Irak'ta İki Milyon İnsan Öldü

0ReiS0

Dekan
Katılım
8 Temmuz 2008
Mesajlar
5,667
Reaksiyon puanı
91
Puanları
228
4591.jpg

Irak'ta İki Milyon İnsan Öldü
İHH, kamuoyundaki duyarlılığı artırmak için Irak raporu hazırladı. Rapora göre Irak’ta işgalle 5 milyon çocuk yetim, 1 milyon kadın dul kaldı. İşte rakamlarla Irak gerçeği...



İHH İnsani Yardım Vakfı, kardeş ülke Irak'ta yaşanan drama kayıtsız kalmamak ve kamuoyunda Irak'a olan duyarlılığı artırmak için bir rapor hazırladı. Rapor, 2003 işgalinden beri ülkede yaşanan durumu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Raporda yer alan rakamlar, Amerikan işgalinin Irak halkı için kaos, çatışma, ölüm, acı ve göz yaşından başka bir şey getirmediğini gösteriyor.

Rapora göre ambargo ve işgal sebebiyle 2 milyon Iraklı hayatını kaybetti. İşgalin başladığı 2003 yılından bu yana her gün ortalama 400 çocuk yetim, 80 kadın da dul kaldığı, halen ülkede 5 milyonu aşkın yetim çocuk ve 1 milyonun üzerinde dul Iraklının bulunduğu ifade ediliyor.

Irak halkının yüzde 75'i fakirlik sınırında bulunuyor. 6 milyondan fazla insan açlık sorunu çekiyor. Yani her 4 Iraklıdan 1'i aç. Okul çağındaki her 5 çocuktan sadece 1'inin okula gidebildiği ülkede işgal sonrası yaşanan şiddet sebebiyle 800 bin çocuk okulunu terk etti. Çocukların yüzde 15'i ailesinin geçimi için çalışmak zorunda.

Savaşın başlangıcından bugüne ölenlerin yüzde 75'ini siviller, yüzde 20'sini Iraklı polisler, yüzde 5'ini ise Irak'ta bulunan yabancı askerler oluşturuyor.

10 bin kişiye 6 doktorun düştüğü Irak'ta canlı doğan her 1000 çocuktan 107'si doktor ve hastane sayısının yetersizliği sebebiyle ölüyor. Ülkedeki 34 bin doktordan 2 bini öldürülürken, 20 bini ülkeyi terk etti.

Son 5 yılda 500'den fazla akademisyen ve eğitimci öldürüldü.

Elektrik yetersizliği sebebiyle Irak'ta halen 15 milyon insan karanlıkta yaşıyor.

Irak, 6 milyonu aşkın göçmenle, dünyada en çok mültecisi olan ikinci ülke.

Rapordan ayrıntılar

İHH İnsani Yardım Vakfı, 2003 yılındaki Irak savaşı ve ardından yaşanan şiddet olayları hakkında yaptığı araştırmaları, Birleşmiş Milletler (BM) ve Irak Kalkınma ve Planlama Bakanlığı verileriyle birleştirerek bir rapor hazırlandı.

Raporda, 20 Mart'ta başlayıp 10 Nisan 2003'te Bağdat'ın ele geçirilmesiyle sona eren savaşın ardından büyük bir asayiş açığı oluştuğu vurgulanırken, Iraklıların kendileri ve ailelerinin can güvenlikleri için silahlanmaya gittiklerine dikkat çekiliyor.

Sünni-Şii çatışması ve eski Baas yönetiminin yeniden etkin olma çalışmalarıyla şiddetin artığının ifade edildiği raporda, siyasi ve askeri tasfiye sürecinin toplumun bir bölümünü yabancılaştırdığı, bir bölümünü de ''öfkenin hedefi'' haline getirdiği vurgulanıyor.

İHH İnsani Yardım Vakfı Irak Raporu'na göre, bugün Irak'ta oluşan 60'dan fazla silahlı gücün hem Amerikan kuvvetlerine hem de birbirlerine karşı savaştığı, bundan ise en çok sivil halkın zarar gördüğüifade ediliyor.

2 milyon insan hayatını kaybetti

Irak'ta ambargo ve savaş sebebiyle ölen insan sayısının yaklaşık 2 milyonu bulduğu ifade ediliyor. Savaşın başlangıcından bugüne kadar ölenlerin yüzde 75'ini sivillerin, yüzde 20'sini Iraklı polislerin, yüzde 5'ini ise Irak'ta bulunan yabancı askerlerin oluşturduğu kaydediliyor.

