ramhasanbash
Öğrenci
- Katılım
- 7 Eylül 2009
- Mesajlar
- 15
- Reaksiyon puanı
- 1
- Puanları
- 3
İstanbul’da genç ölmek…
Umutlarını tutunacak perçinlerden kopararak bakmak son defa kaldırımlara…
Savaşının sonuçlanmadan zafer ya da hüsran tanımlarının dışında yok olması.
Bilinmedik, anlaşılmadık, anlatılmadık gözlerin bakışı altında…
Sevdiğin, hayal olarak tanımladığın kadınların sıradanlıklarında kaybolmak son defa
Gözlerini kapamadan önce bile anımsamak acısını hissetmek en aciz noktandan…
Bir yıldız gibi yapayalnız kaymak gördüklerinden, görmek istediklerinden…
Heveslerini satmak herhangi bir anda; herhangi bir düş kovanı sahibine…
Karşılıksız, bedelsiz, niteliksiz, hayattan arık…
İstanbul’da genç ölmek…
Uğrunda yaşadığın ideali asla edinemeyeceğini bile bile yürümek gerektiğinde…
Toz çıkarmayan ve adım adım basılmamış topraklarda…
Sessizce, sonsuzluğa giden adımların bilincinde…
İki damla gözyaşı bir yarı acı yarıda boğuk bir yıkılışla…
İstanbul’da genç ölmek…
Başın düştüğünde toprağa
Beklide ilk defa hissetmek o soğuğu teninin en az insan eli değen yerinde…
Sığınamamak kandırmacalar a,teselli olamamak herhangi bir yatağın herhangi bir insanın sözlerinde…
Durup dururken ağlayamamak kurduğun ve yenildiğin düşlere…
İstanbul’da genç ölmek…
Retinanın tek bir ışık daha kıramayacağı korkusunu dibine kadar yaşamak…
Ve çektiğin fotoğrafların net çıkmamasının son bir defa da telaşına kapılmak…
Ya olursa ya olmazsa mücadelesindeki şeytana düşüş yâda rahmana varış olmak
Bir fiilin içinde…
Sessizce…
Son defa korkmak ve anlatamamak…
İstanbul’da genç ölmek…
Madde diye diye inleyen insanların arasından; maddeye el süremeden gerçeğe varmak…
Başını çevirip bir sürü insanın ardına bile bakma dan çok uzak olduklarını zannedişlerini yaşamak,anlamak ve anlatamamak…
Geldim demek, gidiyorum demek, üzerindeki al kanlarla soğumak…
İstanbul’da genç ve erken ölmek…
Ramhasan Bash
Umutlarını tutunacak perçinlerden kopararak bakmak son defa kaldırımlara…
Savaşının sonuçlanmadan zafer ya da hüsran tanımlarının dışında yok olması.
Bilinmedik, anlaşılmadık, anlatılmadık gözlerin bakışı altında…
Sevdiğin, hayal olarak tanımladığın kadınların sıradanlıklarında kaybolmak son defa
Gözlerini kapamadan önce bile anımsamak acısını hissetmek en aciz noktandan…
Bir yıldız gibi yapayalnız kaymak gördüklerinden, görmek istediklerinden…
Heveslerini satmak herhangi bir anda; herhangi bir düş kovanı sahibine…
Karşılıksız, bedelsiz, niteliksiz, hayattan arık…
İstanbul’da genç ölmek…
Uğrunda yaşadığın ideali asla edinemeyeceğini bile bile yürümek gerektiğinde…
Toz çıkarmayan ve adım adım basılmamış topraklarda…
Sessizce, sonsuzluğa giden adımların bilincinde…
İki damla gözyaşı bir yarı acı yarıda boğuk bir yıkılışla…
İstanbul’da genç ölmek…
Başın düştüğünde toprağa
Beklide ilk defa hissetmek o soğuğu teninin en az insan eli değen yerinde…
Sığınamamak kandırmacalar a,teselli olamamak herhangi bir yatağın herhangi bir insanın sözlerinde…
Durup dururken ağlayamamak kurduğun ve yenildiğin düşlere…
İstanbul’da genç ölmek…
Retinanın tek bir ışık daha kıramayacağı korkusunu dibine kadar yaşamak…
Ve çektiğin fotoğrafların net çıkmamasının son bir defa da telaşına kapılmak…
Ya olursa ya olmazsa mücadelesindeki şeytana düşüş yâda rahmana varış olmak
Bir fiilin içinde…
Sessizce…
Son defa korkmak ve anlatamamak…
İstanbul’da genç ölmek…
Madde diye diye inleyen insanların arasından; maddeye el süremeden gerçeğe varmak…
Başını çevirip bir sürü insanın ardına bile bakma dan çok uzak olduklarını zannedişlerini yaşamak,anlamak ve anlatamamak…
Geldim demek, gidiyorum demek, üzerindeki al kanlarla soğumak…
İstanbul’da genç ve erken ölmek…
Ramhasan Bash