TehPARADOX
Profesör
- Katılım
- 6 Ağustos 2009
- Mesajlar
- 2,143
- Reaksiyon puanı
- 44
- Puanları
- 0
Euro’nun aniden ortaya çıkması, yüzyıllar boyunca anlaşamayan medeniyetler topluluğu olan Avrupa’yı bir anda şekillendirmeyi başaran bir etken olmuştu. Kimsenin bir araya gelmesi mümkün değil dediği Avrupa Birliği ise, Euro’nun ardından sınırları çizilen Avrupa Para Birliği alanı dâhil olmak üzere 27 ülkeden oluşan bir topluluk haline gelmeyi başardı.
Euro’nun kendini kabul ettirmedeki başarısı o kadar etkiliydi ki, Papa II. John Paul yaşanan moral çöküntüsünü “Dünyevi bir bürokrasinin ortaya çıkardığı Euro’yu bir gün Vatikan’ın kullanacağını kim hayal edebilirdi?” diye özetlemişti. Papa’nın yeni Vatikan Parasında yüzünün kullanılmasına izin vermesi ise, bazı otoriteler tarafından Papa’nın Evrensel Cumhuriyete giden yolda Avrupa Birliğine sembolik ve güçlü bir sinyal vermesi olarak gösterildi.
Tüm bu süreç, okyanusun diğer tarafında emperyalist planları 21. yy’ın ilk çeyreği için belirlenmiş olan Amerika’nın planında yer alan strateji için önemli bir örnek teşkil etti. Küreselliği döndüren ve emperyalizmin gücünü belirleyen ekonominin baş aktörü olan para birimi kimin kontrolünde ise o lider kalabilecekti. Doların evrensel ve küresel manada üstünlüğünü her zaman gücünün en büyük sembollerinden biri olarak kullanan Amerika, Irak ve Afganistan Savaşları, Ulusal Güvenlik harcamaları ve büyük şirketlere endeksli adaletsiz ülke içi ekonomi derken, para biriminin gittikçe değer kaybetmesini izledi. Rusya-İran-Çin yakınlaşması sürecinde ekonomik krizin kucağında kalan Amerika’nın elinde tek bir çare kalmış gibi gözüküyordu.
Bu, tıpkı soğuk savaş döneminde olduğu gibi, okyanusun ötesinde Amerikan müttefiklerine karşı Doğu Bloğu ülkeleri duvarını örmüş olan güçlü bir Rusya’yı dengelemeye çalışan büyük bir Batı ittifakıydı. Yani, Amero’nun tetikleyeceği Kuzey Amerika Birliği. Bir nevi Rusya-Çin-İran vs. Kanada-Amerika-Meksika. Bu ikisinin arasında ise Amerika’nın patronluğundan bıkmış olan bir Avrupa Birliği. Senaryonun en çaresizleri ise bağımsız bir ülke olamayan ve müttefikleri belirsiz Türkiye gibi milletler. Ve heyecanla beklenen 2010 dönemi.
Kuzey Amerika Birliğinin Temelleri
İlk olarak 2005’de CFR-Dış İlişkiler Konseyinin “Kuzey Amerika Birliği İnşa Edilmesi” Raporunda Bush’un Kuzey Amerika Birliği sinyalleri verildi. Mart 2005’te, Waco, Texas’ta üç ülkenin liderleri, George W. Bush, Meksika başkanı Vicente Fox ve Kanada başbakanı Paul Martin bir araya gelerek birleşme konusunu ciddi bir şekilde ele aldılar. Buna göre yapılacak şey “SPP - Security and Prosperity Partnership of North America”, yani “Kuzey Amerika Güvenlik ve Bayındırlık Ortaklığı” kurmak ve üç ülke arasındaki sınırları silerek tam bir Kuzey Amerika Birliği yaratmaktı. Böylece NAFTA ülkeleri birleşmiş olacak ve bu ticaret birliği bir koalisyona dönüşecekti. Bu koalisyonun ortaya çıkacağı tarih ise 2010 olarak düşünülmüştü(Cumhuriyetçilerin iktidarda kalması halinde).
Kuzey Amerika Birliği Amerika ve Kanada öncülüğünde atılacak, katılmaktan başka çaresi olmayan Meksika’nın da eklenmesi ile son halini alacaktı. Ki bu üç ülke zaten ekonomik ilişkiler bakımından birbirleriyle evli durumdalar. Kanada her sene Amerika ile olan ticaretinden 300 milyarın üzerinde para kazanırken, Meksika sınır ticaretinin serbest olduğu Amerika ile tüm ticaretinin neredeyse %90’ını gerçekleştiriyor.
