- Katılım
- 14 Nisan 2010
- Mesajlar
- 8,797
- Reaksiyon puanı
- 523
- Puanları
- 1,293
- Yaş
- 36
Ne olacağını düşünüyorsam, aynısı oldu. Sen benim hep hayal kırıklığımdın, hep kendini gereksiz bir hayatın içinde harcadın. Bir kez olsun yanıltmadın beni .
Adımların belli, fikirlerin belli, kalleşliğin, kahpeliğin belli Bakma ben kötüyü de sevebiliyorum, ondandır yıllar boyu bitmek bilmeyen gözyaşı dolu can çekişlerim.
Şimdi bakıp geçmişe, geleceğe ve şimdiye, kendini tekrar edişlerine üzülüyorum. Bu yüzden bir türlü dönemiyorum yüzümü. Elimi uzatsam, beni de içine çekeceksin biliyorum.
İçinde dönen o karanlığın, tıpkı bir virüs gibi, yavaş yavaş ruhunu kemirdiğini, bütün benliğini ele geçirdiğini göremiyorsun. Ne zaman bana dokunsan, beni de içten içe kemiriyorsun.
Bazen ne kadar uzağa gitsem, ne kadar kaçsam senden, o kadar yakınına geldiğimi hissediyorum. Ayaklarımın kontrolü artık bende değilmiş gibi, kendime söz geçiremiyorum.
Düşüyor işte, çoğu zaman yenik düşüyor kalbim. Her kalp kadar zayıf ve her kalp kadar dirençliyim. Sen gidip gelirken ömrümün orta yerinde, ring atan otobüsler gibi, ben hayatımı törpülüyorum.
Ama sen her seferinde haklı çıkarıyorsun beni. Her seferinde aynı vurgunla düşürüyorsun kendini, bedenini ve en acısı beni kandırdığını sanıyorsun zavallılıkla
Oysa bir savaş değil bu, bir yokluk, bir hiçlik hali, görmüyorsun. Ben, ben olmayan bir bedene hapsolmuş, kendi sonsuzluğunda kavrulan bir ruhum; seni severek nefes almayı deniyorum ama her seferinde yeniden batıyorum.
O yüzden hiç yanılmıyorum. O yüzden hiç şaşırtamıyorsun beni. O yüzden ne zaman başımı çevirsem, aynı yerde görüyorum seni sadece uzaklaşıyorum gittikçe ve gün gelecek bir nokta kadar kalacaksın gözümde biliyorum. Asıl soru şu:
Ben neden her seferinde başımı çevirip orada mısın diye bakmak ihtiyacı duyuyorum?
Candan Ünal