micoli27
Doçent
- Katılım
- 16 Nisan 2011
- Mesajlar
- 982
- Reaksiyon puanı
- 1
- Puanları
- 18
İsrail devleti geçtiğimiz günlerde kurulduğu günden bu yana belki de tarihinin en büyük hatasını yaptı.
Denilebilir ki, bu inanılmaz itiraf, Mavi Marmara Olayından da büyük bir fatura çıkaracaktır İsraile... Etkileri, hasarı çok daha kalıcı olacaktır.
Bu ikrar ile, terör devleti yaftasını kendi elleri ile astılar boyunlarına.
İsrail Dışişleri Bakanı Avidgor LibermanınPKKyı Türkiye karşı kullanma açıklamalarından söz ediyorum.
Ülkesi adına en olmadık zamanda, dillendirilebilecek en kötü açıklamayı yaptı.
Sadece İsrailin değil, en büyük hamileri ABDnin de ayağına kurşun sıktı. Bir bakıma suç ortağı durumuna düşürdü.
Tüm dünya insanlık tarihinin en büyük terör eylemi olan 11 Eylül 2001 saldırılarının 10. Yılını anmak üzere hazırlık yaparken, bir başka ülkeye karşı bir terör örgütünü koz olarak kullanma hesabı içinde olduklarını açık eden bir beyana tanıklık etti dünya kamuoyu...
Bu kadarını ne Saddam Hüseyin yapmıştı, ne de Kaddafi...
Hiçbiri bir başka ülkeye, gerekirse bir terör örgütünü üzerinize salarız tehdidini savurmamıştı.
Mavi Marmara Olayında İsrail, sadece Türkiyeye karşı bir cevap borcu içindeydi. Dışişleri Bakanı Libermanın beyanlarından sonra, tüm dünyaya karşı ciddi bir açıklama zorunluluğuyla karşı karşıya kaldılar.
Şahsen ben, İsraili gizli veya açıktan himaye eden devletlerin yönetimlerinin, İsrail Hükümetine yönelik el altından bir çuval inciri berbat ettiniz mesajları gönderdiğini tahmin ediyorum. Hatta, ABD tarafından İsrail yönetiminin kulaklarının çekildiğini düşünüyorum.
İsrail Dışişleri Bakanı Libermanın günler sonra bu açıklamalarından geri adım atmasının ve inkar yoluna sapmasının başka izahı olmaz.
Herkes bilir ki, Türkiyenin devlet yönetiminde en itidalli, en dengeli, en alttan alıcı yorumların sahibi TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçektir. En zor anlarda bile zeytin dalının bir ucunu karşı tarafa uzatması ve ipleri koparmamaya çalışmasıyla bilinir.
Nitekim Cemil Çiçekin, "Şimdi terör örgütünün arkasında kimlerin olduğu, kimlerin olacağı da bu açıklamalarla ortaya çıkmıştır. Akan şehit kanında, akan gözyaşında bu sorumsuz zihniyetlerin rolünün olduğunu biz biliriz. Kimse bizim bildiklerimizi Türkiye Cumhuriyeti devletine şantaj unsuru olarak kullanmasın şeklindeki sert sözlerine kadar, İsrail Dışişleri Bakanı Libermanın açıklamalarından geri adım atacağı yönünde bir işaret yoktu.
Kim tırmandırıyor?
Üstelik Mavi Marmara Olayından sonra terör eylemleri tırmanışa geçti. Hatta Mavi Marmaranın Gazze açıklarına vardığı gün, Hatay'ın İskenderun ilçesinde Deniz İkmal Destek Komutanlığına teröristlerce hain saldırı düzenlendi. Saldırıda 6 asker şehit oldu, 9 asker de yaralandı.
İşte o gün, Türk halkının zihninde güçlü bir soru olarak bulunan Türkiyeye yönelik terörle İsrail arasındaki ilişki konusu iyice belirgenleşti. Nitekim Mavi Marmara Olayının üzerinden geçen 14 ayda Türkiyenin kaybettiği güvenlik mensubu sayısı, komşu ülkeleriyle sürekli çatışan ve taciz eden İsrailin 14 yılda kaybettiği asker sayısını aştı.
Ülkemizde terör konulu geniş kapsamlı bir kamuoyu araştırması yapılsa ve deneklere, Türkiyenin başına sarılan terör belasının arkasında sizce hangi ülke vardır? şeklinde bir soru yöneltilse, cevap büyük oranda İsrail çıkar.
Öyle ki, bu tür bir soruya verilecek cevaplardan yarısı ABD şeklinde çıksa bile, yine bu ülkenin halkı kahir ekseriyetle, ABDdeki en güçlü lobinin Yahudi lobisi olduğu inanır ve onları da Yahudilerin yönlendirdiğini düşünür.
