Kedigiller

Bu konuyu okuyanlar

karasoy

Asistan
Katılım
29 Ağustos 2012
Mesajlar
470
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0





Çita




Kedigiller ailesinden, saatte 112 km koşabilen en hızlı kara hayvanı. “Gepard” veya “av leopardı” da denir. Afrika’nın Cezayir’inden Asya’nın Hindistan’ına kadar uzanan bölgede rastlanır. Küçük kulaklı, uzun bacaklı olup, sarımtrak kahverengi postu siyah beneklidir. Bazan leopar (pars) ile karıştırılır. Leoparda benekler halkalı, çitada ise doludur. Ayrıca çitanın gözlerinin altından çenelerine doğru birer siyah çizgi uzanır. 75 santimetrelik kuyruğu ile beraber 210 cm boyunda, 50 kg ağırlıktadır. Yüksek otlar arasında gizlenerek antilop, ceylan, tavşan gibi memelileri avlar. Avına 112 kilometrelik bir hızla saldırır. Bu hızı 400-500 metre sonra düşmeye başlar. Bu mesafe içerisinde yakalanmayan avları pençesinden kurtulabilirler. Çita, tırmanamaz ve tırnaklarını kediler gibi pençenin içine çekemez. Ehlileştirilerek, ceylan ve antilop avında başarıyla kullanılır. Hindistan recaları böyle avlara çok meraklıdır. Avcılar çitayı at sırtında takip ederler.


Belirli üreme mevsimleri olmayıp, her yıl 95 günlük gebelik döneminden sonra gözleri kapalı 2-4 yavru doğurur. Bunların gözleri iki hafta sonra açılır, postları koyu beneklidir. Genellikle yalnız avlanan çitalar, bazan aile topluluğu halinde de avlanırlar. Postu, kürk için beğenildiğinden sayıları hayli azalmıştır.



Aslan




Kedigiller ailesinin en büyük etoburu. Geniş alınlı, güçlü çeneli, uzayıp çekilebilen tırnaklı, sarımtrak kısa ve yatık tüylüdür. Kuyruğunun ucu püsküllüdür. Erkek aslanın başının etrafı uzun ve güzel bir yele ile süslüdür. Omuzlarının üzerine kadar dağılan bu perçem, kızdığı zaman kabarır.


Görkemli yelesi, olağanüstü kuvveti, azamet ve cesaretinden dolayı “Hayvanlar Kralı” olarak tanınır. Yelenin boyun ve göğsü sarış şekline göre; Berber aslanı, Senegal aslanı, İran aslanı, Hindistan aslanı, Kap aslanı gibi çeşitlere ayrılırlar.


Aslanın dili büyük ve diken gibi sert kıllarla örtülü olduğundan, yalarken avının derisini ve iri kemiklerin etini sıyırır. Bu dehşetli hayvan, pençesi ile avladığı canlı hayvanlarla geçinir. Kendi avından karnını doyurunca geriye kalanı terk edip, bir daha o leşi yemez. Hayvanat bahçelerinde bulunan aslanlara günde 5-6 kg taze öküz veya dana eti verilir.


Aslan; kuvvet, çeviklik ve cesaret sembolüdür. O kadar kuvvetlidir ki, kuyruğunun bir darbesi ile bir insanı devirebilir. Bir pençe darbesi ile de bir atın bel kemiğini kırar. Gece, dere ve ırmak kenarlarındaki sazlıklarda pusuya yatarak su içmeye gelen ceylan, maymun ve zebra gibi hayvanları bekler ve 60-70 km hızla avının üzerine hücum ederek yakalayıp, parçalar. Dolaşmasına ve avlanmasına mani olan sık ağaçlı ormanlardan kaçınır. Bütün gününü gölgede uyumak ve kendine çektiği muhteşem ziyafeti tembel tembel sindirmekle geçirir. Gece bastırınca birden canlanır; zira aslan için avlanmanın tam zamanıdır. Genellikle tek başına, bazan da bir kaç aslan beraber avlanır. Aslanlar aç gözlü değildir, av için kendi aralarında döğüşmezler. Bir kaç aslan aynı avdan beraberce karınlarını doyururlar. Erkeğinden daha ufak-tefek olan dişi, en az erkek aslan kadar yırtıcıdır.


