mendocino
Rektör
- Katılım
- 9 Ocak 2009
- Mesajlar
- 11,032
- Reaksiyon puanı
- 81
- Puanları
- 228
Merhaba sevgili okur. Öncelikle senden özür diliyoruz. Ben şimdi burdan isim verip de kimseyi, bazı istenmeyen durumlardan ötürü FIFA11 incelememiz gecikti. Ama yıllardır FIFAda spikerlik yapan Andy Grey ne der hep doksanda atılan goller için? It was late, but in the end it was great, Türkçe mealini verirsek Geç olsun da güç olmasın ile Geç oldu ama tam oldu karması bir anlam veriyor. Oyunumuzu büyük bir heycan ile takıyoruz PlayStation3Systemımıza ve oyuna giriyoruz.
EA Sports. Its in the game!
Sene yıllardan 1996. Yeni alınmış bir bilgisayar. Bilgisayarı açmak ve kapamak bile her seferinde ayrı bir heycan derken eve biri elinde bir poşetle girer. Dışarda yağan şiddetli yağmurdan saçları ve üstü başı ıslanmıştır bu adamın. Boyu 1.76 dır ve 74 kilodur. Siyah gözleri poşetin içindeki şeyi elde etmek için çok şey çektiğini anlatır. Üstünü bile çıkarmadan, kurulanmadan dahi ilk iş bilgisayarın başına gider ve sürücüye bir disk takar. Bundan sonra, o dönemde, anlam verilemeyen bir yükleme sürecinden sonra oyuna girilir ve ekranda kocaman EA SPORTS yazısı çıkar ve arkasından gelen sesten sonra bu adam kardeşiyle bakışır ve: Its the game dedi değil mi? diye sorar. Kardeş de kararsızdır, afallamıştır ve aklına gelen ilk şeyi söyler Yok ağabey To the games dedi der. İki kardeş kararsızca birbirlerine bakarlar ve umursamadan oyuna girerler. İşte o günden beri tam ondört sene geçti. Geçen seneler içinde EA SPORTS heralde, bu bir türlü kimsenin, kendinden emin şekilde, duyarak anlayamadığı şeyi herkesin yazılı olarak görmesini istedi zaar yoksa kendi İngilizce oyunlarına İngilizce alt yazı koymayı, bunca yıldan sonra altyazı seçme şansı olmadan koymalarını, çok saçma buluyorum. Ama teşekkürler EA, kanayan bir yarayı kapattın.
Şöyle bir futbol maçına gitsek de bir maç köftesi yesek be!
Oyuna ilk önce taraftarlardan bahsederek girmek istiyorum izninizle çünkü taraftar çok özenle yapılmış. Ama sadece işitsel olarak, görsel olarak pek bir şey teklif edemiyorlar. Peki biz hep maçın içindeyiz, taraftarı zaten toplasan içler dışlar çarpımı totalli toplamlı bir iki defa görcez önemli olan ses diyorsanız hiç bir sorun yok demektir. Taraftarın sesi o kadar güzel, gerçekçi ve duruma göre tepkisel ki sanki her an maç köftesi yemek isteyecekler gibi. Uzun bir ara pas attınız ve adamınız boşa kaçtı, taraftar hemen başlıyor tezahürata. Bir adamınızla ikili mücadele sonucu güzel bir hareket ile sıyrıldınız mı rakibiniziden? Taraftar başlıyor çıldırmaya. Uzaktan kaleyi tutan bir şut mu çektiniz? Taraftar başlıyor holeye. Şimdi bunları okuyunca sanmayın ki sadece bu özel durumlarda taraftarın sesini duyacaksınız. Taraftarınız doksan dakika boyunca davullarla, zurnalarla, borozanlarla size eşlik edecek. Rakip takım faul yaparsa yuhlayacak, gol atarsa yuhlayacak. Sanki sizi gerçek bir maçtaymışsınızcasına (evet maçtaymışsınızcasına) atmosfere sokacak taraftarınız. En güzel kısma gelirsek de kendi favori takımınıza istediğiniz gibi tezahürat ekleyebiliyorsunuz. Şöyle ki; takımınız sahaya çıkarken, gol attığında, maç içinde, maçı kaybettiğinde ve maçı kazandığında tek tek istediğiniz müziği ve ya tezahüratı koyabilirsiniz. Bu sadece favori takımınız için geçerli değil tabi ki eğer fanatikseniz her takımla tek tek uğraşabilirsiniz. Bunun yanı sıra bir de ana menudeki muziğinizden bahsetmek istiyorum. EA SPORTS bu sene gene mükemmel şarkıları bir araya getirmiş ve harika bir soundtrack albümü oluşturmuş. Ama eğer memnun değilseniz bu durumdan istediğiniz şarkıyı menüde dinlemek üzere koyabilirsiniz. Yerli ve ya yabancı, seçim size kalmış durumda. Ama FIFA11in soundtrack albümü ne kadar güzel olsa da FIFA98 RTWCın o efsane şarkısı eşliğinde (eskiler bilirler) menülerde gezerken biraz da nostaljik zamanlar yaşamak çok hoş.
To be or not to be a goalkeeper...
-Ağabey duydun mu FIFA11de kaleci olacakmışız!
-He canım tabi
-Vallaha ağabey. Sonra efendime söyliyim 12de mesela hakem olacakmışız, 13te de taraftar olacakmışız böyle bayrak falan sallayacakmışın Move ile, mış mış da sallayacakmışız sonra efendime söyliyim tay tay da sallayacakmışız böyle.
