Körelmiş Organlar Masalı

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan nsgnc
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

nsgnc

Profesör
Katılım
6 Nisan 2008
Mesajlar
1,572
Reaksiyon puanı
10
Puanları
218
Bu makale 2002 Yılında yayınlanmasına rağman bazı evrimci arkadaşlar hâlâ bu konuyla ilgili bazı sorular soruyorlar. Buyrun cevap:


Körelmiş Organlar Masalı Haziran 2002
korelmis_organlar_masali_tr.jpg

Evrim literatüründe uzunca bir süre yer alan ama geçersizliği anlaşıldıktan sonra sessiz sedasız bir kenara bırakılan iddialardan biri " körelmiş organlar" kavramıdır. Ne var ki bir kısım yerli evrimciler, " körelmiş organlar"ı hala evrimin büyük bir delili sanmakta ve bunu kabul ettirmeye çalışmaktadırlar.


Körelmiş organlar iddiası bundan bir asır kadar önce ortaya atılmıştı. İddiaya göre, canlıların bedenlerinde atalarından kendilerine miras kalmış, ancak kullanılmadıkları için zamanla körelmiş işlevsiz organlar yer alıyordu. Evrimcilerin "işlevsiz organlar" olarak tanımladıkları organlar gerçekte "işlevi tespit edilememiş" organlardı. Bunun en iyi göstergesi, evrimciler tarafından sayılan uzun "körelmiş organlar" listesinin giderek küçülmesi oldu. Alman anatomist R. Wiedersheim tarafından 1895 yılında ortaya atılan "körelmiş insan organları" listesi, apandisit, kuyruk sokumu kemiği gibi yaklaşık 100 organı içeriyordu. Ancak bilim ilerledikçe, Wiedersheim'ın listesindeki organların hepsinin vücutta çok önemli işlevlere sahip olduğu ortaya çıktı. Örneğin "körelmiş organ" sayılan apandisitin, gerçekte vücuda giren mikroplara karşı mücadele eden lenf sisteminin bir parçası olduğu belirlendi. Bu gerçek, 1997 tarihli bir tıp kaynağında şöyle belirtilir:

"Vücuttaki timus, karaciğer, dalak, apandisit, kemik iliği gibi başka organlar lenfatik sistemin parçalarıdır. Bunlar da vücudun enfeksiyonla mücadelesine yardım ederler." (The Merck Manual of Medical Information, Rahway, 1997)

Aynı "körelmiş organlar" listesinde yer alan bademciklerin ise boğazı, özellikle erişkin yaşlara kadar, enfeksiyonlara karşı korumada önemli rol oynadıkları keşfedildi. Omuriliğin sonunu oluşturan kuyruk sokumunun, leğen kemiği çevresindeki kemiklere destek sağladığı ve küçük bazı kasların tutunma noktası olduğu anlaşıldı. İlerleyen yıllarda yine "körelmiş organlar" olarak sayılan timüs bezinin T hücrelerini harekete geçirerek vücudun savunma sistemini aktif hale getirdiği, pineal bezin önemli hormonların üretilmesinden sorumlu olduğu, tiroid bezinin bebeklerde ve çocuklarda dengeli bir büyümenin gerçekleşmesini sağladığı, pitüiter bezin de birçok hormon bezinin doğru çalışmasını kontrol ettiği ortaya çıktı. Darwin tarafından "körelmiş organ" olarak nitelendirilen gözdeki yarım ay şeklindeki çıkıntının ise gözün temizlenmesi ve nemlendirilmesi işine yaradığı anlaşıldı.

Körelmiş organlar iddiasında evrimcilerin yaptıkları çok önemli bir de mantık hatası vardı. Evrimciler tarafından ortaya atılan iddia, canlılardaki körelmiş organların geçmişteki atalarından miras kaldığıydı. Oysa "körelmiş organ" olduğu söylenen bazı organlar, insanın atası olduğu iddia edilen canlılarda bulunamadı! Örneğin evrimciler tarafından insanın atası olduğu söylenen bazı maymunlarda apandisit bulunmaz. Körelmiş organlar tezine karşı çıkan biyolog H. Enoch bu mantık hatasını şöyle dile getirmektedir: "İnsanların apandisiti vardır. Ancak daha eski ataları olan alt maymunlarda apandisit bulunmaz. Sürpriz bir biçimde apandisit, daha alt yapılı memelilerde, örneğin opossumlarda tekrar belirir. Öyleyse evrim teorisi bunu nasıl açıklayabilir?" (H. Enoch, Creation and Evolution, 1966, s.18–19)

