- Katılım
- 29 Haziran 2007
- Mesajlar
- 64,455
- Reaksiyon puanı
- 530
- Puanları
- 0

Her müminin, Kurân-ı Kerimden Fatihayla beraber en az iki kısa sureyi doğru olarak okuyup öğrenmesi farzdır.
Aslında bir insan en fazla bir gün içinde, Fatiha, Kevser ve İhlâs surelerini doğru bir şekilde rahatlıkla öğrenebilir. Bu sebeple namazları doğru kılmak için en azından bu üç sûrenin öğrenilmesi bir esastır.
Kurân okurken kelimelerin yanlış telaffuz edilmesi doğru değildir. İnsan, doğru öğrendiği hâlde sürç-i lisan veya hata ile yanlış okuyabilir. Allah bundan dolayı inşallah onu muaheze etmez. Ancak kişinin doğru okuması biraz gayretle mümkünken, bu işe fazla önem vermeyip lâkayt ve laubali kalması, Kurân-ı Kerime karşı bir saygısızlık sayılır. Mümin, Allahın kelâmı olan Kurânı, en saygılı bir eda ile saygı dolu bir hisle, en saygılı nağmelerle ve en saygılı olduğu bir ruh hâleti içinde eda etmeye çalışmalıdır.
Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Kurân okuyan bir insan, Allah ile konuştuğunu söylese ve yemin etse yemininde hânis olmaz. buyurmaktadır. Kurân okurken Allah ile konuştuğunun şuurunda olan bir insan, mutlaka kendine çekidüzen verecektir. İnsanın, komutanının karşısında emir tekrarı yapıyor gibi kelimesi kelimesine ve her kelimenin ruhî seviyesine göre üzerine basa basa, onlardan zevk duya duya ve o kelimeleri âdeta içiyor gibi okuması, Kurâna ve Sahib-i Kurâna karşı saygısının ifadesidir.
Kurân kıraatinde eksikleri olan bir mümin, fırsatları değerlendirmeli, bir bilenin huzurunda Kurânı doğru telaffuz edebilecek şekilde öğrenmeli ve namazlarını çok Kurân okuyarak eda etmelidir.
Bir iki asırdan beri maalesef Türk milleti Kurân okumamakta ve aynı zamanda Kurânı da bilmemektedir. Bunu söylerken bazı hafızların belli münasebetlerle gırtlak çatlatarak okudukları Kurâna, hususiyle okudukları Kurânda hakk-ı temettü arayan ses sanatkârlarının okuduklarına Kurân demediğim için, milletimiz Kurân okumuyor diyorum.
Oğlum, Kurân Oku!
Evet, Kurân, Allah kelâmı olarak okunmalıdır. Mevlânâ İkbal, şöyle demektedir: Ben sık sık Kurân okurdum. Buna rağmen babam her defasında bana Oğlum, Kurân oku! derdi. Bir gün canıma tak etti ve babama, Baba, ben hiç elimden bırakmıyorum ki bu mübarek kelâmı. dedim. Bunun üzerine babam bana şöyle dedi: Oğlum, Allahın şerefli elçisi Hz. Muhammede indirdiği Kurânı, Hz. Muhammede inmiş bir Kurân olarak okuma! Kurânı, doğrudan doğruya Mütekellim-i Ezelîden dinliyor gibi oku! Yani Sana söylediği şeyleri, emri tekrar ediyor mahiyetinde dön Allaha karşı tekrar et ve öyle oku!
İşte bu mânâda Türk insanı Kurân okumamaktadır. Şimdilerde bir mânâda hecelenen ve gittikçe de büyüyen, gelişen, kemmî gelişmesine muhâzî (paralel) olarak, keyfiyet açısından da ona daha derince yaklaşan, dahası onu okurken gözleri yaşaran, yüreği ürperen kutlu bir nesil, bizler gibi kadir bilmezlerin yerini alıp ona sahip çıkacağına ümidim tamdır.
Rabbim, Kurâna karşı sinelerimizi saygıyla mamur kılsın.
Zaman