık örgütlemesi, desteği ve müdahale etmemesi sonucunda yakılarak öldürülmüşlerdi, fakat bu katliama ilişkin açılan davada, katleden güruhun içinden tespit edilen üç beş kişi katliam zanlısı olarak yargılandılar. Katliamın asıl sorumlularını gözlerden kaçırmak içindi bu yargılama oyunu...

O mahkeme salonuna çıkardıkları üç beş kişinin 33 insanımızın yakılmasının asıl sorumluları olduğuna inanmamızı istediler. Elbette ki, bunun bir inandırıcılığı yoktu. İnanmadık, o günden bugüne yakılan 33 insanımız için adalet istedik. Çünkü, halen katliamın sorumluları yargılanmadılar, cezalandırılmadılar. Madımak; bunun için de bir utanç abidesi olarak duruyor Sivas'ın orta yerinde...


Madımak düzenin ve düzeni savunanların utancıdır

33 insanımızın yakılmasının sorumluluğunu, katliamda kullanılmış birkaç kişinin üzerine atarak kurtulmaya çalışanlar, halkı aldatamazsınız, Madımak'ta 33 insanımızın yakılmasının utancı sizindir.

Utanın eserinizden. Bu soygun ve sömürü düzenini, ancak katlederek ayakta tutabildiğiniz için yaktınız. Alevi halka düşman olduğunuz için yaktınız. Tüm halkı düzeninize boyun eğdirmek için yaktınız.

Bu utanç, DYP'den AKP'ye kadar tüm faşist, gerici partilerindir. Alevi halkı sömürü düzenleri için tehlikeli gördüklerinden dolayı katlettiler. Emperyalistlerin, işbirlikçi tekellerin uşakları oldukları için, onların iktidarını güvence altına almak için katlettiler. Tekeller adına iktidar koltuğuna oturturken, tekellerin halka karşı savaşında da görev üstlenmişlerdi.

Mezhepçiliği körükledikçe, içlerinde Alevi düşmanlığını büyüttükçe, sünni tarikatların etkisi altındaki kitleyi devletin yanına çekmeyi hesapladılar.



Madımak'ta da varlardı. Katliamcı güruhun içinde, sivil giyinmiş polisler olarak katliamı kışkırtıyorlardı. Resmi kıyafetlilerdi, katliamcı güruhun çevresinde adeta bir koruma oluşturmuş, katliam alanına birlikte ilerliyorlardı. Asker kıyafeti içinde, Genelkurmay başkanlığından, Sivas'taki birimlerine kadar katliamın gerçekleştirilmesini izliyorlardı.

Devrimci demokratların yasal mitinglerini kurşunlayarak, katliam yaparak dağıtanlar, o gün katiller güruhunu katliam boyunca izlediler, çevrelerinde adeta güvenlik aldılar ve katliam onların gözleri önünde gerçekleştirildi. Açık olarak, katillerin yanındaydılar.

Onlar, katliam kararlarını alanlar ve uygulayanlardı. Düzen partilerinin aksine, onlar düzenin değişmeyen, kalıcı katliamcılarıdırlar.

Bu utanç, katliamın gerçek sorumlularını yargılamayan yargınındır. Madımak'ın arkasından bir yargı komedisi sergilendi. Katliamın gerçek sorumluları, oligarşinin mahkemesinin sanık sandalyesinde oturmadılar. Sanık sandalyesine oturtulanlar, katliamın büyüklüğü karşısında çok küçük bir parçayı bile oluşturamayacak üç beş kişiden ibaretti.

Yargılama diye oynanan oyun, devletin katliamdaki rolünü aklamaya hizmet ediyordu. Sanıkların yargılanıp cezalandırıldığı yalanıyla tüm halkı kandırmak istediler.

Adalet duyguları yoktu. Onların yargısında, devletin çıkarları için gerektiğinde 33 insanın yakılarak öldürülmesinin bir önemi yoktu. Bu konuda "şerbetlidir" onlar. Nice, 33'lerin katillerini "akladılar", nice infazın, katliamın altına onay mührünü bastılar.

Utanma duyguları olmadığı için, adaletsizliklerini "adalet" kılıfıyla pazarlamak onların yüzlerini kızartmaz. Utanma duygusu taşımadıkları için, 33 insanın katillerinin ellerini kollarını sallayarak gezmelerinden utanç duymazlar.

Bu utanç, Sünni islamcılığındır. Madımak katliamını sahiplenen, Alevi olmayı, farklı bir inanç taşımayı Nesimiler, Pir Sultanlar gibi, Maraşlarda, Çorumlarda, Sivaslarda, Madımak'ta olduğu gibi yakılmak için yeterli görenlerindir.