Amero’nun piyasaya sürülme süreci olabildiğinde gizli yürütülmeye çalışıldı ve amaç aniden piyasaya sürülmesiydi. Amaç tıpkı Euro’da olduğu gibi insanların tepki göstermesine ve karşı çıkmasına izin vermeden yürürlüğe koyabilmekti.
Burada istenilen, Euro’nun Avrupa Para Birliğinde sağladığı gibi tüm ticareti ortak bir para birimi altında toplamaktan geçiyordu. 27 ülkelik AB’de tüm ülkeler Euro’yu kabul etmezken, 3 milletten oluşacak Kuzey Amerika Birliğinde Amero’nun kabul edilmemesi gibi bir olasılık olmayacaktı. Bu sayede döviz kuru ortadan kalkacak ve alıcı ile üreticinin cebinde daha fazla para kalacak, paranın sürekli dövize çevrilmesi derdi yok olacaktı. Ülkelerin para değerleri bir diğerine karşı dalgalanma göstermeyecek, piyasalarda ani değer artış ve azalımı olmayacaktı.
Bunun yanında tek para birimi yaratılması tek bir merkez bankası anlamına gelecek ve ülkelerin kendi kaynaklarını bağımsız yönlendirmelerini mümkün kılmayacaktı. Kısa zamanda “Ameros” madeni paraları Euro gibi çok amaçlı tek para birimi olarak kabul edilecekti.
Ancak Amero’nun etkileri direkt olarak sadece Kuzey Amerika ile geçerli kalmayacaktı. Amerika’nın en büyük ekonomik rakibi olarak gösterilen Çin Halk Cumhuriyeti, North American Union, yani Kuzey Amerika Birliği’nin kurulmasında baş aktör olacak ve Amero asıl bu aşamada kendini gösterecekti…
Çin Halk Cumhuriyeti’nin 2001 senesinde Orta Asya petrolünü kendine taşıyan UNICAL boru hattının vanalarının açılması ile patlayan ekonomik gelişimi içinde, Amerikan dolarına yaptığı tüm yatırımlar boşa çıkacaktı. Çünkü tüm yatırımlarını ilgilendiren döviz kurunu yeni para birimi olacak olan Amero’ya göre ayarlamaları gerekecekti. Kısaca süper güç haline gelmeye başlayan Çin’in rayından çıkmadan tekrar kontrol altına alınabilmesi adına Amero mühim bir rol üstleniyordu.
Amero Planının Bozulması
WorldNetDaily,13 Aralık 2006: FED’in para tedarik verilerini yayınlamasını kesmesinden sonra aynı analizi yapan iki ekonomistin(Bob Chapman ve Gary Kuever) açıklamalarına göre, Doların değerini kaybetmeye başlaması ile engellenemez bir çöküş noktasına gelinirse - Mortgage krizi gibi - işte bu esnada Amero Kuzey Amerika Birliğinin yeni para birimi olarak piyasaya sürülebilir…
Amerikalı uzmanlara göre 2008’de gelecek çok büyük bir ekonomik gerileme büyük bir olasılıktı.The International Forecasterdergisi sahibi Bob Chapman, Aralık 2006’da “Amerikalılar çok büyük darbe alacaklar. Gerileme dönemine girmeye başladık. Bush ileride Amero’nun para birimi olacağı Kuzey Amerika Birliğinden söz etmeye başlayabilir” açıklamasını yapmıştı.
Chapman, Amero’nun ortaya çıkarılma sürecinde, yeni para biriminin doların kurtarma planının bir parçası gibi sunulacağını, Bush’un bir noktadan sonra doları iptal edeceğini belirtmişti. Ancak Bush’un bu amacı muhalefetin gizlice yürütülen Kuzey Amerika Birliği planını ortaya çıkarması ve Nancy Pelosi başkanlığında Kongre’de tartışma konusu etmesi ile bozuldu.
50 kişilik güçlü bir muhalefet grubu Amerika’nın Kanada ve Meksika ile gireceği bir koalisyona giden her türlü eylemi saptayarak engellemeye çalıştılar. Toplumsal eylemci ve WorlNetDaily gibi basın organı yazarı Jerome Corsi gibi insanların oluşturduğu muhalefet grubu, çeşitli eyaletlerdeki Cumhuriyetçi temsilcilerinde desteğini alarak Kongrenin Meksika ve Kanada ile Kuzey Amerika Birliği kurmaya yönelik belgeleri ele geçirerek bu amaçtaki tüm eylemlere karşı durdular.
