GDO'lu ürünlerin kanserojen etkisi efsaneden mi ibaret ?

michuozawa

Guru
Emektar
Katılım
6 Ağustos 2008
Mesajlar
20,604
Reaksiyon puanı
493
Puanları
83
Mersin’deki TIR’larda yakalanan pirinçlerin GDO’lu çıkması ve Milupa bebek mamalarında tespit edilen kalıntılar, uzun zamandır toplumsal sağlığa büyük bir tehdit olarak görülen GDO tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı: Zararları zamanla mı anlaşılacak, yoksa kanserojen etkisi efsaneden mi ibaret ?
gdo.jpg


Kelime anlamı Genetiği Değiştirilmiş Organizma olan GDO, bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizma anlamına geliyor. 1996 yılında ABD’de yapılan ilk ekimle hayatımıza giren GDO, Türkiye’ye kontrolsüz olarak girdiği iddia edilen gıda ve hayvan yemleriyle uzun zamandır tepki çekmeye devam ediyor.

ABD’DEN ÇIKTI DÜNYAYA YAYILDI

Anavatanı ABD’den çıkıp tüm dünyaya yayılan genetiğiyle oynanmış gıdalar, bir yanda kanserojen etkisiyle insan sağlığına zararlı olduğu tartışmalarını alevlendirirken; öte yanda toplumların açlık sorunlarıyla baş edebilecek bir çözüm olarak görülmeye devam ediyor. Giydiğimiz elbiseden kullandığımız kozmetik ürünlere, tükettiğimiz hayvanların beslendiği yemlerden soframıza koyduğumuz ayçiçek yağına kadar GDO içerdiği iddia edilen ürünlerle çevrelenmiş durumdayız. Peki hemen her şeyin meçhul olduğu bu dönemde Türkiye’deki yasalar ne şekilde işliyor?

MERSiN’DE NE OLMUŞTU?

Geçtiğimiz yıl nisan ayında Mersin Serbest Bölgesi’nden Türkiye’ye sokulmaya çalışılan 23 bin ton pirinçte GDO tespit edilmesi büyük yankı uyandırmıştı. Operasyonda, Göze Tarım Ürünleri’ne ait 21 bin ton, TAT Bakliyat’a ait 1648 ton, Tiryaki Agro Gıda’ya ait 360 ton GDO’lu pirince el konulmuştu. Pirinçlerin analizini yapan İTÜ Laboratuvarı ilk etapta ürünlerin GDO’lu olduğunu açıklamış, ancak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in “Laboratuvar sonuçları hatalı” demecinin ardından rektörlük, “Deneysel kurgu hataları olduğunu saptanmıştır.” açıklamasını yapmıştı.


2014’ün Mayıs ayında da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptığı denetimlerde Milupa bebek mamalarında GDO bulunduğu ortaya çıktı.

Her iki olay üzerine yapılan araştırmalar bizleri GDO Bulaşanı adı verilen yeni bir kavramla tanıştırdı. Tarım Bakanlığı’nın 29 Mayıs 2014 tarihinde GDO yönetmeliğinde yaptığı değişiklik, gıdanın içinde binde 9 oranının altında tespit edilen genetiğiyle oynanmış organizmayı “GDO Bulaşanı” olarak tabir ediyor ve bebek mamasında dahi tespit edilse üreticiyi yasal yaptırımlara karşı koruyordu.

HEM DOĞRUDAN HEM DOLAYLI

Türkiye Yem Sanayicileri Birliği’nin her yıl dışarıdan ithal edilen 4 milyon civarında hayvan yeminin yüzde 80’nin GDO’lu olduğunu açıklaması, doğrudan değil ‘dolaylı’ yoldan da genetiğiyle oynanmış ürün tükettiğimiz gerçeğini ortaya çıkardı. Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Serpil Baştaşöz, GDO’lu yemle beslenen hayvanın tüketiminin de en az GDO’lu ürün kullanımı kadar insan sağlığına zararlı olacağını belirtiyor. “GDO’yu kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Evet, kanserojen etkisi şu an kesin olarak tespit edilmedi ancak bunun nedeni hayatımızda çok kısa bir süredir olması ve toplum sağlığı üzerindeki etkilerini ortaya çıkaracak kadar zaman geçmemesidir. Üstelik ülkemizde bunun zararlarını tam boyutuyla ortaya çıkaracak laboratuvarlar yok” açıklamasını yaparken bilinmezliklerle dolu bir dönemden geçtiğimizi söylüyor.

