mucahid
Doçent
- Katılım
- 11 Mart 2009
- Mesajlar
- 673
- Reaksiyon puanı
- 12
- Puanları
- 0
Gönlün ne istiyor?
Salihlerin öyküsü
Basra'nın yetiştirdiği çok kıymetli ve nadide şahsiyetlerden biri de Ubeyde binti Ebi Kilab idi. Malik b. Dinar'ın sohbet halkasının müdavimlerindendi. Sürekli Allah korkusu kalbinde, pınarlar gözündeydi. Kırk yıl boyunca ağlamış ve nihayetinde gözlerini kaybetmişti.
Kendi döneminde Basra'da bir çok veli bulunmasına rağmen, onun mertebesinin çok üstün olduğu bir çokları tarafından itiraf edilmiş, dile getirilmişti.
Tevekkül sahibiydi. Kuşlar kadar mütevekkildi. Sabah nasıl akşam olacağını düşünmezdi, akşam ise nasıl sabahlayacağını...
Kendini Rahman, Rahim, Rezzak ve Kadir olan Rabbine teslim etmişti. Sürekli takvayı seçer, takva yolundan ayrılmamaya gayret gösterirdi.
Bir gün Tufa ve kabilesinden, Seleme el-Efkam onu ziyaret etmişti.
Bu büyük velinin gönlü acaba şu an ne istiyor, diye merak ediyordu.
Ona: "Gönlün ne istiyor?" diye sordu. Böylesi bir Allah dostu, elbette basit bir şey istemeyecekti.
"Ölüm" dedi. Evet, ölüm istiyordu. İstenebilecek şeyler arasında ölümü istemeyi tercih etmişti.
Misafiri: "Niçin?" diye sordu ona. Zira bir yerde tercih varsa, onun sebebi de olmalıydı. Bu şahsiyet, takvasını anlayamacağımız, derecesini kavrayamacağımız şu cevabı verdi:
"Çünkü ben her sabah nefsime karşı bir cinayet işlerim de ahirette helak olurum diye korkuyorum."
Abdulaziz b. Selman dedi ki: Ubeyde binti Ebi Kilab ile babam yirmi sene Malik b. Dinar'ın yanına gidip geldiler. Babam şöyle dedi: Ubeyde'nin Malik'e hiçbir şey sorduğunu işitmedim. Ancak bir gün: "Ey Eba Yahya, müttaki, üstünde derece olmayan en yüksek dereceye ne zaman kavuşur? "dedi. Malik b. Dinar da: "Peh peh. Ey Ubeyde, müttaki, üstünde derece olmayan en yüksek dereceye ulaştığı zaman onun için Allah'ın huzuruna çıkmaktan daha sevimli bir şey olmaz" dedi. Bunun üzerine Ubeyde bir feryat etti ve bayılıp düştü."
Allah (cc)'ın rahmeti onların üzerine olsun. Mekanları cennet, makamları yüce olsun. Amin
(Doğruhaber gazetesi)

Basra'nın yetiştirdiği çok kıymetli ve nadide şahsiyetlerden biri de Ubeyde binti Ebi Kilab idi. Malik b. Dinar'ın sohbet halkasının müdavimlerindendi. Sürekli Allah korkusu kalbinde, pınarlar gözündeydi. Kırk yıl boyunca ağlamış ve nihayetinde gözlerini kaybetmişti.
Kendi döneminde Basra'da bir çok veli bulunmasına rağmen, onun mertebesinin çok üstün olduğu bir çokları tarafından itiraf edilmiş, dile getirilmişti.
Tevekkül sahibiydi. Kuşlar kadar mütevekkildi. Sabah nasıl akşam olacağını düşünmezdi, akşam ise nasıl sabahlayacağını...
Kendini Rahman, Rahim, Rezzak ve Kadir olan Rabbine teslim etmişti. Sürekli takvayı seçer, takva yolundan ayrılmamaya gayret gösterirdi.
Bir gün Tufa ve kabilesinden, Seleme el-Efkam onu ziyaret etmişti.
Bu büyük velinin gönlü acaba şu an ne istiyor, diye merak ediyordu.
Ona: "Gönlün ne istiyor?" diye sordu. Böylesi bir Allah dostu, elbette basit bir şey istemeyecekti.
"Ölüm" dedi. Evet, ölüm istiyordu. İstenebilecek şeyler arasında ölümü istemeyi tercih etmişti.
Misafiri: "Niçin?" diye sordu ona. Zira bir yerde tercih varsa, onun sebebi de olmalıydı. Bu şahsiyet, takvasını anlayamacağımız, derecesini kavrayamacağımız şu cevabı verdi:
"Çünkü ben her sabah nefsime karşı bir cinayet işlerim de ahirette helak olurum diye korkuyorum."
Abdulaziz b. Selman dedi ki: Ubeyde binti Ebi Kilab ile babam yirmi sene Malik b. Dinar'ın yanına gidip geldiler. Babam şöyle dedi: Ubeyde'nin Malik'e hiçbir şey sorduğunu işitmedim. Ancak bir gün: "Ey Eba Yahya, müttaki, üstünde derece olmayan en yüksek dereceye ne zaman kavuşur? "dedi. Malik b. Dinar da: "Peh peh. Ey Ubeyde, müttaki, üstünde derece olmayan en yüksek dereceye ulaştığı zaman onun için Allah'ın huzuruna çıkmaktan daha sevimli bir şey olmaz" dedi. Bunun üzerine Ubeyde bir feryat etti ve bayılıp düştü."
Allah (cc)'ın rahmeti onların üzerine olsun. Mekanları cennet, makamları yüce olsun. Amin
(Doğruhaber gazetesi)