Başkanlık seçimlerine ramak kala, sahip oldukları demokrasiyi nasıl bir faşizm ve diktatörlük şartları altında kalsalar bile savunmayı bilen Amerikalıların, seçmenleri açık görüşlülük bakımından getirdikleri nokta çok net. Bush bir hayalet, Kuzey Amerika Birliği planı belirsiz. Peki bu dirilişin geçmişi nelere dayanıyor?
Ekonomik Yolsuzluk
“Vergilendirmeyi kamu borcu takip eder, geldiği tren ile sefillik ve baskıyı da beraberinde getirir.” Thomas Jefferson, 1816.
IRS, Internal Revenue Service, Amerika’da vergileri toplayan ve iç vergi kanunlarını uygulayan kurumun adı. Bush döneminde öncelikle yürüttükleri iş ise bu vazifelerinden çok farklı. Bu vazife Amerikan halkına karşı işlenen düzenbazlığı gören ve bunu anlatmak isteyen insanları tespit ederek sistematik bir şekilde hapse atmak. Amerika’nın kokuşmuş adli sistemi de bu insanları içerden çıkarmak adına hiçbir şey yapmıyor.
Bush döneminde Amerikan ekonomik politikası sadece para lordlarını korumak ve banka sektörü kartellerini yaşatmak için kullanıldı ve bu amaçla Amerikan vatandaşlarına federal gelir vergisinin uygulanması aşamasında yasalar çiğnendi.
Zamanla hiçbir dine, vatana ve devlet türüne bağlı olmayan Lucifer’ın oğulları Bush hükümeti altında sadece güç ve paranın önemli olduğu tek dünya devleti planına yöneldi. Bu plan, insanların sadece maruz bırakıldıkları değil, tüm dünyanın vergilerini ödemek zorunda bırakıldığı bir tiranlıktan başka bir şey değil.
Amerikan Kongresi federal gelir vergisini tek bir şey için kullanıyor: Amerika’nın ekonomisini deli gibi sömüren merkez bankasının(FED) bitmek tükenmek bilmeyen açlığını gidermek ve kurumsallaşmamış sosyal programları hayata geçirebilmesi için Amerika’nın sırtına binen borçları almasına devam etmesini sağlamak. Buna karşılık Amerikan halkı senelerce başkanlarının ve kongrenin yalanlarına ödediği vergilerle kendi yıkımlarını besleyip durdu.
Kısaca, FED sürekli borç alırken, bu bir gün ekonomik kriz yaratacak borçları Amerikan halkı vergileri ile yüklenmek zorunda kaldı.
Amerikalı yazar Devvy Kidd’e göre Bu durum Amerika’da neredeyse 100 seneden beri var olan bir devlet yapısının sonucu. Bugüne kadar gelen tüm başkanlar ve kongreler Amerikan halkını federal vergi ile soymaya, bozuk sisteme karşı gelenleri hapishanelere doldurmaya ve adli sistemi cahillerle doldurup yargı sistemini bozmaya çalıştılar. Bush hükümeti ile gelinen son noktada ise, Lucifer’ın oğullarından hem yerel, hem de global arenada bıkmış olan Amerikalılar, artık ülkelerinin belini kırmaktan başka bir şey yapmayan koca filden(Cumhuriyetçiler) kurtulmak istiyorlar.
Devvy Kidd son 90 senedir Amerika’nın geleceği noktayı şöyle özetliyor:
1 - Doların ömrü bir gün tükenecek, 2 - Borçlarımızı karşılayan AB bir gün bundan bıkacak,
3 - 2007 senesine gelindiğinde ve 2. dünya Savaşı ardından gelen “baby boomers” nesli emekli olduğunda(kıdemliler) Bush ve kongre halen yaklaşan ekonomik krizi görmezlikten gelecek, 4 - Kongre yolsuzluk abidesi IRS hakkında hiçbir şey yapmayacak ya da onun gibi bir alternatife ihtiyaç duyacak, 5 - Mahkemeler ve adli sistem o kadar batmış olacak ki IRS veya daha ağır bir konuda başınız belaya girerse kurtulmak için mucizeye ihtiyacınız olacak, 6 - Kuzey Amerika Birliği ile yeni para birimi olacak Amero’nun yaratılması için uğraşılacak.