Bir sıçrayışta 4-5 m uzağa atlar. Fil ve gergedandan başka büyük hayvanların hepsine saldırır. Kükremesi dehşetli ve korkunç olup, geceleri kükrediği zaman yarım saatlik mesafedeki hayvanlar bile korku ve heyecandan ürkerler.


Aslanın kuvvet ve cesaretine rağmen; insanlar, üstü dal ve otlarla örtülü bir çukura düşürmek gibi bazı tuzaklarla onu yakalarlar. Bazı Afrika yerlileri etini yerler. Birçok bölgelerde de tüyünden halı dokurlar. Aslan acıkmadıkça hiç bir hayvana saldırmaz. Kendisine hücum edilmedikçe insanlara dokunmaz. Böyle olmakla beraber bir defa insan etinin tadını aldı mı, insanlar için ciddi bir tehlike teşkil eder. Tarihe geçmiş insan avcısı aslanlar vardır. Aslan ehlileştirilebilir. Birçok oyun öğretilebilir, fakat gerçek manada evcilleştirilemez.


Çiftleşme mevsimleri değişiktir. Dişi aslan çiftleşmeden 108 gün sonra 3-4 (bazan altı) yavru doğurur. Yavrular gözleri açık doğarlar. Yavrularını üç ay emzirir. Önceleri baş ve ayakları benekli sırt ve kuyrukları enine çizgilidir. Zamanla bu lekeler kaybolur. Anne ve babaları tarafından üç yaşına kadar korunarak yetiştirilirler. Üç yaşını dolduran erkek yavruların yeleleri çıkmaya başlar, yedi yaşında olgunlaşırlar.


İnsanoğlu mümkün olduğu kadar aslanı, bulunduğu yerden uzaklaştırmıştır. Mısır, Asur ve Pers hükümdarları, aslanlarla savaşmayı sembolik görev olarak kabul etmişlerdir. On yedinci yüzyılda bir Moğol hükümdarı 100.000 askerle aslanları avlamıştır. 40 yıllık bir dönem içinde Romalılar, Roma’ya 50.000’den fazla aslan getirmişti.

Geçen yüzyılın sonlarında Afrika ve Hindistan’ın bazı bölgeleri hariç, her yerde aslanların nesli tükendi. İnsafsızca katledildiler. Güney Afrika’da çiftliklerin ve medeniyetin yayılmasıyla, 1860 sonuna kadar vuruldular, tuzağa düşürüldüler ve zehirlendiler. En kibar cinslerinden olan siyah yeleli Kap aslanının soyu tüketildi. Bugün bazı ülkelerde özel kanunlarla nesilleri korunmaya çalışılmaktadır.


Leoapar



Leopar, (Panthera pardus) etçil bir memeli türü. Pars olarakta bilinir. Familyası: Kedigiller (Felidae). Yaşadığı yerler: Asya ve Avrupa’nın birçok yerinde. Özellikleri: Açık sarımtrak postu, halkalı siyah beneklidir. Vücut uzunluğu 1,5 metre, kuyruğu 1 metre, ağırlığı 50 kg kadardır. İyi sıçrayıcı ve ağaca tırmanıcıdır. Antilop ve diğer memelileri avlar. Ömrü: 20 yıl kadar. Çeşitleri: Karapanter, İran parsı, Cava parsı, Afrika parsı, Çin parsı gibi çeşitleri mevcuttur.

Kedigiller ailesinden, Asya ve Afrika’da yaşayan yırtıcı bir memeli. Pars veya Panter olarak da bilinir. Kaplan ve aslandan daha küçük ve hafiftir. Kuyrukla beraber 210-270 cm boyunda, 50 kg kadar ağırlıktadır. Ağırlığı 90 kg gelenlerine pek az rastlanır. Postu açık sarı olup, sırt ve yan taraflarında siyah halka şeklinde benekler bulunur. Beneklerin orta kısımları post renginden daha koyudur. Beneklerinden dolayı bâzan çita ve jaguar ile karıştırılır. Leoparın benekleri halkalı, çitada ise doludur. Ayrıca, çitanın gözlerinin altından çenelerine doğru birer siyah çizgi uzanır. Jaguarın koyu çemberlerinin ortasında ise küçük siyah bir leke bulunur. Leopar bulunduğu yere çabuk adapte olur. Postundaki lekeler çevreden ayırt edilmesini güçleştirir. Ona üstün bir kamuflaj kâbiliyeti sağlar. Bu sâyede avlarına rahatlıkla yaklaşır. Yarı çöllerde sulak ormanlarda ve dağlarda bulunur. Türkiye’de güney Toroslar ve Aydın civarında tek tük görülür. Rengi genellikle açık sarı olmakla berâber Doğu Hint Adalarında siyah postlu olanlarına da rastlanır. Buna kara panter denir. Bu takdirde yine üzerinde siyah parlak halka izleri bulunur.

