En Önemli Problem: Tramvay Problemi – 1. Psikolojik Deney

Bu konuyu okuyanlar

sosyofikir

Öğrenci
Katılım
13 Ekim 2018
Mesajlar
1
Reaksiyon puanı
1
Puanları
3
Yaş
30
En Önemli Problem: Tramvay Problemi – 1. Psikolojik Deney

Dünyanın en saygın araştırmacılar Thomson ile Philippa Foot tarafından yapılan araştırmada çok önemli bir deney yapıldı. Tramvay Problemi – Psikolojik Bir Deney


b427d9e0c90f288801b4224315d37806.jpg

Sizin En Değerliniz Ne ? Tramvay Problemi

Dünyada en değerli şey nedir ? Para mı ? Güç mü ? Onu elde etmek için neleri feda ederdiniz ? Hayatta onun için yapmayacağınız şey var mı ? Para için mi ? Yoksa güç için mi ? Yoksa size sizden daha yakın olan çocuğunuz için mi ? Evet, kendi evladınız her şeyden önemli değil mi ? İşte öyle bir durumda olduğunuzu hayal edin.
Rutin İş Ve Karar

Şuan bir tren hattındaki geçişleri kontrol eden bir kontrol işçisi olduğunuzu hayal edin. İşiniz her zaman gelen trenler için açılıp kapanan bir köprüyü kontrol etmek. İşte bu rutin işi her gün bıkmadan yılmadan yaptığınızı düşünün. Eşiniz vefat etmiş. Oğlunuzla beraber küçük bir evde yaşayıp gidiyorsunuz. Yani tek varlığınız o. İşte bu noktada işinizi yaparken oğlunuzda sizinle birlikte işe gelmek istiyor.

O dönem yaşadığınız şehirde hava çok soğuktur. Ama oğlunuz size:

Baba, o zaman ben de sıcak çikolata içerim. Isınırım.” diyor. İşte bu durumda kalan bir baba da oğlunun evde sıkılmasından dem vuracak ki onun kendisi ile birlikte işe gelmesini kabul ediyor.
İşe başlıyor. Oğlu da balık tutmak istiyor. Balık tutarken babası da o sıralarda daha bir saat sonra gelecek olan tren için, önceden köprünün iki yakasını birbirinden ayırıyor. Çünkü tren gelmeden önce aynı bölgeden, bir sürü gemi ve tekne geçiyor.


Sorumsuz Makinist, Kaybolan Hayatlar

494ffec8bc641c4573973205f8b6f80c.jpg

Ancak gelecek olan tren, kuralları hiçe sayıp içerisinde bulunan 150 yi aşkın yolcusu ile (kadınlar, çocuklar, bebekler, yaşlılar…) hızla köprüye doğru ilerlemektedir. Bu noktada trenin kırmızı ışığı hiçe sayıp gelmesi, ve zamanından önce yola çıkması her şey bir yana , içerisindeki tüm yolcuları riske atması da bir cinayettir aslında. Ama olacak olanlar sizi daha çok üzecek belkide.

İçinize Hüzün Düştüğünde Bir Daha Düşünün!


Hani bir anda içinize bir hüzün düşer ya. Hiç bitmeyeceğini sandığınız, ama nereden geldiğini de anlayamadığınız bir hüzün. Belki o hüznün anlamsızlığına takılır 1-2 dakika hüzünlenirsiniz sizde. Ya da dünyadaki insanların yüzde yetmişi gibi umursamazsınız bile. İşte o noktada o hüznün aslında başka bir insanın hüznü olduğu aklınıza gelmez mi ? Ya öyleyse ? Ya yaşadığınız hüzün tam anlamıyla başka bir insanın acısı için evden tarafından enerji olarak size nüksettiyse..