Her gün ortalama 400 çocuk yetim kalıyor

Savaşın başladığı 2003 yılından bu yana her gün ortalama 400 çocuğun yetim, 80 kadının da dul kaldığı, halen ülkede 5 milyonu aşkın yetim çocuk ve 1 milyonun üzerinde dul Iraklının bulunduğu ifade ediliyor.

6.5 milyarlık dünya nüfusunun sadece yüzde 0.3'lük bir bölümünü oluşturan Irak'ta, dünyadaki 107 milyon yetimden 5 milyonunun yaşadığı, bunun da dünyadaki yetimlerin yaklaşık yüzde 5'ini oluşturduğu belirtiliyor.

14 yaş altındaki çocukların yüzde 15'inin ise çocuk işçi olarak çalıştığı ülkede, çocukların eğitim almamaları, uyuşturucuya alışmaları ve her türlü istismara açık hale gelmeleri ise ülke geleceği için büyük bir tehlike oluşturduğu kaydediliyor.

Her 5 çocuktan sadece 1'i okula gidebiliyor

Okul çağındaki her 5 çocuktan sadece 1'inin okula gidebildiği, savaş sonrası yaşanan şiddet sebebiyle 800 bin çocuğun okulu terk etmek zorunda kaldığı, son 15 yılda okuma yazma oranının yüzde 80'lerden yüzde 60'a gerilediği, bunun sonucunda da her 10 kişiden 4'ünün okuma yazma bilmediği, kadınlarda okuma-yazma bilmeyenlerin oranının ise yüzde 47 olduğu kaydediliyor.

500'ü aşkın bilim adamı ve eğitimci öldürüldü

Raporda ayrıca 2003 yılındaki savaşın başından beri 500'ü aşkın eğitimci ve bilim adamının suikast sonucu hayatını kaybettiği, bazı bilim adamı ve eğitimcilerin de ülkeyi terk ettiği ifade ediliyor.

2.5 milyon Iraklı mülteci durumunda

Ülkede yaşanan savaş ve şiddet nedeniyle çeşitli ülkelerde mülteci olarak yaşayan Iraklılardan 1 milyon 250 bini Suriye'de, 750 bini Ürdün'de, 250 binin Körfez ülkelerinde, 25 binin de Türkiye'ye bulunduğu belirtiliyor.

Mezhep ve etnik çatışmalarla nedeniyle ülke içinde yer değiştiren 4 milyon kişiyle birlikte toplam mülteci sayısının ülke nüfusunun yüzde 25'ini oluşturduğuna da işaret ediliyor.

Ülke içinde göç eden Iraklılar gittikleri bölgelerde akrabalarının veya metruk mahallerdeki çadırlarda yaşamlarını sürdürürken, ülke dışına çıkanların ise çoğunlukla yardıma muhtaç ve sağlık hizmetlerinden yoksun bir şekilde yaşamlarını sürdürdükleri kaydediliyor.

2 bin doktor öldürüldü, 20 bin doktor ülkeyi terk etti

Irak'ta işgal öncesi kayıtlı yaklaşık 34 bin doktor bulunduğu, savaş sonrası şiddet olayları sebebiyle 20 bini aşkın doktorun ülkeyi terk ettiği, 2 bin doktorun da öldürüldüğü kaydediliyor.

Doktor sayısının yetersiz olması nedeniyle silahlı ve bombalı saldırı sonucu yaralananların yüzde 50'sinin öldüğü ülkede 10 bin kişiye 6 doktorun düştüğü vurgulanıyor.

Çocuk ölümlerinin yüzde 70'nin ishal ve solunum hastalıkları sebebiyle yaşandığı Irak'ta, 1989'da çocuk ölüm oranı her 1000 canlı doğumda 60 iken, bugün bu rakamın 107'e yükseldiği belirtiliyor. Ülkede her 1000 çocuktan 130'unun çeşitli sebeplerle 5 yaşını göremeden hayatını kaybettiği de vurgulanıyor.

Yargısız hapsedilen 25 bin kişi

2003 yılında başlayan işgalde Amerikan güçlerince esir alınan 25 bini aşkın kişinin halen yargılanmadığı da belirtilirken, işgalin ardından Irak güvenlik güçlerince tutuklananlarla birlikte sayının 60 bini bulduğu ifade ediliyor. Tutuklulardan 840 tanesinin çocuk olduğu, toplumsal barışın önündeki en büyük engellerden birinin tutsaklar konusu olduğuna vurgulanıyor.