"İşlevsiz organ" listesinin durmadan bu şekilde çürütülmesi bu savın reddedilmesi ile sonuçlanmıştır. Bazı deneyimli evrimciler de sonunda bu gerçeği kabul etmek zorunda kalmışlardır. S. R. Scadding bir seferinde "Evolutionary Theory " (Evrim Teorisi) adlı bir dergide yayınlanan makalesinde şunları yazmıştır:

"İşlevsiz organ evrim için bir kanıt oluşturur mu? Yararsız yapıların belirsiz olmayan tanımlarının mümkün olamaması ve bu savın yapısının bilimsel olarak geçerli olmaması nedeni ile "işlevsiz organların" evrim teorisi için özel bir kanıt teşkil etmeyeceği sonucuna vardım." (S. R. Scadding, "Do 'Vestigial Organs' Provide Evidence for Evolution?", Evolutionary Theory, sayı. 5, May 1981, s. 173)

Sonuçta evrimciler tarafından ortaya atılan körelmiş organlar senaryosu kendi içinde hem mantık hataları içermektedir, hem de bilimsel olarak yanlıştır. İnsanlarda, sözde atalarından miras kalmış olan hiçbir körelmiş organ yoktur. Çünkü insanlar diğer canlılardan rastlantılarla türememiş, bugünkü formlarıyla eksiksiz ve mükemmel bir biçimde yaratılmışlardır.

Körelmiş Organlar Tezini Çürüten Yeni Bir Araştırma Daha

Atların bacakları üzerinde yapılan son araştırma evrimcilerin "körelmiş organlar" tezine yeni bir darbe vuruyor. 20 Aralık 2001 tarihli ünlü evrimci bilim dergisi Nature'da yayınlanan "Biyomekanizma: Zararlı Titretişimi Azaltan Araç" başlıklı makalede, önceleri körelmiş organ olarak nitelendirilen ve atların bacaklarında bulunan bazı kas elyaflarının aslında bacakta oluşan zararlı titreşimleri engelledikleri aktarılmaktadır.

Atların ve develerin bacaklarındaki 6 milimetreden az uzunluktaki kas elyaflarla, 300 milimetreden uzun olanlar tendonlarda birleşmektedirler. Bu kadar kısa kaslar hayvan hareket ettikçe sadece çok küçük milimetrelerle boy değiştirmekte ve karada yaşayan diğer büyük memeli canlılardan oldukça farklı gözükmektedirler. Bu canlılardaki tendon bağları pasif bir yay işlevi gördüğünden, evrimci bilim adamları kısa kas elyaflarının gereğinden fazla olduğunu düşünmekte ve bu kas dokularını evrim artıkları olarak adlandırmaktaydılar. Ancak yapılan bu son araştırma sayesinde evrimcilerin bu iddiasının da diğer körelmiş organlar örneklerinde olduğu gibi açıkça bir propaganda olduğu anlaşılmıştır. Ve bilim adamları tarafından gerçekleştirilen deneyler, kısa kas elyaflarının ayak yere vurdukça oluşan titreşimin olumsuz etkilerini azalttıklarını göstermektedir. Koşan bir hayvanın ayağı yere vurdukça oluşan titreşim, bacağı olumsuz olarak etkiler; titreşimin sıklığı oldukça yüksektir -örneğin: atta 30-40 Hz-. Bu kadar çok titreşim dalgası eğer bir engelleme olmazsa yerdeki ayağa mutlaka yansıyacaktır. Bacaktaki bu titreşimler kaçınılmaz bir sakatlanmaya yol açmaktadırlar, çünkü kemik ve tendon yorgunluktan kaynaklanacak zararlara karşı çok hassastır. Dolayısıyla yorgun kemikler ve tendon bağlarında tekrarlanan gerilme sakatlanmanın toplandığı yerler olacaktır. İşte tam bu noktada atların bacağında bulunan kısa kas elyafları devreye girmekte, bacaktaki titreşimi ve yorgunluğu azaltmaktadırlar.

Kısaca, atın anatomisinde yapılan bu araştırma evrimciler tarafından fonksiyonsuz olarak tanımlanan yapıların çok önemli fonksiyonları olduğunu ortaya çıkarmıştır. Başka bir deyişle bilimsel gelişmeler, evrim teorisi için kanıt gösterilen şeylerin aslında Allah'ın yaratmasındaki eşsiz tasarım için kanıt oluşturduğunu ispatlamaktadır. Rabbimiz bir ayette bize şöyle buyurur:

"Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir." (Bakara Suresi, 29)

Bu makale, Mercek Dergisi 12. sayı (Haziran 2002) 8. sayfada yayınlanmıştır.

Kaynak:
http://www.harunyahya.net/V2/Lang/xy/Pg/WorkDetail/Number/6902
 

yemliha

Asistan
Katılım
4 Mart 2009
Mesajlar
133
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
"Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir." (Bakara Suresi, 29)
Alemlerin Rabbi son noktayı koymuş
konularımız azaldığında bu konuyu daha değişik bir bölümde geniş bir katılımla inceleyeceğiz
 

mustapha_84

Doçent
Katılım
18 Aralık 2007
Mesajlar
520
Reaksiyon puanı
3
Puanları
18
Adam belki körelmiş organdan bahsederken kendisinin herhangi bir körelmiş organından bahsetmiş olabilir.
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
körermekten çok vücudumuzda işe yaramayan fazla olan bir organ veya uvuz var mı?acaba mükemmel yaratılmış olan canlılarda kusur aramak ancak ahmaklıktır.
 

nsgnc

Profesör
Katılım
6 Nisan 2008
Mesajlar
1,572
Reaksiyon puanı
10
Puanları
218
Savundukları şeyler çürüyünce böyle ortadan kaybolurlar işte...
 

llavinya

Dekan
Katılım
9 Ekim 2006
Mesajlar
7,781
Reaksiyon puanı
92
Puanları
0
Dünyadaki hiçbirşeyin sebepsiz yaratılmadığını , gereksiz görülen tozun bile bir faydası olduğunu anlamak o kadar süreçten geçmiş demek.
oysa inanmak yeterdi. inançla açılan kapının ardında hepsinin bir açıklaması var.
 

yemliha

Asistan
Katılım
4 Mart 2009
Mesajlar
133
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
nihayet sizi buralarda görebildik amaç hasıl olmuştur
sizler buraya teşrif ettiğinize göre meseleler derin buraya yönlendirilmişsiniz
gelmekle ne iyi yaptınız bizde sizleri bekliyorduk öncüler geldi o niye gelmedi diye buyrun efendim
şimdi bir dökümanın son bölümünü veriyorum
konu yerleri burası değil bu türden belgelendirilmiş olarak aylarca abartısız yayın yapabilirim
bu bölümde kardeşlerim oyuna gelmez burası gündem bölümü değil uğraşılarınız boşuna
Sonuç

