Ey ırkçılık!..

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan mehmet
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
1974'te Ceylanpınar'da konferans verecektim. Urfa'dan yola çıktık, bitmez, tükenmez bir ova. Toprak verimli mi verimli... Çekirdek düşse yeşerecek. Fakat yeteri kadar işlenmemiş, halk fakir, evler ihmalin her türlüsünü haykırıyor.

O zamanlar Doğu'da konferans falan vermeye kalktın mı, emniyet seferber olur, polisten, jandarmadan izin kaldırılır, konferansçı yakın takibe alınır. Bunların hepsi normal çünkü devlet, olup bitenden haberdar olmalıdır. Fakat aynı şeyi batıda görmek mümkün değil.

Ceylanpınar'a gittik, üç sınıflı bir ilkokulun, küçük bir odasında konferans vermem istendi, izin bu kadar.

İyi amma buraya girse girse 20-30 kişi girebilir, halbuki Ceylanpınarlılar ayağa kalkmış, konferans dinleyecek.

İlkbaharın sıcak, güneşli, çiçekli bir günü. İlçe meydanında konuşmak istedim.

Asla! Emir var, mutlaka kapalı yerde konuşulacak...

Pencereden baktım, dışarısı tıklım tıklım dolu, çoğu da kadın.

Kürt hanımların ekserisi Türkçe bilmez; bunun için beni çağıran arkadaşıma sordum:

Hocam, bunlar beni anlayamaz, ayrıca dışarıya hoparlör de konulmamış.

Niçin toplandılar?

Gözen kurban, bilmişler ki İstanbul'dan bir hoca gelmiş, onu görmeye geldiler. Seni görsünler yeter...

Çok duygulandım.
Pencerenin önünde konuşmama izin verdikleri için, dışarıdakiler de, içeridekiler de beni gördü. İki saat güneşin altında dinlediler. Yaşmaklarına gözlerini silenler çoktu. Onlara Allah'ın sıfatlarını, ahireti, haşri, öldükten sonra dirileceğimizi ve İki Cihan Serveri'ni anlattım, ağladılar...

Konferanstan sonra bir bahçeye gittik, yemyeşil, çiçekler, tavuklar, horozlar, köpekler, kediler, cırcır böcekleri velhasıl her şeyiyle bir köy, doyulmaz bir manzarada sofralar dizilmiş, tabii emniyet mensupları da telsizleriyle bizimle beraber, beraber yiyip içiyoruz, beraber gezip konuşuyoruz.

Aslen Kürt olan fakat Türkçe ve Arapçayı çok iyi bilen şahsa soruyorum:
Hocam, beni anlayamayan dinleyicilerim ağlıyordu, niçin?
Dikkat ederseniz, "Hocam ben Türkçe konuştum, halbuki bunlar Türkçe bilmiyordu, beni nasıl anladılar, neden ağladılar?" demiyorum. Çünkü orada Türk, Kürt kelimesini kullanmak gayet tehlikeli. Amma Müslüman'ım dedin mi canını verir. Dedi ki:

Elini öpeyim...
Halbuki benden yaşlı.

Estağfurullah, ben sizin elinizi öperim...

Allah, Peygamber, haşir dedin, bunlar yıllardır buralarda yasak. Yazın dağlarda kimisine Kürtçe, kimisine Arapça İslâmiyet'i anlattık. Kışın ahırlarda, ya ineklerle ya da koyunlarla beraber oturup, yine dini, imanı anlatmaya çalıştık. Amma korku dağları bekliyor. Bunun için bir gelen bir daha gelmiyor. Öte yandan günahların hepsi serbest.

Dedik ki: "Bunlar bizi dinsiz etmek istiyor, isteyen dinsiz olsun, isteyen de bir şeyler öğrenmeye çalışsın..."

İşte böyle büyüdük, ilk defa siz geldiniz, hem de devletin mektebinde pencereye dikildiniz, elinize mikrofon da aldınız, Allah, Peygamber, ahiret diye bangır bangır bağırdınız, nasıl ağlamayalım?

Mikrofon sadece okul içine hitap ediyordu. Dışarıdakiler duyabildikleri kadar duydular. Birbirine aktardıkları kadar işittiler.

