dronyjydns
Öğrenci
- Katılım
- 3 Ekim 2009
- Mesajlar
- 5
- Reaksiyon puanı
- 0
- Puanları
- 1
Evet, yeni bir süreçten geçiyoruz. Dağdakiler inecek mi, silahlar susacak mı, Suriyeli PKK’lılar ne olacak tartışmalarını sürdüreduralım sınırı açmak bugünlerde aldığımız en müjdeli haberdi. Söylenenlerin aksine bu elbette bir ‘açılım’ değil uzun vadeli bir ‘süreç’.
Türkiye ile Suriye aslında geç kalınan bir süreci başlatmış oldu. Şu şekilde demek daha doğru olur, olması gerekenler geç de olsa gerçekleşiyor. Yüzyıllar boyu aynı toprakları ve kültürü paylaşmış iki ülkenin stratejik ve kültürel olarak birbirine bu denli uzak kalması hepimizin üzüldüğü bir durumdu.
10 sene evvel ilişkilerimizde kısa bir fetret dönemi yaşamış olsak da bugün Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, “Şam’dan Halep’e gider gibi Türkiye’ye” ve “İstanbul’dan Ankara’ya gider gibi Suriye’ye” gidilebileceğini müjdeliyor. Ve bunları söylerken de bu zamana kadar vakit kaybedildiğinden, geçmiş dönemde birçok hatanın üst üste bina edildiğinden bahsediyor. Gelişmeler bununla da kalmıyor, bundan sonra 6 ayda bir ortak bakanlar kurulu yapılacak.
Türkiye son elli yıldaki mayın, dikenli tellerle kurduğu güvenlik politikasını anlaşılan kardeşlik, diyalogla daha barışçıl yöntemle sağlam temellere kurmaya çalışıyor. Dış politikalarımızda ki bu türlü değişimlerin iç politikamıza da getireceği yeni söylemler, gelecek adına ülkemizin itibarını olumlu yönde katkısı sağlayacağı tartışılmaz bir gerçek.
Başbakan Erdoğan’ı ve Sayın Davutoğlu’nu sonuç ne olursa olsun dış politikalarından dolayı da kutlamak gerek. Suriye-Irak arasındaki karşılıklı ihtilafı çözme çabalarıyla birlikte Türkiye şu anda yüklendiği misyon sayesinde Türkiye-Suriye-Irak üçgeninde arabulucu rolünü iyi oynamaktadır. Bu bakımdan, birçok şey bölgenin yükselen gücü Türkiye’ye bağlı hale gelmiştir. Dolayısıyla AB ile desteklenmiş bir Türkiye, bölgede etkin olan Rusya, Çin ve ABD’nin yanı sıra Avrupa’yı da bölgede etkin hale getirecektir.
19. yüzyıl da “Avrupa’nın hasta adamı” olarak nitelendirilen Türkiye, 21. yüzyılda hiç kimsenin ummadığı şekilde çok önemli bir konuma gelmiştir. Ne Ortadoğu’nun kilit ismi dememiz ve ne de AB’nin Türkiye’ye bu bölgede muhtaç olduğunu söylememiz abartı olmayacaktır.
NOT: Geçenlerde okuduğum bir makale.Özellikle Türkiye-Suriye arasındaki konu ile ilgili güzel bir yazı olduğunu düşünüyorum.
Kaynak: http://mguney.com/iki-ulke’-ye-bayram-mujdesi/
Türkiye ile Suriye aslında geç kalınan bir süreci başlatmış oldu. Şu şekilde demek daha doğru olur, olması gerekenler geç de olsa gerçekleşiyor. Yüzyıllar boyu aynı toprakları ve kültürü paylaşmış iki ülkenin stratejik ve kültürel olarak birbirine bu denli uzak kalması hepimizin üzüldüğü bir durumdu.
10 sene evvel ilişkilerimizde kısa bir fetret dönemi yaşamış olsak da bugün Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, “Şam’dan Halep’e gider gibi Türkiye’ye” ve “İstanbul’dan Ankara’ya gider gibi Suriye’ye” gidilebileceğini müjdeliyor. Ve bunları söylerken de bu zamana kadar vakit kaybedildiğinden, geçmiş dönemde birçok hatanın üst üste bina edildiğinden bahsediyor. Gelişmeler bununla da kalmıyor, bundan sonra 6 ayda bir ortak bakanlar kurulu yapılacak.
Türkiye son elli yıldaki mayın, dikenli tellerle kurduğu güvenlik politikasını anlaşılan kardeşlik, diyalogla daha barışçıl yöntemle sağlam temellere kurmaya çalışıyor. Dış politikalarımızda ki bu türlü değişimlerin iç politikamıza da getireceği yeni söylemler, gelecek adına ülkemizin itibarını olumlu yönde katkısı sağlayacağı tartışılmaz bir gerçek.
Başbakan Erdoğan’ı ve Sayın Davutoğlu’nu sonuç ne olursa olsun dış politikalarından dolayı da kutlamak gerek. Suriye-Irak arasındaki karşılıklı ihtilafı çözme çabalarıyla birlikte Türkiye şu anda yüklendiği misyon sayesinde Türkiye-Suriye-Irak üçgeninde arabulucu rolünü iyi oynamaktadır. Bu bakımdan, birçok şey bölgenin yükselen gücü Türkiye’ye bağlı hale gelmiştir. Dolayısıyla AB ile desteklenmiş bir Türkiye, bölgede etkin olan Rusya, Çin ve ABD’nin yanı sıra Avrupa’yı da bölgede etkin hale getirecektir.
19. yüzyıl da “Avrupa’nın hasta adamı” olarak nitelendirilen Türkiye, 21. yüzyılda hiç kimsenin ummadığı şekilde çok önemli bir konuma gelmiştir. Ne Ortadoğu’nun kilit ismi dememiz ve ne de AB’nin Türkiye’ye bu bölgede muhtaç olduğunu söylememiz abartı olmayacaktır.
NOT: Geçenlerde okuduğum bir makale.Özellikle Türkiye-Suriye arasındaki konu ile ilgili güzel bir yazı olduğunu düşünüyorum.
Kaynak: http://mguney.com/iki-ulke’-ye-bayram-mujdesi/