Tüm bunları çekilmez kılacak olan sadece Mortgage krizi ile patlak verecek ekonomik kriz değil. Amerika’nın yaşlanan nüfusunun artan maliyeti ile yıllık yüz milyarlarca doları bulan sağlık ihtiyaçları masrafları da eklenince, Amerika çıldırma noktasına gelecek. Burada ise tek bir nihai çözüm kalıyor. Hayır, her aklı başında insanın bilgilenip bu sisteme karşı gelmeye başlaması değil. Bunun için bile çok geç. Olması gereken IRS ve onu yaşatanların, kongre ve başkanın ne pahasına olursa olsun sifonunun çekilmesi.
Bush ve kongre daha 2001’de ileride batıracakları her şeyin üzerini örtecek planlarını yapmışlardı. 2002 senesinde Ulaşım Uygulamaları Yasasından bir kanun geçirerek hiçbir yasal kontrolü olmayan ve çalışma saatleri sınırsız Meksikalı kamyonculara Amerika’daki ticari bölgelerin 20 mil yakınına kadar iş yapma izni veren uygulamayı kabul ettiler. Amerikalı kamyoncu sektörünü vuran bu olay ileride Kuzey Amerika Birliğine eklenecek 3. sınıf dünya ülkesi kabul edilen Meksika’nın sınır ticaretinde bir nevi adaptasyonunu arttırmaya yönelikti büyük olasılıkla.
Ardından, batacak olan doların yerini alacak ve Kanada, Meksika, Amerika’nın oluşturduğu bölgenin para birimi yerini alacak Amero uygulaması ortaya çıktı.
Doların Çöküşü
3 Nisan 2007 tarihinde Amerika’nın önde gelen mortgage kredi sağlayan şirketlerinden biri olan New Century Financial Corp., mortgage krizinin etkileri dolayısıyla 3,200 personelin işten çıkartılacağını, %54’lük iş gücünün kesileceğini açıkladı. Sebep ise iflas yürürlüğünün uygulamaya sokulmasıydı. Ayrıca hizmet varlıklarını 139 milyon dolar karşılığında anında sattı.
Bu haber tüm Amerika’da patlamak üzere olan mortgage krizine yönelik bir şok dalgası yarattı ancak çok geçti. New Century kredi almak için en iyi zaman diye berbat kredi planları yutturduğu sayısız insanı krize dâhil ettikçe, onun gibi 10 seneyi aşkındır berbat iş çıkaran diğer şirketler kısa sürede yüz binlerce kredi mağduru yarattı. Ardından Freddie Mac ve Fannie Mae adındaki mortgage şirketleri 20 milyar dolar ödeyerek kâğıt üzerinde ödemesi kitlenmiş tüm kredilere ait kiraları alarak piyasayı kurtaracağını zannetti. Oysa bu hamle sadece uyutulmuş olan Amerikan insanına halen güçlü bir ekonomimiz var deme çabasıydı.
Tüm bunların öncesinde ve kriz patlak verdiği dönemde kamuoyu ne âlemdeydi? Televizyon ve magazin tepelerde, tüketim kültürü son haddinde, her yaş kesiminden insanlar almak, giymek istedikleri şeyler, binmek istedikleri arabalar ve tatile gidecekleri yerlerin hayaliyle yaşayıp duruyordu…
FED’in yayınlamadığı M3 planını ekonometri uzamanı Gary Kuever’in web sitesi nowandfutures.com’da yayınlandı. 2006 başında FED’in en son yayınladığı planda M3 oranı %9 iken, Kuever’in yayınladığı planda bu %11’di. Kuever, planın yayınlanmamasını, FED’in yavaşlayan ekonomiye etki etmesi için gizlice likidite pompalaması olarak açıklamıştı.
Kuever, hazırladığı planda M3 + borç grafiğinin tökezleyen bir görüntü çizdiğini, 2000 senesinden beri M3 + kredi artışının diz bir çizgi gösterdiğini, bunun sonucunda Mayıs 2006’ya gelindiğinde ortaya çıkan enflasyonun, doların değerini son 100 senede %98 azalttığını açıkladı.
Kısaca, görünüm ne olursa olsun Amerikan ekonomisi çok ciddi bir gerileme içindeydi ve bunun böyle olacağını, hali bu duruma getirenler başından beri biliyor ve ileride ömrünü tüketecek olan doların yerine Amero’yu aniden getirmeyi planlıyorlardı. Kuever, doların çökme tehlikesine karşın FED’in zaten gerileme sürecinde olunduğu için faizleri arttıramayacağını da belirtmişti.