Evcil sığır ve koyunlara, maymun, geyik ve antiloplara pusu kurar. Sinsi, hilekâr ve yırtıcıdır. Evlere girerek evcil köpekleri boğar ve götürür. Maymun ve köpek etine düşkündür. Avını ensesinden ısırarak, boynunu kırarak veya şahdamarını keserek öldürür. Çoğunlukla yağmacılara karşı tedbir olarak avını, boynundan sürükleyerek bir ağacın yüksek dalına çıkararak yer. İnsan yiyenleri de vardır. Leoparlar üreme mevsiminin dışında yalnız dolaşmayı severler. Genellikle gece aktiftirler. Pusuya yatarak avına sıçrar veya ağaç dallarına çıkarak altından geçen hayvanların sırtına atlar. Asya’da yaşayanlarına çoğunlukla pars, Afrika’da yaşayanlarına Leopar denir. Yırtıcı hayvanların en tehlikelisidir. Günde bir sürüyü boğmaktan çekinmez.

20 yıl kadar yaşar. Yılın herhangi bir ayında eşleşir. 98-105 gün gebe kalır. Dişisi, bir kaya oyuğunda veya devrik bir ağacın kökleri arasında gözleri kapalı 2-5 yavru doğurur. Yavruların gözleri 10 gün sonra açılır. Gelişince annelerinin avına yardım ederler. 2 yaşında annelerinden ayrılırlar.İnsanlar leoparları, hayvanlarını öldürdükleri, bâzan da insanlara saldırdıkları ve postları için avlarlar.

Kuyrukla beraber 210-270 cm boyunda, 50 kg kadar ağırlıktadır. Ağırlığı 90 kg gelenlerine pek az rastlanır. Postu açık sarı olup, sırt ve yan taraflarında siyah halka şeklinde benekler bulunur. Beneklerin orta kısımları post renginden daha koyudur.

Avını ensesinden ısırarak, boynunu kırarak veya şahdamarını keserek öldürür. Çoğunlukla yağmacılara karşı tedbir olarak avını, boynundan sürükleyerek bir ağacın yüksek dalına çıkararak yer.20 yıl kadar yaşar. Yılın herhangi bir ayında eşleşir. 98-105 gün gebe kalır. Dişisi, bir kaya oyuğunda veya devrik bir ağacın kökleri arasında gözleri kapalı 2-5 yavru doğurur. Yavruların gözleri 10 gün sonra açılır.


Kaplan







Kaplanın yaşadığı yerler: Asya’nın sazlık ve nemli ormanlarında. Özellikleri: Kedi cinsinin en büyük ve en yırtıcı memeli hayvanı. Erkeğin boyu üç metre, ağırlığı 250 kg kadardır. Aç kalınca köylere inerek hayvan ve insanlara da saldırır. Ömrü: 25 yıl kadar. Çeşitleri: Sibirya kaplanı, Sumatra kaplanı, Sunda kaplanı, Bengal kaplanı, Bali kaplanı, Hazar kaplanı, Çin kaplanı Ünlülarıdır.


Kedigiller familyasından tarçın renkli, postu kara çizgili yırtıcı bir memeli. Kuyruğu püskülsüzdür. Karnı beyazdır. Çizgili yüzünde de beyaz lekeler bulunur. Kaplanın memleketi Asya’dır. Kuzeyde Sibirya, güneyde Hindistan ile Malakka yarımadası arasındaki bölgede yaşar. Çizgili postu, otlu bataklık ormanlarında rahatça gizlenmesine yardımcı olur. Boş bulunan bina enkazları da kaplanlar için ideal barınaktır. Postunun rengi yaşadığı çevrenin rengine uyduğu için, uzaktan pek fark edilmez. Hindistan’ın Rewa bölgesinde yaşayan kaplanın postu kirli beyaz olup, üzerinde koyu kahverengi çizgileri mevcuttur. Gözleri, burnu ve ayak tabanları da pembedir. Yalnız veya grup halinde dolaşırlar. Kaplanların en küçüğü Sumatra, en irisi ise Sibirya kaplanıdır. Boyu kuyruğu ile dört metreye yaklaşır. Ağırlığı ise 325 kilogramdan fazla olabilir. Ortalama ömrü 25 sene kadardır.

