|Ⓢєччαh|
Guru
- Katılım
- 12 Mart 2011
- Mesajlar
- 35,206
- Reaksiyon puanı
- 10,327
- Puanları
- 293
Dünyayı kurtaran adam gerçekten bir Türk
O, INTERPOLün Terörle Mücadele Daire Koordinatörü El-Kaideden, LTTden, PKKdan ve dünyadaki onlarca terör örgütünden sorumlu... Adı, Okan Aysu... Dünyada kırmızı bültenle aranan bütün teröristlerin yakalanması, daha da önemlisi terör operasyonlarının önceden fark edilip önlenmesi onun işi. Yıllardır dünyanın medya devlerini peşinden koşturan, Hollywood yapımcılarıyla artık ahbap olan, hikâyeleri gişe rekortmeni filmlere dönüştürülen Aysu, hayatının ilk röportajını AKŞAM PAZARa verdi.
Okan Aysu, 46 yaşında. INTERPOLün (Uluslararası Polis Teşkilatı) Terörle Mücadele Daire Koordinatörü. 1998den beri teşkilatın merkezinin bulunduğu Fransanın Lyon şehrinde görev yapıyor. Binlerce insanın yaşamı, onun stratejilerine, ekibinin başarısına bağlı. Eksik yapılmış tek bir pasaport kontrolünden bile haberi olmak zorunda bazen. Haliyle röportaj için Skypeta buluşacağım kişinin alabildiğine ciddi, duygularını pek de açık etmeyen biri olacağını düşünüyordum.
Hiç öyle olmadı. Ekran açılır açılmaz karşıma Okan Beyin 3,5 yaşında İngilizce, Fransızca ve Türkçeyi ana dili gibi konuşan dünyalar güzeli kızı Dilara çıktı. Dilaradan fırsat kaldıkça, 2,5 saati bulan sohbetimiz de başladı.
Aklıma ne geldiyse sordum, çoğuna cevap alamayacağımı bile bile Ben biraz geri çekildim, o biraz sınırlarını zorladı; orta yolda buluştuk. Okan Aysuyla bu noktaya nasıl geldiğini; üzerindeki yükü; PKKnın Avrupa kanadını; en zorlu terör örgütlerini; terörist psikolojisini ve yaptığı işlerden ilham alan o meşhur büyük bütçeli kovalamaca filmlerini konuştuk.
- Hayaliniz miydi polis olmak?
Polis Kolejine 1981de girdim. 13 yaşındaydım; ne iyidir, ne kötüdür değerlendirecek yaşta değildim. Babam subaydı, ailede yeterince polis vardı. Ancak lisede polis olmak istediğime karar verdim.
- Neydi peki sebebi?
Yatılı okulda, bir anda hiç tanımadığınız 250 arkadaşınız oluyor. Aynı rüyanın peşinde koşuyorsunuz. Büyük hayallerin temeli orada atıldı. 1981 Devresi zaten sihirli bir devredir. Çoğu il emniyet müdürleri, istihbarat daire başkanları o devreden çıkmıştır.
- Peki, liseden sonra?
4 yıl içinde hem Polis Akademisini hem Boğaziçi Üniversitesi Kamu Yönetimini bitirdim Kuzey Teksas Üniversitesinde master yaptım, Amerikan güvenlik teşkilatlarıyla da çalıştım o dönem. Daha sonra da başka ülkelerde Ankarada Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne kadar yükseldim 1998de. INTERPOLle sıkı bir işbirliği halindeydim. Daha sonra da bizzat INTERPOLün bir numarası tarafından iş teklifi aldım.
- Nasıl bir his acaba o koltukta olmak?
Pakistanın Hindistanı, Hindistanın Pakistanı suçladığı bir dönemde, iki tarafı da masaya oturtabilen, ABD ve İranı aynı konuda mutabık hale getirebilen tek kişiyim. Bu kadarını söylemem yeterli. İyi hissettiriyor haliyle
- Bu göreve seçilmenizde Müslüman olmanızın etkisi olmuş olabilir mi?
Hayır Bunlar çok kritik pozisyonlar. Tek kıstas, başarılarınız
- Tam da olaylı bir dönemdi. 1999da Abdullah Öcalanın yakalanması, ardından 2001deki 11 Eylül Saldırıları Nasıl yönettiniz 11 Eylül sürecini?