Kitapçığın başından bu yana incelediklerimiz bize somut bir gerçeği göstermektedir: Evrim, bilimsel verilerle ispatlanan bir gerçek değil, çeşitli sahtekarlık ve beyin yıkama yöntemleri ile topluma telkin edilen bir yalandır. Evrim'i toplumlara telkin eden belirli güçler vardır. Evrim'i insanlara kabul ettirmeyi "en büyük görev" olarak kabul eden Masonluk, sözkonusu güçlerin en önemlisidir.
Sözkonusu güçlerin Evrim üzerinde bu kadar durmalar
ının nedeni ise açıktır: Evrim, dinin gösterdiği doğrulara karşı öne sürülebilecek tek iddiadır. Siyasi/ekonomik çıkarları nedeniyle, dindar değil, din-dışı bir dünyayı tercih eden güçlerse, bu nedenle tek çareyi Evrim'de bulmaktadırlar. Evrim, dine sırt çevirmek (ve çevirtmek) isteyenler için yegane yoldur. Bu nedenle ne denli tutarsız, saçma ve çürük bir yol olursa olsun, mutlaka ve mutlaka savunulmakta, telkin edilmekte ve kabul ettirilmektedir.
Bu nedenle Evrim'i savunan güçlerin içinde bulunduklar
ı konum aslında oldukça ilginçtir: Önce bir yalan uydurmakta, sonra bu yalana kendileri inanmakta ve sonra da onu diğer insanlara telkin etmektedirler. Tam da "onlar, hem ondan (Kuran'dan) alıkoyarlar, hem kendileri kaçarlar" (Enam, 26) ayetinde haber verildiği gibi.
Evrimcilerin içinde bulunduklar
ı bu durum, Kuran'da (yani Evrimcilerin yalanlamaya uğraştığı kaynakta) daha pek çok yerde ayrıntılarıyla anlatılır. Kuran, insanları inkarda ısrar etmeye neyin yönelttiğini çok hikmetli bir biçimde bildirir. Bu nedenle Evrimci (ve daha diğer inkarcı) düşünce yapısının altında neyin yattığını Kuran'dan öğrenmekte yarar var.
Kuran, her
şeyden önce, "iman"ın aslında son derece kolay ve doğal olduğunu vurgular: Canlıların öylesine mükemmel, öylesine hayret verici özellikleri vardır ki, bunların "rastlantılar sonucu" oluşmuş olması kesinlikle mümkün değildir. İnsan, bir yerde yazılı tek bir harfin bile kendi kendine mi oluşuğu, yoksa birisi tarafından mı yazıldığı sorusuna, açıkça "bir yazıcı tarafından yazılmıştır" cevabı verir. Harf varsa, yazar da vardır. Resim varsa, ressam da vardır. Yapılmış olan herşey, birisi tarafından yapılmıştır. Hiç bir şey, yaratılmadan var olmaz. Kuran, bu konuda insana şöyle seslenir:
"Yoksa onlar, hiç bir
şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar." (Tur, 35-36)
Sonsuz dengeye, sonsuz güzelli
ğe, sonsuz sanata sahip olan Evren ve içindekiler de kuşkusuz yaratılmış, yapılmıştır. Akıl ve vicdan sahibi her insan, bunu kolaylıkla farkedebilir ve tüm varlıkların bir Yaratıcı'nın eseri olduğunu rahatlıkla kavrayabilir.
Ama tüm insanlar ak
ıl ve vicdan sahibi değildir. Bazıları, akıl ve vicdanlarını, tutku ve bencillikleri nedeniyle, "örtmüşlerdir". (Allah’ı inkar etme anlamına kullanılan "küfür" kelimesi, Arapça’da "örtme" anlamına gelir.) Onlar, olayları vicdan kıstasına göre—dolayısıyla tabusuz ve önyargısız olarak—değerlendirmezler. Tam tersine, olayları değerlendirirken, kendi "istek ve tutku"larını kıstas olarak kabul ederler. Gerçeği, bu tutkulara göre yönlendirir ve tahrif ederler. Kuran, bu gibilerin durumunu şöyle tarif ediyor:
"Kendi istek ve tutkular
ını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı)dırlar." (Furkan, 43-44)
"
İstek ve tutkuların" (yani hevanın) ilah edinilmesi, özgür bir biçimde akletme yeteneğini ortadan kaldırır ve insanı ayetin bildirdiği "akılsızlık" boyutuna indirir. Böyle bir insan, karşılaştığı herşeyi kendi istek ve tutkularının bağımlısı olarak yorumlayacaktır. Böylece, karşılaştığı şeylerin Yaratıcı'yı tanıtmak amacıyla yaratılmış birer "ayet" olduğu bilincinden tümüyle kopar. Hayat, onun için, Allah’ın ayetlerinin görüleceği ve "verilmiş" bir süre değil, nasıl var olduğu belli olmayan, istek ve tutkuları tatmin etme fırsatıdır.
Hayat
ı bir kez böyle kabul ettikten sonra, istek ve tutkular (heva) ona yeni emirler verecektir: Bu tutkuların tatmin edilebilmesi için—ki aslında hiçbir zaman tatmin edilemez—birinci şart, Allah’ın varlığını tanımamak, ya da gözardı etmektir. Böylece, istek ve tutkularını ilah edinen insan, "kendi başına ve sorumsuz" olacağını sanır. Kuran, insanın kapıldığı bu psikolojiyi özellikle vurguluyor:
"
İnsan, ‘kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir ‘düzen içinde biçim verdi’." (Kıyamet, 36-38)
Evet, insan, hayat
ının başlangıcında "akıtılan meniden bir damla su"dur. Allah, ona bir "düzen içinde biçim" vermiştir. Ama aklını örten bencil istek ve tutkuları ise, ona, bunları inkar etmesini emretmektedir. Kim tarafından, nasıl ve neden yaratıldığını unutmasını, öleceğini göz ardı etmesini istemektedir. Geçmişini ve geleceğini unutup, yalnızca içinde bulunduğu "an"ı yaşamasını telkin etmektedir. Zaten, Kuran’ın inkarcıları hayvanlarla bir tutmasının bir nedeni de budur: Hayvanlar geçmiş ve geleceği değil, yalnızca içinde bulundukları "an"ı yaşarlar...
Bencil istek ve tutkular
ına esir olan insanın içine düşğü bu batak, Kuran’ın Kehf Suresi’nde anlatılan, biri müslüman diğeri inkarcı olan iki kişi arasındaki diyalogda da özlü bir biçimde tarif edilir. 37, ayette, müslüman, diğerine şöyle der: "Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin?"