-Oldu canım sana iyi günler...
Efendim kaleci olmayı demo incelemesinde yerden yere vurmuştuk zaten. Ama gene bir açık kapı bırakmıştık, maç atmosferi olayı başka boyutlara taşıyabilir diye. Ama bu konuyu kısa ve öz tutacağım ki maç içinde kalecilik daha da sıkıcı. Boş boş etrafa bak, atla, tut, dik. Evet bu kadar. Maç içinde arenadan daha sıkıcı çünkü ilerde bir yerde bir şeyler oluyor. Görüyorsunuz ama katkıda bulunamıyorsunuz. Eğer iyi oynayan taraftaysanız zaten top size çok seyrek geliyor. Eğer kötü oynayan taraftaysanız da çok sık gol yiyebiliyorsunuz. Tabi ki bu zaman içinde oynamakla aşılacak bir durum ama sabır istiyor. Eğer gerçek hayatta kaleciliğe karşı bir sempatiniz varsa, vaktiyle kalecilik yaptıysanız belki sevebilirsiniz ama FIFAda sürekli hareket, çalım, pas, orta, şut gibi etkileşimlerde bulunan birinin kalede fazla barınabileceğini sanmıyorum.
Fizikler...
FIFA11in getirdiği bazı yeniliklerden söz ettikten sonra izninizle sahaya inmek istiyorum. Çünkü oyunumuz sahada geçecek malümunuz. Ben fizik mezunu bir insan olarak bu konudan detaylıca bahsedeceğim çünkü temel olarak neden bir adamın topa vurduğunda elinin ayağının oynadığını, topun nasıl yol aldığını hepsini hesaplayabiliyorum. Tabi bunun için veriler lazım ama sonuçta o hesapları, formülleri biliyorum. Atışlar olsun, topun ağarlığının ve aldığı ivmenin yer çekim ivmesine karşı yaptığı iş olsun, sahip olduğu potansiyel enerjinin kinetiğe, kinetiğin potansiyele dönüşmesi olsun, spin-orbit etkileşmesi olsun, açısal momentumu olsun hepsine hakimim. Ama gelin görün ki bunların biraz sonra yazacaklarımla hiç bir ilgisi yok. Ne diyodum? Fizikler. Oyuncular fizikleri ve topla etkileşimleri kesinlikle mükemmel ve son derece gerçekçi. Daha önceki FIFAlarda göze çarpan bir anlamda doğa üstü hareketler, adamların birbirlerinin içinden geçmeleri bu gerçeklikten dolayı bu seneki FIFAda gözükmüyor. Mesela şöyle düşünelim; kaleci topu dikti ve top karşı takımın boştaki bir adamına denk geldi bu adam, Puyol olsun, ayağını topa doğru uzatıp topu tereyağından bal çeker gibi çekiyor resmen. Top bir an havada iken bir sonraki anda Puyolun ayağında olmuyor. Aradaki o tabiri caiz ise geçişi tam anlamıyla görüyorsunuz. Top hızla bir şekilde havadan geliyor diyelim ve adamınız göğüs kontrolü yapıp topu yumuşatacak. Önceki FIFAlarda olduğu gibi bu her seferinde olumlu bir şekilde sonuçlanmayabilir artık. Adamınız topu kontrol edemeyebilir ve top göğsüne çarpıp onun dokunamayacağı kadar uzağa gidebilir. Paslarda da bu dediklerimiz geçerli. Her attığınız pas hedefini bulacak diye bir şey yok. Başlarda çoğu zamanda bulamayacak zaten. Eğer birden arkaya pas vermek isterseniz, evet adamınız yetenekli biriyse topuk pası yapabilir, birden arkaya dönüp pas veremeyeceksiniz. Adamınız önce dönmeye çalışacak ve bu genellikle pasın hedefini bulmamasını sağlayacak. FIFA oynayanların sık kullandığı bir yöntem olan topun size gelince sağ analog ile topu açma hareketi de artık eskisi kadar sağlıklı değil. Oyuncu topu çok fazla açabilir ve topu kaybedebilirsiniz. Paslar konusunda gelen bir yenilik ise pasa yön vermek. Tabi ki hep yönü belirliyorduk ama artık topun koşan bir oyuncunun önünde ve ya arkasında kalmasını ayarlamak çok zor. Ayrıca verdiğiniz pas eğer düzgün bir şekilde ayarlanmış ise bir kaç metrelik bir alanda bile pasın aldığı falsoyu görebiliyorsunuz. Uzaktan şutların kaleyi bulma oranında bir değişiklik var. Bu o anda markajda olup olmamanız, depar halinde olmanız, kaleyi görme açınızla da ilgili evet ama uzaktan çekilen şutların çoğu ayağa oturmuyor çünkü ayağa oturmasını bekleyecek süreniz olmuyor. Siz topu düzeltip vurana kadar kademe kapanıyor ve bu durumda da genelde top kaleciye ulaşmadan defansta patlıyor. FIFA11 bu sene bazı oyunculara uzaktan şut çekici, uzun koşucu, çalımcı gibi bazı sıfatlar yakıştırmış. Uzaktan şut çekme özelliğine sahip olduğu söylenen