Saldırılar sonrası, o meşhur Fusion Görev Gücünü kuran benim. Bu, büyük bir eksiklikti. O ana dek terör, daha lokal bir konuymuş gibi ele alınıyordu. Bunun global hale getirilmesi için, her şeyi birleştiren bir görev gücü kurmak gerekiyordu. Dünya için çok önemli bir dönüm noktasıydı.
- Bin Ladinin yakalanması yılları buldu. Hiç yaklaştınız mı ona?
Operasyondan sonra fark ettim ki, 20 kilometre kadar yaklaşmışım, elimizden kaçmış. Bin Ladinin o coğrafyaya sıkışması, ekibimiz sayesinde oldu.
- Kalkan Projesini de siz hayata geçirdiniz. Geçtiğimiz günlerde 24 Dışişleri Bakanının ortak kararıyla nişan aldığınız bir proje 11 Eylül sebebiyle mi kurdunuz?
Hayır, 2004te Özbekistandaki büyük saldırılardan sonra kuruldu. Bu proje sayesinde teröristlerin sayısının netleşmesini sağladık, yerleri daha kolay belirlenir oldu. Listeye 13 bin terörist girdi. Bu sayede şimdiye kadar da 870 terörist yakalandı.
BİR ÖRGÜT EN AZ 10 YILDA ÇÖZÜLÜR
- Bunlardan kaçı Türk makamlarınca aranıyordu?
Yaklaşık 250si.
- Malumunuz, bir çözüm sürecinden geçiyoruz. Öncelikle nasıl değerlendiriyorsunuz gelinen noktayı?
Bir gerçek var ki, hiçbir terör örgütü kısa sürede çözülemez. Doktora tezimde bir örgütün nasıl sona erebileceğini çalıştım. Bütün terör örgütlerini inceledim o tezde Elde ettiğim bilimsel sonuca göre, hangi radikal örgütten bahsedersek bahsedelim; değişik aşamaları olan, içinde organize suçları da barındıran diğer mafya türü örgütlerin çözülmesi minimum 10 yıldır. PKK gibi sempatizanları oldukça fazla olan bir örgütün hemen çözülmesi mümkün değil.
- Kâğıt üzerinde çözülebilir mi terör?
Terör örgütünü değil, bizzat teröristi çözmeye çalışmak burada önemli. Önce teröristleri tek tek radikal yapılarından uzaklaştırmak, ardından rehabilitasyonlarını sağlamak, son olarak da topluma yeniden uyumunu başlatmak gerekiyor. Bu aşamalardan birini yetersiz yaparsanız veya atlarsanız, sorun asla çözülmez. Terör kâğıt üzerinde çözülmez çünkü. Bu, elbette ideal bir senaryo Mesela Fransa, bu süreçleri uygulamada başarılı bir ülke değil. Singapur ve İngiltere ise başarılı
- İşin ciddi bir Avrupa boyutu olduğunu biliyoruz. Çözüm sürecinde meselenin bu tarafından pek haberdar değiliz. Neler oluyor, neler olmalı?
Diyelim ki Türkiyede bu süreç başarıyla tamamlandı -ki hepimizin temennisi, duaları bu yönde-. İşin bir de Avrupa tarafı var ve oldukça önemli. Burada illegal yollardan para kazanmaya alışmış insanları, legal yollara çekme sürecine önem verilmeli. Her yaşayan canlı gibi, örgüt üyeleri son nefesine kadar mücadelesini verecektir. Ancak en önemlisi ülkelerle işbirliği 250ye yakın teröristin iadesi reddedildi son 30 yılda. Büyük bir kısmı da 11 Eylül saldırıları sonrasında oldu bu redlerin. Maalesef Türkiye, iade talepleri konusunda ciddi bir sıkıntı yaşıyor. İade etmeyen ülkelerin çoğu da NATO ülkeleri, yani bize karşı sorumlulukları olan ülkeler
AVRUPA BENİ ENDİŞELENDİRMİYOR
- Sizi endişelendiriyor mu PKKnın Avrupadaki mevcut durumu?
