paleokastro
Doçent
- Katılım
- 7 Aralık 2006
- Mesajlar
- 646
- Reaksiyon puanı
- 1
- Puanları
- 0
Abbasi halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış olan Behlül Dânâ Hz. daima Harun Reşid'in yakınında bulunur, çeşitli sebepler hasıl ederek onu uyarırdı. Bir gün, üstü başı toz toprak içinde uzun bir yolculuktan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid'in huzuruna çıktı. Harun Reşid sordu:
- Be ne hâl Behlül, nereden geliyorsun?
- Cehennemden geliyorum ey hükümdar.
- Ne işin vardı cehennemde?
- Ateş lazım oldu da, ateş almaya gittim.
- Peki, getirebildin mi bari?
- Hayır getiremedim. Ancak cehenneme bekçilik edenlerle görüştüm, onlar bana dedi ki: "Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, herkes ateşini dünyadan kendisi getirir"
- Be ne hâl Behlül, nereden geliyorsun?
- Cehennemden geliyorum ey hükümdar.
- Ne işin vardı cehennemde?
- Ateş lazım oldu da, ateş almaya gittim.
- Peki, getirebildin mi bari?
- Hayır getiremedim. Ancak cehenneme bekçilik edenlerle görüştüm, onlar bana dedi ki: "Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, herkes ateşini dünyadan kendisi getirir"