Diğer yandan, Bob Chapman The International Forecaster adlı gazetesinde M3 tahmini analizi yaptı ve sonucunda dünyanın para ve kredi içinde yüzdüğü sonucunu çıkardı. Bulduğu rakamlar M3’ün %10 ile büyüdüğünü gösteriyordu. Chapman’a göre Amerika Şubat 2006’da gerileme sürecine girmişti ve FED faiz oranını 5,25 oranında tutmak zorundaydı. Eğer bu oranı arttırırsa gayrimenkul piyasası, azaltır ise dolar çökecekti.
12 Aralık 2006’da FED 4. kez toplanarak üst üste 4. kere faiz oranının 5,25’te kalmasına karar verdi. Tek kelimeyle eli kolu bağlanmış durumdaydı. Açıklamanın ardından Dolar Endeksi 83 değerinin altına düşerek Euro karşısında son 20 ayın en büyük düşüşünü yaşadı. Eğer Amerikan dolar endeksi 78.33 değerini geçerse %35’lik bir doğrulama ile 55 değerini bulacaktı. Ocak ayında FED tekrar toplanacak ve faiz oranını yukarı çekerse dolar 78.33’te kalacak ama tahvil borsası ile ekonomi çökecek; faiz oranı düşerse dolar 55 değerine gerileyecek ve çökecekti. Bu içinden çıkılmaz durumda ne yapıldı?
Bush Hazine bakanı Henry Paulson ile Federal Rezerv Başkanı Ben Bernanke’nin başını çektiği bir ekonomi heyetini stratejik ekonomik temaslar yapması amacıyla Çin’e yolladı. Ancak Çin, Amerika’nın kendisinden istenilenleri yapan bir ülke değildi. Sonuçta, önlenemeyen kriz patlak verdi ve milyarlarca dolar açığı AB’den çeken Amerika Temmuz 2008’de dünya çağında 435 milyar dolarlık bir kaybı ortaya çıkarmış oldu.
Sonuç, çadırlarda yatıp kalkan binlerce mortgage mağduru.
…
Vergi sistemindeki adaletsizlik ve bozukluklara ve ekonominin berbat durumuna rağmen Türkiye “hamdolsun bize bir şey olmaz” modeli ile başı dik gerilemeye devam ediyor. İzlemeye devam…
KAYNAK
Euro’nun kendini kabul ettirmedeki başarısı o kadar etkiliydi ki, Papa II. John Paul yaşanan moral çöküntüsünü “Dünyevi bir bürokrasinin ortaya çıkardığı Euro’yu bir gün Vatikan’ın kullanacağını kim hayal edebilirdi?” diye özetlemişti. Papa’nın yeni Vatikan Parasında yüzünün kullanılmasına izin vermesi ise, bazı otoriteler tarafından Papa’nın Evrensel Cumhuriyete giden yolda Avrupa Birliğine sembolik ve güçlü bir sinyal vermesi olarak gösterildi.
Bu, tıpkı soğuk savaş döneminde olduğu gibi, okyanusun ötesinde Amerikan müttefiklerine karşı Doğu Bloğu ülkeleri duvarını örmüş olan güçlü bir Rusya’yı dengelemeye çalışan büyük bir Batı ittifakıydı. Yani, Amero’nun tetikleyeceği Kuzey Amerika Birliği. Bir nevi Rusya-Çin-İran vs. Kanada-Amerika-Meksika. Bu ikisinin arasında ise Amerika’nın patronluğundan bıkmış olan bir Avrupa Birliği. Senaryonun en çaresizleri ise bağımsız bir ülke olamayan ve müttefikleri belirsiz Türkiye gibi milletler. Ve heyecanla beklenen 2010 dönemi.
Kuzey Amerika Birliğinin Temelleri
Kuzey Amerika Birliği Amerika ve Kanada öncülüğünde atılacak, katılmaktan başka çaresi olmayan Meksika’nın da eklenmesi ile son halini alacaktı. Ki bu üç ülke zaten ekonomik ilişkiler bakımından birbirleriyle evli durumdalar. Kanada her sene Amerika ile olan ticaretinden 300 milyarın üzerinde para kazanırken, Meksika sınır ticaretinin serbest olduğu Amerika ile tüm ticaretinin neredeyse %90’ını gerçekleştiriyor.
Amero’nun piyasaya sürülme süreci olabildiğinde gizli yürütülmeye çalışıldı ve amaç aniden piyasaya sürülmesiydi. Amaç tıpkı Euro’da olduğu gibi insanların tepki göstermesine ve karşı çıkmasına izin vermeden yürürlüğe koyabilmekti.