İsrail Dışişleri Bakanı Libermanın PKKyı Türkiye karşı kullanma şantajı işte bu nedenle Türk halkında ciddi bir karşılık buldu. Hiç kimse, acaba buna yeltenirler mi diye tereddüt etmedi. Tam aksine, Sayın Cemil Çiçekin, hiç kimse bizim bildiklerimizi Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı şantaj unsuru olarak kullanmasın şeklindeki sözleri ile devlet birimlerimizin herşeyin farkında olduğu gerçeği ortaya çıktı. Üstelik, Türkiyeye karşı terörün arkasındaki ülkelerden birinin İsrail olabileceği yönünde Türk halkında zaten var olan kanaatlerden biri de, bir itirafla resmiyet kazandı.
İsrail tarafından Mavi Marmara konusunda özür dilense bile, şu saatten sonra Türk İsrail ilişkilerinin iyi niyet sözcükleri ve karşılıklı jestlerle yakın bir zamanda düzelme yoluna girebileceğini ve oluşan güvensizlik ortamının ortadan kalkacağını sanmıyorum.
Bitiş yaklaşırken...
Mavi Marmara saldırısından bir gün sonra, olayın gerçekleştiği saate atfen İsrail için bitiş vakti, 04:30 başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Aynı düşüncedeyim.
İsrail sadece Türkiye ile değil, tüm dünya ile olan ilişkilerini sorunlu hale getiren ve tüm kredisini bitiren bir sürece evrildi. Geldikleri noktanın hala farkına varmamış olmaları da en büyük handikaplarını oluşturuyor.
İngilterede yayın yapan Jewish Chronicle gazetesi, İsrailin Türkiye ile özür krizini aşmak için, Türkiyenin tatmin olacağı bir özür kelimesi aradığını ve bunun için dünyanın en ünlü dil bilim uzmanlarını işe aldığını yazmış.
Artık çok geç desem, yanılmış olur muyum acaba? Sorunun sadece dilde olduğunu sanmak meseleyi teşhise yeter mi?
Kim derdi ki, dünyanın gizli lideri gibi kabul edilen İsrail, üst üste yaptığı hatalarla Türkiyenin giderek dünyanın görünen lideri olmasına katkı yapacak bir sürecin farkına varmadan yolunu açacak... Kim derdi?
Şer gibi görünen işlerden büyük bir hayır mı çıkacak, ne dersiniz?
Prof. Dr. Osman ÖZSOY Haber 7
Denilebilir ki, bu inanılmaz itiraf, Mavi Marmara Olayından da büyük bir fatura çıkaracaktır İsraile... Etkileri, hasarı çok daha kalıcı olacaktır.
Bu ikrar ile, terör devleti yaftasını kendi elleri ile astılar boyunlarına.
İsrail Dışişleri Bakanı Avidgor LibermanınPKKyı Türkiye karşı kullanma açıklamalarından söz ediyorum.
Ülkesi adına en olmadık zamanda, dillendirilebilecek en kötü açıklamayı yaptı.
Sadece İsrailin değil, en büyük hamileri ABDnin de ayağına kurşun sıktı. Bir bakıma suç ortağı durumuna düşürdü.
Tüm dünya insanlık tarihinin en büyük terör eylemi olan 11 Eylül 2001 saldırılarının 10. Yılını anmak üzere hazırlık yaparken, bir başka ülkeye karşı bir terör örgütünü koz olarak kullanma hesabı içinde olduklarını açık eden bir beyana tanıklık etti dünya kamuoyu...
Bu kadarını ne Saddam Hüseyin yapmıştı, ne de Kaddafi...
Hiçbiri bir başka ülkeye, gerekirse bir terör örgütünü üzerinize salarız tehdidini savurmamıştı.
Mavi Marmara Olayında İsrail, sadece Türkiyeye karşı bir cevap borcu içindeydi. Dışişleri Bakanı Libermanın beyanlarından sonra, tüm dünyaya karşı ciddi bir açıklama zorunluluğuyla karşı karşıya kaldılar.
Şahsen ben, İsraili gizli veya açıktan himaye eden devletlerin yönetimlerinin, İsrail Hükümetine yönelik el altından bir çuval inciri berbat ettiniz mesajları gönderdiğini tahmin ediyorum. Hatta, ABD tarafından İsrail yönetiminin kulaklarının çekildiğini düşünüyorum.
İsrail Dışişleri Bakanı Libermanın günler sonra bu açıklamalarından geri adım atmasının ve inkar yoluna sapmasının başka izahı olmaz.