ZARARI iSPATLANMADI

GDO tartışmalarında zararlı olduğunu savunan kesim kadar, aksine toplumların açlıkla mücadelesine benzersiz bir alternatif sağlayacağını düşünenler de var. Sabancı Üniversitesi Biyoloji Bilimleri ve Biyomühendislik Fakültesi’nden Profesör Doktor Selim Çetiner, GDO ve ürünlerinin kansere neden olduğuna dair herhangi bir bilimsel kanıt bulunmadığını belirtirken;
“Dünyada tarım toprakları ve tatlı su kaynakları sınırlıdır, nüfus ise artmaya devam etmektedir. Sürdürülebilir tarım için modern

biyoteknolojiürünü GDO’lar büyük avantajlar sunmakta” açıklamasını yapıyor.Çetiner, “Dünya üzerindeki uluslararası bilim komiteleri, GDO’lu ürünlerin en az konvansiyonel eşdeğeri ürünler kadar güvenli oldukları yönünde açıklamalar yapıyorlar” derken, gıda güvenliğinden geçmemiş hiçbir ürünün bu kadar geniş çapta üretime tabii tutulamayacağını anlatıyor.

GDO BULAŞANI NEDiR?

Bakanlık GDO Bulaşanı’nı, genetik modifikasyon teknolojisi uygulanan veya uygulanmayan bir üründe, birincil üretim aşaması dahil üretim, imalat, işleme, hazırlama, işleme tabi tutma, ambalajlama, paketleme, nakliye veya muhafaza sırasında ya da çevresel faktörler ile teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfi olarak bulaşan GDO’lar” olarak tanımlıyor. Bu yüzden binde 9’un altında tespit edilmiş genleri ‘tesadüfen’ bulaşma olarak kabul ediyor. Tarık Nejat Dinç ise konunun bambaşka bir boyutuna dikkat çekiyor. Dinç; “Pirincin kendisinin GDO’lu üretim olması ya da GDO Bulaşanı’na maruz kalması aynı ölçüde risk taşıyor. Çünkü her ne kadar sonuçları kesin anlamıyla tespit edilemese de kişinin doğrudan ya da dolaylı yoldan genetiğiyle oynanmış gıdaya maruz kalması sağlığı açısından tehlikeli. Son yıllarda kanser vakalarındaki artış bunun en dikkat çekici göstergeleri arasında yer alıyor.” açıklamasıyla her iki durumun aynı ölçüde risk taşıdığının altını çiziyor.

WHO NE DiYOR?

Son dönemde uluslararası pazarlarda satılan GDO’lu ürünlerin risk değerlendirmelerinden geçtiğini ve sağlığa etki edecek herhangi bir zararın tespit edilmediğini açıklayan Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ürünlerin mutlaka genel gıda hijyeni prensiplerine göre satış öncesi ve sonrasında risk değerlendirmesine ve sıkı bir denetime tabii tutulması gerektiğini belirtiyor.

SOMON BALIĞI DA YOLDA

GDO çoğunlukla mısır, kanola ve soyada kullanılıyor. Ancak son dönemde, genetiğiyle oynanmış ürünler geniş bir yelpazede karşımıza çıkıyor. Greenpeace Gıda ve Tarım Kampanyası Yöneticisi Tarık Nejat Dinç, “Patates ve şekerpancarında da GDO’lu üretim hazırlıkları olduğunu öğrendik. Genetiği değiştirilmiş somon balığının da piyasaya sürülme aşamasında olduğunu artık biliyoruz.” açıklamasıyla GDO gerçeğinin giderek tesirinin arttığını ortaya koyuyor.

Zararları ya da yararları tartışıladursun; genetiğiyle oynanmış ürünler, günümüzde gıda sektöründen çok daha geniş bir yelpazeye yayılıyor. Serpil Baştaşöz, GDO’nun sağlıktan kozmetiğe kadar farklı alanlarda kullanıldığını belirtirken, “Yurt dışında GDO’lu krem üretiminin yapıldığını biliyoruz” açıklamasıyla, bu ürünlerin artık her yerde olduğunun altını çiziyor.

MediMagazin
 
Üst