Endişelendirmiyor aslında; Avrupadaki emniyet teşkilatları ciddi operasyonlar yapmaya devam ediyorlar, kimsenin endişesi olmasın. PKKnın finansman kaynaklarına yönelik operasyonlara ağırlık verilmeli. Örgütler vazgeçse bile, örgüt üyeleri, örgütün adını kullanarak illegal faaliyetlerine devam edecektir.
- Avrupalı siyasilerin bu konudaki tavrını da yetersiz buluyorsunuz o halde
Yetersiz buluyorum. Bu, artık polisin de yetkisinin dışında. İşin boyutu siyasi. Çoğu şahıs yakalandı, tutuklandı. Avrupalı polisler görevlerini sonuna kadar yapıyor ancak siyasiler kanıtları genelde yeterli bulmuyor.
EN ZOR ÖRGÜTLER PKK VE LTT
- Onlarca terör örgütüyle uğraştınız bugüne kadar. Yapısı itibariyle sizi en çok zorlayan hangisiydi?
Hiç düşünmeden söyleyebilirim. Birincisi PKK, ikincisi Sri Lanka kökenli LTT LTT, çok başka bir terör örgütü. Dünyanın 35 yerinde limanları var, havaalanları var, uçak filoları var. İnanılmaz bir örümcek ağından bahsediyoruz. Beni çok etkilemiştir. PKK da LTTyi çok iyi çalışmış, onlardan çok şey öğrenmiş bir örgüttür. Hatta onların sistemlerini daha iyi uyguladıkları yerler de vardır. Açıkça söyleyeyim, yıllardır ABDnin baş edemediği El Kaide, teknik ve teşkilatlanma bakımından bu örgütlerden sonra gelir.
- Haber dilinde terörist eşittir canavar algısı yaratılır; ancak saf kötü yoktur Sizin duygusal bağ kurduğunuz bir olay yaşandı mı?
Elbette oldu. İşimiz insanla bizim. Liberyada 6 kişi yakalanmıştı. Aralarından ikisi intihar saldırısı gerçekleştirmek üzere Avrupaya hareket etmişti. O şahıslarla yaptığım mülakatlarda, tek niyetlerinin aslında Avrupada yaşamak, ailelerine para göndermek olduğunu fark ettim. Gariban insanlardan bahsediyorum. Aylarca Liberyada aç kalmışlar. Tek istedikleri ailelerine ulaşmaktı. Yardım ettim, ülkelerine dönmelerini sağladım, hem de terörist etiketleri olmadan.
MUMBAİDEKİ BAŞARIMI UNUTAMAM
- Hayatınızın en heyecanlı günü hangisiydi?
Eşime evlenme teklifi ettiğim an 38 yaşındaydım. Hayır deme ihtimali haliyle korkutmuştu.
- Gerçekten mi? Bin Ladini kovalamaktan bile daha mı heyecanlıydı?
(Gülüyor) Evet Asya İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansının (CICA) verdiği bu son ödülü alırken de çok heyecanlandım. Dünyada sadece 5 kişiye verilen bir madalya ve o 5 kişinin arasında polis yok. Haliyle bu beni çok heyecanlandırdı.
- O halde en sevindiğiniz ânı da sormuyorum? Sanıyorum eşinize evlenme teklif ettiğiniz ve Evet cevabını duyduğunuzda
Aynen öyle Mehmet Bey Ama burada profesyonel bir sevincimden de bahsedebilirim. Mumbai saldırıları dönemi Hayatımda katıldığım en yorucu operasyondu. Bir polisin hiç karşılaşmadığı bir tahkikatı çözebilmesi zordur. Öyle bir filmdi ki Mumbai saldırıları, hepimiz 60 saat boyunca insanların nasıl tarandığını, el bombalarının insanların üzerine nasıl atıldığını gözümüzle gördük. Rehinelerin olduğu otellerde de kaldım. Çok kısa bir vaktimiz vardı. Hindistandan alınıp Pakistana verilen bilgiler, telefonlar, simkartları Uluslararası bağlantıların ortaya çıkarılması adına harika bir tahkikattı Ben oradayken 3 kilit terörist yakalandı. Büyük bir sevinç yaşanmıştı orada.
BÜTÜN JAMES BONDLAR BİZİ ZİYARETE GELDİ
- Hollywoodun en büyük konusudur güvenlik teşkilatları! Siz ne hissediyorsunuz o filmleri izlerken? Beğeniyor musunuz; dalga mı geçiyorsunuz?