İşgal ekonomiyi yıktı

20 yıl önce Irak ekonomisinin Arap ülkeleri arasında Suudi Arabistan'dan sonra ikinci, Ortadoğu'da ise 3. büyük ekonomi olduğuna dikkat çekilen rapoda şunlar kaydedildi:

''1980 yılından bu yana devam eden savaşlar sebebiyle, petrolden elde edilen gelir savaş giderlerini karşılamak üzere seferber edildi. Ambargoların halk üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek için alt yapı yatırım ve sosyal hizmetler ertelendi. Bugün Irak ekonomisinde enflasyon yaklaşık yüzde 50 civarındadır. Yüzde 65'lik işsizlik oranı ise İslam ülkeleri arasında en yüksek orana sahiptir. Milli gelir ise kişi başı yıllık 864 dolardır. Ekonomideki çöküş nedeniyle her 4 Iraklı'dan biri açlık sorunu yaşıyor. Bununla birlikte gıda güvenliği olmadığından toplamda 8 milyon Iraklı'nın düzenli yardım alması gerekiyor. Bu da nüfusun yaklaşık yüzde 30'una denk geliyor. Yetersiz beslenme nedeniyle dünyaya gelen çocukların yüzde 23'ü olması gereken kilodan düşük doğuyor.''

Elektrik yok, 15 milyon insan karanlıkta yaşıyor

Irak'ta bulunan yaklaşık 5 milyon haneden 3.5 milyonuna elektrik verilmediğinin ifade edilirken, 15 milyon insanın karanlıkta yaşadığı, ülkenin başkenti Bağdat'a bile günde en fazla 7 saat elektrik verilebildiği belirtiliyor.

Irak'ta tüm alt yapı çalışmalarının tamamlanabilmesi için 35 milyar dolarlık yatırımın gerektiğine işaret edilerek, ülkedeki güvenlik krizinin bir türlü sona ermemesı ve güvenlik için ayrılan harcamaların fazla olmasının alt yapı harcamalarını ikinci planda bıraktığı da kaydediliyor.


kaynak

Irak'ta İki Milyon İnsan Öldü | < Haber Editör > ..::İnternet Haber Merkezi::..
 

idealterror

Asistan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
425
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
500'ü aşkın bilim adamı ve eğitimci öldürüldü

Raporda ayrıca 2003 yılındaki savaşın başından beri 500'ü aşkın eğitimci ve bilim adamının suikast sonucu hayatını kaybettiği, bazı bilim adamı ve eğitimcilerin de ülkeyi terk ettiği ifade ediliyor.

2 bin doktor öldürüldü, 20 bin doktor ülkeyi terk etti

Irak'ta işgal öncesi kayıtlı yaklaşık 34 bin doktor bulunduğu, savaş sonrası şiddet olayları sebebiyle 20 bini aşkın doktorun ülkeyi terk ettiği, 2 bin doktorun da öldürüldüğü kaydediliyor.

Doktor sayısının yetersiz olması nedeniyle silahlı ve bombalı saldırı sonucu yaralananların yüzde 50'sinin öldüğü ülkede 10 bin kişiye 6 doktorun düştüğü vurgulanıyor.

Çocuk ölümlerinin yüzde 70'nin ishal ve solunum hastalıkları sebebiyle yaşandığı Irak'ta, 1989'da çocuk ölüm oranı her 1000 canlı doğumda 60 iken, bugün bu rakamın 107'e yükseldiği belirtiliyor. Ülkede her 1000 çocuktan 130'unun çeşitli sebeplerle 5 yaşını göremeden hayatını kaybettiği de vurgulanıyor.


bu igrenclige hala dur diyemiyoruz. suikastle olduren bilim adamlari ve doktorlar... olmayan bir ulkede ikisine de artik gerek yok...
 

astronash

Asistan
Katılım
19 Ağustos 2007
Mesajlar
213
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
müsade ederseniz konu ile ilgili bizzat kendim yaptığım bi söyleşiyi ekleme ihtiyacı hissettim.



KANAYAN YARA; KERKÜK ve TÜRKMENLER&#8230;

E.Y: Kısaca kendinizden ve Kerkük Kardeşlik derneğinden bahsedermisiniz?