oyuncularda bu durum açıkçası pek de bir farklılık yaratmıyor ama genelde bu özellikler oyunculara yansıyor. Örneğin top Iniestanın ayağına resmen yapışıyor, yaptığı dönüşler o kadar akıcı ve yumuşak ki genellikle karşı takımın topu alma şansı teke tekte sıfır. Hatta eğer L2 ve sağ analog kombinasyonunu iyi sağlayabilirseniz iki-üç kişi arasından bile çıkabiliyor Iniesta. Ve ya Messiyi ele alalım. Messi öyle bir depar atıyor ki sağ kanattan eğer önüne doğru bir top açarsanız kesinlikle Messi o topla buluşuyor. Van Persienin kullandığı frikikler Fabragesınkinden açık ara daha iyi bir yüzde sergiliyor çünkü Van Persie bir FK Specialist . Gol rekortmeni David Villanın bir çok özelliğinden biri Clinical Finisher olması, yani David Villa yaklaşık 25yard (22.86 metre) içindeki hiç bir yerden affetmiyor. Uzaktan çekilen şutlarda topun ağarlığı gerçekten fark ediliyor zira oyuna girip arenada teke tekte ilk defa oynadığınızda çimib yeşilinden sonra ilk önce topa dikkat edeceksiniz. Top resmen gerçek. FIFA severlerin önceki senelerden en büyük şikayeti topun balon gibi olmasıydı. Ama artık top FIFAnın resmi kurallarındaki topla aynı. Yani? Çevresi 70-69cm arası, ağırlığı 410-450gr arası, basıncı ise deniz seviyesinde 0.6-1.1atm. Topun büyüklüğü ayağa oturuşu, aldığı yön, gittiği doğrultu hepsi size gerçekten bir maç izliyormuşsunuz ve ya top oynuyormuşsunuz hissi veriyor. Ama tüm bunlar oyunun kolaylaşması yönünde atılan adımlar değil. Genel anlamda bir çok şey zorlaştırılmış durumda. İlk başlarda FIFA10da ne kadar usta olursanız olun FIFA11de kaleciyle karşı karşıya pozisyonları bile kaçıracaksınız. R1le vurmayı deneyeceksiniz olmayacak çünkü top ya az gidecek ya çok gidip dışarı çıkacak. Düz vurmayı deneyeceksiniz, atmaca haline getirilmiş kaleciler topunuzu kurtaracak. Evet kaleciler üstünde kesinlikle çok çalışılmış. Kaleciler resmen parmak uçlarıyla çıkartıyorlar topları. Eskiden yedikleri çalımları yemiyorlar. Yapay zekaları arttırılmış; her şeye atlamıyorlar, boş koşmuyorlar. Sizin üçgen tuşuna basmanıza gerek kalmadan daha yarı sahanıza gelen uzun toplara açılıyorlar. Kaleciler kesinlike FIFA11e damgalarını vuruyorlar... Ya da hayır. Bir dakka. Oynanış damgasını vuruyor.. Ya da durun hayır. Grafikler.. Hayır.. Oyun resmen simülasyon olmuş sevgili okur ben neyini şurası damgasını vurmuş diye ayırabilirim ki? Ama kolaylaşan bir şey var ki; ortalar. Orta yapmak çok rahat. Yaptığınız ortaların büyük çoğunluğu ofsayta takılmayan büyük çoğunluğu, çünkü kenara inip yapılan ortalarda ofsayt tuzağını çok iyi uyguluyor kademe hedefini çok güzel bir şekilde bulacak. Topu sağ kanattan bir anda sol kanada açmak çok rahat ve ağrısız. Belki de FIFA11in tek kolay yanı ortalar. Maç atmosferinden çıktık yola gidiyoruz. Ne önemli bu atmosfer için? Spikerler. Her zamanki ikilimiz gene iş başında. Ediyle büdü. Ama yorumları her sene olduğu gibi bir önceki seneye bir kaç ek katılarak zenginleştirilmiş. Özel olarak tek bir futbolcu için şöyle yaptı böyle yapar gibi yorumlar yapıyorlar. FIFA10da olduğu gibi gene arada dalga geçiyorlar. Ataklarda heycanlanıyorlar. Bu arada hakemler her maçta değişiyor ve isimleri maç başında ve oyun menüsünde belirtiliyor. Ve hakemlerin de çok az olsa da karakteristik farkları göze batıyor. Örneğin bir hakem hiç olmayacak bir şeye kart çıkartabiliyor ama bir diğeri kaleciyle karşı karşıya olan bir oyuncunun arkadan çift dalarak düşürülmesine kart bile vermeyebiliyor. Tabi buna oyuncular da çıldırarak tepkiler veriyorlar ve bunu yanı sıra sevgili spikerlerimiz de bu duruma tepkiler gösteriyor. Örneğin kart çıkarmayı seven bir hakem için rüzgar esse düdük çalar gibi yorumlar yapabiliyorlar. Bu kadar. Spikerlerin çok bir devrimsel farkı yok. Ama oyunun genel olarak oynanışı devrimsel. FIFA11 piyasada bulunan futbol simülatörü. Ve bu simülatörde çalım atmak eskiye göre hem daha zor hem de daha kolay. Nasıl mı?