O filmleri yapanlar bize geliyorlar. Sürekli aktörleri, yönetmenleri, senaristleri ağırlıyorum zaten. O filmlerinin birçoğunun yapım sürecinden haberdar oluyorum. Örneğin bütün James Bondlar INTERPOLü, bizi, beni en azından bir kere ziyaret etmiştir. Tam isimleri söyleyemem ama Hollywoodda arkadaşlarımız var diyelim (gülüyor).
- INTERPOLün senaryolara destek verdiği, oluyor mu?
Bazen oluyor, evet. Elbette isim, ülke vermeden, operasyonları tam olarak açık etmeden.
- Kişisel bir sorum var. Zero Dark Thirtyyi izlediniz mi? Süreci bire bir yaşamış biri olarak Amerikan propagandası eleştirilerine ne diyorsunuz?
Doğrudur diyelim. Hollywooddan çıkan her yapım gibi o film de ABDyi pohpohluyordu.
- Peki, sizin birebir yaşadığınız bir hikâyenin senaryolaştırıldığı oldu mu?
Elbette, hem de birçok defa. Sadece bir tanesinden bahsedebilirim. Nicolas Cagein başrolde olduğu Savaş Tanrısı filmi Benim yakalamak için 10 yılımı verdiğim teröristin hikâyesi.
- Gerçekten filmlerdeki gibi her polisin aklına koyduğu, senelerce peşinden koştuğu belalı bir suçlu var mıdır? Sizin oldu mu?
Evet işte bu, o... En son Taylandda yerini belirledik. Şahıs, silah kaçakçısıydı. Çok değerli taşları Avrupada işletip zenginleşen, çok sayıda siyahî çocuk çalıştıran biriydi. Binlerce kişinin ölümüne sebep oldu. Afrikada onun yüzünden büyük katliamlar oldu. 10 yıl boyunca peşinde koştum. Siyasi yönü güçlüydü, bazı ülkelerin koruduğu biriydi.
- Ülkelerin başbakanlarıyla, cumhurbaşkanlarıyla da bire bir görüşüyor musunuz?
Görev tanıtımlarımdan biri de, ülkelerin terörle mücadele konusunda Birleşmiş Milletlerin kurallarına uyup uymadıklarını denetlemek; elbette görüşüyorum.
- İsim vermeyeceğiniz için sormuyorum bile
Aynen öyle Eğer söylersem, bu ülkeleri açık etmiş olurum.
GALİBA TERÖRİSTLER YAZIN TATİL YAPIYOR
- İşler yoğun mu; garip mi oldu bu soru?
(Gülüyor) Hayır aslında garip değil. Bizim de bazen bir rutinimiz olabiliyor. Aslına bakarsanız biraz rahatlıyoruz yaz aylarında. Yazın sanırım teröristler de tatile çıkıyor. Yaklaşık 1-2 saat önce bir teröristin yerini belirledik. Arkadaşlarla şakalaştık, Tatile Californiaya gitmiş terörist! diye
- Türkiyeye gelebiliyor musunuz?
Fırsat buldukça. Ailem Ankarada yaşıyor. Çok sık gelemesem de, aksatmamaya çalışıyorum.
- Hiç dönmeyi düşünmediniz mi?
Düşündüm elbette. 2004de evi dağıttım; uçak biletimi bile aldım. Otelde kalıyordum. Türkiyede teşkilatta da beni bekleyen bir kariyer vardı.
- Sonra ne oldu? Neden kaldınız?
Eşimle tanıştım. Yeni bir ilişkiydi. Bir anda evlenmeye karar verdik.
- Vay canına! Bu yüzden vazgeçtiniz yani?
Aynen öyle. Daha büyük bir sebep olabilir mi? O da INTERPOLün hukuk departmanında görevli; Fransız. Yani benim çıkardığım problemleri o temizliyor. Evde de, işte de durum aynı (gülüyor).
- Peki, şimdi? Kabiliyetlerinize uygun, sizi tatmin edecek bir görev teklif edilse, dönmeyi düşünmez misiniz?