Kaplan, aslana çok benzemesine rağmen, postunun çizgili ve yelesinin olmamasıyla ondan ayrılır. Aslan ile kaplandan meydana gelen melezin yelesi olabilir. Fakat kaplan esaret hayatında pek ender ürediği için bu cins melezlere pek nadir rastlanır.

Tehlikeli anlarda kendilerini suya atan kaplanlar rahatlıkla yüzebilirler. Sık çalılıklardan daha çok hoşlanan bu iri yapılı vahşi kediler, ağaca çok rahat tırmanırlar. Su bulunan yerleri tercih eden kaplanlar uzaklara gitmeden o bölgede gizlenerek avlanırlar. İnsan avcısı olmayan kaplanlar bu etin tadına alışınca, o bölge insanları için büyük bir tehlike arz eder. Böyle durumlarda köylerin bile terk edildiği Hindistan’da, kaplanların yiyip parçaladığı insan sayısı bine yaklaşır. İhtiyar, hasta kaplanlar kuvvetten düştükleri için normal avlarını yakalayamazlar. Bu durumda silahsız insanlara saldırırlar. Eskiden her sene Singapur’da 400, Cava’da 300 kadar insan, kaplanlar tarafından parçalanırdı. Belli bir çiftleşme mevsimi olmayan kaplanlar, 98-109 günlük bir hamilelik döneminden sonra, 2-4 yavru dünyaya getirir. Anne ve babanın büyüklüğü karşısında pek küçük olan bu yavrular 1-1,5 kg ağırlığında ve kedinin yarı büyüklüğündedir. İki haftalık oluncaya kadar gözleri kapalıdır. Anne tarafından büyük bir şevkatle bakılan yavrular, et yiyecek duruma gelinceye kadar sütle beslenir. Yavrularına dokundurtmayan anne kaplan, herhangi bir suretle yavrularına el değdirildiğinde korkunçlaşır. Küçük kaplanlar altı aylık olunca annelerinden gördükleri usullerle yavru avlamaya başlarlar. Bir yaşına gelince artık iyi bir avcı olurlar. İki yaşına kadar anneleriyle beraber bulunurlar. Dört senede erginleşirler.

Yırtıcı bir hayvan olan kaplan, geyik, antilop, dağ keçisi gibi yabani hayvanları avlamasının yanında koyun, at, inek gibi evcil hayvanları da parçalar. Bengal kaplanlarının bir senede altmış binden fazla koyun, at, inek parçaladıkları rivayet edilir. Hindistan’da yaşayan kaplanların başlıca besin kaynakları geyik, vahşi domuz ve tavus kuşudur. Çoğunlukla gece avcıları olmakla birlikte gündüz de avlanırlar.

Kafesteki bir kaplan günde 5-6 kg civarında et yediğine göre ormandaki hayvanın beslenmesi için daha fazla ete ihtiyacı vardır. Bir defada 20-25 kg et yiyebilir. Günlük et ihtiyaçları 8-10 kilogramdır. Su kenarlarında su içmeye gelen hayvanlara pusu kurar, sıçrayarak üzerine atılır, ön pençeleri ile yere yıkarak gırtlak ve boynundan ısırmak suretiyle öldürür. Bir sıçrayışta 6 metrelik engelleri aşabilir. Otçul av bulamadıkları zamanlarda timsah, kurbağa ve kertenkele de avlarlar. Bütün kaplanlar leş de yerler.

Kaplanın insanlara alışması güç olmakla beraber, evcilleştirilerek sirk gösterilerinde istifade edilmektedir. Korkuya kapıldığı zamanlarda parçalayıcı bir karaktere sahip olur.



Puma




Puma Familyası: Kedigiller (Felidae). Yaşadığı yerler: Amerika'nın dağlık ve ıssız sahralarında. Özellikleri: Boyu 1.5 metre, ağırlığı 120 kg kadar olabilen avcı bir memeli. Lekesiz postu, kahverengi-gri arasında değişir. İyi yüzücü, sıçrayıcı ve ağaca tırmanıcıdır. Ömrü: 20 yıl kadar. Çeşitleri: Yirmi yedi alt türü bilinmektedir.