V.Ş: Ben Malatya Kerkük Kardeşlik derneği başkanı Veysel ŞAHİN. 1978 yılında Malatya&#8217;nın Battalgazi ilçesi Alişar köyünde doğdum. İlk ve orta öğrenimimi aynı yerde tamamladım. İmam hatip mezunuyum. Van 100. Yıl Üniv. Ziraat fakültesinde lisans eğitimimi tamamladım. 5-6 yıl Anadolu&#8217;nun çeşitli yerlerinde İngilizce , bilgisayar ve arapça öğretmenliği yaptıktan sonra çeçen direniş cephesindeki görevimi bırakarak Irak Türkmen cephesine gönüllü olarak katıldım. Iraktaki seçimlerde ve çeşitli zamanlarda mulahaza ve müzakerelerde bulunmak üzere gittiğim Kerkük&#8217;te 926 delegenin oyunu alarak bölge temsilciliğine ve Malatya Kerkük Kardeşlik Derneğinin kuruculuğuna atandım. Derneği buradaki Kerkük sevdalısı arkadaşlarla kurduk. Ben Türkmen asıllı Kerkük göçmeni bir ailenin çocuğuyum. Germiyanoğlu aşiretine mensubum. Derneğimiz 1 yıldır Malatya&#8217;da faal. Doğu Anadolu&#8217;daki en aktif derneklerden bir tanesi. Sivil toplum kuruluşu olmanın gereklerini hakkıyla yerine getiren, denetimlerde de yetkili makamlarca teşekkür ve takdirle karşılanan bir dernek. Derneğimiz şu ana kadar Türk İş Birliği kalkınma idaresinin de yaptığı istatistikler sonucu 4 trilyon 800 milyarlık uluslararası dış yardımla Türkiye&#8217;de 17 büyük dernek içerisinde 10. sırada yer alan bir dernek.

E.Y: Etkinliklerinizden birkaçından bahsedermisiniz?