Seri futbolcu Seri katil farkı
FIFA11de seri oyuncuların farkı çok hissediliyor. Iniesta örneğinden bahsetmiştik. Ronaldoya bakalım şimdi: Bu söyleyeceklerim sadece Ronaldo için değil tabi her seri oyuncu, yetenek için geçerli. Sol analog ile topu gittiğiniz yönün tersine çekerek vücut çalımı atmak çok kolaylaştırılmış. Size basan defans oyuncusu tabiri caiz ise pazara gidiyor . Bir anlık bel kırma ile aynı anda iki kişiyi geçmek, aslında geçmek doğru kelime değil, bir anlık bir boşluk yaratmak mümkün. Zira pazara giden adamlar çok çabul geri dönebiliyor ama bir kez daha aynı hareketi yaparsanız kesinlikle o defans oyuncusundan kurtuluyorsunuz. Ama L2 ve sağ analog kombinasyonu ile adam geçmek daha zor çünkü oyuncular vücutlarını çok iyi kullanıyorlar. Öyle ki Puyola çarpıp yere devrilmek çok sık rastlayabileceğiniz bir görüntü. Zira Puyol da Mel Gibsonın Cesuryürekteki haline fazlaca benziyor. Şimdi başlığa gelirsem biz insanlık olarak seri katillere inceden biraz saygı duyuyoruz (bknz. Dexter) ama adam katil arkadaşım. İnsan öldürüyor. E ama seri. Öyle aheste de öldürmüyor ki seri bir şekilde öldürüyor. Sen seri olan bir şeyi sevmez misin? Seversin. Seri çalımlar atan futbolcuyu sevmiyor musun? Seviyorsun. O zaman seri katili de seveceksin! Bu da seri katil ve seri futbolcu arasındaki farktır sevgili okur. Çünkü ekran başında online ile geçen ilk bir-iki saatten sonra katil olabilirsiniz. Ayrıca Ronaldodan laf açılmışken böyle karakteristik oyuncuların karakteristik hareketleri de gözden kaçmıyor. Ronaldonun meşhur hareketi topu bir sağa bir sola ön çapraza doğru çok hızlı bir şekilde ileri geri çekmesi (çok başarısızca neyden bahsettiğimi Ronaldoyu izlemiş olanlar bilirler) sadece Ronaldo tarafından yapılmıyor belki ama Ronaldo tarafından çok rahatça yapılıyor diğer oyunculara göre.
Bu şarkı da ayrıntıkoliklere gelsin...
Ayrıntı delilerine gene her zaman ki gibi oyuncu yaratma, düzeltme, kulüp yaratma gibi seçenekler sunuluyor. Adamların kaşından gözünden ayakkabısına kadar her ayrıntıyı seçebilirsiniz. Ayrıca kariyer modu da meraklısını uzun bir süre oyalayacak şekilde detaylandırılmış.
ONLINE
FIFAnın son senelerdeki online sistemini bilmeyen birinin şu anda bu yazıyı okuduğunu sanmıyorum. O yüzden söylenecek fazla bir şey yok. Quick Matchin altı dakikaya çıkarıldığı ve rakip bulmanın EA serverları tarafından daha da hızlandırıldığını bilmek sanırım sizi mutlu eder. Eskiden donmalar yaşanabilen takım seçme ekranında hiç bir saniye kaybetmeden rakip bulabiliyorsunuz. Tabi ki 11vs11 maçları da unutulmamış. Ama kaleci olarak online her ne kadar maç atmosferi içinde geçsede açıkçası sıkıcı bir hal alıyor.
Giriş-Gelişme-Sonuç
-FIFA11 ile ilgili son sözlerimize gelirsek oynanışın simülasyona yaklaşması, bu kadar gerçekçi bir hale getirilmesi özellikle onlineda başlarda saç baş yolduruyor. Çünkü onlineda karşınıza çıkan rakipler yemeyip içmeyip FIFA11 oynamış insanlar oluyorlar ve sizi delirtiyorlar. Ama zamanla alıştıkça bu yeni oynanış çok zevkli bir hal alıyor. Ama önceki senelere göre saçmalaşan bir durum ara pasa (üçgen tuşu) duyacağınız ihtiyacın azalması. Çünkü zamanla yeni pas sisteminde ustalaştıkça normal pas (x tuşu) ile de çok güzel ara paslar verebileceksiniz. Ayrıca bu pas sistemi paslarda AInin değil tamamen sizin adam kaçırmanızı ve paslaşmınızı bekliyor.
-EA SPORTSlu yetkililerin Personality+ adını verdiği her oyuncunun karakteristik özelliklerinin size yansıması harika ve çok işlevsel bir ayrıntı. Ayrıca bu oyuncuların yüzlerinin de bire bir olarak benzediğini düşünürsek gerçek bir maç seyretme havası doruklara çıkıyor.
-Maç içinde verilen şut yüzdeleri, belirli isimlerin ne kadar koştuğu kaç gol attığı gibi ayrıntılar, atılan gollerin ve alınan kartların ekranda takım isimlerinin altında belirtilmesi, maç sonu istatistikleri hepsi ufak ufak güzel ayrıntılar katıyor FIFA11e
-Grafikler her seneki gibi güzelleşiyor. Özellikle çimin rengi demo incelemesinde bahsettiğimiz gibi mükemmel. Sahanın derinliği daha bir genişleştirilmiş ve oynamanız için daha geniş bir alan sağlıyor. Her oyuncu (Turkcell Süper Ligi karıştırmayalım) gerçektekinin aynısı. Kısacası Sunum olarak da FIFA11 oynanış gibi çıtayı gene yukarıya taşıyor.
