- Katılım
- 13 Mayıs 2006
- Mesajlar
- 2,224
- Reaksiyon puanı
- 47
- Puanları
- 228
[sup]“Latife Hanım’ın Kağıtları” adlı kitabın yazarı Fatih Bayhan, bu hafta piyasaya çıkacak “Fikriye Hanım” adlı yeni kitabında bu soruların yanıtlarını aradı. Kitapta, Fikriye Hanım’ın ağabeyi Ali Enver’in oğlu olan Abbas Hayri Özdinçer’in “Halamla ilgili söylenmeyen tek şey mezar yeri ve otopsi raporudur” sözlerine de yer verildi. Bazıları bütün yazıların palavra atatürkü karalamak için bir bahane oldugunu bazıları ise bu yazıların gerçek olması nın hiçbirşeyi ifade etmediğini düşünüyor[/sup] ama gerçekse bende hüzünlü bir etki bıraktı
Fikriye öldürüldü
Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.
Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.
Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh kıymış mıydı? Bugün mezar yeri dahi bilinmeyen bu alımlı kadın üzerine bu zamana kadar çok şey söylendi. Ancak Fikriye’nin hayatının önemli bir kısmı sır olarak kalmaya devam etti. Bu alanda yeni bir çalışma ile Fikriye’nin hayatındaki sır perdesi kısmen aralanıyor. Yazar Fatih Bayhan’ın “Fikriye Hanım” adını verdiği çalışma bu manada bir ilke imza atacak nitelikte. Pegasus Yayınları’ndan çıkacak kitapta, “Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü” kanaatini güçlendiriyor. Ayrıca Fikriye Hanım ile Atatürk’ün gizlice imam nikâhı kıydığı ilk kez ortaya çıkarılıyor. Diğer bir nokta ise Atatürk’ten hamile kalan Fikriye’nin çocuk aldırdığı iddiası…
Fatih Bayhan, Fikriye’nin sandukasını ilk kez açarak tabir yerindeyse bu gizemli kadının mahremiyetine girdi. Yazar, Fikriye ile ilgili çeşitli kaynakların yanı sıra o günlerde Atatürk’ün yakın çevresinde bulunmuş kişilerin anlatımlarını ve dönemin yazışmalarını inceleyerek çalışmasını pekiştirmiş.
FİKRİYE ATATÜRK’ÜN NİKÂHLI EŞİYDİ
Atatürk’ün Ankara’ya davetiyle, Fikriye’nin heyecan dolu yolcuğu başlar. 13 Kasım 1920 gecesi Karadeniz Ereğlisi’nden vapurla İnebolu’ya, oradan da karayoluyla Kastamonu’ya ulaşır. Burada Posta ve Telgraf Başmüdürünün evinde misafir edilir. Bir süre sonra Kastamonu’ya gidecek olan Mustafa Mecdi Boysan, Fikriye’nin ailesinin bu evliliği onaylamadığını öğrenecektir başmüdürden.
Yolcu daha Kastamonu’dayken Ankara’da telaşlı bir hazırlık başlar. Ancak Fikriye’nin Ankara’ya gelişini Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım asla istemeyecektir. İstemeyen sadece ol değildir elbet. Yaver Salih Bozok o günleri, “Bu gelişi Mustafa Kemal Paşa’dan başka herkes yadırgadı. Bunca erkeğin arasında tek bir İstanbullu kadının barınabileceğine, hiçbir Allah’ın kulu inanmıyordu.” diye not düşer. Fikriye Ankara’ya gelişinin üzerinden üç hafta geçince artık Atatürk’ün yanında ayrılmayan bir isim olur. Ona ud çalıp şarkılar söyleyecektir hep.