V.Ş: Derneğimiz genelde terörle mücadelenin 5. kol faaliyetlerini güder. İmza kampanyalarıyla Karadenizdeki 43 ilde kendisini tanıtmış, türkmen davasını anlatmış, çeşitli illerde konferanslar paneller ve yine tanıtım standlarıyla hem türkmenlerin kimliği ve içinde bulunduğu siyasal, sosyal sorunları hem kerküğün statüsünü anlatmış, 1 yıl içerisinde çok yoğun bir faaliyet ile hakettiği yeri aldığını düşünüyoruz ama hedefimiz bu kadar değil. Hedefimiz inşallah bağımsız bir türkmeneli devleti ve türkiye cumhuriyeti devletine itaati.Hayalimiz bu. Hatayda olduğu gibi.
Bugün kimliğinden asimile olmuş, kerküğü unutmuş, kerküklüyüm demekten bile korkan birçok kerküklü var. Biz bu yola çıktığımız zaman kerkükte bir hakkın yenildiğini, hakkın karşısında batılın zulümle ve çeşitli şer hareketlerle kan döküldüğünü gördük.Buna razı olamazdık çünkü zulme rıza da zalimliktir. Tabii kerkük ismiyle çıktık bu yola. Kerkük neden dünyanın gündeminde, neden küresel aktörler kerküğün etrafında akbabalar gibi dönüyor, neden bu kadar oyunlar kerkükte oynanıyor? Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Hiç kimse ne kerküğün ne de kerküklünün kaşına gözüne hayran değil. Kerkük şu an OPC'nin raporlarına göre dünyadaki her 100 litre petrolün 7 litresine tek başına sahip bir belde. Dünya üzerinde de ilk petrolün bulunduğu yer kerküktür. Şöyle izah edeyim. İslam kültüründe bilirsiniz kandil geceleri vardır.Eskiden petrol islam coğrafyasında kandil, kandil yağı, karasakız , neft olarak bilinirdi. Kandil gecelerinde padişahın emriyle devlet dairelerinde valiliklerde ve sancaktarlıklarda kandiller yakılırdı .Kandil ham petroldü. 2. Abdülhamit döneminde buharlı makinelerin yerini petrolle çıkarılan makinelere bırakmasıyla beraber petrol dünyanın yeni ihtiyacı oldu. Temel tüketim maddelerinden birisi haline geldi. 2. Abdülhamit bu süreçte kerküğü ve çevresini hanedana değilde vakfa çevirerek büyük devlet adamlığını göstermiş oldu.
Kerkük İngiliz ajanı Lawrence'in notlarında şöyle geçer:'Umarım ki 100 yıl sonrada bu belde dünyanın gündeminde olacaktır' diye notu vardır. Arap milliyetçiliğinin ayyuka çıktığı, milliyetçi akımların başladığı 20.yy'ın başlarında Osmanlı çöküşe doğru giderken şunu da unutmamak lazımdır ki kerküklüler ve türkmenler hiçbir zaman Osmanlıya sırt çevirmemişlerdir. Kerküklüler kerkükten kalkıp Çanakkalaye gelmiş, islam sancağının düşmemesi için omuz omuza savaşmıştır.Ancak şu varki kerkük bu vefalı duruşunun karşılığını hiçbir zaman alamamıştır.100 yıl sonra bile kerkük hakettiği noktaya gelememiştir. Ağır sanayi hamlesinin olduğu 2. dünya savaşı yıllarında kerkük batının sömürge alanlarından bir tanesiydi. 1960lı yıllarda kerkükte kurulan sondajlar bunu göstermektedir.General Kasım döneminde ve baas rejimi döneminde İsrailin ,amerikanın, Almanyanın,Fransanın hatta Rusyanın bu bölgeden petrol götürdüğü bilinmektedir. Daha sonra 1941de İnönü adaları kıbrısı ve kerküğü milletler cemiyeti aracılığıyla ırak krallığına bıraktığı zaman (ki ırak krallığı o zaman ingiliz krallığının denetimindeydi) kerkük tek başına itilmiş bir yetim çocuk durumuna düştü ve türkmenlerde aynı şekilde. Iraka her gelen devlet başkanı diğer tebalara rejimi sarsabilecek ayrılıkçı görüşlere gücünü ispat edebilmek için ilk güç gösterisini türkmenler üzerinden yapmıştır. Özellikle 1959 katliamları türkmenlerin soykırımda bir dönüm noktasıdır. Osmanlı kültürünün tamamen yıkıldığı, yerine marksist, leninist düzenin getirildiği bir general kasım dönemi.. Daha sonra herkesim mefhumu ve malumu olan saddam hüseyin dönemi başladı. Saddam hüseyinin 35 yıllık iktidarındada kendi gücünü ispat etmek, güneydeki şiileri kuzeydeki etnik grupları dize getirmek, diktatöryasının altında ezebilmek ve sözünü dinletebilmek için o da maalesef general Kasım gibi ve daha önceki zalimler gibi yine türkmen sahasını kullanarak güç gösterisi yapmıştır. Kerküğün adını değiştirerek El-Temim yapmıştır. Kerküğün ismine bile tahammül edilmemiştir.Tabi Saddam birde şu vardır. Saddamın 1991 körfez savaşına kalkıştığı dönemlerden Kuveyti işgali döneminde dünyada 19.haçlı seferinin başlangıcının ilanı vardır. Portekizin Lizbon kentinde saddam kuveyte girmeden önce 1991 nato toplantısında dönemin ingiltere başbakanı Margaret Thatcher şöyle diyordu; &#8216;Efendiler, sosyalist blok çöktü (Yani komünist rusya çöktü.) Kızılıordu bitti ve şu açık bir gerçektir düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz.Beslenme kaynağının olması lazım.Haliyle bizim de dümanımız bitti, yeni bir düşman bulmamız lazım.&#8217;Tabi herkes biribrine bakışırken &#8216;merak etmeyin&#8217; diyor &#8216;düşman var,bizim 100 yıl önce gittiğimiz ortadoğu coğrafyası&#8217; , düşmanın rengini kızıldan yeşile çevirdiler, adres ortadoğu,düşmanlar müslümanlar. Etnik ayrım gözetmeksizin Hz.Muhammed (s.a.v) ümmeti. Zaten haçlının bütün ana felsefesinde bu vardır.İslamın çökertilmesi ,o Yahudi rüyasının gerçekleştirilmesi. Büyük israil krallığının Kudüs prensliği. Bu onların 3000 yıllık rüyasıdır. 90larda bu dünyaya deklare edilirken Saddam kuveyte girdi. Kuveytten binlerce ton altın çekti getirdi, kuveytin petrollerini yaktı, kendi petrollerini yaktı. İnsanlığa ve dünya milli gelirine büyük zararlar verdi Saddam.Tabi kimlerin emri ile?Yahudilerin emri ile.Çünkü Amerika nın bu bölgeye girmesi şarttı. İsrail küçük kalmış etrafı arap devletleri ile dolu terör örgütleri ile dolmuştu. İsraile rahat hareket edileceği bir alan yaratılmalıydı ve onun taşeron tetikçisi Amerika ve israil büyük paralarla, yaklaşık hareket maliyeti 780 milyar dolarla amerikanın darwinist fikirli arı ırk düşünceli yöneticilerini ikna ederek amerikan ordusunun 100de 51ine varıncaya kadar 180.000 kişilik orduyu getirip basra körfezine yerleştirdi.