Amerika kıtasında yaşayan, “kugar” veya “dağ aslanı” olarak da bilinen yırtıcı bir memeli. Uzunluğu 120, kuyruğu 70 cm kadardır. Ağırlığı 120 kg gelenleri vardır. Dişileri daha küçüktür. Küçük ve yuvarlak başlı bu hayvanın görünüşü, dişi aslana benzer. Yelesiz, kısa tüylü postu, kırmızımsı kahverengi tondan, griye kadar çeşitli renkler alır. Burun çevresinin bir kısmı, kulak ve kuyruk ucu siyahımtrak, boyun ve karın altı beyazdır. Postu tamamen siyah olanlara nadir rastlanır. Yavruları siyah benekli doğarlar, geliştikçe benekler kaybolur.

Puma, mükemmel bir avcıdır. Usta sıçrayıcı, yüzücü ve ağaca tırmanıcıdır. Durduğu yerden 6 metre mesafeye sıçrayabilir. 18 metre yükseklikten yaralanmadan atlayabilir. Güney Kanada'dan, Kuzey Amerika'ya kadar uzanan bölgenin dağlık, bataklık, sahra ve yüksek ormanlarında yaşayan ve oralardaki mağaralarda barınan müthiş bir hayvandır. Geyiklerin düşmanı olarak tanınırsa da yaşlı ve üreyemeyen geyikleri avladığından, daha sağlıklı bir sürünün üremesini sağlar. Gündüzleri bir mağarada uyuklar, sazlıklarda veya ağaçların üzerinde dinlenir. Akşamları avlanır. Üreme devresinin dışında yalnız dolaşır.

Sessizce avına yaklaşarak arkadan saldırır. Ense kökü veya boynundan ısırarak öldürür, karnını deşerek barsaklarını çıkarıp gömer, ziyafetten sonra kalanını çalı-çırpı ile örterek gizler. Ertesi gün yeni bir av bulamadığı takdirde tekrar buraya döner. İnsanlara ve evcil hayvanlara saldırır. Diğer kediler gibi mükemmel bir vücut esnekliğine sahiptir. Vücudu kaslı ve çeviktir. Keskin tırnaklarını pençelerinin içine çekebilir. Avları oklukirpiden, öküze kadar değişebilir. Geyik, kurt ve genç ayılara düşkündür. Avcı ve köpeklerden kaçar. Kıstırıldığında ağaçlara tırmanır. Bu hareketiyse onun rahatça vurulmasını sağlar. Her mevsimde üreyebilir. Dişi 90 günlük bir gebelikten sonra, gizli bir inde 3-5 yavru doğurur. İki yılda bir ürerler, 20 yıl kadar yaşarlar. Küçükken evcilleştirilebilir. Büyüdükçe keskin tırnaklarıyla halı ve duvarları yırtarak zararlı olmaya başlar. Çoğunlukla spor maksadıyla avlanmaktadır.




Jaguar



Kedigiller ailesinden, Güney ve Orta Amerika’nın sık ve bataklık ormanlarında yaşayan etçil bir memeli. 180-220 cm boyunda, 90 cm yükseklikte, 60-120 kg ağırlığındadır. Kuyruk uzunluğu 75 santimetreye varır. Kısa ve parlak tüylü postu, sırt tarafta kahverengi ve sarımtrak olup, kara çemberler biçiminde beneklerle kaplıdır. Karın kısmı ise açık beyazdır. Amazon Vadisinde yaşayan siyah jaguarlar da vardı. Bunların benekleri ancak aydınlıkta görülebilir. Jaguar, leopara çok benzer. İkisinde de deri siyah halkalı beneklerle kaplıdır. Fakat jaguarın bu beneklerinin ortasında siyah bir veya bir kaç nokta bulunur. Ayrıca, jaguar yalnız Amerika kıtasında yaşar.

