bilicimustafa12
Dekan
- Katılım
- 24 Mayıs 2017
- Mesajlar
- 7,164
- Reaksiyon puanı
- 626
- Puanları
- 293
- Yaş
- 26
Can Yücel'in şiirleri günün merak edilen konuları arasında yer alıyor. 12 Ağustos 1999 yaşamını yitiren ünlü şair Türk şiirinin 'Can Baba'sı olarak biliniyor. Ölümün üstünden 19 yıl rağmen herkes büyük üstadı anıyor. Peki Can Yücel şiirleri neledir? Can Yücel kimdir? Detaylar haberimizde...
Can Yücel şiirleri nelerdir? Can Yücel 19 yıl önce aramızdan ayrıldı. Şiirleri ile Türk edebiyatına damga vuran Can Yücel ölüm yıl dömümünde anılıyor. Ünlü şairin şiirleri sosyal medyada herkes tarafından araştırılıyor. Ünlü şairin şiirlerini sizler için araştırdık. Peki Can Yücel resimli şiirleri neledir? Can Yücel kimdir? Merak edilen soruların cevapları detayları ile haberimizde...
BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMİ SEVDİM
Ben hayatta en çok babami sevdim
Karaçalilar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpi bacaklariyla -ha düstü ha düsecek
Nasil kosarsa ardindan bir devin
O çapkin babami ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturdugumuz semti
Geldi mi de gidici - hep , hep acele isi
Çagin en güzel gözlü maarif müfettisi
Atlastan bakardim nereye gitti
Öyle öyle ezber ettim gurbeti
Sevinçten uçardim hasta oldum mu,
Kirki geçerse ates, çagirirlar Istanbul'a
Bi helallasmak ister elbet , dig'mi ogluyla!
Tifoyken basardim bu ask oy'nunu,
Ohh dedim, gögsüne gömdüm burnumu,
En son teftisine çikana degin
Kostururken ardindan o uçmaktaki devin,
Daha baska tür asklar, genis sevdalar için
Açildi nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babami sevdim.
66. SONE
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama…
AGAÇLARI KESMEYİN
Düs bir yas dalindan düserse
Nereye düser hiç düsündünüz mü?
Yerde bir iz kalmayacak mi izdüsüm?
Düsen yas dalindan düsünce
Gözlerinizdedir pinari
Bir yas bir daldan düsünce
Kökündedir yasi
Bir yas düser bir daldan
Hepimizin ölen arkadasi
Ve çok eskilere dair bir düsünce
BIRAKSAYDIN DA YALNIZ KALSAYDIM
Keşke hep masum kalsaydın benim için,
Uzaktan ve duvarlara dayanarak izleseydim seni,
Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı,
Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım,
Hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke,
Seni hayatımın öznesi yaptım da ne oldu?
Her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp..
Öznesi olmayan bir hayata mahkûm bir nesne kaldım sayende,
Oysa ne kadar masumdun önceleri,
Bir gülerdin dünya gülerdi sanki,
Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,
Öpülesi bir el uzanırdı tenime.
Dokunurdu içime işlercesine..
Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
En yakınlarıma anlatırdım seni,
Ne masumdun sen bana...
Aniden çıkınca karşıma,
Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim...
Her Şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar
CAN YÜCEL
1943 yılında, yakın dostu ve Ankara Atatürk Lisesi'nden sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil ile birlikte yurt dışı eğitim bursu kazandığı halde, babası, dönemin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel " Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler" diyerek karşı çıktı, söylendi. Gazi Yaşargil, bu bilginin doğru olmadığını, ikisinin de ailelerinin imkânlarıyla yurt dışına gittiklerini açıkladı.[3]Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.
Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. 1996 yılında kurulan Emek Partisi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. Şairin "Hava döndü" şiiri EMEP'in parti marşı olarak kullanılmaktadır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten de yargılanan Yücel, 18 Nisan 1999 seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya defnedildi.
Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında Yenilikler, Beraber, Seçilmiş Hikayeler, Dost, Sosyal Adalet`, Şiir Sanatı, Dönem, Ant, İmece ve Papirüs adlı dergilerde yazdı. Daha sonraları Yeni Dergi, Birikim, Sanat Emeği`, Yazko Edebiyat ve Yeni Düşün dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürün verdi. 12 Mart 1971 döneminde Che Guevara ve Mao'dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse mahkûm oldu. 1974’de çıkarılan genel afla dışarı çıktı. Dışarı çıkışının ardından hapiste yazdığı Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitabını yayımladı. 12 Eylül 1980 sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı kitabı toplatıldı.
1962'de İngiltere'deyken, 1709 yılından kalma, Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabı bulması geniş yankı uyandırdı.
Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti. Can Yücel'in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır. 'Maaile' şairin kitaplarından birine koyduğu bir ad. Can Yücel için ailesi çok önemlidir: eşi, çocukları torunları, babası.. Bu insanlarla olan sevgi dolu yaşamı şiirlerine yansımıştır. 'Küçük Kızım Su'ya', 'Güzel'e', 'Yeni Hasan'a Yolluk', 'Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim' bu sevgi şiirlerinden bazılarıdır.
Can Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Brecht gibi önemli yazarların oyunlarından çeviriler yaptı. Shakespeare çevirileri (Hamlet, Fırtına ve Bir Yaz Gecesi Rüyası) aslına bağlı kalmayan, eserleri topluma aktarma amacıyla yaptığı çevirilerdir. Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirmiştir. 1959'da ilk baskısı yayımlanan 'Her Boydan' adlı kitabında dünya şairlerinin şiirlerini serbest ama çok başarılı bir biçimde Türkçeye çevirmiştir.
12 Ağustos 1999 tarihinde vefat eden Yücel'in cenazesi dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın katkıları ile Datça'ya getirildi ve 17 Ağustos 1999 tarihinde 1999 Gölcük depreminin meydana geldiği tarihte defnedildi.Ölüm yıldönümlerinde anma törenleri, "şarap" içiliyor gerekçesi ile Datça Belediyesi tarafından yapılmadı. "Mekanım Datça Olsun" isimli bir kitap yazması ve yayınlaması nedeniyle, mezarı Datça şehrine defin edilen Yücel'in mezarı, Datça'da adına tören düzenlenmemesi ve başka yerlerde yapılan törenler nedeniyle yıkıma uğratıldı ve mezar taşı parçalandı. Mezarı yakınında bulunan "Can Evi" isimli alan ise, bu yıkımın ardından kapatıldı.
Eserleri
Yazma (1950)
Her Boydan (1959-Çeviri Şiirler)
Sevgi Duvarı (1973)
Bir Siyasinin Şiirleri (1974)
Ölüm ve Oğlum (1975)
Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabı)
Rengâhenk (1982)
Gökyokuş (1984)
Beşibiyerde (1985, ilk beş şiir kitabı)
Canfeda (1985)
Çok Bi Çocuk (1988)
Kısa Devre (1990)
Kuzgunun Yavrusu (1990)
Gece Vardiyası Albümü (1991)
Güle Güle-Seslerin Sessizliği (1993)
Gezintiler (1994)
Maaile (1995)
Seke Seke (1997)
Alavara (1999)
Mekânım Datça Olsun (1999)
En Uzak Mesafe
Benim Adım Firuzansa Ne Olayım.
Cazcı firuzan (1997)
Hotuhların dramı
Biraz alıştım
Bördübet'ten Sedir Adası'na
Yüz Kitabı Şiirlerimden Seçmeler (2010)
Yaprak Dökümü
Kaynak: Super Haber
Can Yücel şiirleri nelerdir? Can Yücel 19 yıl önce aramızdan ayrıldı. Şiirleri ile Türk edebiyatına damga vuran Can Yücel ölüm yıl dömümünde anılıyor. Ünlü şairin şiirleri sosyal medyada herkes tarafından araştırılıyor. Ünlü şairin şiirlerini sizler için araştırdık. Peki Can Yücel resimli şiirleri neledir? Can Yücel kimdir? Merak edilen soruların cevapları detayları ile haberimizde...
BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMİ SEVDİM
Ben hayatta en çok babami sevdim
Karaçalilar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpi bacaklariyla -ha düstü ha düsecek
Nasil kosarsa ardindan bir devin
O çapkin babami ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturdugumuz semti
Geldi mi de gidici - hep , hep acele isi
Çagin en güzel gözlü maarif müfettisi
Atlastan bakardim nereye gitti
Öyle öyle ezber ettim gurbeti
Sevinçten uçardim hasta oldum mu,
Kirki geçerse ates, çagirirlar Istanbul'a
Bi helallasmak ister elbet , dig'mi ogluyla!
Tifoyken basardim bu ask oy'nunu,
Ohh dedim, gögsüne gömdüm burnumu,
En son teftisine çikana degin
Kostururken ardindan o uçmaktaki devin,
Daha baska tür asklar, genis sevdalar için
Açildi nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babami sevdim.
66. SONE
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama…
AGAÇLARI KESMEYİN
Düs bir yas dalindan düserse
Nereye düser hiç düsündünüz mü?
Yerde bir iz kalmayacak mi izdüsüm?
Düsen yas dalindan düsünce
Gözlerinizdedir pinari
Bir yas bir daldan düsünce
Kökündedir yasi
Bir yas düser bir daldan
Hepimizin ölen arkadasi
Ve çok eskilere dair bir düsünce
BIRAKSAYDIN DA YALNIZ KALSAYDIM
Keşke hep masum kalsaydın benim için,
Uzaktan ve duvarlara dayanarak izleseydim seni,
Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı,
Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım,
Hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke,
Seni hayatımın öznesi yaptım da ne oldu?
