İşte yaratılış hikayesi

saha

Asistan
Katılım
12 Mart 2008
Mesajlar
123
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Allah inancını sorgulayanların aklına ilk gelen soru budur. Bu soru mantıklı bir örnekle açıklanıyor. Bakın nasıl?

Yaratan hakkında bu ve buna benzer mantıksal bir doğruya oturmayan pek çok sorular üretilmekte.

"Allah, kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi?", "Allah’ın canı sıkılmıyor mu?", "Her şeyi Allah yarattı. Peki Allah’ı kim yarattı".. vs.

Bu tür sorulara uzun uzun cevaplar yazma yerine Berk Uncu Bey’in kaleme aldığı şu örnekle meseleyi anlamaya çalışalım:

MÜHENDİS ACABA KAÇ VOLTLA ÇALIŞIYOR?

Bilgisayar içindeki bir entegre diğer entegreye soruyor: "Ben 3 voltla çalışıyorum. Sen kaç voltla çalışıyorsun?" Diğer entegre: "Benim voltajım 2,8" diyor. İkisi beraber merak ediyorlar: "Acaba bizi dizayn eden mühendis kaç voltla çalışıyor?" diye.

Halbuki bilgisayar denilen sistemi yapanın, o sistemin dışında olması, dizayn ettiği sistemin kurallarıyla kendisinin bağlı olmaması, kendisinin tamamen o sistemin dışında bulunması ve o sisteme hükmedebilmesi gerekir. Entegrelerin aralarında konuşup, dizayn edicilerini de kendi tabi oldukları "bir elektrik akımıyla çalışma kanunu" na tabi kılmaları mantıklı ve mümkün değildir.

SİSTEMİ YAPAN, SİSTEME MAHKUM DEĞİLDİR


Sistemi dizayn eden, sisteme koyduğu kanuna, kendisi mahkum değildir. İlaveten sistemin içinde, o sistemin kanunlarına tabi olarak yaşayanlar, eğer başka sistemlerle tanışmamışlarsa, başka kanunları anlamakta zorlanırlar. Hatta daha doğrusu anlayamazlar. Mesela entegre devreler sadece elektrik akımıyla çalışmayı anlayabilirler. Kimyasal enerji, nükleer enerji gibi sahaların kanunlarını belki hiç anlayamazlar. Onların anladıkları sınır, dizayn edici mühendisin çizdiği sınırdır.

ALLAH, KANUNLARA TABİ DEĞİLDİR

İşte "yaratılmış olmak" da bizim içinde yaşadığımız bu âlemin bir kanunudur. Tâbî olduğumuz kanunlarından biridir. Bu âlem içinde her kim yaşıyorsa "yaratılmış"tır. Şimdi bu âlemin kanunlarına tabi olarak, içinde yaşayan birisi olarak, bizim kalkıp Yaratıcımızı bu alemin kanunlarına tabi kılmak gibi "acaba bizi Yaratanı kim yarattı?" diye sormamız yukarıdaki entegrelerin kendi aralarında konuşma misaline benzer. Yine buna benzer yukarıda da ifade ettiğimiz gibi anlamsız sorular ortalıkta çok dolaşır. Bu tip sorular, sistemin yapıcısını sistemin içine sokma, sistemin kurallarına tabi kılma uğraşısıdır.

ALLAH KALDIRAMAYACAĞI TAŞI YARATIR MI?

Mesela "Allah kaldıramayacağı kadar büyük bir taş yaratabilir mi?" (haşa) yine böyle anlamsız bir sorudur. Bu anlamsız soru, sistemin kanunlarından birisi olan çekim kanununa, o kanunu yaratan Allah’ı tabi kılmaya uğraşır. Yani yerçekimi kanununu Yaratanı, yine bu kanunun mahkumu gibi görmek yanlışına düşülür. İçinde yaşadığımız sistemin/âlemin tamamen biz içinde yaşayanları bağladığını, Allah’ın ise, bu kanunlara tabi olmadığını bilmek lazım.

Bunu bilmekle kalmayıp, içinde yaşadığımız sistemi dizayn eden Allah’ın mahiyetinin ne olduğunu tam olarak anlayamayacağımızı da bilmemiz lazım. Gayret gösterelim ama anlama sınırımızın, ancak âlemin dizayneri olan Allah’ın, bizim için çizdiği sınır kadar olduğunun farkına varalım.

