Ahbârî
Dekan
- Katılım
- 6 Ekim 2009
- Mesajlar
- 6,274
- Reaksiyon puanı
- 346
- Puanları
- 263

" Allahümme inneke afuvvün kerimun tuhibbu'l-afve fa'fuannî"
Kadir gecesi, kudret gecesidir. O bin aydan daha hayırlı bir gecedir. Allah Teâlâ, kutlu bir gece olduğunu haber verdiği Kadir gecesinin önemini özel bir sûre ile Kadir Sûresi ile belirtmiş ve bu geceyi, ayların hayrı ile mukayese etmiştir. (Kadr, 15). Zira Allahın insanlığa son ilahi mesajı olan Kuran-ı Kerim bu gecede indirilmeye başlanmıştır.
Özellikle Kuranın bu gecede indirilmesinin geceyi şereflendirdiğini ve kadrini yücelttiğini ifade etmek üzere ona bu isim verilmiştir. Bu sûre inmeden önce gecenin böyle bir ismi yoktu. Duhân Sûresinde Biz onu mübarek bir gecede indirdik (44/3) buyrularak bu gecenin bereketli, hayırlı, uğurlu, önemli ve kutsal bir gece olduğu açıkça ifade edilmiştir. Bakara Sûresinde ise (2/185) Ramazan ayında indirildiği belirtilmiştir. Buna göre Kadir gecesinin Ramazan ayında olduğu açıktır.
Kadir gecesinin Ramazanın hangi gecesine denk geldiği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ancak İslâm âlimlerinin büyük bir çoğunluğu, Peygamberimizin bu konudaki hadislerinde geçen bilgileri dikkate alarak Kadir gecesinin Ramazanın yirmi yedinci gecesi olduğu kanaatine varmışlardır. Kadir gecesinin kesin olarak bildirilmemesi, insanların ona güvenip diğer zamanlarda kulluk görevlerini ihmal etmemelerinin hedeflenmesi gibi bazı hikmetlerle açıklanmıştır.
Bu gecenin önemine dair Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: Faziletine inanarak karşılığını Allahtan bekleyerek değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır (Buharî, İman, 28). Dua ve tövbelerin kabul edildiği bir gece olan Kadir gecesinde sabaha kadar melekler ve Cebrail yeryüzüne iner. Ayrıca bu gecenin esenlik ve mutluluk gecesi olduğu belirtilmiştir. Zira melekler gecenin başından itibaren tan yeri ağarıncaya kadar gruplar halinde inerek müminlere selam verirler. Bu durum gecenin karanlığı çekilinceye kadar devam eder.
Allah Teâlânın Rahman ismiyle tecelli ettiği bu gecede ibadet ve duayla geçirip dileklerimizi ve isteklerimizi O'na arz etmek için değerli bir fırsattır. Hz. Peygamber Ramazanın son on gününe girildiğinde dünyevî işlerden uzaklaşarak mescide itikâfa çekilir, vaktini daha çok ibadet ve tefekkürle geçirirdi (Buhârî, İtikâf, 1). Hz. Âişe radıyallahu anhâ bu gecenin nasıl ihya edileceğini Hz. Peygambere sormuş, o da Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet de şeklinde cevap vermiştir. (Tirmizî, Daavât, 84). Şu halde bu gece Rabbimizle dost olup gecenin feyzinden istifade etmeliyiz.
Kaynak