Bu ülkede Sünni tarikatlar da, Alevileri dinsizlikle suçlayarak, sapkın bir akım olarak görerek, Alevi halka yönelik iftiralar ve karalamalar yaparak, Alevilere ve farklı inançlara düşman bir kitlenin yaratılmasında başrollerden birini oynamışlardır.

Oligarşik düzenin, mezhep çatışmalarını körükleme politikasında gönüllü rol üstlenmişlerdir.

Madımak aynı zamanda onların eseridir. Madımak Sivas'ın ortasında, onlar için de bir utanç abidesi olarak durmaktadır.

2 Temmuz 1993'ten bugüne, katliamın sorumlularını açığa çıkarıp cezalandırmayan, Madımak otelinin müze yapılmasına izin vermeyerek katliamı sahiplenen tüm iktidarlar bu utancı taşımaktadırlar.

O günden bu yana, "liberali" "milliyetçisi" "sosyal demokratı" "muhafazakarı" çeşitli iktidarlar gelip geçtiler. Hepsinin ortak özelliği, Madımak otelinin müze yapılmasına karşı olmak, katliamın sorumlularını yargılamamak ve cezalandırmamak oldu.

Çünkü, o günden günümüze iktidar koltuğuna oturanların, kendilerine yakıştırdıkları sıfatlar ne olursa olsun, ortak özellikleri oligarşik düzenin partileri olarak, düzenin Alevilere yönelik katliam politikasını sahiplenmeleriydi. Onlar da kendi iktidarlarında, aynı katliam politikasını halkın değişik kesimlerine yönelik uyguladılar.

Madımak hepsinin ortak utancıdır. Onlar, kendi halkına karşı provokasyonlar örgütleyen, katliamlar düzenleyen, baskı ve terörle yöneten bir sistemin iktidarlarıdırlar. Kimliklerinde halk düşmanı yazmaktadır.

Madımak oligarşik düzenin nasıl bir düzen olduğunu gösteren örneklerden de bir tanesidir.

bozucu bir eylemdir. Oligarşik düzenin niteliğini tarif etmek için başka bir şeye ihtiyaç var mı?

gerçek yüzlerini ortaya sermeye devam edecekler.


"Çığlıkların adı yangındır orada
Yüzsüz yüreksiz bir uğultuda..."

Orada, yüzsüz ve yüreksiz uğultularda yakılanları anıyor ve yaşatıyoruz...

Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmi savunarak, emperyalizme ve oligarşiye karşı savaşarak,

Gözaltılara, işkencelere, tutsaklıklara, şehitliklere rağmen yolumuzdan dönmeyerek anıyor ve yaşatıyoruz.

Biliyoruz ki, onları yaşatmak katillerinin yakasına yapışmaktır...

Onları yaşatmak, onların şahsında saldırılan, Aleviliğin zalimin zulmüne boyun eğmeyen özünü sahiplenmektir.

Onların katilleri CHP ile kolkola girenler...

Onların katili oligarşik düzene karşı olmayanlar, dilleri ne söylerse söylesin, onların anılarına bağlı değillerdir.

Aleviliği, düzen partilerinin içinde koltuk kapmak için kullanmaya çalışanlar, Alevi halkı düzene yedeklemeye çalışanlar onların anılarını sahiplenmiyorlar demektir.


2 Temmuz 1993'te Yakılarak Katledildiler
Onları Anıyor ve Yaşatıyoruz

Ahmet Özyurt,
Asaf Koçak,
Asım Bezirci,
Asuman Sivri,
Behçet Safa Aysan,
Belkıs Çakır,
Carina Cuanna,
Erdal Ayrancı,
Edibe Sulari Aybaba,
Gülender Akça,
Gülsün Karababa,
Handan Metin,
Hasret Gültekin,
Huriye Özkan,
İnci Türk,
Kenan Yılmaz,
Mehmet Ata,
Metin Altıok,
Muammer Çiçek,
Menekşe Kaya,
Muhibe Akarsu,
Muhlis Akarsu,
Murat Gündüz,
Nesimi Çimen,
Nurcan fiahin,
Özlem Şahin,
Sait Metin,
Sehergül Ateş,
Serkan Doğan,
Serpil Canik,
Uğur Kaynar,
Yasemin Sivri,
Yeşim Özkan


kaynak: Yuruyus.com
 

orcagada

Doçent
Katılım
8 Temmuz 2007
Mesajlar
521
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Her türlü şiddet ve terörü lanetliyorum.Madımak bir utanç abidesidir sözüne de kesinlikle katılıyorum.

 

?Handsome?

Doçent
Katılım
28 Ocak 2008
Mesajlar
625
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bir Alevi Olarak rahmetle hepsni anıyorum
acıları hala için de yangın gibi
insaallah bu son olur maraş , çorum, sivas bitsin artık bu zulüm
nasıl bir insanlık bu insanlar allahu ekber diyerek nasıl masum insanları yakar
pis yaratıklar
 
Üst