ÇANKAYA’NIN İLK FİRST LADY’Sİ
Fikriye Hanım’ın varlığı herkesçe bundan sonra olumlu karşılanıyordu, ancak yadırganan tek şey Fikriye Hanım ile Mustafa Kemal’in evlilik gibi bir ilişkisi olmadığı hâlde aynı çatı altında kalmalarıdır. İşte bu ortamda bir akşam Mustafa Kemal Fikriye Hanım’ı yanına çağırır, evlenme teklifinde bulunur: “Çocuğum, sana bu akşam hiç beklemediğin bir şeyler söyleyeceğim. Seninle evlenmeye karar verdim. Bunu ne zamandır düşünüyordum.” Bunun üzere Atatürk ile Fikriye arasında bir dinî nikâh merasimi yaşanır. Hıfzı Topuz, nikâh olayını doğruluyor: “Mustafa Kemal, dedikodu olmaması için evleniyor. Nikâhlarını Şeriye Vekili ve eski Karacabey Müftüsü Mustafa Fehmi Efendi kıyıyor. Şahitleri ise, Muzaffer Kılıç ve Fuat Bulca’dır.”
Nikâh ile ilgili bir başka kanıtı da Yazar Fatih Bayhan tespit ediyor. Bayhan’ın kaynağı ise Fikriye ile ağabeyi Ali Enver arasında geçen diyalogdur. Fikriye’nin Ankara’ya gelişinin üzerinden iki ay geçmiş, bu zaman diliminde Fikriye bir gün ağabeyi ile bir araya gelmiştir. Ali Enver, Fikriye’ye Mustafa Kemal ile aynı yerde yaşamanın doğru olmadığını söyler. Fikriye’nin cevabı, nikâhı aşikar edecektir: “Biz evlendik ağabey. Nikâhımızı Karacabey Müftüsü Mustafa Fehmi Bey kıydı.”
Nikâhın gizli tutulması konusunda Fatih Bayhan, meseleyi o günün şartlarına göre değerlendirmek gerektiğini söylüyor: “Savaş hâli vardır. Böyle bir izdivacın duyulması doğru olmazdı. Bir de Atatürk’ün annesi, Fikriye ile oğlunun bir araya gelmesine dahi tahammül etmiyor. Ancak böyle bir nikâh gerçekleşiyor. Rahatlıkla Fikriye için Çankaya Köşkü’nün ilk ‘first lady’si diyebiliriz.”
FİKRİYE HAMİLE MİYDİ?
Fikriye Hanım’ın hayatında aydınlatılmaya muhtaç diğer mesele ise hastalığı için Avrupa’ya gitme konusudur. Verem olan Fikriye’nin aynı zamanda karnındaki çocuğu aldırmak için bu uzun yolculuğa çıktığı iddiası da Fatih Bayhan tarafından ortaya atılıyor. Verem olan Fikriye, 12 Ekim 1922’de Bursa üzerinden İstanbul’a geçer. Buradan da Paris’e, ardından da tedavi göreceği Münih’teki sanatoryuma ulaşır. Burada tedaviye başlar. Ancak bir de gebeliği konusu vardır. ABD’de yaşayan Fikriye Hanım’ın yeğeni Abbas Hayri Özdinçer bu meseleyi onaylıyor: “Küçük halam Jülide veremden öldü. Büyük halam Fikriye’de verem yoktu. Almanya’ya çocuk aldırmak için gittiği anlatılır. Dördüncü derecede veremli birinin Münih’ten Ankara’ya o günün koşullarında gelmesi mümkün değil.”
Bayhan, bir kayda ulaştığını da aktarıyor. Söz konusu belgede şöyle deniliyor: “1922 Ekim ayıdır, Mustafa Kemal İzmir’den Ankara’ya köşke dönmüştür ve hasretlik bitmiş, bütün sıcaklığıyla yeniden kavuşulmuştur. Ama Mustafa Kemal’in beklemediği bir gelişme olmuştur. Fikriye hamiledir. Binbir zorlukla Fikriye bebeğin alınmasına ikna edilir. Fakat duyulmaması açısından işlem için Münih’e gitmesi gerekmektedir. 16 Ekim 1922’de önce Mustafa Kemal ile Bursa’ya, oradan da Almanya’ya gider. Aynı zamanda bu Fikriye için bir hava değişimi de olacaktır.” Atatürk, Fikriye’nin Avrupa seyahati ve tedavisi için gereken her şeyi yapmış, yanına güvendiği bir adam ile ihtiyacı olan paranın fazlasını vermiştir.
yazının devamı...
