Alemci_Dayı
Profesör
- Katılım
- 25 Mayıs 2008
- Mesajlar
- 1,532
- Reaksiyon puanı
- 18
- Puanları
- 0
İŞTE BEKLENEN KONUŞMA
-Bu Meclis hiçbir vesayeti kabul etmedi,
etmeyecek-Kimse kendisini yasa koyucu
yerine koyamaz-'Ben yaptım oldu' anlayışını
demokrasi kaldırmaz-Meclis iradesine ipotek
koymak milli iradeye tavır almaktır-Anayasaya
dayanmayan kararlar anlam taşımaz-Yargı
yanlış yaparsa nereden döner?
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İstiklalimizin sembolü olan bu Meclis bugüne kadar hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi kabul etmedi, bundan böyle de kabul etmeyecektir'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısına, ''Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türk milletinin, 70 milyon vatandaşımın iradesinin tecelli ettiği kutlu çatı. 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' ilkesi 23 Nisan 1920'de burada hayat buldu'' sözleriyle başladı.
Kurtuluş Savaşını yöneten, Cumhuriyeti kuran iradenin burada şekillendiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
''İstiklalimizin sembolü olan bu Meclis bugüne kadar hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi kabul etmedi, bundan böyle de kabul etmeyecektir. Zira bu Meclis, hür iradesiyle bu aziz milletin kurtuluş destanını yazdı. Evet, burası milletimizin evidir, harim-i ismetidir (kutsal ocağıdır). Bu evin 70 milyon sahibi vardır.
Bu çatının altında bu ülkenin hiçbir vatandaşı unutulmaksızın, ihmal edilmeksizin, hiç bir ayrıma tabi tutulmaksızın herkesin hukuku savunulur, korunur; herkesin iradesi burada temsil edilir. Bu ülkenin izzeti için, bu milletin şerefi için aklı selimin, sağduyunun yolundan ayrılmadan, metanetle ve vakarla bir ve bütün olarak milletimizin hukukunu ilelebet koruyacağız, milletimizin iradesini hakkıyla temsil edeceğiz, birliğini, beraberliğini savunacağız bu çatının altında.
Bunu hep birlikte yapacağız. Kendimizi geri çekmeden, başkalarını da dışlamadan milli irademize, müşterek hukukumuza her birlikte sahip çıkacağız. Milletimizle aynı üslubu kullanacağız, milletimizle aynı vefa ve kader çizgisinde yürüyeceğiz.
Ne milletimizin bir adım ilerisinde olacağız ne milletimizden bir adım geride kalacağız. Hiç şüphesiz, milletimizin istisnasız tamamı adaletten yanadır, hakkaniyetten yanadır.
Siz, saygıdeğer milletvekillerini de bu milletin emanetine sadakatle sahip çıktığınız için yürekten kutluyorum.''
-''ÜLKE BİRLİĞİ, DEMOKRASİ İÇİN...''-
Başbakan konuşmasının bu bölümünde diğer partilere de seslenerek, şöyle konuştu:
''Yeri gelmişken, burada yalnızca kendi grubumuzu değil, yalnızca AK Parti'ye oy verenleri değil; bu ülke için, bu toplumun düzeni için, bu ülkenin birliği için, demokrasi için, adalet için, refah ve huzur için hakkaniyetten ayrılmayan,daima vicdanının sesine kulak veren diğer parti gruplarını ve kişileri de bu millet kürsüsünden aynı duyguyla anıyorum, aynı samimiyetle selamlıyorum.
Unutmayalım, sorunlarımızın hiçbiri ama hiçbiri çözümsüz değildir. Arızi olaylar, dönemsel sorunlar istikametimizi çeviremez. Zira, biz konjonktüre göre, özellikle esen rüzgarlara göre yönümüzü belirlemiyoruz. Bu istikamet milletindir, sizindir, bu siyaset milletindir, bunu böyle bilin. Rotamızı da milletimiz belirlemiştir.
Bizler burada, milletimizin tarihi yürüyüşüne ortaklık ediyor, milletimizle beraber yürüyoruz. Milletimizin umutlarını, rüyalarını, özlemlerini temsil ediyoruz. Milletimiz kendi ülkesinde, kendi bayrağı altında, kendi devletini yönetenlerden adalet istiyor, demokrasi istiyor. Ne bir eksik, ne bir fazla; adalet ve demokrasi...''