Ama ba
şta da belirttiğimiz gibi, bazı insanlar kendilerini "topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı" inkar etmekte inatçıdırlar. Çünkü "...şüphesiz, insanların çoğu fasıklar(doğru yoldan sapanlar)dır." (Maide, 49)
Ço
ğunluğu oluşturan ve Allah’ı değil, bencil istek ve tutkularını ilah edinmeleriyle müminlerden ayrılan bu insanlar, az önceki ayette bildirildiği gibi, kendilerini "kendi başına ve sorumsuz" olarak görmek istemektedirler. Yaratılmış olduklarını ve dolayısıyla Yaratıcı'larına karşı sorumlu oldukları gerçeğini reddetmek istemektedirler.
İşte Evrim Teorisi bu isteğin bir ifadesidir. Teori, insanın "kendi başına ve sorumsuz" olduğu şeklindeki kuruntuya zemin hazırlar. İlginçtir, Evrimci bir "bilim adamı", bu gerçeği, tam da Kuran'daki ifadeyi kullanarak, şöyle gözler önüne seriyor:
"
İnsan, kainatta anlama kapasitesine ve potansiyeline sahip tek varlıktır. Şuursuz ve akılsız maddelerin bir ürünüdür. Böylece dünyaya gelişini kendisi başarmış olan insan, sadece kendisine karşı sorumludur. İnsan kainatta yaratıcı, kontrol edici bir güce sahip değildir. Fakat kendisinin ustası ve amiridir. Bu bakımından insan, kendi kaderini kendisi tayin ve idare etmelidir." (Simpson G. G., Life of Past, Yale University Press., New Hoven)
K
ısacası Evrim, insana, Allah tarafından yaratılmış ve yalnızca da O’na karşı sorumlu olduğu gerçeğini reddettirmeye çalışan ve onu "zanna uymaya" çağıran bir safsatadır. Oysa ki "zan ise, haktan hiç bir şeyi sağlayamaz." (Yunus, 36)
Önceki sayfalarda Evrim'in din-d
ışı güç merkezleri tarafından topluma telkin edildiğini sık sık vurgulamıştık. Bu güçlerin Evrim'e bu denli sarılmalarının nedeni, üstte belirtilen şeydir: Evrim'in insana "başıboş ve sorumsuz" olduğu "zan"nını vermesi ve ona Allah'ın kulu olduğunu inkar ettirmesi...
Masonlukla sembolle
şen bu güçler, bu "zan"na hem kendileri uymakta, hem de başka insanları bu "zan"na uymaya sürüklemektedirler. Çünkü güçlerin temel özelliği, "istek ve tutku"larına (heva) tapmalarıdır. Bu tutkular, onlara, diğer insanlara hükmetme arzusu verir. Bunun gerçekleşebilmesi için de, diğer insanların da aynı yapıya girmesi, yani "istek ve tutku"larını ilah edinmesi gerekir.
Böylece toplu bir inkar sistemi do
ğmuştur ve bugün de halen işlemektedir. Ancak Evrim ve benzeri çürük dayanaklar (ideolojiler gibi) üzerine kurulu olan bu sistem, sonuçta sistemi yönetenleri de, sisteme tabi olanları da felakete götürecektir.
Felaket, Allah'
ın azabıdır, Cehennemdir. Kuran, Allah'ı tanımayan sistemin her iki kanadının da (yönetenler ve yönetilenler) ahirette ne durumda olacağını şöyle anlatır:
"Onlar
ın tümü-toplanıp (kıyamette) Allah'ın huzuruna çıktılar da zayıflar (müstaz'aflar) büyüklük taslayanlara (müstekbirlere) dedi ki: 'Şüphesiz, biz size tâbi idik; şimdi siz, bizden Allah'ın azabından herhangi bir şeyi önleyebiliyor musunuz?' Dediler ki: 'Eğer Allah bize doğru yolu gösterseydi biz de sizlere doğru yolu gösterirdik. Şimdi yakınsak da, sabretsek de farketmez, bizim için kaçacak bir yer yoktur'." (İbrahim, 21)
"
İnkâr edenler dedi ki: 'Biz kesin olarak, ne bu Kur'an'a inanırız, ne ondan önceki (indirile)ne.' Sen o zulmedenleri, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak görsen; sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip-çevirir (birbirlerine yöneltirler). Za'fa uğratılan (müstaz'af)lar, büyüklük taslayanlara derler ki: 'Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler mü'min (kimse)ler olurduk.'
Büyüklük taslayanlar, za'fa u
ğratılan (müstaz'af)lara dediler ki: 'Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu-günahkarlardınız.'
Za'fa u
ğratılanlar da büyüklük taslayanlara: 'Hayır, siz gece ve gündüz hileli düzenler (kurup) bizim Allah'ı inkar etmemizi ve O'na eşler koşmamızı bize emrediyordunuz' dediler. Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını saklarlar; biz de inkâr edenlerin boyunlarına halkalar geçirdik. Onlar, yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?"
(Sebe, 31-33)
Madem inkar
ın sonucu budur, öyleyse insan, ölüm kendisine gelmeden önce oturup düşünmelidir. Toplumun düşüncesini perde arkasından yönlendiren ve insanları Allah'ı inkar etmeye sürükleyen bazı güçlerin telkinlerine, ya da kendi bencil istek ve tutkularına göre değil, vicdan ve aklıyla düşünmelidir.
O zaman a
şağıdaki ayetlerde ifade edilen gerçekleri görebilir:
"Sizleri Biz yaratt
ık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz?
Bizim önümüze geçilmi
ş değildir; (Yerinize) Benzerlerinizi getirip-değiştirme ve sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde-inşa etme konusunda. Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?
Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız. (Şöyle de sızlanırdınız:) 'Doğrusu biz, ağır bir borç altına girip-zorlandık. Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık.'
Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?...
Şu halde büyük Rabbini ismiyle tesbih et."
(Vakıa Suresi, 57-74)http://us2.harunyahya.com/Detail/T/...HIN_EN_BUYUK_BILIM_SAHTEKARLIGI_EVRIM_TEORISI
 