KAYNAK
3/1
Fikriye öldürüldü
Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.

Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.
Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh kıymış mıydı? Bugün mezar yeri dahi bilinmeyen bu alımlı kadın üzerine bu zamana kadar çok şey söylendi. Ancak Fikriye’nin hayatının önemli bir kısmı sır olarak kalmaya devam etti. Bu alanda yeni bir çalışma ile Fikriye’nin hayatındaki sır perdesi kısmen aralanıyor. Yazar Fatih Bayhan’ın “Fikriye Hanım” adını verdiği çalışma bu manada bir ilke imza atacak nitelikte. Pegasus Yayınları’ndan çıkacak kitapta, “Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü” kanaatini güçlendiriyor. Ayrıca Fikriye Hanım ile Atatürk’ün gizlice imam nikâhı kıydığı ilk kez ortaya çıkarılıyor. Diğer bir nokta ise Atatürk’ten hamile kalan Fikriye’nin çocuk aldırdığı iddiası…
Fatih Bayhan, Fikriye’nin sandukasını ilk kez açarak tabir yerindeyse bu gizemli kadının mahremiyetine girdi. Yazar, Fikriye ile ilgili çeşitli kaynakların yanı sıra o günlerde Atatürk’ün yakın çevresinde bulunmuş kişilerin anlatımlarını ve dönemin yazışmalarını inceleyerek çalışmasını pekiştirmiş.
FİKRİYE ATATÜRK’ÜN NİKÂHLI EŞİYDİ
Atatürk’ün Ankara’ya davetiyle, Fikriye’nin heyecan dolu yolcuğu başlar. 13 Kasım 1920 gecesi Karadeniz Ereğlisi’nden vapurla İnebolu’ya, oradan da karayoluyla Kastamonu’ya ulaşır. Burada Posta ve Telgraf Başmüdürünün evinde misafir edilir. Bir süre sonra Kastamonu’ya gidecek olan Mustafa Mecdi Boysan, Fikriye’nin ailesinin bu evliliği onaylamadığını öğrenecektir başmüdürden.
Yolcu daha Kastamonu’dayken Ankara’da telaşlı bir hazırlık başlar. Ancak Fikriye’nin Ankara’ya gelişini Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım asla istemeyecektir. İstemeyen sadece ol değildir elbet. Yaver Salih Bozok o günleri, “Bu gelişi Mustafa Kemal Paşa’dan başka herkes yadırgadı. Bunca erkeğin arasında tek bir İstanbullu kadının barınabileceğine, hiçbir Allah’ın kulu inanmıyordu.” diye not düşer. Fikriye Ankara’ya gelişinin üzerinden üç hafta geçince artık Atatürk’ün yanında ayrılmayan bir isim olur. Ona ud çalıp şarkılar söyleyecektir hep.
ÇANKAYA’NIN İLK FİRST LADY’Sİ
Fikriye Hanım’ın varlığı herkesçe bundan sonra olumlu karşılanıyordu, ancak yadırganan tek şey Fikriye Hanım ile Mustafa Kemal’in evlilik gibi bir ilişkisi olmadığı hâlde aynı çatı altında kalmalarıdır. İşte bu ortamda bir akşam Mustafa Kemal Fikriye Hanım’ı yanına çağırır, evlenme teklifinde bulunur: “Çocuğum, sana bu akşam hiç beklemediğin bir şeyler söyleyeceğim. Seninle evlenmeye karar verdim. Bunu ne zamandır düşünüyordum.” Bunun üzere Atatürk ile Fikriye arasında bir dinî nikâh merasimi yaşanır. Hıfzı Topuz, nikâh olayını doğruluyor: “Mustafa Kemal, dedikodu olmaması için evleniyor. Nikâhlarını Şeriye Vekili ve eski Karacabey Müftüsü Mustafa Fehmi Efendi kıyıyor. Şahitleri ise, Muzaffer Kılıç ve Fuat Bulca’dır.”