Her şey Bir Enerjidir.

c12709faf46806d098a0f4e84fb88576.jpg


Unutmayın eğer yaşadığımız evrende her şey bir enerji ise. Hani bu secret kitabında anlatılanlar var ya.. Bunlar sadece iyi düşüncelerin dünyaya yayılması anlamına gelmiyor. Bunun yanı sıra kötü düşüncelerin ve acının da dünyay, tüm canlılara, evrendeki tüm varlıklara yansıması da gerçekleşebiliyor.
Bu hayatta yalnız yaşamıyoruz. Ancak bir çoğumuz bundan habersiz , kendi düşüncelerimizin, isteklerimizin ve çıkarlarımızın doğrultusunda dünyadaki her şeyi fütursuzca kullanıyoruz. Her konuda adalet isteyen insanlar ne yazık ki bireysel olarak , en önemli ve en küçük nokta adalet anlayışını bazen yanındaki , karşısındaki insana, en önemlisi de bırakın insanı canlıya gösteremiyor. Buna o kadar çok şahit oldum ki… O tip insanlar yeri geldiğinde en büyük hak savunucusu olurken, başkasının hakkını çok kolay bir şekilde yiyebiliyor. Burada örneklerle zaman kaybetmeyelim. Hikayemizin sonlarına doğru geldikçe, gözlerinizden yaş akacak. Ya da içinizden o hüznü kesinlikle hissedeceksiniz..


Ölüm Makinesi Raylarda


Ve tam o sıralar. Tren zamanından önce raylardan hızla geliyor. Adeta bir deli dana gibi hızlı, sinirli ve huysuz bir şekilde dumanını tüttürerek bir canavar gibi yaklaşıyor köprüye. Ancak siz onu o sırada fark edememişsiniz. Çünkü ilgilenmeniz gereken başka işlerinizde vardır. O sırada….
Oğlunuz size bağırıyor…
“Baba ! Geliyor, tren geliyor. Köprü, onu kapatmalısın.. BABA ! Ancak siz onu o sırada yaklaşık bir 5-6 saniye duyamıyorsunuz. Ancak vahşi tren son hızıyla köprüye yaklaşıyor. Ve köprü kapanmazsa içerisinde bulunan 100den fazla insan feci şekilde can verecek. Ve sizin oğlunuz siz duyamıyorsunuz diye kendi elinden geldiğince trenin rayları düzenleyen anahtarlarının yanına gidiyor. Ve o sırada onu görüyorsunuz.
Oğlum dikkat et ne yapıyorsun orada !
Ancak iş işten geçmiştir. Oğlunuzun ayağı bir anda kayar ve köprünün kapanma çarklarına düşer. Orada asılı kalmıştır. Şimdi sadece 30 saniyeniz var.


İki Seçim Hakkı – Kime Göre, Neye Göre

bf457a7df833ce6e4d02fcf99ebc4d5c.jpg


34cbac581c6d04d45364da797e87845d.png

İki seçim hakkınız da…
1.Seçim ya rayları kapatan yolları birleştirmeyecek ve 100 den fazla insanın ölmesine seyirci kalacaksınız.
2.seçim ise bir baba için en ağır olanı herhalde.. Rayları kapatacaksınız. Yol kapandığında tren üzerinden düzgün bir şekilde geçecek ve yüzlerce insanın hayatını kurtaracaksınız. Ancak kendi oğlunuz köprünün çarkları altında feci bir şekilde can verecek. İşte bu noktada.. Hikayemizdeki baba figürü bir seçim yapmak zorunda kalıyor. Ve o anda çok kısa bir şekilde anlık karar veriyor. Ve köprüyü kapatıyor. O anda tren raylardan düzgün bir şekilde geçiyor tabii. Trende bir madde bağımlısı da adama bakıyor. O an da adamın suratını düşünebiliyorsunuz. Tam o sıralarda bağımlı kızın suratında da acı bir hüzün beliriyor.
Felaket belli belirsiz göründükçe, yere bakıyorsunuz ve raylara bağlı bir kaldıraç olduğunu görüyorsunuz. Eğer kaldıracı çekerseniz, tramvayın beş masum işçinin bulunduğu raylardan ikinci bir ray takımına yönleneceğini farkediyorsunuz. Ancak, yan taraftaki bu rayın aşağısında, iş arkadaşları kadar habersiz, yalnız bir işçi bulunuyor. O halde kaldıracı kaldırıp, bir insanın ölümüne yol açar fakat beş kişiyi kurtarır mıydınız?
3449ac3be74e75397e8e1a08993c75bc.png
Bu olay gerçek anlamda bir düğüm noktası. Ve buna ilk bu ismi veren Philippa Foot adlı bir kişi. 1967 yılında yaşayan bu düşünürün ortaya attığı kavram daha sonraları 1985 yıllarında Jarvis Thomson tarafından daha farklı bir bakış açısı ile tekrar uyarlanıyor. Bu kavramda, bir eylemi yaparken, eylem sonucunda oluşabilecek durumları baştan sonra düşünmememiz gerektiğini, ancak verilecek olan kararın sonuçlarını tam olarak bilemeyeceğimizi belirtir. Yani eylemin ahlaki değerinin, yalnızca sonuçları tarafından belirlenip belirlenmediğini dikkate almamızı sağlar.Tramvay ikilemi denilen kavramda, ahlaki sezgilerin gerçek anlamda ne anlama geldiği araştırılırken, aslında ne kadar da değişken ve esnek olduğu belirtilmiştir. Örneğin savaş ve işkence gibi durumlarda esneklik gösterilebiliyormuş.
Şimdiki fotoğraf sizi şoka uğratacak. Bir tramvay, tren ne olursa karşıdan geliyor. Bir üst geçittesiniz. Ancak tren raylarının üzerinde 5 habersiz işçi var. Bu sefer elinizde bir kontrol mekanizması da mevcut değil. Yani eğer bir şey yapmazsanız beş işçi ölecek. Ancak şimdi asıl noktaya geliyoruz. Üst geçitte sizin yanınızda duran büyük bir adam olduğunu hayal edin. Bu cüssede bir adamın tramvayın önüne geçtiğinde tramvayı durduracağını biliyorsunuz. Yani o adam hayatını kaybedecek ancak beş işçi kurtulacak. Siz bunu bile bile beş kişiyi kurtarmak için adamı raylara iter misiniz ? Yani bire beş.. Çok garip bir durum değil mi ? İşte uzun zamandır uzmanlar bu konu üzerinde çalışıyorlar ve araştırma yapıyorlar.