Cursed

Asistan
Katılım
26 Eylül 2006
Mesajlar
180
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
Adnan Oktar 'ı (nam-ı değer Harun Yahya 'yı) bu konuda kaynak olarak kabul etmek ne kadar cevap olur bilemiyeceğim.
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Adnan Oktar 'ı (nam-ı değer Harun Yahya 'yı) bu konuda kaynak olarak kabul etmek ne kadar cevap olur bilemiyeceğim.
sebebini açıkarsan bizde aydınlanırız neden bu insandan bu kadar rahatsız oluyorsunuz bizi kişiliği değil yaptığı çalışmalar ilgilendirir.;);)
 

nsgnc

Profesör
Katılım
6 Nisan 2008
Mesajlar
1,572
Reaksiyon puanı
10
Puanları
218
sebebini açıkarsan bizde aydınlanırız neden bu insandan bu kadar rahatsız oluyorsunuz bizi kişiliği değil yaptığı çalışmalar ilgilendirir.;);)

Doğru söyleyince böyle konuşurlar işte.
 

eray045

Rektör
Katılım
12 Nisan 2008
Mesajlar
12,600
Reaksiyon puanı
250
Puanları
243
nihayet sizi buralarda görebildik amaç hasıl olmuştur
sizler buraya teşrif ettiğinize göre meseleler derin buraya yönlendirilmişsiniz
gelmekle ne iyi yaptınız bizde sizleri bekliyorduk öncüler geldi o niye gelmedi diye buyrun efendim
şimdi bir dökümanın son bölümünü veriyorum
konu yerleri burası değil bu türden belgelendirilmiş olarak aylarca abartısız yayın yapabilirim
bu bölümde kardeşlerim oyuna gelmez burası gündem bölümü değil uğraşılarınız boşuna
ne dediğini pek anlamadım ama kendi kendine gelin güvey olmuşun..
 

yemliha

Asistan
Katılım
4 Mart 2009
Mesajlar
133
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ne dediğini pek anlamadım ama kendi kendine gelin güvey olmuşun..
yok anlamışsındır yinede tekrar edeyim
ben gündemde poliitika yaparım tartışırım bilirim sen korunmalısın yinede tartışır banlanırız
sizler özel olarak buralara yönlendirildiniz gündemde nasılsa buradada deniyorsunuz sonra diğerleri gelecek yönlendirdiğiniz yeni!!!lerle bu güzel bölümü mahfettiniz üzülmeyin konulara devam edeceğiz
yanlız şunu bilmenizi isterim
bu bölümde politika veya başka birşey yapmayın inanış ve din konusunda edeb dahilinde tartışalım ayanlız arkadaşların edeb dahilinde olsun seninke karşılaşmamız eskilere dayanıyor o zaman
tartışacağınız konuyu ö.m ile bana ilet gündeme geleyim
 

BaRY

Profesör
Katılım
27 Aralık 2007
Mesajlar
1,635
Reaksiyon puanı
12
Puanları
218
Bu forumda evrim ne demek daha onu bilmeyenler, oradan buradan kopyaladıkları yazılarla artizlik yapıyorlar.Bilmediğiniz konulara burnunuzu sokmayın, ya da gidin o konular üzerine eğitim alın.
 

karcx

Profesör
Katılım
26 Şubat 2009
Mesajlar
2,391
Reaksiyon puanı
39
Puanları
0
Bu forumda evrim ne demek daha onu bilmeyenler, oradan buradan kopyaladıkları yazılarla artizlik yapıyorlar.Bilmediğiniz konulara burnunuzu sokmayın, ya da gidin o konular üzerine eğitim alın.