Burada istenilen, Euro’nun Avrupa Para Birliğinde sağladığı gibi tüm ticareti ortak bir para birimi altında toplamaktan geçiyordu. 27 ülkelik AB’de tüm ülkeler Euro’yu kabul etmezken, 3 milletten oluşacak Kuzey Amerika Birliğinde Amero’nun kabul edilmemesi gibi bir olasılık olmayacaktı. Bu sayede döviz kuru ortadan kalkacak ve alıcı ile üreticinin cebinde daha fazla para kalacak, paranın sürekli dövize çevrilmesi derdi yok olacaktı. Ülkelerin para değerleri bir diğerine karşı dalgalanma göstermeyecek, piyasalarda ani değer artış ve azalımı olmayacaktı.
Bunun yanında tek para birimi yaratılması tek bir merkez bankası anlamına gelecek ve ülkelerin kendi kaynaklarını bağımsız yönlendirmelerini mümkün kılmayacaktı. Kısa zamanda “Ameros” madeni paraları Euro gibi çok amaçlı tek para birimi olarak kabul edilecekti.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin 2001 senesinde Orta Asya petrolünü kendine taşıyan UNICAL boru hattının vanalarının açılması ile patlayan ekonomik gelişimi içinde, Amerikan dolarına yaptığı tüm yatırımlar boşa çıkacaktı. Çünkü tüm yatırımlarını ilgilendiren döviz kurunu yeni para birimi olacak olan Amero’ya göre ayarlamaları gerekecekti. Kısaca süper güç haline gelmeye başlayan Çin’in rayından çıkmadan tekrar kontrol altına alınabilmesi adına Amero mühim bir rol üstleniyordu.
Amero Planının Bozulması
Amerikalı uzmanlara göre 2008’de gelecek çok büyük bir ekonomik gerileme büyük bir olasılıktı.The International Forecasterdergisi sahibi Bob Chapman, Aralık 2006’da “Amerikalılar çok büyük darbe alacaklar. Gerileme dönemine girmeye başladık. Bush ileride Amero’nun para birimi olacağı Kuzey Amerika Birliğinden söz etmeye başlayabilir” açıklamasını yapmıştı.
Chapman, Amero’nun ortaya çıkarılma sürecinde, yeni para biriminin doların kurtarma planının bir parçası gibi sunulacağını, Bush’un bir noktadan sonra doları iptal edeceğini belirtmişti. Ancak Bush’un bu amacı muhalefetin gizlice yürütülen Kuzey Amerika Birliği planını ortaya çıkarması ve Nancy Pelosi başkanlığında Kongre’de tartışma konusu etmesi ile bozuldu.
50 kişilik güçlü bir muhalefet grubu Amerika’nın Kanada ve Meksika ile gireceği bir koalisyona giden her türlü eylemi saptayarak engellemeye çalıştılar. Toplumsal eylemci ve WorlNetDaily gibi basın organı yazarı Jerome Corsi gibi insanların oluşturduğu muhalefet grubu, çeşitli eyaletlerdeki Cumhuriyetçi temsilcilerinde desteğini alarak Kongrenin Meksika ve Kanada ile Kuzey Amerika Birliği kurmaya yönelik belgeleri ele geçirerek bu amaçtaki tüm eylemlere karşı durdular.
Başkanlık seçimlerine ramak kala, sahip oldukları demokrasiyi nasıl bir faşizm ve diktatörlük şartları altında kalsalar bile savunmayı bilen Amerikalıların, seçmenleri açık görüşlülük bakımından getirdikleri nokta çok net. Bush bir hayalet, Kuzey Amerika Birliği planı belirsiz. Peki bu dirilişin geçmişi nelere dayanıyor?
Ekonomik Yolsuzluk
IRS, Internal Revenue Service, Amerika’da vergileri toplayan ve iç vergi kanunlarını uygulayan kurumun adı. Bush döneminde öncelikle yürüttükleri iş ise bu vazifelerinden çok farklı. Bu vazife Amerikan halkına karşı işlenen düzenbazlığı gören ve bunu anlatmak isteyen insanları tespit ederek sistematik bir şekilde hapse atmak. Amerika’nın kokuşmuş adli sistemi de bu insanları içerden çıkarmak adına hiçbir şey yapmıyor.
Bush döneminde Amerikan ekonomik politikası sadece para lordlarını korumak ve banka sektörü kartellerini yaşatmak için kullanıldı ve bu amaçla Amerikan vatandaşlarına federal gelir vergisinin uygulanması aşamasında yasalar çiğnendi.