-''MİLLETİN BAŞARISI''-
Hiçbir zaman bulundukları makam ve mevkileri kendi mülkü zannetmediklerini, zannetmeyeceklerini vurgulayan başbakan Erdoğan, ''3 Kasım seçimini kazandığımız gün de 28 Mart seçimlerini kazandığımız gün de 22 Temmuz seçimlerinin akşamı da biz, kendimiz ilan ettik ve dedik ki: Bu başarı milletimizin başarısıdır. Milletimizin bu başarısı asla başımızı döndürmeyecek'' diye konuştu.
Erdoğan, bugün de aynı şeyleri söylediklerinin ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Diyoruz ki: Bize oy versin-vermesin istisnasız, bütün vatandaşlarımızın hukukunu koruyacağız. Bütün vatandaşlarımızın emanetini, emanetimiz bileceğiz. Bu sözlerimizi siyaseten söylenmiş sözler olarak görenler, hissiyatımızı paylaşmayanlar pekala olabilir, olacaktır.
Çoğulcu demokrasinin gereği de zaten farklılıklarımızın ahenk içinde bir arada olmasıdır. İşte bakın, 6 yıla yakın zamandır iktidarımızın icraatı ortadadır. Hükümetimiz döneminde milletimizin, ülkemizin, devletimizin zarar göreceği yanlış adım atmamaya gayret ettik, aksine Türkiye bir kaostan çıkarılmış, emniyete kavuşmuş, güven ve istikrarı yakalamıştır.
Evet, yürüyüşümüz milletimizle birlikte devam ediyor, devam edecek. Dün de sorunlarımız vardı, bugün de sorunlarımız var. Evet ama, şu kısacık hayatımızda bile gölgelerin üstümüze geldiği en sıkışık, en zor zamanlarda güneşin doğuşuna binlerce kez şahit olduk.
Ümitlerimizi taze tutmak, heyecanımızı diri tutmak zorundayız. Zor zamanlarda defalarca sınanan bu milletin aklına, vicdanına, sağduyusuna güveniyoruz, güveneceğiz. Bu güven zemininde siyaset yapıyoruz, bu güven esasında milletimizin ufkunu açmaya çalışıyoruz.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'de esas mesele, siyasetin alanını daraltmaktan medet uman, erkler arasında 'yetki çatışması' çıkarmak için her vesileyi fırsat bilen bir anlayışın yine siyasetin içinde hala var olmasıdır'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, özellikle ''ana muhalefet partisinin, siyaseti içeriden kuşatmaya, bu yüce Meclisi içeriden zayıflatmaya yönelik girişimleri ve gayretleri'' olduğunu ifade etti. Erdoğan, şunları söyledi:
''Bunu milletimiz çok iyi biliyor. Herkes 'Meclisin yasama yetkileri daraltılıyor' derken, bir tek CHP sözcülerinden, 'Meclisin yetkilerini aştığı' iddiasını duyarsınız. Başkasından duyamazsınız. Ve bunu da yargının bağımsızlığını savunur görünerek yapıyorlar. Oysa geçen yıl bu zamanları hatırlayın. O zaman da onların istediği yönde karar vermezse 'Türkiye'nin çatışma ortamına sürükleneceğini' söyleyerek Yüksek Mahkemeyi tehdit ediyorlardı. Dün Yüksek Mahkemeye yönelttikleri söylemlerin hedefinde bugün, yasama yetkilerini kullanmaktan başka bir şey yapmayan bu Yüce Meclis var.
Dün mahkemeye söylediklerinin benzerlerini bugün Meclis'e söylüyorlar.
Peki bu CHP sözcüleri ne istiyor? Ben size söyleyeyim; Anayasamızda yetki sınırları açıkça çizilen yasama ve yargı erklerini karşı karşıya getirmek istiyorlar. Erkler arasında hiç yeri yokken, Türkiye'nin çözüm bekleyen ağır meseleleri varken, uyum ve ahenk içinde birlikte çalışmaları gerekirken, bir yetki çatışması meydana getirmek istiyorlar.
Bunu yaparken siyasetin ülke meselelerine çözüm üretme kabiliyetinin kırılması, yargı kurumlarının güven kaybetmesi, Meclisin etkisiz hale getirilmesi, demokrasinin zaafa uğraması onları ilgilendirmiyor.
CHP'nin milletvekili dokunulmazlığı talebinin altında yatan da budur değerli arkadaşlarım. Türkiye'nin demokrasi tarihi ne yazık ki rakiplerine kuyu kazmaya çalışırken, kendi bindiği dalı da kesen siyasi aktörlerle doludur. Gelenekselleşen bu kuyu kazma siyaseti yüzünden siyasi kutuplaşma ve gerilimin ağır bedeli her zaman bu aziz millete ödettirilmiştir.''