O zaman aç bir konu öğret...
Neden hep sabote ediyorsun konuları...
 

yemliha

Asistan
Katılım
4 Mart 2009
Mesajlar
133
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bu forumda evrim ne demek daha onu bilmeyenler, oradan buradan kopyaladıkları yazılarla artizlik yapıyorlar.Bilmediğiniz konulara burnunuzu sokmayın, ya da gidin o konular üzerine eğitim alın.
bak arkadaş
o konuda diyaletik materyalizmin temel ilkeleri konusunda panel bile düzenleyebiliriz üreyen kofullardanda bahsedebiliriz irticalen google olmadan
seni temin ederimki materyalizm ve evrim hakkında klipli olmak üzere aylarca konu açaçak malzemeye sahibim daha fazlası da olabilir ama o konular bu bölümün değil burada açamam ama kendi sitemizde ayrı evrim teorisi bölümü koyduk kısmetse başlayacağız[isim vermem kimseyi yönlendirmem
lütfen diğer guruba!!dahil değilseniz konulara serinkanlı yaklaşın bilgilerinizi paylaşın
 

eray045

Rektör
Katılım
12 Nisan 2008
Mesajlar
12,600
Reaksiyon puanı
250
Puanları
243
yok anlamışsındır yinede tekrar edeyim
ben gündemde poliitika yaparım tartışırım bilirim sen korunmalısın yinede tartışır banlanırız
sizler özel olarak buralara yönlendirildiniz gündemde nasılsa buradada deniyorsunuz sonra diğerleri gelecek yönlendirdiğiniz yeni!!!lerle bu güzel bölümü mahfettiniz üzülmeyin konulara devam edeceğiz
yanlız şunu bilmenizi isterim
bu bölümde politika veya başka birşey yapmayın inanış ve din konusunda edeb dahilinde tartışalım ayanlız arkadaşların edeb dahilinde olsun seninke karşılaşmamız eskilere dayanıyor o zaman
tartışacağınız konuyu ö.m ile bana ilet gündeme geleyim

din hasas konu..
şu bölümde bir tane falso iletimi bul , sana hak vericem
ezbere konuşmayalım..
böyle yaparak başlıkta polemiği yaratan sensin..
git baştan bi oku..
başka bişey yazmayacağım bu konuya..

ayrıca aslı astarı olmadan suçlayıcı ifadeler kullanıp günah işliyorsun... neyse muhattap olmayacağım..
 

BaRY

Profesör
Katılım
27 Aralık 2007
Mesajlar
1,635
Reaksiyon puanı
12
Puanları
218
O zaman aç bir konu öğret...
Neden hep sabote ediyorsun konuları...
Kardeşim "körelmiş organlar " gibi bir konuda sadece 2 organdan oluşmaz, oluştuğunu düşünüesen çok sığ düşünmüş olursun, böyle bir konuyu tabiki sabote ederim, iki paragrafla bi teoriyi çökertemezsin.Körelmiş organları en azından çevrendeki hayvanların ayaklarına bakarak görebilirsin.Ben o hayvanların kemiklerini teker teker inceleyen, şekillerini şemallerini, paleontolojilerini inceleyen biriyim.Bu şekilde saçma açılan, amacı kısa süreli bir tartışma yaratmayı amaçlayan, amacı evrim teorisini yüceltmek veya çürütmek olan her konuyu sabote ederim.Çünkü evrim burada konuşulacak kadar basit bir konu değil.
 

karcx

Profesör
Katılım
26 Şubat 2009
Mesajlar
2,391
Reaksiyon puanı
39
Puanları
0
Kardeşim "körelmiş organlar " gibi bir konuda sadece 2 organdan oluşmaz, oluştuğunu düşünüesen çok sığ düşünmüş olursun, böyle bir konuyu tabiki sabote ederim, iki paragrafla bi teoriyi çökertemezsin.Körelmiş organları en azından çevrendeki hayvanların ayaklarına bakarak görebilirsin.Ben o hayvanların kemiklerini teker teker inceleyen, şekillerini şemallerini, paleontolojilerini inceleyen biriyim.Bu şekilde saçma açılan, amacı kısa süreli bir tartışma yaratmayı amaçlayan, amacı evrim teorisini yüceltmek veya çürütmek olan her konuyu sabote ederim.Çünkü evrim burada konuşulacak kadar basit bir konu değil.
Ne alaka biz ne diyoruz sen ne diyorsun..
Kardeşim aç bir evrim konusu orda tartış...
Çok mu zor ?
Sende evrimi bize öğret biz de öğrenelim..
Korkma çabuk öğreniriz..
 