FIFA11 şu an için tek futbol simülatörü. Eğer bu lafım çok abartılı olduysan en gerçekçi futbol oyunu sıfatını da kullanabiliriz. Çok fazla söze gerek yok EA SPORTS daha iyisini yapana kadar en iyisi bu.
WE ARE ELEVEN
Saygılar...
Alıntıdır...
http://www.playstationturk.com/playstation-3/fifa-11-incelemesi.html
EA Sports. Its in the game!
Sene yıllardan 1996. Yeni alınmış bir bilgisayar. Bilgisayarı açmak ve kapamak bile her seferinde ayrı bir heycan derken eve biri elinde bir poşetle girer. Dışarda yağan şiddetli yağmurdan saçları ve üstü başı ıslanmıştır bu adamın. Boyu 1.76 dır ve 74 kilodur. Siyah gözleri poşetin içindeki şeyi elde etmek için çok şey çektiğini anlatır. Üstünü bile çıkarmadan, kurulanmadan dahi ilk iş bilgisayarın başına gider ve sürücüye bir disk takar. Bundan sonra, o dönemde, anlam verilemeyen bir yükleme sürecinden sonra oyuna girilir ve ekranda kocaman EA SPORTS yazısı çıkar ve arkasından gelen sesten sonra bu adam kardeşiyle bakışır ve: Its the game dedi değil mi? diye sorar. Kardeş de kararsızdır, afallamıştır ve aklına gelen ilk şeyi söyler Yok ağabey To the games dedi der. İki kardeş kararsızca birbirlerine bakarlar ve umursamadan oyuna girerler. İşte o günden beri tam ondört sene geçti. Geçen seneler içinde EA SPORTS heralde, bu bir türlü kimsenin, kendinden emin şekilde, duyarak anlayamadığı şeyi herkesin yazılı olarak görmesini istedi zaar yoksa kendi İngilizce oyunlarına İngilizce alt yazı koymayı, bunca yıldan sonra altyazı seçme şansı olmadan koymalarını, çok saçma buluyorum. Ama teşekkürler EA, kanayan bir yarayı kapattın.

Oyuna ilk önce taraftarlardan bahsederek girmek istiyorum izninizle çünkü taraftar çok özenle yapılmış. Ama sadece işitsel olarak, görsel olarak pek bir şey teklif edemiyorlar. Peki biz hep maçın içindeyiz, taraftarı zaten toplasan içler dışlar çarpımı totalli toplamlı bir iki defa görcez önemli olan ses diyorsanız hiç bir sorun yok demektir. Taraftarın sesi o kadar güzel, gerçekçi ve duruma göre tepkisel ki sanki her an maç köftesi yemek isteyecekler gibi. Uzun bir ara pas attınız ve adamınız boşa kaçtı, taraftar hemen başlıyor tezahürata. Bir adamınızla ikili mücadele sonucu güzel bir hareket ile sıyrıldınız mı rakibiniziden? Taraftar başlıyor çıldırmaya. Uzaktan kaleyi tutan bir şut mu çektiniz? Taraftar başlıyor holeye. Şimdi bunları okuyunca sanmayın ki sadece bu özel durumlarda taraftarın sesini duyacaksınız. Taraftarınız doksan dakika boyunca davullarla, zurnalarla, borozanlarla size eşlik edecek. Rakip takım faul yaparsa yuhlayacak, gol atarsa yuhlayacak. Sanki sizi gerçek bir maçtaymışsınızcasına (evet maçtaymışsınızcasına) atmosfere sokacak taraftarınız. En güzel kısma gelirsek de kendi favori takımınıza istediğiniz gibi tezahürat ekleyebiliyorsunuz. Şöyle ki; takımınız sahaya çıkarken, gol attığında, maç içinde, maçı kaybettiğinde ve maçı kazandığında tek tek istediğiniz müziği ve ya tezahüratı koyabilirsiniz. Bu sadece favori takımınız için geçerli değil tabi ki eğer fanatikseniz her takımla tek tek uğraşabilirsiniz. Bunun yanı sıra bir de ana menudeki muziğinizden bahsetmek istiyorum. EA SPORTS bu sene gene mükemmel şarkıları bir araya getirmiş ve harika bir soundtrack albümü oluşturmuş. Ama eğer memnun değilseniz bu durumdan istediğiniz şarkıyı menüde dinlemek üzere koyabilirsiniz. Yerli ve ya yabancı, seçim size kalmış durumda. Ama FIFA11in soundtrack albümü ne kadar güzel olsa da FIFA98 RTWCın o efsane şarkısı eşliğinde (eskiler bilirler) menülerde gezerken biraz da nostaljik zamanlar yaşamak çok hoş.

-Ağabey duydun mu FIFA11de kaleci olacakmışız!
-He canım tabi
-Vallaha ağabey. Sonra efendime söyliyim 12de mesela hakem olacakmışız, 13te de taraftar olacakmışız böyle bayrak falan sallayacakmışın Move ile, mış mış da sallayacakmışız sonra efendime söyliyim tay tay da sallayacakmışız böyle.
-Oldu canım sana iyi günler...