Nikâh ile ilgili bir başka kanıtı da Yazar Fatih Bayhan tespit ediyor. Bayhan’ın kaynağı ise Fikriye ile ağabeyi Ali Enver arasında geçen diyalogdur. Fikriye’nin Ankara’ya gelişinin üzerinden iki ay geçmiş, bu zaman diliminde Fikriye bir gün ağabeyi ile bir araya gelmiştir. Ali Enver, Fikriye’ye Mustafa Kemal ile aynı yerde yaşamanın doğru olmadığını söyler. Fikriye’nin cevabı, nikâhı aşikar edecektir: “Biz evlendik ağabey. Nikâhımızı Karacabey Müftüsü Mustafa Fehmi Bey kıydı.”
Nikâhın gizli tutulması konusunda Fatih Bayhan, meseleyi o günün şartlarına göre değerlendirmek gerektiğini söylüyor: “Savaş hâli vardır. Böyle bir izdivacın duyulması doğru olmazdı. Bir de Atatürk’ün annesi, Fikriye ile oğlunun bir araya gelmesine dahi tahammül etmiyor. Ancak böyle bir nikâh gerçekleşiyor. Rahatlıkla Fikriye için Çankaya Köşkü’nün ilk ‘first lady’si diyebiliriz.”
FİKRİYE HAMİLE MİYDİ?
Fikriye Hanım’ın hayatında aydınlatılmaya muhtaç diğer mesele ise hastalığı için Avrupa’ya gitme konusudur. Verem olan Fikriye’nin aynı zamanda karnındaki çocuğu aldırmak için bu uzun yolculuğa çıktığı iddiası da Fatih Bayhan tarafından ortaya atılıyor. Verem olan Fikriye, 12 Ekim 1922’de Bursa üzerinden İstanbul’a geçer. Buradan da Paris’e, ardından da tedavi göreceği Münih’teki sanatoryuma ulaşır. Burada tedaviye başlar. Ancak bir de gebeliği konusu vardır. ABD’de yaşayan Fikriye Hanım’ın yeğeni Abbas Hayri Özdinçer bu meseleyi onaylıyor: “Küçük halam Jülide veremden öldü. Büyük halam Fikriye’de verem yoktu. Almanya’ya çocuk aldırmak için gittiği anlatılır. Dördüncü derecede veremli birinin Münih’ten Ankara’ya o günün koşullarında gelmesi mümkün değil.”
Bayhan, bir kayda ulaştığını da aktarıyor. Söz konusu belgede şöyle deniliyor: “1922 Ekim ayıdır, Mustafa Kemal İzmir’den Ankara’ya köşke dönmüştür ve hasretlik bitmiş, bütün sıcaklığıyla yeniden kavuşulmuştur. Ama Mustafa Kemal’in beklemediği bir gelişme olmuştur. Fikriye hamiledir. Binbir zorlukla Fikriye bebeğin alınmasına ikna edilir. Fakat duyulmaması açısından işlem için Münih’e gitmesi gerekmektedir. 16 Ekim 1922’de önce Mustafa Kemal ile Bursa’ya, oradan da Almanya’ya gider. Aynı zamanda bu Fikriye için bir hava değişimi de olacaktır.” Atatürk, Fikriye’nin Avrupa seyahati ve tedavisi için gereken her şeyi yapmış, yanına güvendiği bir adam ile ihtiyacı olan paranın fazlasını vermiştir.
yazının devamı...
KAYNAK
3/1