Hem de nasıl! Her gün Türkiye aşkıyla yatıp kalkıyorum. İnsanların birbirine Senin için ne yapabilirim? sorusunu sorduğu bir yerde yaşamak istiyorum artık. Bana ihtiyaç olduğunda, büyük zevkle dönerim.
kaynak

O, INTERPOLün Terörle Mücadele Daire Koordinatörü El-Kaideden, LTTden, PKKdan ve dünyadaki onlarca terör örgütünden sorumlu... Adı, Okan Aysu... Dünyada kırmızı bültenle aranan bütün teröristlerin yakalanması, daha da önemlisi terör operasyonlarının önceden fark edilip önlenmesi onun işi. Yıllardır dünyanın medya devlerini peşinden koşturan, Hollywood yapımcılarıyla artık ahbap olan, hikâyeleri gişe rekortmeni filmlere dönüştürülen Aysu, hayatının ilk röportajını AKŞAM PAZARa verdi.
Okan Aysu, 46 yaşında. INTERPOLün (Uluslararası Polis Teşkilatı) Terörle Mücadele Daire Koordinatörü. 1998den beri teşkilatın merkezinin bulunduğu Fransanın Lyon şehrinde görev yapıyor. Binlerce insanın yaşamı, onun stratejilerine, ekibinin başarısına bağlı. Eksik yapılmış tek bir pasaport kontrolünden bile haberi olmak zorunda bazen. Haliyle röportaj için Skypeta buluşacağım kişinin alabildiğine ciddi, duygularını pek de açık etmeyen biri olacağını düşünüyordum.
Hiç öyle olmadı. Ekran açılır açılmaz karşıma Okan Beyin 3,5 yaşında İngilizce, Fransızca ve Türkçeyi ana dili gibi konuşan dünyalar güzeli kızı Dilara çıktı. Dilaradan fırsat kaldıkça, 2,5 saati bulan sohbetimiz de başladı.
Aklıma ne geldiyse sordum, çoğuna cevap alamayacağımı bile bile Ben biraz geri çekildim, o biraz sınırlarını zorladı; orta yolda buluştuk. Okan Aysuyla bu noktaya nasıl geldiğini; üzerindeki yükü; PKKnın Avrupa kanadını; en zorlu terör örgütlerini; terörist psikolojisini ve yaptığı işlerden ilham alan o meşhur büyük bütçeli kovalamaca filmlerini konuştuk.
- Hayaliniz miydi polis olmak?
Polis Kolejine 1981de girdim. 13 yaşındaydım; ne iyidir, ne kötüdür değerlendirecek yaşta değildim. Babam subaydı, ailede yeterince polis vardı. Ancak lisede polis olmak istediğime karar verdim.
- Neydi peki sebebi?
Yatılı okulda, bir anda hiç tanımadığınız 250 arkadaşınız oluyor. Aynı rüyanın peşinde koşuyorsunuz. Büyük hayallerin temeli orada atıldı. 1981 Devresi zaten sihirli bir devredir. Çoğu il emniyet müdürleri, istihbarat daire başkanları o devreden çıkmıştır.
- Peki, liseden sonra?
4 yıl içinde hem Polis Akademisini hem Boğaziçi Üniversitesi Kamu Yönetimini bitirdim Kuzey Teksas Üniversitesinde master yaptım, Amerikan güvenlik teşkilatlarıyla da çalıştım o dönem. Daha sonra da başka ülkelerde Ankarada Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne kadar yükseldim 1998de. INTERPOLle sıkı bir işbirliği halindeydim. Daha sonra da bizzat INTERPOLün bir numarası tarafından iş teklifi aldım.
- Nasıl bir his acaba o koltukta olmak?
Pakistanın Hindistanı, Hindistanın Pakistanı suçladığı bir dönemde, iki tarafı da masaya oturtabilen, ABD ve İranı aynı konuda mutabık hale getirebilen tek kişiyim. Bu kadarını söylemem yeterli. İyi hissettiriyor haliyle
- Bu göreve seçilmenizde Müslüman olmanızın etkisi olmuş olabilir mi?
Hayır Bunlar çok kritik pozisyonlar. Tek kıstas, başarılarınız
- Tam da olaylı bir dönemdi. 1999da Abdullah Öcalanın yakalanması, ardından 2001deki 11 Eylül Saldırıları Nasıl yönettiniz 11 Eylül sürecini?
Saldırılar sonrası, o meşhur Fusion Görev Gücünü kuran benim. Bu, büyük bir eksiklikti. O ana dek terör, daha lokal bir konuymuş gibi ele alınıyordu. Bunun global hale getirilmesi için, her şeyi birleştiren bir görev gücü kurmak gerekiyordu. Dünya için çok önemli bir dönüm noktasıydı.
- Bin Ladinin yakalanması yılları buldu. Hiç yaklaştınız mı ona?
Operasyondan sonra fark ettim ki, 20 kilometre kadar yaklaşmışım, elimizden kaçmış. Bin Ladinin o coğrafyaya sıkışması, ekibimiz sayesinde oldu.
- Kalkan Projesini de siz hayata geçirdiniz. Geçtiğimiz günlerde 24 Dışişleri Bakanının ortak kararıyla nişan aldığınız bir proje 11 Eylül sebebiyle mi kurdunuz?
Hayır, 2004te Özbekistandaki büyük saldırılardan sonra kuruldu. Bu proje sayesinde teröristlerin sayısının netleşmesini sağladık, yerleri daha kolay belirlenir oldu. Listeye 13 bin terörist girdi. Bu sayede şimdiye kadar da 870 terörist yakalandı.

BİR ÖRGÜT EN AZ 10 YILDA ÇÖZÜLÜR
- Bunlardan kaçı Türk makamlarınca aranıyordu?
Yaklaşık 250si.
- Malumunuz, bir çözüm sürecinden geçiyoruz. Öncelikle nasıl değerlendiriyorsunuz gelinen noktayı?
Bir gerçek var ki, hiçbir terör örgütü kısa sürede çözülemez. Doktora tezimde bir örgütün nasıl sona erebileceğini çalıştım. Bütün terör örgütlerini inceledim o tezde Elde ettiğim bilimsel sonuca göre, hangi radikal örgütten bahsedersek bahsedelim; değişik aşamaları olan, içinde organize suçları da barındıran diğer mafya türü örgütlerin çözülmesi minimum 10 yıldır. PKK gibi sempatizanları oldukça fazla olan bir örgütün hemen çözülmesi mümkün değil.
- Kâğıt üzerinde çözülebilir mi terör?
Terör örgütünü değil, bizzat teröristi çözmeye çalışmak burada önemli. Önce teröristleri tek tek radikal yapılarından uzaklaştırmak, ardından rehabilitasyonlarını sağlamak, son olarak da topluma yeniden uyumunu başlatmak gerekiyor. Bu aşamalardan birini yetersiz yaparsanız veya atlarsanız, sorun asla çözülmez. Terör kâğıt üzerinde çözülmez çünkü. Bu, elbette ideal bir senaryo Mesela Fransa, bu süreçleri uygulamada başarılı bir ülke değil. Singapur ve İngiltere ise başarılı
- İşin ciddi bir Avrupa boyutu olduğunu biliyoruz. Çözüm sürecinde meselenin bu tarafından pek haberdar değiliz. Neler oluyor, neler olmalı?
Diyelim ki Türkiyede bu süreç başarıyla tamamlandı -ki hepimizin temennisi, duaları bu yönde-. İşin bir de Avrupa tarafı var ve oldukça önemli. Burada illegal yollardan para kazanmaya alışmış insanları, legal yollara çekme sürecine önem verilmeli. Her yaşayan canlı gibi, örgüt üyeleri son nefesine kadar mücadelesini verecektir. Ancak en önemlisi ülkelerle işbirliği 250ye yakın teröristin iadesi reddedildi son 30 yılda. Büyük bir kısmı da 11 Eylül saldırıları sonrasında oldu bu redlerin. Maalesef Türkiye, iade talepleri konusunda ciddi bir sıkıntı yaşıyor. İade etmeyen ülkelerin çoğu da NATO ülkeleri, yani bize karşı sorumlulukları olan ülkeler
AVRUPA BENİ ENDİŞELENDİRMİYOR
- Sizi endişelendiriyor mu PKKnın Avrupadaki mevcut durumu?
Endişelendirmiyor aslında; Avrupadaki emniyet teşkilatları ciddi operasyonlar yapmaya devam ediyorlar, kimsenin endişesi olmasın. PKKnın finansman kaynaklarına yönelik operasyonlara ağırlık verilmeli. Örgütler vazgeçse bile, örgüt üyeleri, örgütün adını kullanarak illegal faaliyetlerine devam edecektir.