Efendim kaleci olmayı demo incelemesinde yerden yere vurmuştuk zaten. Ama gene bir açık kapı bırakmıştık, maç atmosferi olayı başka boyutlara taşıyabilir diye. Ama bu konuyu kısa ve öz tutacağım ki maç içinde kalecilik daha da sıkıcı. Boş boş etrafa bak, atla, tut, dik. Evet bu kadar. Maç içinde arenadan daha sıkıcı çünkü ilerde bir yerde bir şeyler oluyor. Görüyorsunuz ama katkıda bulunamıyorsunuz. Eğer iyi oynayan taraftaysanız zaten top size çok seyrek geliyor. Eğer kötü oynayan taraftaysanız da çok sık gol yiyebiliyorsunuz. Tabi ki bu zaman içinde oynamakla aşılacak bir durum ama sabır istiyor. Eğer gerçek hayatta kaleciliğe karşı bir sempatiniz varsa, vaktiyle kalecilik yaptıysanız belki sevebilirsiniz ama FIFAda sürekli hareket, çalım, pas, orta, şut gibi etkileşimlerde bulunan birinin kalede fazla barınabileceğini sanmıyorum.
Fizikler...
FIFA11in getirdiği bazı yeniliklerden söz ettikten sonra izninizle sahaya inmek istiyorum. Çünkü oyunumuz sahada geçecek malümunuz. Ben fizik mezunu bir insan olarak bu konudan detaylıca bahsedeceğim çünkü temel olarak neden bir adamın topa vurduğunda elinin ayağının oynadığını, topun nasıl yol aldığını hepsini hesaplayabiliyorum. Tabi bunun için veriler lazım ama sonuçta o hesapları, formülleri biliyorum. Atışlar olsun, topun ağarlığının ve aldığı ivmenin yer çekim ivmesine karşı yaptığı iş olsun, sahip olduğu potansiyel enerjinin kinetiğe, kinetiğin potansiyele dönüşmesi olsun, spin-orbit etkileşmesi olsun, açısal momentumu olsun hepsine hakimim. Ama gelin görün ki bunların biraz sonra yazacaklarımla hiç bir ilgisi yok. Ne diyodum? Fizikler. Oyuncular fizikleri ve topla etkileşimleri kesinlikle mükemmel ve son derece gerçekçi. Daha önceki FIFAlarda göze çarpan bir anlamda doğa üstü hareketler, adamların birbirlerinin içinden geçmeleri bu gerçeklikten dolayı bu seneki FIFAda gözükmüyor. Mesela şöyle düşünelim; kaleci topu dikti ve top karşı takımın boştaki bir adamına denk geldi bu adam, Puyol olsun, ayağını topa doğru uzatıp topu tereyağından bal çeker gibi çekiyor resmen. Top bir an havada iken bir sonraki anda Puyolun ayağında olmuyor. Aradaki o tabiri caiz ise geçişi tam anlamıyla görüyorsunuz. Top hızla bir şekilde havadan geliyor diyelim ve adamınız göğüs kontrolü yapıp topu yumuşatacak. Önceki FIFAlarda olduğu gibi bu her seferinde olumlu bir şekilde sonuçlanmayabilir artık. Adamınız topu kontrol edemeyebilir ve top göğsüne çarpıp onun dokunamayacağı kadar uzağa gidebilir. Paslarda da bu dediklerimiz geçerli. Her attığınız pas hedefini bulacak diye bir şey yok. Başlarda çoğu zamanda bulamayacak zaten. Eğer birden arkaya pas vermek isterseniz, evet adamınız yetenekli biriyse topuk pası yapabilir, birden arkaya dönüp pas veremeyeceksiniz. Adamınız önce dönmeye çalışacak ve bu genellikle pasın hedefini bulmamasını sağlayacak. FIFA oynayanların sık kullandığı bir yöntem olan topun size gelince sağ analog ile topu açma hareketi de artık eskisi kadar sağlıklı değil. Oyuncu topu çok fazla açabilir ve topu kaybedebilirsiniz. Paslar konusunda gelen bir yenilik ise pasa yön vermek. Tabi ki hep yönü belirliyorduk ama artık topun koşan bir oyuncunun önünde ve ya arkasında kalmasını ayarlamak çok zor. Ayrıca verdiğiniz pas eğer düzgün bir şekilde ayarlanmış ise bir kaç metrelik bir alanda bile pasın aldığı falsoyu görebiliyorsunuz. Uzaktan şutların kaleyi bulma oranında bir değişiklik var. Bu o anda markajda olup olmamanız, depar halinde olmanız, kaleyi görme açınızla da ilgili evet ama uzaktan çekilen şutların çoğu ayağa oturmuyor çünkü ayağa oturmasını bekleyecek süreniz olmuyor. Siz topu düzeltip vurana kadar kademe kapanıyor ve bu durumda da genelde top kaleciye ulaşmadan defansta patlıyor. FIFA11 bu sene bazı oyunculara uzaktan şut çekici, uzun koşucu, çalımcı gibi bazı sıfatlar yakıştırmış. Uzaktan şut çekme özelliğine sahip olduğu söylenen oyuncularda bu