Her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp..
Öznesi olmayan bir hayata mahkûm bir nesne kaldım sayende,
Oysa ne kadar masumdun önceleri,
Bir gülerdin dünya gülerdi sanki,
Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,
Öpülesi bir el uzanırdı tenime.
Dokunurdu içime işlercesine..
Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
En yakınlarıma anlatırdım seni,
Ne masumdun sen bana...
Aniden çıkınca karşıma,
Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim...
Her Şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar
CAN YÜCEL
1943 yılında, yakın dostu ve Ankara Atatürk Lisesi'nden sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil ile birlikte yurt dışı eğitim bursu kazandığı halde, babası, dönemin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel " Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler" diyerek karşı çıktı, söylendi. Gazi Yaşargil, bu bilginin doğru olmadığını, ikisinin de ailelerinin imkânlarıyla yurt dışına gittiklerini açıkladı.[3]Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.
Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. 1996 yılında kurulan Emek Partisi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. Şairin "Hava döndü" şiiri EMEP'in parti marşı olarak kullanılmaktadır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten de yargılanan Yücel, 18 Nisan 1999 seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya defnedildi.
Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında Yenilikler, Beraber, Seçilmiş Hikayeler, Dost, Sosyal Adalet`, Şiir Sanatı, Dönem, Ant, İmece ve Papirüs adlı dergilerde yazdı. Daha sonraları Yeni Dergi, Birikim, Sanat Emeği`, Yazko Edebiyat ve Yeni Düşün dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürün verdi. 12 Mart 1971 döneminde Che Guevara ve Mao'dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse mahkûm oldu. 1974’de çıkarılan genel afla dışarı çıktı. Dışarı çıkışının ardından hapiste yazdığı Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitabını yayımladı. 12 Eylül 1980 sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı kitabı toplatıldı.
1962'de İngiltere'deyken, 1709 yılından kalma, Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabı bulması geniş yankı uyandırdı.
Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti. Can Yücel'in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır. 'Maaile' şairin kitaplarından birine koyduğu bir ad. Can Yücel için ailesi çok önemlidir: eşi, çocukları torunları, babası.. Bu insanlarla olan sevgi dolu yaşamı şiirlerine yansımıştır. 'Küçük Kızım Su'ya', 'Güzel'e', 'Yeni Hasan'a Yolluk', 'Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim' bu sevgi şiirlerinden bazılarıdır.
Can Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Brecht gibi önemli yazarların oyunlarından çeviriler yaptı. Shakespeare çevirileri (Hamlet, Fırtına ve Bir Yaz Gecesi Rüyası) aslına bağlı kalmayan, eserleri topluma aktarma amacıyla yaptığı çevirilerdir. Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirmiştir. 1959'da ilk baskısı yayımlanan 'Her Boydan' adlı kitabında dünya şairlerinin şiirlerini serbest ama çok başarılı bir biçimde Türkçeye çevirmiştir.
12 Ağustos 1999 tarihinde vefat eden Yücel'in cenazesi dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın katkıları ile Datça'ya getirildi ve 17 Ağustos 1999 tarihinde 1999 Gölcük depreminin meydana geldiği tarihte defnedildi.Ölüm yıldönümlerinde anma törenleri, "şarap" içiliyor gerekçesi ile Datça Belediyesi tarafından yapılmadı. "Mekanım Datça Olsun" isimli bir kitap yazması ve yayınlaması nedeniyle, mezarı Datça şehrine defin edilen Yücel'in mezarı, Datça'da adına tören düzenlenmemesi ve başka yerlerde yapılan törenler nedeniyle yıkıma uğratıldı ve mezar taşı parçalandı. Mezarı yakınında bulunan "Can Evi" isimli alan ise, bu yıkımın ardından kapatıldı.
Eserleri
Yazma (1950)
Her Boydan (1959-Çeviri Şiirler)
Sevgi Duvarı (1973)
Bir Siyasinin Şiirleri (1974)
Ölüm ve Oğlum (1975)
Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabı)
Rengâhenk (1982)
Gökyokuş (1984)
Beşibiyerde (1985, ilk beş şiir kitabı)
Canfeda (1985)
Çok Bi Çocuk (1988)
Kısa Devre (1990)
Kuzgunun Yavrusu (1990)
Gece Vardiyası Albümü (1991)
Güle Güle-Seslerin Sessizliği (1993)
Gezintiler (1994)
Maaile (1995)
Seke Seke (1997)
Alavara (1999)
Mekânım Datça Olsun (1999)
En Uzak Mesafe
Benim Adım Firuzansa Ne Olayım.
Cazcı firuzan (1997)
Hotuhların dramı
Biraz alıştım
Bördübet'ten Sedir Adası'na
Yüz Kitabı Şiirlerimden Seçmeler (2010)
Yaprak Dökümü
Kaynak: Super Haber