- Avrupalı siyasilerin bu konudaki tavrını da yetersiz buluyorsunuz o halde
Yetersiz buluyorum. Bu, artık polisin de yetkisinin dışında. İşin boyutu siyasi. Çoğu şahıs yakalandı, tutuklandı. Avrupalı polisler görevlerini sonuna kadar yapıyor ancak siyasiler kanıtları genelde yeterli bulmuyor.
EN ZOR ÖRGÜTLER PKK VE LTT
- Onlarca terör örgütüyle uğraştınız bugüne kadar. Yapısı itibariyle sizi en çok zorlayan hangisiydi?
Hiç düşünmeden söyleyebilirim. Birincisi PKK, ikincisi Sri Lanka kökenli LTT LTT, çok başka bir terör örgütü. Dünyanın 35 yerinde limanları var, havaalanları var, uçak filoları var. İnanılmaz bir örümcek ağından bahsediyoruz. Beni çok etkilemiştir. PKK da LTTyi çok iyi çalışmış, onlardan çok şey öğrenmiş bir örgüttür. Hatta onların sistemlerini daha iyi uyguladıkları yerler de vardır. Açıkça söyleyeyim, yıllardır ABDnin baş edemediği El Kaide, teknik ve teşkilatlanma bakımından bu örgütlerden sonra gelir.
- Haber dilinde terörist eşittir canavar algısı yaratılır; ancak saf kötü yoktur Sizin duygusal bağ kurduğunuz bir olay yaşandı mı?
Elbette oldu. İşimiz insanla bizim. Liberyada 6 kişi yakalanmıştı. Aralarından ikisi intihar saldırısı gerçekleştirmek üzere Avrupaya hareket etmişti. O şahıslarla yaptığım mülakatlarda, tek niyetlerinin aslında Avrupada yaşamak, ailelerine para göndermek olduğunu fark ettim. Gariban insanlardan bahsediyorum. Aylarca Liberyada aç kalmışlar. Tek istedikleri ailelerine ulaşmaktı. Yardım ettim, ülkelerine dönmelerini sağladım, hem de terörist etiketleri olmadan.
MUMBAİDEKİ BAŞARIMI UNUTAMAM

- Hayatınızın en heyecanlı günü hangisiydi?
Eşime evlenme teklifi ettiğim an 38 yaşındaydım. Hayır deme ihtimali haliyle korkutmuştu.
- Gerçekten mi? Bin Ladini kovalamaktan bile daha mı heyecanlıydı?
(Gülüyor) Evet Asya İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansının (CICA) verdiği bu son ödülü alırken de çok heyecanlandım. Dünyada sadece 5 kişiye verilen bir madalya ve o 5 kişinin arasında polis yok. Haliyle bu beni çok heyecanlandırdı.
- O halde en sevindiğiniz ânı da sormuyorum? Sanıyorum eşinize evlenme teklif ettiğiniz ve Evet cevabını duyduğunuzda
Aynen öyle Mehmet Bey Ama burada profesyonel bir sevincimden de bahsedebilirim. Mumbai saldırıları dönemi Hayatımda katıldığım en yorucu operasyondu. Bir polisin hiç karşılaşmadığı bir tahkikatı çözebilmesi zordur. Öyle bir filmdi ki Mumbai saldırıları, hepimiz 60 saat boyunca insanların nasıl tarandığını, el bombalarının insanların üzerine nasıl atıldığını gözümüzle gördük. Rehinelerin olduğu otellerde de kaldım. Çok kısa bir vaktimiz vardı. Hindistandan alınıp Pakistana verilen bilgiler, telefonlar, simkartları Uluslararası bağlantıların ortaya çıkarılması adına harika bir tahkikattı Ben oradayken 3 kilit terörist yakalandı. Büyük bir sevinç yaşanmıştı orada.
BÜTÜN JAMES BONDLAR BİZİ ZİYARETE GELDİ
- Hollywoodun en büyük konusudur güvenlik teşkilatları! Siz ne hissediyorsunuz o filmleri izlerken? Beğeniyor musunuz; dalga mı geçiyorsunuz?