Kaynak: Bugün
 

onlinemovies

Asistan
Katılım
15 Aralık 2007
Mesajlar
169
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
Valla helal olsun mükemmel ötesi bir paylaşım
Bu tür sorular çok soruluyodu bana ama hiç böle cevap vermek aklıma gelmemişti.
Ayrıyeten böle güzel bir konuya kimsenin yorum yapmamasıda nedir biliyor musunuz ?
Gerçeklerden kaçma denir böle şeylere. Bile bile hala aynı şeyleri yapıyoruz.
Allah hepimiz için en hayırlısını versin...
Saygılarımla...
 

SaykoArt

Asistan
Katılım
19 Nisan 2009
Mesajlar
120
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
valla konuyu paylaşan kardeşte..onlinemovies kardeşimde gayet güzel demişler..bende şunu diyorum ayetten bu kaçan kişiler yada inkarcılar vs.. o gün geldiğinde şunu diycekler ""Meğerse bizim taptıklarımız, bir hiçten ibaretmiş." bu kadar açık ve net..
 

GKHNCKR

Profesör
Katılım
7 Mayıs 2009
Mesajlar
3,980
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Evet güzel bir konu. Kader ile ilgili de böyle güzel örnekleriniz varsa paylaşırsanız sevinirim. Bi sorunum yok ama anlaşılması en zor konulardan birisi olduğu için öneriyorum.
 

webrettin

Profesör
Katılım
16 Mart 2009
Mesajlar
1,676
Reaksiyon puanı
49
Puanları
228
Eşya ustasını kendi yapabildikleriyle ölçer. Kitaplarda görmüştüm. Umarım bu soruların mahiyeti bu paylaşımla sona erer. Teşekkürler.
 

mc92001

Doçent
Katılım
11 Şubat 2009
Mesajlar
786
Reaksiyon puanı
16
Puanları
18
aynı mantıkla başka bir örneği okumuştum. gerçekten çok mantıklı. Paylaşan arkadaşa teşekkürler.
 

attigo

Asistan
Katılım
5 Mayıs 2009
Mesajlar
149
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
SİSTEMİ YAPAN, SİSTEME MAHKUM DEĞİLDİR


baska bi şeye gerek yoktu.yeterlidir bence


cok teşkkler
 

LaWa

Profesör
Katılım
22 Şubat 2009
Mesajlar
3,119
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Seçtiğin din konusnda araştırma yapıp sorgulamalar yapabilirsin..
Ama Allahın varlığı ile şüpheye düşmek için ciiddi bir zeka sorununun olması gerekir...
 

alaaddinbas3435

Öğrenci
Katılım
18 Mart 2009
Mesajlar
46
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Gerçekten güzel bir yazı olmuş, yazanın eline, beynine, tüm bedenine sağlık, aklına, fikrine, ömrüne, emeğine, imanına bereket. Ben dini konularda hassasiyet gösteren insanları görünce seviniyorum. Etrafımda ve internette çok fazlaca ateist, agnostik ve imanı zayıf insanları gördüğüm için böyle dini konularda kafa yoran, Allah'ı ve dinini anlamaya ve onu yüceltmeye çalışan insanları görünce seviniyorum.
 

alaaddinbas3435

Öğrenci
Katılım
18 Mart 2009
Mesajlar
46
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Evet güzel bir konu. Kader ile ilgili de böyle güzel örnekleriniz varsa paylaşırsanız sevinirim. Bi sorunum yok ama anlaşılması en zor konulardan birisi olduğu için öneriyorum.

Gerçekten kader konusu çok çetrefilli ve anlaşılması zor bir konu. Size bu konuyu açıklamak için Musa Aleyhisselamdan iki örnek vermek istiyorum.