fe8ba032b5436c1673907a4a2c5b51b3.jpg

Thompson ve diğer düşünürler, tramvay ikileminde ayrıca korkutucu şekilde eğlenceli olan başka değişkenler de vermişlerdir.
Bir doktor olduğunuzu ve yaşamak için hepsi de nakle ihtiyaç duyan beş hastanız olduğunu hayal edin. İki tanesinin birer akciğere, diğer iki tanesinin de bir böbreğe ve beşincisinin bir kalbe ihtiyacı var.
Sonraki koğuşta başka bir kişinin bacağı kırılmış. Fakat kaynaşan kemikleri haricinde, mükemmel derecede sağlıklı.

Peki, sağlıklı hastayı öldürüp, diğer beş kişiyi kurtarmak için organlarını alır mısınız?

Eylemler, niyetler ve sonuçlar

Ahlaki sezgilerimiz her anlamda güvenilir mi ? Bu sezgilerin her zaman mantıklı ve tutarlı olduğunu çıkarabilir miyiz ? Bazı insanlar bir tarafı seçerken diğer tarafın ölmesine göz yumabiliyor….. Belkide, ahlaki anlamda sezgilerimizin ve değerlerimizin etkilendiği başka etmenler ve oluşabilecek sonuçlar vardır.
Yapay Zekalar Gelişmeye Devam Ediyor. Peki Onlara Bu Durumu Nasıl Öğreteceğiz ?


a94dc4665da342d3e45b7c4fef3b1c85.jpeg

Düşünsenize günümüzde yapay zekalar artık hemen hemen her konuda kullanılabiliyor. Eski siyah beyaz bir fotoğrafın renklendirilmesinde, üst düzey matematik ve fizik problemlerinin aşılmasında, uçakların rotalarını doğru bir şekilde bulup güvenli bir şekilde iniş yapmalarına kadar her şeyde artık onların etkilerini görüyoruz. Peki bu ahlaki eylemler Mısır’da farklı, Türkiye’de farklı Kanada’da veya Hindistan’da farklıysa kime göre bir seçim yapacaklar. Eğer bu verilecek kararlara robotlar karar veriyor olsaydı. Onların tercihi hangi yönde olacaktı ? Yani bunun ayrımı neye göre yapılabilir ? Bu düşünce deneylerinde, öldürmek veya ölmesine izin vermek kavramları arasındaki fark nedir ? Bu konuda da daha önceleri Eye In The Sky filmi gibi farklı filmler yapılmıştır.


Kaynak : En Önemli Problem: Tramvay Problemi – 1. Psikolojik Deney (Tramvay Problemi)
 
Üst