Zamanla hiçbir dine, vatana ve devlet türüne bağlı olmayan Lucifer’ın oğulları Bush hükümeti altında sadece güç ve paranın önemli olduğu tek dünya devleti planına yöneldi. Bu plan, insanların sadece maruz bırakıldıkları değil, tüm dünyanın vergilerini ödemek zorunda bırakıldığı bir tiranlıktan başka bir şey değil.
Amerikan Kongresi federal gelir vergisini tek bir şey için kullanıyor: Amerika’nın ekonomisini deli gibi sömüren merkez bankasının(FED) bitmek tükenmek bilmeyen açlığını gidermek ve kurumsallaşmamış sosyal programları hayata geçirebilmesi için Amerika’nın sırtına binen borçları almasına devam etmesini sağlamak. Buna karşılık Amerikan halkı senelerce başkanlarının ve kongrenin yalanlarına ödediği vergilerle kendi yıkımlarını besleyip durdu.
Kısaca, FED sürekli borç alırken, bu bir gün ekonomik kriz yaratacak borçları Amerikan halkı vergileri ile yüklenmek zorunda kaldı.
Amerikalı yazar Devvy Kidd’e göre Bu durum Amerika’da neredeyse 100 seneden beri var olan bir devlet yapısının sonucu. Bugüne kadar gelen tüm başkanlar ve kongreler Amerikan halkını federal vergi ile soymaya, bozuk sisteme karşı gelenleri hapishanelere doldurmaya ve adli sistemi cahillerle doldurup yargı sistemini bozmaya çalıştılar. Bush hükümeti ile gelinen son noktada ise, Lucifer’ın oğullarından hem yerel, hem de global arenada bıkmış olan Amerikalılar, artık ülkelerinin belini kırmaktan başka bir şey yapmayan koca filden(Cumhuriyetçiler) kurtulmak istiyorlar.
1 - Doların ömrü bir gün tükenecek, 2 - Borçlarımızı karşılayan AB bir gün bundan bıkacak,
3 - 2007 senesine gelindiğinde ve 2. dünya Savaşı ardından gelen “baby boomers” nesli emekli olduğunda(kıdemliler) Bush ve kongre halen yaklaşan ekonomik krizi görmezlikten gelecek, 4 - Kongre yolsuzluk abidesi IRS hakkında hiçbir şey yapmayacak ya da onun gibi bir alternatife ihtiyaç duyacak, 5 - Mahkemeler ve adli sistem o kadar batmış olacak ki IRS veya daha ağır bir konuda başınız belaya girerse kurtulmak için mucizeye ihtiyacınız olacak, 6 - Kuzey Amerika Birliği ile yeni para birimi olacak Amero’nun yaratılması için uğraşılacak.
Tüm bunları çekilmez kılacak olan sadece Mortgage krizi ile patlak verecek ekonomik kriz değil. Amerika’nın yaşlanan nüfusunun artan maliyeti ile yıllık yüz milyarlarca doları bulan sağlık ihtiyaçları masrafları da eklenince, Amerika çıldırma noktasına gelecek. Burada ise tek bir nihai çözüm kalıyor. Hayır, her aklı başında insanın bilgilenip bu sisteme karşı gelmeye başlaması değil. Bunun için bile çok geç. Olması gereken IRS ve onu yaşatanların, kongre ve başkanın ne pahasına olursa olsun sifonunun çekilmesi.
Bush ve kongre daha 2001’de ileride batıracakları her şeyin üzerini örtecek planlarını yapmışlardı. 2002 senesinde Ulaşım Uygulamaları Yasasından bir kanun geçirerek hiçbir yasal kontrolü olmayan ve çalışma saatleri sınırsız Meksikalı kamyonculara Amerika’daki ticari bölgelerin 20 mil yakınına kadar iş yapma izni veren uygulamayı kabul ettiler. Amerikalı kamyoncu sektörünü vuran bu olay ileride Kuzey Amerika Birliğine eklenecek 3. sınıf dünya ülkesi kabul edilen Meksika’nın sınır ticaretinde bir nevi adaptasyonunu arttırmaya yönelikti büyük olasılıkla.
Ardından, batacak olan doların yerini alacak ve Kanada, Meksika, Amerika’nın oluşturduğu bölgenin para birimi yerini alacak Amero uygulaması ortaya çıktı.
Doların Çöküşü
3 Nisan 2007 tarihinde Amerika’nın önde gelen mortgage kredi sağlayan şirketlerinden biri olan New Century Financial Corp., mortgage krizinin etkileri dolayısıyla 3,200 personelin işten çıkartılacağını, %54’lük iş gücünün kesileceğini açıkladı. Sebep ise iflas yürürlüğünün uygulamaya sokulmasıydı. Ayrıca hizmet varlıklarını 139 milyon dolar karşılığında anında sattı.
