Halâl kazanmak her müslumâna farzdır

veysi dede

Asistan
Katılım
9 Kasım 2009
Mesajlar
282
Reaksiyon puanı
16
Puanları
0
Halâl kazanmak her müslumâna farzdır

Mü’minûn sûresi, elliikinci âyetinde meâlen, (Ey Peygamberlerim “salevâtullahi aleyhim ecma’în”. Halâl ve temiz yiyiniz ve bana lâyık ibâdetler yapınız!) buyuruldu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bunun için, (Halâl kazanmak her müslimâna farzdır) buyurdu. Ve buyurdu ki, (Bir kimse, hiç harâm karışdırmadan, kırk gün halâl yirse, Allahü teâlâ, onun kalbini nûr ile doldurur. Kalbine, nehrler gibi hikmet akıtır. Dünyâ muhabbetini, kalbinden giderir). [Dünyâlık kazanmak için çalışmak günâh değildir. Dünyâlık sevgisi, dünyâya gönül bağlamak günâhdır.] Sa’d bin Ebî Vakkâs “radıyallahü anh” dedi ki, (Yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”! Düâ buyur da, Allahü teâlâ, benim her düâmı kabûl etsin!). Cevâbında buyurdular ki, (Düâ kabûl olmak için, halâl lokma yiyiniz!). Bir hadîs-i şerîfde, (Çok kimse vardır ki, yidikleri ve giydikleri harâmdır. Sonra ellerini kaldırıp düâ ederler. Böyle düâ, nasıl kabûl olunur?). Bir kerre de buyurdu ki, (Harâm yiyenlerin ne farzları, ne de sünnetleri kabûl olmaz). [Ya’nî sevâbına kavuşamazlar.] Yine buyurdu ki, (On liralık elbisenin, bir lirası harâm olsa, o elbise ile kılınan nemâzlar kabûl olmaz). Yine buyurdu ki, (Harâm ile beslenen vücûdün ateşde yanması dahâ iyidir). Yine buyurdu ki, (Malın halâlden mi, harâmdan mı geldiğini düşünmiyenler, Cehenneme, neresinden atılırsa atılsınlar, Allahü teâlâ, onlara acımıyacakdır). Yine buyurdu ki, (İbâdet on kısmdır, dokuz kısmı, halâl kazanmakdır). Bir def’a da buyurdu ki, (Halâl kazanmak için yorulup, evine dönen kimse, günâhsız olarak yatar. Allahü teâlânın sevdiği kimse olarak kalkar). Yine buyurdu ki, (Allahü teâlâ buyuruyor ki, harâmdan kaçınanlara hesâb sormağa utanırım). Ve buyurdu ki, (Bir dirhem fâiz [almak ve vermek], otuz zinâdan dahâ günâhdır). Ve buyurdu ki, (Harâm maldan verilen sadaka kabûl edilmez. Saklanırsa, Cehenneme gidinceye kadar, ona yolluk olur).
ALLAH BİZLERİ HARAMDAN KORUSUN. AMİN....
 

wenus

Asistan
Katılım
14 Haziran 2009
Mesajlar
126
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Kendine, evladına ve yakınlarına ve borçlarını ödemeye lâzım olacak kadar helal kazanmak farzdır.

Bunun için çalışan sevap kazanır.
Özürsüz terk eden azâb görür.

Borç ödemek farzdır.
Özürsüz geciktirmek haramdır, uykuda bile günah yazılır.

Hadis-i şerifte, “Beş vakit namazı kıldıktan sonra, çalışıp helâl kazanmak, her Müslümana farzdır” buyuruldu.


Peygamberlerin hepsi, çalışıp kazanmışlardır. Çalışmayıp, câmide oturarak, Allaha tevekkül ediyorum diyenler, bu çalışmayı terk ettiği için, günah işlemektedir. Sâlih değil, fâsıktır. Bunların kalbi, Allahü teâlâya değil, kulların mallarına bağlıdır.

Önce sebebe yapışmak, sonra bu sebebin te’sîrini Allahü teâlâdan beklemek emrolundu.

Muhtaç olduğu malı kazandıktan sonra, fazla çalışmayıp, ibâdet etmek câizdir.

İhtiyaçtan fazla çalışıp, hayra, hasenâta sarf etmek de çok güzeldir. Nâfile ibâdetlerden daha sevaptır.

Hadis-i şerifte, “İnsanların iyisi, insanlara faydası olanlardır” buyuruldu.

Öğünmek için, kibirlenmek için, ihtiyaçtan fazla kazanmak haramdır.


Aile efradının nafakalarını ve borçlarını ödemek için çalışıp, helâl kazanmak, nâfile ibâdetleri yapmaktan kat kat daha sevaptır.

Hadis-i şerifte, “Eshâbım için fakirlik saadettir. Âhir zamandaki ümmetim için, zenginlik saadettir” buyuruldu.


İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel’den sordular ki: “Her gün sabahtan akşama kadar câmide ibâdet edip Allahü teâlâ, ‘benim rızkımı nereden olsa gönderir’ diyen bir kimse nasıl bir adamdır?”

Cevabında buyurdu ki: “Bu kimse câhildir. İslâmiyetten haberi yoktur. Çünkü, Resûlullah buyurdu ki: “Allahü teâlâ benim rızkımı, süngümün ucuna koymuştur”. Yâni rızkım, İslâm dînine ve Müslümanlara saldıran kâfirlerle harp etmekle gelmektedir.


Büyüklerden birine sordular ki: “Özü sözü doğru olan tüccâr mı, yoksa geceleri namaz kılan, gündüzleri oruç tutan âbid mi yüksektir?”

Buyurdu ki: “Emîn olan tüccâr daha kıymetlidir. Çünkü, şeytanla her saat cihâd etmektedir. Şeytan, alışta, verişte, tartmada onu aldatmaya uğraşmakta, o ise Allahü teâlânın emrini, rızasını gözetmektedir.”



_____________________________________________


İman nimetine kavuşan kimsenin, en çok dikkat etmesi gereken husus, helal ve haramlardır. Haramlardan sakınmak, farzlardan önce gelir.

Bunun için, yenilen, içilen, giyilen, oturulan mekana ve kazanılan mala çok dikkat etmek lazımdır.

Zira Peygamber efendimiz; (Malın helalden mi, haramdan mı geldiğini düşünmeyenler, Cehenneme, neresinden atılırsa atılsınlar, Allahü teâlâ, onlara acımayacaktır) buyurmuşlardır.

Ağızdan giren lokma, haramdan ise, bu kimsenin ibadet etmesi, Allahü teâlânın rızasına kavuşması imkansız gibidir.

Çünkü Resulullah efendimiz; (Haram ile beslenen vücudun ateşte yanması daha iyidir) buyurmuşlardır.

Sehl bin Abdullah-i Tüsteri hazretleri buyuruyor ki:

“Hakiki imana kavuşmak için, dört şey lazımdır: Bütün farzları edeple yapmak, helal yemek, görünen ve görünmeyen bütün haramlardan sakınmak ve bu üçüne, ölünceye kadar devam etmeye sabretmek.”

Din büyükleri de; “Kırk gün şüpheli lokma yiyenin kalbi kararır ve lekelenir” buyurmuşlardır.

Mevlana Celaleddin Rumi hazretleri, kendisini sevenlere hep; "Helal kazanıp helalden yemeli, giyinmeli, çalışmalıdır. Her hareketi Resulullah efendimize uydurmalıdır" buyururdu.


 
Üst