Gelincik

Bu konuyu okuyanlar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,325
Puanları
113
Gelincik
Eşinin ölümünden sonra, köydeki evinde tek başına yaşamak zorunda kalan hamile bir kadın vardı.

Kadın, gündüzleri tarlada çalışır; akşam olunca da, evinin yolunu tutardı. Bir gün, eve dönerken, yol kenarında bulduğu yaralı bir gelinciği acıyarak kucağına aldı ve eve götürdü.

Evcil bir hayvan olmayan gelincik, zamanla uysallaştı. Eve ve kadına o kadar çok alışmıştı ki, kadının yanından bir an bile ayrılmaz olmuştu. Birkaç ay sonra, kadının çocuğu doğdu.

Eve, neşe ve mutluluk getiren bu küçük yavrucağı gelincik de çok sevmiş, artık, ailesi olarak gördüğü bu anne ile yavrucağa gönülden bağlanmıştı.

Kadın, tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorunda olduğunu biliyordu. Tüm zorluklara rağmen, günler geçti. Eve yiyecek alabilmek için çalışmak zorunda kalan kadın, bir gün yavrusunu gelincikle evde yalnız bırakarak, çalışmak üzere tarlaya gitti.

Yorucu bir günün ardından, akşam eve dönen kadın, gelinciği ağzı kanlı bir halde yerde yatarken bulunca, beyninden vurulmuşa döndü. Çıldırmışçasına, yerde yatan gelinciğe sarılıp, oracıkta hayvanı öldürdü. Tam o sırada, bebeğin odasından bir ağlama sesi gelince, anne, doğruca odaya yöneldi ve heyecanla odaya girdi.

Odada, beşiği, beşiğin içinde gülücükler dağıtan bebeğini ve bebeğin yanında duran parçalanmış yılanı gördü….

Einstein’in söylediği varsayılan bir sözü vardır: “İnsanlardaki önyargıyı parçalamak, benim, atomu parçalamamdan çok daha zor…
 

MrtAltg

Dekan
Emektar
Katılım
22 Şubat 2007
Mesajlar
9,830
Reaksiyon puanı
12,066
Puanları
113
Maalesef aynı konu açılmış daha önce
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst