tugbagaleri
Profesör
- Katılım
- 13 Mayıs 2006
- Mesajlar
- 2,224
- Reaksiyon puanı
- 47
- Puanları
- 228
ABD'nin gayrımenkul krizi sonucu ekonomik durgunluğa gireceğine kesin gözüyle bakılırken doların çöküşü ve dünya kredi sisteminin iki trilyon dolar küçüleceği beklentisi tüm ülkelerin kabusu oldu. Frenlemenin en çok Türkiye'yi vurması bekleniyor.
soL Gayrımenkul kredilerine dayalı enstrümanların çökmesinin dünya kredi sisteminde iki trilyon dolarlık bir daralma yaratacağı ortaya çıktı. Dünyadaki toplam kredi büyüklüğü 30 trilyon dolar civarında tahmin
ediliyor. Bu, uzun yıllardır ilk kez ciddi bir daralmayla karşı karşıya kalınacağı anlamına geliyor. Şayet bu daralma, korkulduğu gibi 2008 yılının ilk yarısına sıkışırsa, global bir resesyonun kaçınılmaz olduğu yorumları yapılıyor.
2000 yılı sonrasındaki global ekonomik genişlemenin motoru olan ABD piyasasının durgunluğa gireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Ağustos ayında yaşanan ilk çalkantıdan sonra mali piyasalar, Uzakdoğu'dan gelen ekonomik genişleme haberleriyle yatışmıştı. O günden beridir Japonya ve Çin'de, gerek tüketim, gerekse yatırım eğiliminde bir sorun oluşmadı. Aksine Çin'de dünya piyasalarını besleyen, likidite yaratan koşullar daha da ısındı.
Uzakdoğu ilaç olamadı
Aradan geçen iki ay içinde ipotekli gayrımenkul kredileri (morgıç-tutsat) ve bunlara bağlı türev enstrümanların başına gelenlerin dünya ekonomisini nasıl etkileyeceği ile ilgili varılan sonuçlar korkutucu bir boyuta geldi.
Her şeyden önce, ABD'deki finansal sistemin belkemiğini oluşturan tutsat kontratlarına dayalı türev enstrümanlar, neredeyse tamamen çökmeye mahkum. Bunun en önemli nedeni, bunların teminatlarını oluşturan evlerin değerlerinin düşmeye başlaması. Faizler yükselince ödeme güçlüğü çeken yüzbinlerce ailenin boşaltmak zorunda kaldığı evler satılığa çıkınca boş ev sayısı birdenbire arttı. ABD'nin üçte ikisini oluşturan güney ve batı eyaletlerinde emlak fiyatları son bir yıl içinde yüzde 3,5 oranında düştü. Fiyatlardaki düşüşün ve tutsat kontratlarındaki çözülmenin 2008 ortalarına kadar devam etmesi bekleniyor.
O kadar ısınmıştı ki sadece kaygı bile yetiyor
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), geçtiğimiz hafta içinde yaklaşık 300 milyar dolar civarında bir finansal buharlaşmanın yaşanacağını açıkladı. Bu, ABD Merkez Bankası FED'in tahminleriyle örtüşen bir rakam ve yapılan hesaplamalara göre, bu erimeden sonra ortaya çıkacak olan muhafazakârlaşmayla birlikte dünya kredi sisteminin yüzde 6,5'tan fazla daralacağını gösteriyor. Son on yıldır gözlenen kredi genişlemesi ilk kez yerini daralmaya bırakacak ve bütün dengeler değişecek. Şimdiden bizim bankalarımızın borçlanma faizini doğrudan etkileyen LİBOR oranları, son altıbuçuk yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Böylece Türkiye ekonomisinin son dönemde bolca kullandığı dış kaynakların hızla pahalılanacağı tesbiti, bir öngörü olmaktan çabucak çıkarak gerçek oldu.
Son bir haftadır tekrar sertleşen borsa düşüşleri ve bono faizi yükselişlerinin ardında iki temel "kaygı" yatıyor. Birisi durgunluk, diğeri enflasyon. İki kaygının toplamı, daha büyük bir kaygı yaratıyor çünkü enflasyon ve durgunluğun aynı anda ortaya çıkmasına parasal yöntemlerle müdahale şansı bulunmuyor. Kapitalist dünya sisteminin 1990'lardan beri kazandığı özgüvenin temelinde, parasal politikaların krizleri savuşturabilmiş olması yatıyor. Şimdi bu özgüvenin çözülüşü süreci yaşanıyor.
Bu boyutta bir finansal küçülmenin, eğer kısa sürerse yıkıcı olacağı, üç-dört yıla yayılırsa bu sefer de global bir yavaşlama ve likiditede daralmayla sonuçlanacağı bildiriliyor. ABD yatırım bankalarının yaptığı araştırmalara göre kredi sisteminde oluşan bataklar ve güvensizlikler, özellikle riskli yatırım araçlarına ve Türkiye gibi riskli ülkeler yönelen fonların azalmasına yol açacak. Yıllardır büyük bir nakit girişine maruz kalan, parasının değerlenmesini ise avronun dolara karşı yükselişi sayesinde dengeleyebilen Türkiye için bu yeni durumun tüm dengeleri temelden sarsmasına kesin gözüyle bakılıyor.