1-) Hz. Musa Allah (cc) ile münacaat yaparken ondan kaderi daha iyi anlaması için bilgi istiyor. Allah (cc)'da diyor ki: "Şuradaki çeşmenin yanına git ve orada bir köşeye saklan ve olanları izle". Musa Aleyhisselam da direktif doğrultusunda tarif edilen çeşmenin yanına gidiyor olanları gözlemeye başlıyor. Beklerken çeşmeye su içmek için orta yaşlı bir erkek geliyor. Fakat bu kişinin 1 kese altını var ve su içerken keseyi çeşmenin yanına bırakıyor. Suyunu içiyor, kendisini serinletiyor vs., fakat giderken keseyi orada unutuyor (veya Allah tarafından unutturuluyor). Biraz zaman geçtikten sonra oraya bir çocuk geliyor. Suyunu içerken veya içtikten sonra keseyi görüyor ve sevinerek hopla zıplaya altın kesesini alıp götürüyor. Daha sonra bir ihtiyar geliyor. İhtiyar suyunu içerken altın kesesini unuttuğunu farkeden orta yaşlı kişi çeşmenin bulunduğu yere geri dönüyor. Bakıyor ki orada bir ihtiyar var ve altınları ona soruyor. İhtiyar ben görmedim etmedim dese de adam onu suçluyor. İhtiyara altınlarımı ver yoksa seni öldürürüm diyor. İhtiyar ise ben görmedim ben de yok diyor. Sonuçta orta yaşlı kişi ihtiyarı öldürüyor. Tüm olaylar bittikten sonra Musa Aleyhisselam Rab Tealaya bu durumun sebebini ve kaderle ilişkisini soruyor. Rab Teala durumu şöyle açıklıyor: "Orta yaşlı kişi o altınları, altınları alan çocuğun babasından haksız bir şekilde almıştı. Altınlar o çocuğun hakkıydı, biz de çocuğun hakkını verdik. İhtiyar adam ise o orta yaşlı kişinin babasını öldürmüştü. O da ihtiyar kişiyi öldürerek kısas yapmış oldu".

Görüldüğü gibi olaylar birbiriyle çok alakasızmış gibi görünse de Allah (cc) olayları kader ve hakkaniyet çerçevesi içerisinde birbiriyle ilişkilendiriyor. Yani bazı insanların dediği gibi kader yalnızca Allah'ın bazı şeyleri önceden bilip bunu levh-i mahfuza yazması değildir. Aynı zamanda hakkaniyet doğrultusunda olaylara müdahalesi de vardır.

2-) Bu konuyu Kuran-ı Kerim'de Kehf Suresi 65-82 ayetleri arasında geçen ve Hz. Musa ve yardımcısı ile Hz. Hızır (alimler tarafından öngörülüyor) arasında vuku bulduğu bildirilen ikinci bir olay ile daha da pekiştirelim.

65.Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.

66.Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"

67.Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."

68.(Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?"

69.(Musa:) "İnşaAllah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.

70.Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar."

71.Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın."

72.Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"

73. (Musa:) "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi.

74.Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın."

75.Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"

76.(Musa:) "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi.

77.(Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin."

78.Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.

79."Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı."

80."Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkar zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk."

81.Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik."

82."Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu."

Bir kez daha görülüyor ki kader insanların anlamaya güç yetiremeyeceği derecede karışık, fakat hakkaniyet doğrultusu içerisinde Allah tarafından oluşturulmuş bir sistemdir. Meydana gelen olayları biz anlamakta zorluk çekebiliriz, hatta bize göre haksızlıkmış gibi de gelebilir, ancak bunun ilahi adalette izahı mümkün bir karşılığı vardır. Bu örnekleri Allah insanlara göstererek kaderin nasıl tezahür ettiğini insanlara açıklamak istiyor. Umarım bu konuda sizlere faydalı olabilmişimdir. Allah'a emanet olun.
 

habibineccar

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
273
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
insan beyninin algılama kapsitesi sınırlı idrak dediğimiz bu olay en yükseklerde dahi %20 yi geçmiyor.Dini akılla tartmak mümkün değildir o zaman lazım olmayan şeyleri sorgulamamakta fayda var.
 

ersen64

Asistan
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
161
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Risale-i Nur'da yani yukarıdaki alıntının kaynağında 'Sani-i kainat elbette kainat cinsinden değildir' der Yani KAİNATIN USTASI KAİNAT CİNSİNDEN DEĞİLDİR....MEKTUBAT 249
Daha fazlasını isteyenler mektubat 20. mektubun tevhidin en derin meselelerini bulabilirler.. Saygılarımla...
 
Üst