E.Y: Siz o bölgede de bulunmuş biri olarak, bu işgal dönemine kadar olan süreçte oradaki türkmenlerin kürtlerin ve arapların birbirleri ile olan ilişkileri nasıldı ve işgalden sonra nasıl değişti açıklayabilir misiniz?

V.Ş: Şimdi ben şunu öncelikle söylemek isterim yani türkmenler şu an hiçbir türkmen bir terör hareketine bulaşmamıştır.Bunu hiç kimse iddia edemez.Türkmenler bir terör hareketi içerisinde bulunmamıştır. Sanatta, siyasette her zaman en önde olmuş, ortadoğunun en okumuş zeki insanları, en medeni insanları, en kibar insanları Türkmenlerdir. Saddamın bile gıpta ile baktığı bir millettir türkmenler. Ancak Irak&#8217;ın işgal edilebilmesi için çeşitli güneyde ve kuzeydeki etnik gruplara parasal yardımlar yapıldı. Kozmik bilgilerle bunlar ayaklandırıldı ve Irak işgal edildi.Burada fatura orta kesimdeki sünni araplarla türkmenlere kesildi."Benim annem de kürt" Bizim müslüman olup Allah(c.c) ve Muhammed(s.a.v) diyen asuri ile keldani ile dahi bir problemimiz yok.Bizim problemimiz bizden olmayanla. Bizden olmayana da saygımız var ama bizi tanıdıkça, bize saygı duydukça saygımız var ki bunun ispatı da ecdadımızdan gelir. Fatih İstanbulu aldığı zaman istese o kiliselerin hepsini camiye çevirirdi, istese o papazların hepsini katledebilirdi ama yapmadı özgürsünüz dedi. Ha şimdi bazı stratejistler buna kerizlik diyor ama biz Allah'a inanmış bir toplumuz.Allah'ın yarattığına Allah'tan ötürü yaradandan ötürü saygı duyarız.Yunus Emre felsefesi bizim kanımızdadır.Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye , Mercidabık seferleri, mısır seferi ,Kahire seferi, kutsal emanetleri alışı ve Bağdat seferi vardır.Genç Osman&#8217;ın bir bağdat kapısını açışı vardır.Bu savaşlara bu fetihlere baktığınız zaman Osmanlı orduları İslam orduları bir üzüm bağının içinden geçerken dahi askerin yediği üzümün parasını bağ sahibine ödemiş ve ödettirmiş kadar adaletlidir kendisinden olmayana. Ama bu hayasız haçlı seferi geldiği zaman 1.5 milyon insanı katletti ,554bin kadına tecavüz etti.78000 kundaktaki çocuğu öldürdü. İşte bizim kıstasımız bu. İşte haçlı, o medeniyetin kapısı denilen batı ve bizim medeniyetimiz... Burada çıkar iş ortaya. Yani petrol sebeptir, küresel sermaye sebeptir, ihtiyaçlar vardır, 250 milyonluk yamyam toplum amerikanın lüks yaşam arzuları vardır bunun karşılanması için doğu toplumlarının köleleştirilmesi vardır. varırda vardır.. ama bizim kıstasımız her zaman rabbani ve rahmanidir. Türklerin son 1400 yıllık islam tarihinde Ubeydullah bin Ziyaddan bugüne baktığınız zaman ortadoğuda hiçbir kanlı seferi yoktur. Haksız bir seferi yoktur. Yaptığı sefer ve fetihlerdede hiçbir zaman kadına çocuğa zarar vermemiştir. Mabeddeki mubide kılıç çekmez. Aman dileyene aman vermiştir. Kimse tersini iddia edemez. Alnımız o yönde açıktır. Ki son 2003 işgalinde türkiyenin bir teskere ile olaya müdahil olmasını hatta o bölgeye girmesini isteyen şer odakları türkiyede bayağı bürokratik ve siyasal çalışmalar yaptılar ama türkiye cumhuriyetinin 5000 yıllık devlet geleneği, asilane düşüncesi buna izin vermedi. Aklı selim izin vermedi. Neden? Allah muhafaza TC devleti ve türk ordusu ingiltereyle ve amerikayla beraber ırakın işgaline girmiş olsaydı bugün 2milyon müslümanın kanı bizim avuçlarımızda olacaktı ve biz bunun mahşerde hesabını veremezdik. Haçlı ile beraber gireceksek, türkmeni, kerküğü, petrolü bahane edeceksin, kendi kardeşini bahane edip kendi kardeşini keseceksin. Bu yahudi oyunudur. Buna