kaforummp

Öğrenci
Katılım
2 Mart 2008
Mesajlar
22
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
sıtede 2 yazı okudum ve 2 sınde de harun yahya hakkında olumsuz goruslerı olan arkadas lara denk geldım.
1. basın ve televızyonların şişirme ebru simsek hikayeleri sonucu tanıdım harun yahya yı
kım bu ıkıde bır dava acılıyo ne yapmıs olabılır kı dıye dayandım google a :D
sürekli dava larla gecmiş hayatı hatta abarmıslar deli demişler yetmemiş birde uyusturucu olayı var ki tam fıkra gibi
2. harun yahya yı ilmi bakımdan yetersiz görmek icin en azından 1 kitap ortaya koyacak kadar bilgi birikimin olmalı cünkü adamın 300 e yakın kitabı var. kitapları yalanlaya bilseler darwinizm e inanan saflar başarılı olurdu. bırakın yalan lamayı ses cıkaramıyorlar :D
3. dünya harun yahyayı tanıyor bız hala basının bıze ogrettıklerı ıle adama saldırıyoruz
vayy senmisin darwin abıme laf soleyen :D


nette gecirdiginiz 10 saatin 10\1 i sadece 1 gün harun yahya ya ayırın ve adamın derdi neymiş ne için ugras veriyomus bunu araştırın sonra oturup dusunun bu adam kara cahıl mi
degilmi.
sadece yahudi basınının sizlere ve bizlere ögrettikleri yalanlar la yetinmeyin artık
 

Helitron

Asistan
Katılım
3 Kasım 2006
Mesajlar
128
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
sıtede 2 yazı okudum ve 2 sınde de harun yahya hakkında olumsuz goruslerı olan arkadas lara denk geldım.
1. basın ve televızyonların şişirme ebru simsek hikayeleri sonucu tanıdım harun yahya yı
kım bu ıkıde bır dava acılıyo ne yapmıs olabılır kı dıye dayandım google a :D
sürekli dava larla gecmiş hayatı hatta abarmıslar deli demişler yetmemiş birde uyusturucu olayı var ki tam fıkra gibi
2. harun yahya yı ilmi bakımdan yetersiz görmek icin en azından 1 kitap ortaya koyacak kadar bilgi birikimin olmalı cünkü adamın 300 e yakın kitabı var. kitapları yalanlaya bilseler darwinizm e inanan saflar başarılı olurdu. bırakın yalan lamayı ses cıkaramıyorlar :D
3. dünya harun yahyayı tanıyor bız hala basının bıze ogrettıklerı ıle adama saldırıyoruz
vayy senmisin darwin abıme laf soleyen :D


nette gecirdiginiz 10 saatin 10\1 i sadece 1 gün harun yahya ya ayırın ve adamın derdi neymiş ne için ugras veriyomus bunu araştırın sonra oturup dusunun bu adam kara cahıl mi
degilmi.
sadece yahudi basınının sizlere ve bizlere ögrettikleri yalanlar la yetinmeyin artık

ulan allahın sazanı sanki o kitapları kendisi hazırlayıp yazıyor...
ben hayatında 300 tane kitap yazmış bir bilim adamı dünyada bilmiyorum, bilen varsa yazsın buraya...
kitapların amacı belli, evrim teorisinin gücünü gittikçe artırdığı bir dönemde dini kullanarak kendi gücünü kaybetmemeye çalışıyor, sen ve senin gibiler bu adama kanıp planlarına ortak oluyorsunuz...
adamın kitapları avrupa birliğinde daha geçenlerde yasaklandı...
 

annttiigs

Profesör
Katılım
7 Şubat 2007
Mesajlar
2,589
Reaksiyon puanı
24
Puanları
218
ulan allahın sazanı sanki o kitapları kendisi hazırlayıp yazıyor...
ben hayatında 300 tane kitap yazmış bir bilim adamı dünyada bilmiyorum, bilen varsa yazsın buraya...
kitapların amacı belli, evrim teorisinin gücün................

seviye beyler seviye.
 
Üst