Herkes bilir ki, Türkiyenin devlet yönetiminde en itidalli, en dengeli, en alttan alıcı yorumların sahibi TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçektir. En zor anlarda bile zeytin dalının bir ucunu karşı tarafa uzatması ve ipleri koparmamaya çalışmasıyla bilinir.
Nitekim Cemil Çiçekin, "Şimdi terör örgütünün arkasında kimlerin olduğu, kimlerin olacağı da bu açıklamalarla ortaya çıkmıştır. Akan şehit kanında, akan gözyaşında bu sorumsuz zihniyetlerin rolünün olduğunu biz biliriz. Kimse bizim bildiklerimizi Türkiye Cumhuriyeti devletine şantaj unsuru olarak kullanmasın şeklindeki sert sözlerine kadar, İsrail Dışişleri Bakanı Libermanın açıklamalarından geri adım atacağı yönünde bir işaret yoktu.
Kim tırmandırıyor?
Üstelik Mavi Marmara Olayından sonra terör eylemleri tırmanışa geçti. Hatta Mavi Marmaranın Gazze açıklarına vardığı gün, Hatay'ın İskenderun ilçesinde Deniz İkmal Destek Komutanlığına teröristlerce hain saldırı düzenlendi. Saldırıda 6 asker şehit oldu, 9 asker de yaralandı.
İşte o gün, Türk halkının zihninde güçlü bir soru olarak bulunan Türkiyeye yönelik terörle İsrail arasındaki ilişki konusu iyice belirgenleşti. Nitekim Mavi Marmara Olayının üzerinden geçen 14 ayda Türkiyenin kaybettiği güvenlik mensubu sayısı, komşu ülkeleriyle sürekli çatışan ve taciz eden İsrailin 14 yılda kaybettiği asker sayısını aştı.
Ülkemizde terör konulu geniş kapsamlı bir kamuoyu araştırması yapılsa ve deneklere, Türkiyenin başına sarılan terör belasının arkasında sizce hangi ülke vardır? şeklinde bir soru yöneltilse, cevap büyük oranda İsrail çıkar.
Öyle ki, bu tür bir soruya verilecek cevaplardan yarısı ABD şeklinde çıksa bile, yine bu ülkenin halkı kahir ekseriyetle, ABDdeki en güçlü lobinin Yahudi lobisi olduğu inanır ve onları da Yahudilerin yönlendirdiğini düşünür.
İsrail Dışişleri Bakanı Libermanın PKKyı Türkiye karşı kullanma şantajı işte bu nedenle Türk halkında ciddi bir karşılık buldu. Hiç kimse, acaba buna yeltenirler mi diye tereddüt etmedi. Tam aksine, Sayın Cemil Çiçekin, hiç kimse bizim bildiklerimizi Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı şantaj unsuru olarak kullanmasın şeklindeki sözleri ile devlet birimlerimizin herşeyin farkında olduğu gerçeği ortaya çıktı. Üstelik, Türkiyeye karşı terörün arkasındaki ülkelerden birinin İsrail olabileceği yönünde Türk halkında zaten var olan kanaatlerden biri de, bir itirafla resmiyet kazandı.
İsrail tarafından Mavi Marmara konusunda özür dilense bile, şu saatten sonra Türk İsrail ilişkilerinin iyi niyet sözcükleri ve karşılıklı jestlerle yakın bir zamanda düzelme yoluna girebileceğini ve oluşan güvensizlik ortamının ortadan kalkacağını sanmıyorum.
Bitiş yaklaşırken...
Mavi Marmara saldırısından bir gün sonra, olayın gerçekleştiği saate atfen İsrail için bitiş vakti, 04:30 başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Aynı düşüncedeyim.
İsrail sadece Türkiye ile değil, tüm dünya ile olan ilişkilerini sorunlu hale getiren ve tüm kredisini bitiren bir sürece evrildi. Geldikleri noktanın hala farkına varmamış olmaları da en büyük handikaplarını oluşturuyor.
İngilterede yayın yapan Jewish Chronicle gazetesi, İsrailin Türkiye ile özür krizini aşmak için, Türkiyenin tatmin olacağı bir özür kelimesi aradığını ve bunun için dünyanın en ünlü dil bilim uzmanlarını işe aldığını yazmış.
Artık çok geç desem, yanılmış olur muyum acaba? Sorunun sadece dilde olduğunu sanmak meseleyi teşhise yeter mi?
Kim derdi ki, dünyanın gizli lideri gibi kabul edilen İsrail, üst üste yaptığı hatalarla Türkiyenin giderek dünyanın görünen lideri olmasına katkı yapacak bir sürecin farkına varmadan yolunu açacak... Kim derdi?
Şer gibi görünen işlerden büyük bir hayır mı çıkacak, ne dersiniz?
Prof. Dr. Osman ÖZSOY Haber 7