elhamdülillah ne türk ordusu ne bürokrasimiz ne siyasimiz düşmedi.Bu oyuna girmedik.8 milyar dolarlık bir yardım paketi vardı hatırlarsınız, amerika başkanı hatta tezkerinin olacağı gün 1 milyar dolarlık çeki hemen takdim edeyim dedi. Ama anadolu insanı bu satılmışlığa bu kalleşliğe gelmedi. Kerkük ve Türkmenler petrolden dolayı bu zulümü çekmekteler neden derseniz tuzhurmatu aziziye , sincar, telafer, kerkük, musul, süleymaniye.. bu bölgeler petrol bölgesi..ve petrolün en yoğun olduğu yer kerkük. Nüfusların yakılması, 2004 seçimlerinde türkmenlerin silah zoruyla evlerinden çıkarılmaması , sandığa gitmesinin engellenmesine rağmen 5 milletvekili çıkarabimesi ki onun 1 tanesini de şehit ettiler. kaldı 4. Şimdi biz türkmenler ırakta teolojik mezhep çatışması içinde değliz. Bizim nüfusumuzun yarısı şiidir. Bizim şiamız bile farklıdır. Bektaşi geleneğinden gelir. Osmanlıdaki yeniçeri ocağını terbiye eden gelir. İran şiasına benzemez. güneyin şiasınada benzemez. Bizim sünni kesimimizle şii kesimimizde bir ayrım yoktur. Kesinlikle şii bile demek ayıptır. Millette böyle bir kültür vardır. Tabii bu milletin çok hakkı yendi. Çok katliamlara maruz bırakıldı. Biz bunun için mücadele veriyoruz. Bir bağımsızlık sevdamız var. TC devletinin de pkk terörü dolayısıyla bu bölgeye iştikalleri var. Tarihten gelen bir mirasın devamı olarak Osmanlı mirasçısı T.C devletinin Irak Türkleriyle ilgili çeşitli dönemlerde yakın ilişkileri var. Dönemimiz 60. hükümetin ve 59. hükümetin 80li ve 90lı yıllara nazaran daha bir aklı selim ve parasal yardımlarla ırak Türklerine biraz daha kimlik bulma , kendini meşrulaştırma hakkı tanınmış durumda. Yeterlimi? Hayır.. Kesinlikle yeterli değil. Biz bugün T.C nin yaptığı yardımları yeterli bulmuyoruz ama geçmişe nazaran büyük mesafeler katedildi. Biz Türkmenlerde teşkilatlanma ve siyaset açısından daha da bilinçlendik. Türkmenlerinde kendi aralarında sornları illaki her millette olduğu gibi var. En başında fakirlik. Sonra ezilmişlik ve esaret.. Bugün Amirli&#8217;de , Kerkükte, Telaferde ve Musulda yaklaşık 84.000 ailemiz mülteci durumda.. Ben bu derginin aracılığıyla bu yazıyı okuyan herkesten, her müslümanım türküm diyenden, kanından şüphe etmeyen herkesten bir şeyler yapabilmek adına , denize bir damla damlatmak adına bizimle irtibata geçmesini istiyorum. Artık şifahen gönülden sevme zamanı geçmiştir. Acilen Türkmenlere yardım etme zamanı gelmiştir. Ya kardeş olduğumuzu söyleyeceğiz, ya kalleş olduğumuzu söyleyeceğiz. Çünkü zamanında Anadolu insanı dara düştüğü zaman hanımının kolundaki bileziği kulağındaki küpeyi alıp, tüfeğiyle çanakkaleye savaşmaya gelmiştir. Bu bir ahde vefa duruşudur. Anadolu bu borcunu ödemelidir. Aksi takdirde bu türk milletinin şerefine yakışmaz. Türk milleti şerefli bir millettir. Bunu da biliyoruz. Ama bu ahde vefanın ödenmesi geciktirilyor. Bunun sebebi TC veya türk milleti değil, Yahudilerin anadoluda yaptığı çeşitli propaganda faaliyetleridir.
Biz bu noktada türkmeneli bölgesinin bağımsızlığını inşallah bir petrol paylaşımı yada ırakın bölünmesi, parçanın parçası olmayı değil kendi başına bağımsız otoriter bir bölgenin hamisi , sahibi olmasının, bir türkmeneli bölgesinin ilan edilmesini , bu uğurda gerekirse silahlı mücadeleden kaçmayacağımızı buradan açıkça belirtiyorum. Buna hakkımız vardır. Ama biz her şeyin aklı selim ve yerinde olmasını istiyoruz. Masum insanların zarar görmesini istemiyoruz. İşgalde yeterince masum insan zarar görmüştür zaten.