Mahalli kıyafetli kadınlar, erkekler, çocuklar "Şu Allah diyeni görelim" diye meydanda kaynaşıyordu. Erkeklerden gelenler, elimi sıkanlar, dua edenler ve boynuma sarılanlar...

Tek kelime Kürtçe bilmeyen bir kimseyim, Kürtçe konuşanlara hitap etmiş ve onlarla kardeş olmuştuk, hem de öz kardeşimden daha ileri kardeştik.

Halen o meydanda Allah sesini duymak isteyenleri hürmetle, saygıyla, muhabbetle anıyorum. Ey İslâmiyet, sen ne büyük bir dinmişsin ki, kavimleri kardeş ediyorsun.

Ey ırkçılık sen ne korkunç bir şeymişsin ki kardeşleri düşman ediyorsun!

HEKİMOĞLU İSMAİL
 

POWER

Rektör
Katılım
5 Ekim 2009
Mesajlar
10,276
Reaksiyon puanı
161
Puanları
0
Yazı için teşekkürler mehmet :)
 

braveheart.fb

Profesör
Katılım
21 Mart 2009
Mesajlar
1,985
Reaksiyon puanı
92
Puanları
228
Yazar gündemdeki demokrasi açılımına ince göndermeler yaparak yazdığı yazısında, bu açılımın "din" ile birlikte yürütülmesi gerektiğini söylüyor kanımca. "Ortak çatımız" Türk yada kürtlük kavranlarınında üstünde olan "İslamda" olması gerektiğini söylüyor:Tek kelime Kürtçe bilmeyen bir kimseyim, Kürtçe konuşanlara hitap etmiş ve onlarla kardeş olmuştuk, hem de öz kardeşimden daha ileri kardeştik.

Doğrunun bilgeye olan hayranlığının çarpıcı bir örneğini veren yazarımız, doğu halkının din karşısında nasıl saygıyla eğilddiğini vurguluyor.Yanılmıyorsam Başbakanımız bu açlımın önemini vurgularken bir yerde de dinin bu konudaki önemini vurgulamış ve "dinin mileletleri barıştırıcı ve kaynaştırıcı rolünü görmemezlikten gelemeyiz" demişti.

Osmanlı bu konuda en sağlam ve en iyi örnek. Onların döneminde olmayan bir sorun bu gün varsa "ortak çatımızı" bir kenara itmişiz ya en iyi itimalle ihmal etmişiz demektir...
 

xxakadir

Asistan
Katılım
26 Nisan 2009
Mesajlar
223
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Teşekkürler arkadaşım... hikmetli bir yazı.
 

The Dark Knight

Profesör
Katılım
10 Eylül 2009
Mesajlar
3,914
Reaksiyon puanı
77
Puanları
0
Yazar gündemdeki demokrasi açılımına ince göndermeler yaparak yazdığı yazısında, bu açılımın "din" ile birlikte yürütülmesi gerektiğini söylüyor kanımca. "Ortak çatımız" Türk yada kürtlük kavranlarınında üstünde olan "İslamda" olması gerektiğini söylüyor:Tek kelime Kürtçe bilmeyen bir kimseyim, Kürtçe konuşanlara hitap etmiş ve onlarla kardeş olmuştuk, hem de öz kardeşimden daha ileri kardeştik.

Doğrunun bilgeye olan hayranlığının çarpıcı bir örneğini veren yazarımız, doğu halkının din karşısında nasıl saygıyla eğilddiğini vurguluyor.Yanılmıyorsam Başbakanımız bu açlımın önemini vurgularken bir yerde de dinin bu konudaki önemini vurgulamış ve "dinin mileletleri barıştırıcı ve kaynaştırıcı rolünü görmemezlikten gelemeyiz" demişti.

Osmanlı bu konuda en sağlam ve en iyi örnek. Onların döneminde olmayan bir sorun bu gün varsa "ortak çatımızı" bir kenara itmişiz ya en iyi itimalle ihmal etmişiz demektir...