O filmleri yapanlar bize geliyorlar. Sürekli aktörleri, yönetmenleri, senaristleri ağırlıyorum zaten. O filmlerinin birçoğunun yapım sürecinden haberdar oluyorum. Örneğin bütün James Bondlar INTERPOLü, bizi, beni en azından bir kere ziyaret etmiştir. Tam isimleri söyleyemem ama Hollywoodda arkadaşlarımız var diyelim (gülüyor).
- INTERPOLün senaryolara destek verdiği, oluyor mu?
Bazen oluyor, evet. Elbette isim, ülke vermeden, operasyonları tam olarak açık etmeden.
- Kişisel bir sorum var. Zero Dark Thirtyyi izlediniz mi? Süreci bire bir yaşamış biri olarak Amerikan propagandası eleştirilerine ne diyorsunuz?
Doğrudur diyelim. Hollywooddan çıkan her yapım gibi o film de ABDyi pohpohluyordu.
- Peki, sizin birebir yaşadığınız bir hikâyenin senaryolaştırıldığı oldu mu?
Elbette, hem de birçok defa. Sadece bir tanesinden bahsedebilirim. Nicolas Cagein başrolde olduğu Savaş Tanrısı filmi Benim yakalamak için 10 yılımı verdiğim teröristin hikâyesi.
- Gerçekten filmlerdeki gibi her polisin aklına koyduğu, senelerce peşinden koştuğu belalı bir suçlu var mıdır? Sizin oldu mu?
Evet işte bu, o... En son Taylandda yerini belirledik. Şahıs, silah kaçakçısıydı. Çok değerli taşları Avrupada işletip zenginleşen, çok sayıda siyahî çocuk çalıştıran biriydi. Binlerce kişinin ölümüne sebep oldu. Afrikada onun yüzünden büyük katliamlar oldu. 10 yıl boyunca peşinde koştum. Siyasi yönü güçlüydü, bazı ülkelerin koruduğu biriydi.
- Ülkelerin başbakanlarıyla, cumhurbaşkanlarıyla da bire bir görüşüyor musunuz?
Görev tanıtımlarımdan biri de, ülkelerin terörle mücadele konusunda Birleşmiş Milletlerin kurallarına uyup uymadıklarını denetlemek; elbette görüşüyorum.
- İsim vermeyeceğiniz için sormuyorum bile
Aynen öyle Eğer söylersem, bu ülkeleri açık etmiş olurum.
GALİBA TERÖRİSTLER YAZIN TATİL YAPIYOR
- İşler yoğun mu; garip mi oldu bu soru?
(Gülüyor) Hayır aslında garip değil. Bizim de bazen bir rutinimiz olabiliyor. Aslına bakarsanız biraz rahatlıyoruz yaz aylarında. Yazın sanırım teröristler de tatile çıkıyor. Yaklaşık 1-2 saat önce bir teröristin yerini belirledik. Arkadaşlarla şakalaştık, Tatile Californiaya gitmiş terörist! diye

- Türkiyeye gelebiliyor musunuz?
Fırsat buldukça. Ailem Ankarada yaşıyor. Çok sık gelemesem de, aksatmamaya çalışıyorum.
- Hiç dönmeyi düşünmediniz mi?
Düşündüm elbette. 2004de evi dağıttım; uçak biletimi bile aldım. Otelde kalıyordum. Türkiyede teşkilatta da beni bekleyen bir kariyer vardı.
- Sonra ne oldu? Neden kaldınız?
Eşimle tanıştım. Yeni bir ilişkiydi. Bir anda evlenmeye karar verdik.
- Vay canına! Bu yüzden vazgeçtiniz yani?
Aynen öyle. Daha büyük bir sebep olabilir mi? O da INTERPOLün hukuk departmanında görevli; Fransız. Yani benim çıkardığım problemleri o temizliyor. Evde de, işte de durum aynı (gülüyor).
- Peki, şimdi? Kabiliyetlerinize uygun, sizi tatmin edecek bir görev teklif edilse, dönmeyi düşünmez misiniz?
Hem de nasıl! Her gün Türkiye aşkıyla yatıp kalkıyorum. İnsanların birbirine Senin için ne yapabilirim? sorusunu sorduğu bir yerde yaşamak istiyorum artık. Bana ihtiyaç olduğunda, büyük zevkle dönerim.
kaynak