E:Y: İşgal günlerine dönecek olursak o bölgede amerikan ve İngiliz askerlerinin sivil insanlara neler yaptığını hepimiz basından okuduk, izledik. Peki basına yansımayan neler vardı o bölgede?

V.Ş: Hemen söyleyeyim. Küçücük kız çocuklarına tecavüzler var. Her akşam amerikan kışlalarına zorla götürülüp ırzına geçilen, dans ettirilen ıraklı kadınlar var. Babası belli olmayan çocuklar doğuran binlerce kadın var. 8-9 yaşında buluğ çağına yeni girmiş kızlara tecavüz edenler var. Bu olayları gördük. Ebu gureyb cezaevinde sivillerin etleri parçalanıp köpeklere yedirildi. Bir türkmenin bir hastaneye, bir devlet dairesine gittiğinde &#8216;git barzanin ikdp bürosundan kürt olduğuna dair belge getir&#8217; diyenleri biliyoruz. Türkmenelinde hiç kimse demesinki bir siyasi istibdad var. Orda bir soykırım oluyor. Bir aydan fazla süredir Türkmen bölgesinde su yok. Basın bunları yazmıyor. Sülaymaniyede baraj kapakları kapatıldı ve 25 gündür su verilmiyor. 21. yy da veba , tifo , dizanteri , boğmaca , zatürre ve kolera salgını var. 50000 çocuk ölümle karşı karşıya. Bütün dünyaya haykırmamıza rağmen sesimize kulak veren olmadı. Bir millet gün gün eritiliyor. Asimilie ediliyor. Asimile olmayanlar katlediliyor , olmadı sürülüyor. Yaklaşık 200.000 türkmen yurtdışına göç ettirilmiş durumda. Yaklaşık 2milyar dolar Türkmen parası gaspedilmiş durumda. 37000 kadına tecavüz edilmiş. 54 çocuğu öldürülmüş. Böylesine bir mezalim bir Avrupa ülkesinde yaşansaydı ummak istemiyorum ama 3. dünya savaşı çıkardı.

E:Y: Peki devletin yada Stk&#8217;ların bu konudaki yardımları ne derece etkili ve neler yapılmalı?

V.Ş: Şöyle bir söylenti var. Devlet yardım yapıyor. Derinden derinden yardım ediliyor deniyor ama biz hiçbir şey görmedik. Allah var etsin kızılayın dışında yardım eden resmi bir kurum yok. Türkiye cumhuriyeti zaten resmi bir yardım yapamaz. Çünkü orada etnisiteye dayalı bir yardım yapmış olur ki bu da uluslar arası yardım hukukuna aykırıdır. Başkasının içişlerine karışmak demektir. Sadece oradaki Türkmenlere devlet yardım yapamaz. Bunu yapabilecek özgürlükte olanlar diasporadaki Türkmen teşkilatlarıdır. Biz kendi soydaşlarımıza yardım götürebiliriz. Ama bunu devlet yapamaz. İşte bunu Türk milleti anlayamadı. Hala da anlamıyorlar. Kerküğe yardım gitmiyor. Kerkük yanıyor, Kerküklü ölüyor. Telaferde bir sürü mülteci kampı var. Çadır kentler var. Yerinden yurdundan , çocuğundan çoluğundan edilmiş insanlar var ve bunun ahı daha anadoluya ulaşmamış. Bizim seslenişimiz hem stk&#8217;lara hem hem sivil toplumun her kesimine, herkese.. Kerkük yanıyor, Türkmenler kanıyor. Mutlaka yardım gerekli. Şifahen ve acilen&#8230;

E.Y: Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
V.Ş.: Ben teşekkür ederim..

Not: Yardım etmek isteyenler 05327387523 no ile bizzat veysel şahin ile irtibata geçebilirler..


Kaynak: VatanBir Dergi
 

ultumdur

Asistan
Katılım
25 Haziran 2008
Mesajlar
210
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
neden abd düşmanısın yada sevmiyorsun derlerse bu linki verin yeter
 

yuureii

Profesör
Katılım
13 Aralık 2007
Mesajlar
2,239
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
USA hayranı bazı üyeler vardı, iyi okusunlar haberi.
 
Üst