- Katılım
- 9 Mayıs 2007
- Mesajlar
- 2,699
- Reaksiyon puanı
- 47
- Puanları
- 228
Rahatlığı Allah’a karşı ibadetleri terk ederek arayanlar;
Yazık onlara çok yazık.
Neden yazık biliyor musunuz?
Onlar bilmiyorlar ki hakiki saadet ve mutluluk ancak ona karşı kulluğumuzu yapmakla olur.
Gayrısı insana ızdıraptan başka bir şey vermez.
Nasıl mı?
Hiçbir insanın vicdanı nankörlüğü ve haksızlığı kaldırmaz.Ama maalesef şeytanın oyununa gelir.
Nankörlüğünü,yaptığı haksızlığını ve onlardan göreceği cezayı unutmak içinde beynini uyuşturmak için varını yoğunu sarfeder.
Sorsanız "mutluluk arıyorum" der.
Peki biz nankör müyüz?
Sizler olmayabilirsiniz ama ben onun katmerlisindenim.
Ben bir gözümün şükrünü ve hakkını eda edemiyeceğimi bildiğim halde hala gözümü gafletten kaldıramadım.
Ben akıl nimetinin en büyük nimet olduğunu bildiğim halde onu kendi nefsimin zevklerine ve eğlencelerine alet ettim.
Peki bunları yapan insanların nasıl vicdan azabı çektiklerini bir bilseniz.
Ama dedim ya;Beynimizi uyuşturup gözümüzü kapadığımız zaman hiçbir şeyciğimiz kalmaz.
Ama nereye kadar dostlar.
İşte insanın vicdanın en rahatladığı,sahibinin huzuruna durduğu ve onun emirlerini yapmanın mutluluğunu yaşadığı andır.
Çünkü o zaman herşeyin boş olduğunu anlayıp gerçek var olana gönül bağıyla bağlanmıştır.
Artık onun için dünyanın en büyük meselesi bir hiçtir.
Artık en büyük meselesi onun ebedi hayatıdır.
Artık o an en büyük endişe onun rızasından emin olmasıdır.
İşte dostlar!
Ebedi hayatın başlangıcıda onun emirlerine başlamak ve itaat etmekle olur.
Yazımı bir ayet-i kerime ile bitiriyorum.
“Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü ihmal ediyorlar.” (İnsan sûresi, 27)
Saygılarımla
Mehmet
Yazık onlara çok yazık.
Neden yazık biliyor musunuz?
Onlar bilmiyorlar ki hakiki saadet ve mutluluk ancak ona karşı kulluğumuzu yapmakla olur.
Gayrısı insana ızdıraptan başka bir şey vermez.
Nasıl mı?
Hiçbir insanın vicdanı nankörlüğü ve haksızlığı kaldırmaz.Ama maalesef şeytanın oyununa gelir.
Nankörlüğünü,yaptığı haksızlığını ve onlardan göreceği cezayı unutmak içinde beynini uyuşturmak için varını yoğunu sarfeder.
Sorsanız "mutluluk arıyorum" der.
Peki biz nankör müyüz?
Sizler olmayabilirsiniz ama ben onun katmerlisindenim.
Ben bir gözümün şükrünü ve hakkını eda edemiyeceğimi bildiğim halde hala gözümü gafletten kaldıramadım.
Ben akıl nimetinin en büyük nimet olduğunu bildiğim halde onu kendi nefsimin zevklerine ve eğlencelerine alet ettim.
Peki bunları yapan insanların nasıl vicdan azabı çektiklerini bir bilseniz.
Ama dedim ya;Beynimizi uyuşturup gözümüzü kapadığımız zaman hiçbir şeyciğimiz kalmaz.
Ama nereye kadar dostlar.
İşte insanın vicdanın en rahatladığı,sahibinin huzuruna durduğu ve onun emirlerini yapmanın mutluluğunu yaşadığı andır.
Çünkü o zaman herşeyin boş olduğunu anlayıp gerçek var olana gönül bağıyla bağlanmıştır.
Artık onun için dünyanın en büyük meselesi bir hiçtir.
Artık en büyük meselesi onun ebedi hayatıdır.
Artık o an en büyük endişe onun rızasından emin olmasıdır.
İşte dostlar!
Ebedi hayatın başlangıcıda onun emirlerine başlamak ve itaat etmekle olur.
Yazımı bir ayet-i kerime ile bitiriyorum.
“Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü ihmal ediyorlar.” (İnsan sûresi, 27)
Saygılarımla
Mehmet