Osmanlı döneminde daha beteri vardı. Osmanlı hiç bir zaman dini ortak çatı olarak kullanmadı. Eğer öyle olsaydı, sarayda gayri müslüm paşalar olmazdı.
 

braveheart.fb

Profesör
Katılım
21 Mart 2009
Mesajlar
1,985
Reaksiyon puanı
92
Puanları
228
Osmanlı döneminde daha beteri vardı. Osmanlı hiç bir zaman dini ortak çatı olarak kullanmadı. Eğer öyle olsaydı, sarayda gayri müslüm paşalar olmazdı.

ilk cümlendeki "Osmanlı döneminde daha beteri vardı." sözünü eğer Kürt sorunu için söylediysen kaynakları iyice irdelemen gerekecek. Neredeyse tüm tarihciler kürt sorununun cumhuriyetl'e başladığı konusunda hem fikirdir. Bunun Nedeni fransız ihtilali ile birlikte gelişen milliyetcilik ve ulusculuk kavramlarıdır.Kişi Milliyetcilik akımına kapılarak neredeyse sami bir ırkçı olduğu halde, bunu masun göstermek için "milliyetcilik" kılıfına sığınır. örneğin "ne mutlu türküm" derken gururludur ve kendini üstün görmektedir. Bu durum karşı tarafında kendi etnik kimliğini sergilemesine neden olacak, ve öylede olmuştur.

ikinci ve üçüncü cümlelerin içinse yine yanılmaktasın.Osmanlıda din ortak çatı olmuştur. Dinin hoşgörüye ve iyiliğe teşfik etmesi ve tüm bu değerlere gönülden bağla padişahlarımız, hem din kardeşlerimizi hemde gari müslümleri bir çatı altında toplamayı başarmıştır.Burda gari müslümleinde aynı çatı altında toplanması bu çatının din eksenli olmayacağı anlamına gelmeyecektir. Zira gayri müslümler bu çatı altın huzur ve saadet bulmuşlarsa,müslümalarda bu çatı altında onlardan bir zarar görmemişse, "islam çatısı" altında toplanmamaları için hiç bir neden yok.

Burda islam çatısı altında toplanmanın önemi daha iyi anlamak için osmanlının bir tek milleti yada çoğrafyayı değil, birden çok millet ve çoğrafyayı bir tek çatı altında topladığınının hatırlanması gerekecek.Buda bize dinin barıştırıcı ve kaynaştırıcı etkisinin ne dnli büyük olduğunu göstermektedir.
 

The Dark Knight

Profesör
Katılım
10 Eylül 2009
Mesajlar
3,914
Reaksiyon puanı
77
Puanları
0
ilk cümlendeki "Osmanlı döneminde daha beteri vardı." sözünü eğer Kürt sorunu için söylediysen kaynakları iyice irdelemen gerekecek. Neredeyse tüm tarihciler kürt sorununun cumhuriyetl'e başladığı konusunda hem fikirdir. Bunun Nedeni fransız ihtilali ile birlikte gelişen milliyetcilik ve ulusculuk kavramlarıdır.Kişi Milliyetcilik akımına kapılarak neredeyse sami bir ırkçı olduğu halde, bunu masun göstermek için "milliyetcilik" kılıfına sığınır. örneğin "ne mutlu türküm" derken gururludur ve kendini üstün görmektedir. Bu durum karşı tarafında kendi etnik kimliğini sergilemesine neden olacak, ve öylede olmuştur.

ikinci ve üçüncü cümlelerin içinse yine yanılmaktasın.Osmanlıda din ortak çatı olmuştur. Dinin hoşgörüye ve iyiliğe teşfik etmesi ve tüm bu değerlere gönülden bağla padişahlarımız, hem din kardeşlerimizi hemde gari müslümleri bir çatı altında toplamayı başarmıştır.Burda gari müslümleinde aynı çatı altında toplanması bu çatının din eksenli olmayacağı anlamına gelmeyecektir. Zira gayri müslümler bu çatı altın huzur ve saadet bulmuşlarsa,müslümalarda bu çatı altında onlardan bir zarar görmemişse, "islam çatısı" altında toplanmamaları için hiç bir neden yok.