durum açıkçası pek de bir farklılık yaratmıyor ama genelde bu özellikler oyunculara yansıyor. Örneğin top Iniestanın ayağına resmen yapışıyor, yaptığı dönüşler o kadar akıcı ve yumuşak ki genellikle karşı takımın topu alma şansı teke tekte sıfır. Hatta eğer L2 ve sağ analog kombinasyonunu iyi sağlayabilirseniz iki-üç kişi arasından bile çıkabiliyor Iniesta. Ve ya Messiyi ele alalım. Messi öyle bir depar atıyor ki sağ kanattan eğer önüne doğru bir top açarsanız kesinlikle Messi o topla buluşuyor. Van Persienin kullandığı frikikler Fabragesınkinden açık ara daha iyi bir yüzde sergiliyor çünkü Van Persie bir FK Specialist . Gol rekortmeni David Villanın bir çok özelliğinden biri Clinical Finisher olması, yani David Villa yaklaşık 25yard (22.86 metre) içindeki hiç bir yerden affetmiyor. Uzaktan çekilen şutlarda topun ağarlığı gerçekten fark ediliyor zira oyuna girip arenada teke tekte ilk defa oynadığınızda çimib yeşilinden sonra ilk önce topa dikkat edeceksiniz. Top resmen gerçek. FIFA severlerin önceki senelerden en büyük şikayeti topun balon gibi olmasıydı. Ama artık top FIFAnın resmi kurallarındaki topla aynı. Yani? Çevresi 70-69cm arası, ağırlığı 410-450gr arası, basıncı ise deniz seviyesinde 0.6-1.1atm. Topun büyüklüğü ayağa oturuşu, aldığı yön, gittiği doğrultu hepsi size gerçekten bir maç izliyormuşsunuz ve ya top oynuyormuşsunuz hissi veriyor. Ama tüm bunlar oyunun kolaylaşması yönünde atılan adımlar değil. Genel anlamda bir çok şey zorlaştırılmış durumda. İlk başlarda FIFA10da ne kadar usta olursanız olun FIFA11de kaleciyle karşı karşıya pozisyonları bile kaçıracaksınız. R1le vurmayı deneyeceksiniz olmayacak çünkü top ya az gidecek ya çok gidip dışarı çıkacak. Düz vurmayı deneyeceksiniz, atmaca haline getirilmiş kaleciler topunuzu kurtaracak. Evet kaleciler üstünde kesinlikle çok çalışılmış. Kaleciler resmen parmak uçlarıyla çıkartıyorlar topları. Eskiden yedikleri çalımları yemiyorlar. Yapay zekaları arttırılmış; her şeye atlamıyorlar, boş koşmuyorlar. Sizin üçgen tuşuna basmanıza gerek kalmadan daha yarı sahanıza gelen uzun toplara açılıyorlar. Kaleciler kesinlike FIFA11e damgalarını vuruyorlar... Ya da hayır. Bir dakka. Oynanış damgasını vuruyor.. Ya da durun hayır. Grafikler.. Hayır.. Oyun resmen simülasyon olmuş sevgili okur ben neyini şurası damgasını vurmuş diye ayırabilirim ki? Ama kolaylaşan bir şey var ki; ortalar. Orta yapmak çok rahat. Yaptığınız ortaların büyük çoğunluğu ofsayta takılmayan büyük çoğunluğu, çünkü kenara inip yapılan ortalarda ofsayt tuzağını çok iyi uyguluyor kademe hedefini çok güzel bir şekilde bulacak. Topu sağ kanattan bir anda sol kanada açmak çok rahat ve ağrısız. Belki de FIFA11in tek kolay yanı ortalar. Maç atmosferinden çıktık yola gidiyoruz. Ne önemli bu atmosfer için? Spikerler. Her zamanki ikilimiz gene iş başında. Ediyle büdü. Ama yorumları her sene olduğu gibi bir önceki seneye bir kaç ek katılarak zenginleştirilmiş. Özel olarak tek bir futbolcu için şöyle yaptı böyle yapar gibi yorumlar yapıyorlar. FIFA10da olduğu gibi gene arada dalga geçiyorlar. Ataklarda heycanlanıyorlar. Bu arada hakemler her maçta değişiyor ve isimleri maç başında ve oyun menüsünde belirtiliyor. Ve hakemlerin de çok az olsa da karakteristik farkları göze batıyor. Örneğin bir hakem hiç olmayacak bir şeye kart çıkartabiliyor ama bir diğeri kaleciyle karşı karşıya olan bir oyuncunun arkadan çift dalarak düşürülmesine kart bile vermeyebiliyor. Tabi buna oyuncular da çıldırarak tepkiler veriyorlar ve bunu yanı sıra sevgili spikerlerimiz de bu duruma tepkiler gösteriyor. Örneğin kart çıkarmayı seven bir hakem için rüzgar esse düdük çalar gibi yorumlar yapabiliyorlar. Bu kadar. Spikerlerin çok bir devrimsel farkı yok. Ama oyunun genel olarak oynanışı devrimsel. FIFA11 piyasada bulunan futbol simülatörü. Ve bu simülatörde çalım atmak eskiye göre hem daha zor hem de daha kolay. Nasıl mı?