Çene ve pençeleri çok kuvvetli olan jaguar, sabırlı ve kurnaz bir avcıdır. Gündüzleri dinlenip akşam karanlığında genellikle su kenarlarında avlanır. Su üstüne uzanan dallara yatar, su içmeye gelen hayvanları saatlerce pusu kurarak bekler. İyi yüzücü olduğundan avını su içinde de takip eder. Su içinde tapir, alligator ve timsahları avladığı gibi, ağaçlarda daldan dala atlayarak maymunları da avlar. İnsan dahil çeşitli memelilerle beslenen korkunç, yırtıcı bir hayvandır. Öldürdüğü avını bir yere taşıyıp yer. Artanını da yumuşak toprağa gömerek saklar. Kayalık yerlerde ise meydana bırakır. Balık ve leş de yiyecekleri arasındadır.
Üreme mevsimi dışında yalnız dolaşmayı sever. Genellikle haziran ayında çiftleşir. Dişisi 110 gün kadar sonra gözleri kapalı 2-3 yavru doğurur. Yavrular 2-3 yıl içinde erginleşirler. Bunları küçükken evcilleştirmek mümkünse de, büyüyünce insanlar için çok tehlikeli olurlar.

Asya Altın Kedisi




Asya altın kedisi (Catopuma temmincki), Temminck kedisi olarak da bilinir, kedigiller (Felidae) familyasından Hindistan'da ve Güneydoğu Asya'da yaşayan bir kedi türü.
Asya altın kedisi ormanlarda yaşar. Hiç lekesiz ve kalın olan kürkünün üst bölümleri koyu kızıl-kahverengi, alt bölümleri daha soluktur; yüzünde beyaz ve siyah benekler bulunur. Yetişkinlerin uzunluğu, 40-48 cm'lik kuyruğu dışında 75-85 cm'dir.
Kuşları ve küçük memelileri avlayarak beslenir; doğumdan önce ağaç kovuklarına ya da korunaklı yerlere sığınarak iki ya da üç yavru doğurur.


Borneo Altın Kedisi






Borneo altın kedisi (Catopuma badia), sadece Borneo'da yaşayan bir kedigil (Felidae) türü. Kedigiller familyasının en seyrek rastlanılan ve en az tanınan türüdür. Güneydoğu Asya'da yaşayan ama Borneo'da bulunmayan Asya altın kedisi ile yakın akrabadır.
Borneo altın kedisi, Asya altın kedisine benzemekte ama ondan daha küçüktür. Vücut uzunluğu 53-70 cm, kuyruk uzunluğu 32-39 cm'ye ulaşır ve ağırlıkları 3-5 kg'ya varabilir.İki ayrı renkte olabilirler. Kızılkahverengi olanları daha sık görülürken, gri renkli olanlara daha seyrek rastlanılır. Karın kısımları daha açık renkli ve benekli olur.
Borneo altın kedileri sıkı tropik ormanlarda ve kayalık bölgelerde yaşar. Beslenmesi hakkında fazla bilgi bilinmemektedir. Gece aktif olduğu, küçük memelileri, kemirici, maymun ve kuş avladığı tahmin edilir.

TÜRÜ MALESEF TEHLİKEDE!...


Pallas Kedisi






Pallas kedisi kedigiller familyasından Tibet'ten Sibirya'ya kadar uzanan bölgedeki çöllerde,kayalık ve dağlık yerlerde yaşayan kedi türüdür.

Yaklaşık evcil kedi iriliğinde olan pallas kedisinin yumuşak postu soluk gri yada açık kahverengidir.Kuyruğunun ucu halkalıdır.Bazı bireylerinin vücüdünda belirsiz koyu benekler bulunur.Vücudunun alt bölümündeki tüyler üst bölümündekilerin yaklaşık 2 katıdır.Pallas kedisinin vücut uzunluğu 25-30 cm'lik kuyruğu dışında 45-60 cm,ağırlığı 2.5-3.5 kg'dır.Öbür kedigillerden farklı olarak gözleri geniş kafasının daha yukarısında,kulakları ise daha aşağısında yer alır.Göz ve kulaklarının konumu sayesinde, kayaların ardından baktığında avı olan pika ve kemiriciler gibi küçük memeliler ile beslenir.Kuşlar tarafından olabildiğince az bir bölümü görünür.






Devamı ve Kaynak : http://kedi-giller.blogspot.com/p/kedigilleri-taniyalim_9641.html
 
S

SDN Okuru

SDN Okuru
Yanlışın var , kedigillerin en büyüğü KAPLANdır.
 
Üst