Devamı altta
-Bu Meclis hiçbir vesayeti kabul etmedi,
etmeyecek-Kimse kendisini yasa koyucu
yerine koyamaz-'Ben yaptım oldu' anlayışını
demokrasi kaldırmaz-Meclis iradesine ipotek
koymak milli iradeye tavır almaktır-Anayasaya
dayanmayan kararlar anlam taşımaz-Yargı
yanlış yaparsa nereden döner?
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İstiklalimizin sembolü olan bu Meclis bugüne kadar hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi kabul etmedi, bundan böyle de kabul etmeyecektir'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısına, ''Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türk milletinin, 70 milyon vatandaşımın iradesinin tecelli ettiği kutlu çatı. 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' ilkesi 23 Nisan 1920'de burada hayat buldu'' sözleriyle başladı.
Kurtuluş Savaşını yöneten, Cumhuriyeti kuran iradenin burada şekillendiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
''İstiklalimizin sembolü olan bu Meclis bugüne kadar hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi kabul etmedi, bundan böyle de kabul etmeyecektir. Zira bu Meclis, hür iradesiyle bu aziz milletin kurtuluş destanını yazdı. Evet, burası milletimizin evidir, harim-i ismetidir (kutsal ocağıdır). Bu evin 70 milyon sahibi vardır.
Bu çatının altında bu ülkenin hiçbir vatandaşı unutulmaksızın, ihmal edilmeksizin, hiç bir ayrıma tabi tutulmaksızın herkesin hukuku savunulur, korunur; herkesin iradesi burada temsil edilir. Bu ülkenin izzeti için, bu milletin şerefi için aklı selimin, sağduyunun yolundan ayrılmadan, metanetle ve vakarla bir ve bütün olarak milletimizin hukukunu ilelebet koruyacağız, milletimizin iradesini hakkıyla temsil edeceğiz, birliğini, beraberliğini savunacağız bu çatının altında.
Bunu hep birlikte yapacağız. Kendimizi geri çekmeden, başkalarını da dışlamadan milli irademize, müşterek hukukumuza her birlikte sahip çıkacağız. Milletimizle aynı üslubu kullanacağız, milletimizle aynı vefa ve kader çizgisinde yürüyeceğiz.
Ne milletimizin bir adım ilerisinde olacağız ne milletimizden bir adım geride kalacağız. Hiç şüphesiz, milletimizin istisnasız tamamı adaletten yanadır, hakkaniyetten yanadır.
Siz, saygıdeğer milletvekillerini de bu milletin emanetine sadakatle sahip çıktığınız için yürekten kutluyorum.''
-''ÜLKE BİRLİĞİ, DEMOKRASİ İÇİN...''-
Başbakan konuşmasının bu bölümünde diğer partilere de seslenerek, şöyle konuştu:
''Yeri gelmişken, burada yalnızca kendi grubumuzu değil, yalnızca AK Parti'ye oy verenleri değil; bu ülke için, bu toplumun düzeni için, bu ülkenin birliği için, demokrasi için, adalet için, refah ve huzur için hakkaniyetten ayrılmayan,daima vicdanının sesine kulak veren diğer parti gruplarını ve kişileri de bu millet kürsüsünden aynı duyguyla anıyorum, aynı samimiyetle selamlıyorum.
Unutmayalım, sorunlarımızın hiçbiri ama hiçbiri çözümsüz değildir. Arızi olaylar, dönemsel sorunlar istikametimizi çeviremez. Zira, biz konjonktüre göre, özellikle esen rüzgarlara göre yönümüzü belirlemiyoruz. Bu istikamet milletindir, sizindir, bu siyaset milletindir, bunu böyle bilin. Rotamızı da milletimiz belirlemiştir.
Bizler burada, milletimizin tarihi yürüyüşüne ortaklık ediyor, milletimizle beraber yürüyoruz. Milletimizin umutlarını, rüyalarını, özlemlerini temsil ediyoruz. Milletimiz kendi ülkesinde, kendi bayrağı altında, kendi devletini yönetenlerden adalet istiyor, demokrasi istiyor. Ne bir eksik, ne bir fazla; adalet ve demokrasi...''