Burda islam çatısı altında toplanmanın önemi daha iyi anlamak için osmanlının bir tek milleti yada çoğrafyayı değil, birden çok millet ve çoğrafyayı bir tek çatı altında topladığınının hatırlanması gerekecek.Buda bize dinin barıştırıcı ve kaynaştırıcı etkisinin ne dnli büyük olduğunu göstermektedir.

Fransız İhtilali kaç yılınd yapıldı, Cumhurriyet kaç yılında kuruldu biliyor musun? Yanılgıdasın demişsin lakin sadece aynı cümleleri evirip çevirip yazmak dışında bir şey yazmamışsın. Osmanlı dini hoşgörülü bir devletti, İslam dinini bir çatı yapmadı. İslam dini çatısı demek, Müslüman olmayanlarında din kurallarına uyması demektir. Ancak Osmanlı'da her din mensubu isterse eğer kendi dini kurallarına göre yargılanabilirdi. Tabii bir çoğu bunu istemezdi, çünkü İslam daha hoşgörülü.
Milliyetçilikle ırkçılığı aynı şey gibi söylüyorsun. Geçen açtığın topicde de öyleydi. Orada yazdığım yazıyı okumanı tavsiye ederim. Milliyetçilik ayrı şey, ırkçılık ayrı şey ve faşizm ayrı şey. Bu şekilde yabancıların, müslümanlar teröristtir demesiyle aynı mantığı güdüyorsun.

Allah Kuran'da biz sizi millet millet yaratım ki bir birinizi tanayıp kaynaşasanız diyiyor. Her millet kendi özelliklerini korurken diğeriyle tanışacak. Milliyetçiliğe ters bir şey yok Kuran'da. Ancak bu ayet Faşizme ve ırkçılığa karşıdır.
 

googlog

Profesör
Katılım
21 Ağustos 2009
Mesajlar
2,402
Reaksiyon puanı
46
Puanları
0
ilk cümlendeki "Osmanlı döneminde daha beteri vardı." sözünü eğer Kürt sorunu için söylediysen kaynakları iyice irdelemen gerekecek. Neredeyse tüm tarihciler kürt sorununun cumhuriyetl'e başladığı konusunda hem fikirdir. Bunun Nedeni fransız ihtilali ile birlikte gelişen milliyetcilik ve ulusculuk kavramlarıdır.Kişi Milliyetcilik akımına kapılarak neredeyse sami bir ırkçı olduğu halde, bunu masun göstermek için "milliyetcilik" kılıfına sığınır. örneğin "ne mutlu türküm" derken gururludur ve kendini üstün görmektedir. Bu durum karşı tarafında kendi etnik kimliğini sergilemesine neden olacak, ve öylede olmuştur.

ikinci ve üçüncü cümlelerin içinse yine yanılmaktasın.Osmanlıda din ortak çatı olmuştur. Dinin hoşgörüye ve iyiliğe teşfik etmesi ve tüm bu değerlere gönülden bağla padişahlarımız, hem din kardeşlerimizi hemde gari müslümleri bir çatı altında toplamayı başarmıştır.Burda gari müslümleinde aynı çatı altında toplanması bu çatının din eksenli olmayacağı anlamına gelmeyecektir. Zira gayri müslümler bu çatı altın huzur ve saadet bulmuşlarsa,müslümalarda bu çatı altında onlardan bir zarar görmemişse, "islam çatısı" altında toplanmamaları için hiç bir neden yok.

Burda islam çatısı altında toplanmanın önemi daha iyi anlamak için osmanlının bir tek milleti yada çoğrafyayı değil, birden çok millet ve çoğrafyayı bir tek çatı altında topladığınının hatırlanması gerekecek.Buda bize dinin barıştırıcı ve kaynaştırıcı etkisinin ne dnli büyük olduğunu göstermektedir.

Birşey daha eklemek istiyorum.Bir gayri Müslimin padişahın yanında görev alması dinimiz karşıtı ya da din dışı birşey değildir.

Peygamber Efendimizz (SAV) zamanında da yönetimde Hristiyan olana kişilerede görev verilmiştir.

Bu arada Osmanlı hoşgörülü değil idi.Sadece tahammül ediyordu.Dinimiz gereği.Tabi Osmanlı'nın yanlış yaptığıda olmuştur .
 
Üst