Bu haber tüm Amerika’da patlamak üzere olan mortgage krizine yönelik bir şok dalgası yarattı ancak çok geçti. New Century kredi almak için en iyi zaman diye berbat kredi planları yutturduğu sayısız insanı krize dâhil ettikçe, onun gibi 10 seneyi aşkındır berbat iş çıkaran diğer şirketler kısa sürede yüz binlerce kredi mağduru yarattı. Ardından Freddie Mac ve Fannie Mae adındaki mortgage şirketleri 20 milyar dolar ödeyerek kâğıt üzerinde ödemesi kitlenmiş tüm kredilere ait kiraları alarak piyasayı kurtaracağını zannetti. Oysa bu hamle sadece uyutulmuş olan Amerikan insanına halen güçlü bir ekonomimiz var deme çabasıydı.
Tüm bunların öncesinde ve kriz patlak verdiği dönemde kamuoyu ne âlemdeydi? Televizyon ve magazin tepelerde, tüketim kültürü son haddinde, her yaş kesiminden insanlar almak, giymek istedikleri şeyler, binmek istedikleri arabalar ve tatile gidecekleri yerlerin hayaliyle yaşayıp duruyordu…
Kuever, hazırladığı planda M3 + borç grafiğinin tökezleyen bir görüntü çizdiğini, 2000 senesinden beri M3 + kredi artışının diz bir çizgi gösterdiğini, bunun sonucunda Mayıs 2006’ya gelindiğinde ortaya çıkan enflasyonun, doların değerini son 100 senede %98 azalttığını açıkladı.
Kısaca, görünüm ne olursa olsun Amerikan ekonomisi çok ciddi bir gerileme içindeydi ve bunun böyle olacağını, hali bu duruma getirenler başından beri biliyor ve ileride ömrünü tüketecek olan doların yerine Amero’yu aniden getirmeyi planlıyorlardı. Kuever, doların çökme tehlikesine karşın FED’in zaten gerileme sürecinde olunduğu için faizleri arttıramayacağını da belirtmişti.
Diğer yandan, Bob Chapman The International Forecaster adlı gazetesinde M3 tahmini analizi yaptı ve sonucunda dünyanın para ve kredi içinde yüzdüğü sonucunu çıkardı. Bulduğu rakamlar M3’ün %10 ile büyüdüğünü gösteriyordu. Chapman’a göre Amerika Şubat 2006’da gerileme sürecine girmişti ve FED faiz oranını 5,25 oranında tutmak zorundaydı. Eğer bu oranı arttırırsa gayrimenkul piyasası, azaltır ise dolar çökecekti.
12 Aralık 2006’da FED 4. kez toplanarak üst üste 4. kere faiz oranının 5,25’te kalmasına karar verdi. Tek kelimeyle eli kolu bağlanmış durumdaydı. Açıklamanın ardından Dolar Endeksi 83 değerinin altına düşerek Euro karşısında son 20 ayın en büyük düşüşünü yaşadı. Eğer Amerikan dolar endeksi 78.33 değerini geçerse %35’lik bir doğrulama ile 55 değerini bulacaktı. Ocak ayında FED tekrar toplanacak ve faiz oranını yukarı çekerse dolar 78.33’te kalacak ama tahvil borsası ile ekonomi çökecek; faiz oranı düşerse dolar 55 değerine gerileyecek ve çökecekti. Bu içinden çıkılmaz durumda ne yapıldı?
Bush Hazine bakanı Henry Paulson ile Federal Rezerv Başkanı Ben Bernanke’nin başını çektiği bir ekonomi heyetini stratejik ekonomik temaslar yapması amacıyla Çin’e yolladı. Ancak Çin, Amerika’nın kendisinden istenilenleri yapan bir ülke değildi. Sonuçta, önlenemeyen kriz patlak verdi ve milyarlarca dolar açığı AB’den çeken Amerika Temmuz 2008’de dünya çağında 435 milyar dolarlık bir kaybı ortaya çıkarmış oldu.
Sonuç, çadırlarda yatıp kalkan binlerce mortgage mağduru.
…
Vergi sistemindeki adaletsizlik ve bozukluklara ve ekonominin berbat durumuna rağmen Türkiye “hamdolsun bize bir şey olmaz” modeli ile başı dik gerilemeye devam ediyor. İzlemeye devam…
KAYNAK