-''MİLLETİN BAŞARISI''-
Hiçbir zaman bulundukları makam ve mevkileri kendi mülkü zannetmediklerini, zannetmeyeceklerini vurgulayan başbakan Erdoğan, ''3 Kasım seçimini kazandığımız gün de 28 Mart seçimlerini kazandığımız gün de 22 Temmuz seçimlerinin akşamı da biz, kendimiz ilan ettik ve dedik ki: Bu başarı milletimizin başarısıdır. Milletimizin bu başarısı asla başımızı döndürmeyecek'' diye konuştu.
Erdoğan, bugün de aynı şeyleri söylediklerinin ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Diyoruz ki: Bize oy versin-vermesin istisnasız, bütün vatandaşlarımızın hukukunu koruyacağız. Bütün vatandaşlarımızın emanetini, emanetimiz bileceğiz. Bu sözlerimizi siyaseten söylenmiş sözler olarak görenler, hissiyatımızı paylaşmayanlar pekala olabilir, olacaktır.
Çoğulcu demokrasinin gereği de zaten farklılıklarımızın ahenk içinde bir arada olmasıdır. İşte bakın, 6 yıla yakın zamandır iktidarımızın icraatı ortadadır. Hükümetimiz döneminde milletimizin, ülkemizin, devletimizin zarar göreceği yanlış adım atmamaya gayret ettik, aksine Türkiye bir kaostan çıkarılmış, emniyete kavuşmuş, güven ve istikrarı yakalamıştır.
Evet, yürüyüşümüz milletimizle birlikte devam ediyor, devam edecek. Dün de sorunlarımız vardı, bugün de sorunlarımız var. Evet ama, şu kısacık hayatımızda bile gölgelerin üstümüze geldiği en sıkışık, en zor zamanlarda güneşin doğuşuna binlerce kez şahit olduk.
Ümitlerimizi taze tutmak, heyecanımızı diri tutmak zorundayız. Zor zamanlarda defalarca sınanan bu milletin aklına, vicdanına, sağduyusuna güveniyoruz, güveneceğiz. Bu güven zemininde siyaset yapıyoruz, bu güven esasında milletimizin ufkunu açmaya çalışıyoruz.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'de esas mesele, siyasetin alanını daraltmaktan medet uman, erkler arasında 'yetki çatışması' çıkarmak için her vesileyi fırsat bilen bir anlayışın yine siyasetin içinde hala var olmasıdır'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, özellikle ''ana muhalefet partisinin, siyaseti içeriden kuşatmaya, bu yüce Meclisi içeriden zayıflatmaya yönelik girişimleri ve gayretleri'' olduğunu ifade etti. Erdoğan, şunları söyledi:
''Bunu milletimiz çok iyi biliyor. Herkes 'Meclisin yasama yetkileri daraltılıyor' derken, bir tek CHP sözcülerinden, 'Meclisin yetkilerini aştığı' iddiasını duyarsınız. Başkasından duyamazsınız. Ve bunu da yargının bağımsızlığını savunur görünerek yapıyorlar. Oysa geçen yıl bu zamanları hatırlayın. O zaman da onların istediği yönde karar vermezse 'Türkiye'nin çatışma ortamına sürükleneceğini' söyleyerek Yüksek Mahkemeyi tehdit ediyorlardı. Dün Yüksek Mahkemeye yönelttikleri söylemlerin hedefinde bugün, yasama yetkilerini kullanmaktan başka bir şey yapmayan bu Yüce Meclis var.
Dün mahkemeye söylediklerinin benzerlerini bugün Meclis'e söylüyorlar.
Peki bu CHP sözcüleri ne istiyor? Ben size söyleyeyim; Anayasamızda yetki sınırları açıkça çizilen yasama ve yargı erklerini karşı karşıya getirmek istiyorlar. Erkler arasında hiç yeri yokken, Türkiye'nin çözüm bekleyen ağır meseleleri varken, uyum ve ahenk içinde birlikte çalışmaları gerekirken, bir yetki çatışması meydana getirmek istiyorlar.
Bunu yaparken siyasetin ülke meselelerine çözüm üretme kabiliyetinin kırılması, yargı kurumlarının güven kaybetmesi, Meclisin etkisiz hale getirilmesi, demokrasinin zaafa uğraması onları ilgilendirmiyor.
CHP'nin milletvekili dokunulmazlığı talebinin altında yatan da budur değerli arkadaşlarım. Türkiye'nin demokrasi tarihi ne yazık ki rakiplerine kuyu kazmaya çalışırken, kendi bindiği dalı da kesen siyasi aktörlerle doludur. Gelenekselleşen bu kuyu kazma siyaseti yüzünden siyasi kutuplaşma ve gerilimin ağır bedeli her zaman bu aziz millete ödettirilmiştir.''
Devamı altta