Güvence var
Türkiye türbanı, hukuk devletini yeni tanımış bir toplumun acemiliği içinde tartışıyor.
Mesela cumhuriyetin temel ilkelerinde gedik açmaya yönelik bir anayasa değişikliğinin, arkasına ne büyüklükte bir destek alırsa alsın yok hükmünde sayılacağını pek az insan fark ediyor.
Sonuçta kimlikler, değerler altüst oluyor.
Anayasaya bağlı kalanlar baskıcı diye damgalanırken, yeminlerini yalayıp yutan siyasetçiler ve cazgırları demokrat aydın sayılıyorlar.
Laik rejim, şirret şamatalara kurban gider mi? Hayır!
Tartışmalardan Cumhurbaşkanı Gül etkilenmiş görünüyor. Bu iyi ama bir sözü, kafasındaki önceliklerin sağlıklı olmadığını düşündürüyor.
Toplumdaki endişeler dikkate alınmalı tabii, fakat mecliste 411 milletvekilinin desteklediği değişiklik de gözardı edilemez diyormuş.
Bizdeki partiler düzeninde sayıların fazla önemi yoktur. Milletvekilleri, tek seçici olan liderlerin emrindedir. Öyle olmasa, üç parti türban davasında tek fire vermeden aynı potada kaynar mıydı?
Mesela birbirlerine karşıt ırkçı duruşları temsil eden MHP ve DTP, Cumhuriyeti zayıflatan bir harekette işbirliği yapar mıydı?
Cumhuriyet bir haftada kurulmadı, bir haftada yıkılsın. Kendini savunacak güvencelere sahiptir.
Eğer Gül yeminine bağlı kalmak istiyorsa Anayasa Mahkemesinin 1975 tarihli iptal kararını getirtip okusun. Şu satırları görecek:
Çağın anayasaları, klasik demokrasilerden farklı olarak anayasayı, yasama organının kendisine, yani çoğunluğun baskısına karşı koruyacak kurallara ve kurumlara yer vermiştir.
O kuralları iktidar ve işbirliği yaptığı partiler çiğnemiştir.
Güvence sayılan kurumlardan Cumhurbaşkanı görevini yaparsa ne âlâ; ama yapmasa da rejimin başka güvenceleri vardır.
İktidar, kuvvetler ayrılığını kuvvetler çatışmasına dönüştürmeye kalkmasın!
*****
Değişim
AKP iktidar dönemini parlatmak istediği zaman ekonomideki büyümeyi anlatıyor.
Ama rakamlar karın doyurmuyor. İnsanlar evlerinde tencere kaynıyor mu, ona bakıyorlar.
TÜİK dün işsizliğin yüzde 10 un üzerine çıktığını duyurdu. Bu rakam işsizliğin arttığını, kentlerde daha çok arttığını anlatıyor.
Ekonominin gerçekten büyüdüğüne bu insanları inandıramazsınız.
Dün elektronik postama o yığınların duygularını çok iyi anlatan bir mesaj geldi. Belki iktidar sahiplerini uyarır:
Afrikadan bir özdeyiş...
Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.
Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözümüzü açtığımızda ise, bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.
Türkiyeye uyarlanışı...
AKP geldiğinde elimizde özgürlük, laiklik, cumhuriyet vardı.
Bize kömür verdiler, aşevlerinde yemek verdiler, gözümüzü kapayarak tekrar oy atmamızı istediler.
Gözümüzü açtığımızda ise, bizim başımızda türban, yüzümüzde sakal, onların elinde para, iktidar vardı!
Vatan Gazetesi
Türkiye türbanı, hukuk devletini yeni tanımış bir toplumun acemiliği içinde tartışıyor.
Mesela cumhuriyetin temel ilkelerinde gedik açmaya yönelik bir anayasa değişikliğinin, arkasına ne büyüklükte bir destek alırsa alsın yok hükmünde sayılacağını pek az insan fark ediyor.
Sonuçta kimlikler, değerler altüst oluyor.
Anayasaya bağlı kalanlar baskıcı diye damgalanırken, yeminlerini yalayıp yutan siyasetçiler ve cazgırları demokrat aydın sayılıyorlar.
Laik rejim, şirret şamatalara kurban gider mi? Hayır!
Tartışmalardan Cumhurbaşkanı Gül etkilenmiş görünüyor. Bu iyi ama bir sözü, kafasındaki önceliklerin sağlıklı olmadığını düşündürüyor.
Toplumdaki endişeler dikkate alınmalı tabii, fakat mecliste 411 milletvekilinin desteklediği değişiklik de gözardı edilemez diyormuş.
Bizdeki partiler düzeninde sayıların fazla önemi yoktur. Milletvekilleri, tek seçici olan liderlerin emrindedir. Öyle olmasa, üç parti türban davasında tek fire vermeden aynı potada kaynar mıydı?
Mesela birbirlerine karşıt ırkçı duruşları temsil eden MHP ve DTP, Cumhuriyeti zayıflatan bir harekette işbirliği yapar mıydı?
Cumhuriyet bir haftada kurulmadı, bir haftada yıkılsın. Kendini savunacak güvencelere sahiptir.
Eğer Gül yeminine bağlı kalmak istiyorsa Anayasa Mahkemesinin 1975 tarihli iptal kararını getirtip okusun. Şu satırları görecek:
Çağın anayasaları, klasik demokrasilerden farklı olarak anayasayı, yasama organının kendisine, yani çoğunluğun baskısına karşı koruyacak kurallara ve kurumlara yer vermiştir.
O kuralları iktidar ve işbirliği yaptığı partiler çiğnemiştir.
Güvence sayılan kurumlardan Cumhurbaşkanı görevini yaparsa ne âlâ; ama yapmasa da rejimin başka güvenceleri vardır.
İktidar, kuvvetler ayrılığını kuvvetler çatışmasına dönüştürmeye kalkmasın!
*****
Değişim
AKP iktidar dönemini parlatmak istediği zaman ekonomideki büyümeyi anlatıyor.
Ama rakamlar karın doyurmuyor. İnsanlar evlerinde tencere kaynıyor mu, ona bakıyorlar.
TÜİK dün işsizliğin yüzde 10 un üzerine çıktığını duyurdu. Bu rakam işsizliğin arttığını, kentlerde daha çok arttığını anlatıyor.
Ekonominin gerçekten büyüdüğüne bu insanları inandıramazsınız.
Dün elektronik postama o yığınların duygularını çok iyi anlatan bir mesaj geldi. Belki iktidar sahiplerini uyarır:
Afrikadan bir özdeyiş...
Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.
Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözümüzü açtığımızda ise, bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.
Türkiyeye uyarlanışı...
AKP geldiğinde elimizde özgürlük, laiklik, cumhuriyet vardı.
Bize kömür verdiler, aşevlerinde yemek verdiler, gözümüzü kapayarak tekrar oy atmamızı istediler.
Gözümüzü açtığımızda ise, bizim başımızda türban, yüzümüzde sakal, onların elinde para, iktidar vardı!
Vatan Gazetesi