FIFA11de seri oyuncuların farkı çok hissediliyor. Iniesta örneğinden bahsetmiştik. Ronaldoya bakalım şimdi: Bu söyleyeceklerim sadece Ronaldo için değil tabi her seri oyuncu, yetenek için geçerli. Sol analog ile topu gittiğiniz yönün tersine çekerek vücut çalımı atmak çok kolaylaştırılmış. Size basan defans oyuncusu tabiri caiz ise pazara gidiyor . Bir anlık bel kırma ile aynı anda iki kişiyi geçmek, aslında geçmek doğru kelime değil, bir anlık bir boşluk yaratmak mümkün. Zira pazara giden adamlar çok çabul geri dönebiliyor ama bir kez daha aynı hareketi yaparsanız kesinlikle o defans oyuncusundan kurtuluyorsunuz. Ama L2 ve sağ analog kombinasyonu ile adam geçmek daha zor çünkü oyuncular vücutlarını çok iyi kullanıyorlar. Öyle ki Puyola çarpıp yere devrilmek çok sık rastlayabileceğiniz bir görüntü. Zira Puyol da Mel Gibsonın Cesuryürekteki haline fazlaca benziyor. Şimdi başlığa gelirsem biz insanlık olarak seri katillere inceden biraz saygı duyuyoruz (bknz. Dexter) ama adam katil arkadaşım. İnsan öldürüyor. E ama seri. Öyle aheste de öldürmüyor ki seri bir şekilde öldürüyor. Sen seri olan bir şeyi sevmez misin? Seversin. Seri çalımlar atan futbolcuyu sevmiyor musun? Seviyorsun. O zaman seri katili de seveceksin! Bu da seri katil ve seri futbolcu arasındaki farktır sevgili okur. Çünkü ekran başında online ile geçen ilk bir-iki saatten sonra katil olabilirsiniz. Ayrıca Ronaldodan laf açılmışken böyle karakteristik oyuncuların karakteristik hareketleri de gözden kaçmıyor. Ronaldonun meşhur hareketi topu bir sağa bir sola ön çapraza doğru çok hızlı bir şekilde ileri geri çekmesi (çok başarısızca neyden bahsettiğimi Ronaldoyu izlemiş olanlar bilirler) sadece Ronaldo tarafından yapılmıyor belki ama Ronaldo tarafından çok rahatça yapılıyor diğer oyunculara göre.
Bu şarkı da ayrıntıkoliklere gelsin...
Ayrıntı delilerine gene her zaman ki gibi oyuncu yaratma, düzeltme, kulüp yaratma gibi seçenekler sunuluyor. Adamların kaşından gözünden ayakkabısına kadar her ayrıntıyı seçebilirsiniz. Ayrıca kariyer modu da meraklısını uzun bir süre oyalayacak şekilde detaylandırılmış.

FIFAnın son senelerdeki online sistemini bilmeyen birinin şu anda bu yazıyı okuduğunu sanmıyorum. O yüzden söylenecek fazla bir şey yok. Quick Matchin altı dakikaya çıkarıldığı ve rakip bulmanın EA serverları tarafından daha da hızlandırıldığını bilmek sanırım sizi mutlu eder. Eskiden donmalar yaşanabilen takım seçme ekranında hiç bir saniye kaybetmeden rakip bulabiliyorsunuz. Tabi ki 11vs11 maçları da unutulmamış. Ama kaleci olarak online her ne kadar maç atmosferi içinde geçsede açıkçası sıkıcı bir hal alıyor.
Giriş-Gelişme-Sonuç
-FIFA11 ile ilgili son sözlerimize gelirsek oynanışın simülasyona yaklaşması, bu kadar gerçekçi bir hale getirilmesi özellikle onlineda başlarda saç baş yolduruyor. Çünkü onlineda karşınıza çıkan rakipler yemeyip içmeyip FIFA11 oynamış insanlar oluyorlar ve sizi delirtiyorlar. Ama zamanla alıştıkça bu yeni oynanış çok zevkli bir hal alıyor. Ama önceki senelere göre saçmalaşan bir durum ara pasa (üçgen tuşu) duyacağınız ihtiyacın azalması. Çünkü zamanla yeni pas sisteminde ustalaştıkça normal pas (x tuşu) ile de çok güzel ara paslar verebileceksiniz. Ayrıca bu pas sistemi paslarda AInin değil tamamen sizin adam kaçırmanızı ve paslaşmınızı bekliyor.
-EA SPORTSlu yetkililerin Personality+ adını verdiği her oyuncunun karakteristik özelliklerinin size yansıması harika ve çok işlevsel bir ayrıntı. Ayrıca bu oyuncuların yüzlerinin de bire bir olarak benzediğini düşünürsek gerçek bir maç seyretme havası doruklara çıkıyor.
-Maç içinde verilen şut yüzdeleri, belirli isimlerin ne kadar koştuğu kaç gol attığı gibi ayrıntılar, atılan gollerin ve alınan kartların ekranda takım isimlerinin altında belirtilmesi, maç sonu istatistikleri hepsi ufak ufak güzel ayrıntılar katıyor FIFA11e
-Grafikler her seneki gibi güzelleşiyor. Özellikle çimin rengi demo incelemesinde bahsettiğimiz gibi mükemmel. Sahanın derinliği daha bir genişleştirilmiş ve oynamanız için daha geniş bir alan sağlıyor. Her oyuncu (Turkcell Süper Ligi karıştırmayalım) gerçektekinin aynısı. Kısacası Sunum olarak da FIFA11 oynanış gibi çıtayı gene yukarıya taşıyor.
FIFA11 şu an için tek futbol simülatörü. Eğer bu lafım çok abartılı olduysan en gerçekçi futbol oyunu sıfatını da kullanabiliriz. Çok fazla söze gerek yok EA SPORTS daha iyisini yapana kadar en iyisi bu.
WE ARE ELEVEN
Saygılar...
Alıntıdır...
http://www.playstationturk.com/playstation-3/fifa-11-incelemesi.html