[sub]solgazetesi[/sub]
soL Gayrımenkul kredilerine dayalı enstrümanların çökmesinin dünya kredi sisteminde iki trilyon dolarlık bir daralma yaratacağı ortaya çıktı. Dünyadaki toplam kredi büyüklüğü 30 trilyon dolar civarında tahmin
ediliyor. Bu, uzun yıllardır ilk kez ciddi bir daralmayla karşı karşıya kalınacağı anlamına geliyor. Şayet bu daralma, korkulduğu gibi 2008 yılının ilk yarısına sıkışırsa, global bir resesyonun kaçınılmaz olduğu yorumları yapılıyor.
2000 yılı sonrasındaki global ekonomik genişlemenin motoru olan ABD piyasasının durgunluğa gireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Ağustos ayında yaşanan ilk çalkantıdan sonra mali piyasalar, Uzakdoğu'dan gelen ekonomik genişleme haberleriyle yatışmıştı. O günden beridir Japonya ve Çin'de, gerek tüketim, gerekse yatırım eğiliminde bir sorun oluşmadı. Aksine Çin'de dünya piyasalarını besleyen, likidite yaratan koşullar daha da ısındı.
Uzakdoğu ilaç olamadı
Aradan geçen iki ay içinde ipotekli gayrımenkul kredileri (morgıç-tutsat) ve bunlara bağlı türev enstrümanların başına gelenlerin dünya ekonomisini nasıl etkileyeceği ile ilgili varılan sonuçlar korkutucu bir boyuta geldi.
Her şeyden önce, ABD'deki finansal sistemin belkemiğini oluşturan tutsat kontratlarına dayalı türev enstrümanlar, neredeyse tamamen çökmeye mahkum. Bunun en önemli nedeni, bunların teminatlarını oluşturan evlerin değerlerinin düşmeye başlaması. Faizler yükselince ödeme güçlüğü çeken yüzbinlerce ailenin boşaltmak zorunda kaldığı evler satılığa çıkınca boş ev sayısı birdenbire arttı. ABD'nin üçte ikisini oluşturan güney ve batı eyaletlerinde emlak fiyatları son bir yıl içinde yüzde 3,5 oranında düştü. Fiyatlardaki düşüşün ve tutsat kontratlarındaki çözülmenin 2008 ortalarına kadar devam etmesi bekleniyor.
O kadar ısınmıştı ki sadece kaygı bile yetiyor
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), geçtiğimiz hafta içinde yaklaşık 300 milyar dolar civarında bir finansal buharlaşmanın yaşanacağını açıkladı. Bu, ABD Merkez Bankası FED'in tahminleriyle örtüşen bir rakam ve yapılan hesaplamalara göre, bu erimeden sonra ortaya çıkacak olan muhafazakârlaşmayla birlikte dünya kredi sisteminin yüzde 6,5'tan fazla daralacağını gösteriyor. Son on yıldır gözlenen kredi genişlemesi ilk kez yerini daralmaya bırakacak ve bütün dengeler değişecek. Şimdiden bizim bankalarımızın borçlanma faizini doğrudan etkileyen LİBOR oranları, son altıbuçuk yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Böylece Türkiye ekonomisinin son dönemde bolca kullandığı dış kaynakların hızla pahalılanacağı tesbiti, bir öngörü olmaktan çabucak çıkarak gerçek oldu.
Son bir haftadır tekrar sertleşen borsa düşüşleri ve bono faizi yükselişlerinin ardında iki temel "kaygı" yatıyor. Birisi durgunluk, diğeri enflasyon. İki kaygının toplamı, daha büyük bir kaygı yaratıyor çünkü enflasyon ve durgunluğun aynı anda ortaya çıkmasına parasal yöntemlerle müdahale şansı bulunmuyor. Kapitalist dünya sisteminin 1990'lardan beri kazandığı özgüvenin temelinde, parasal politikaların krizleri savuşturabilmiş olması yatıyor. Şimdi bu özgüvenin çözülüşü süreci yaşanıyor.
Bu boyutta bir finansal küçülmenin, eğer kısa sürerse yıkıcı olacağı, üç-dört yıla yayılırsa bu sefer de global bir yavaşlama ve likiditede daralmayla sonuçlanacağı bildiriliyor. ABD yatırım bankalarının yaptığı araştırmalara göre kredi sisteminde oluşan bataklar ve güvensizlikler, özellikle riskli yatırım araçlarına ve Türkiye gibi riskli ülkeler yönelen fonların azalmasına yol açacak. Yıllardır büyük bir nakit girişine maruz kalan, parasının değerlenmesini ise avronun dolara karşı yükselişi sayesinde dengeleyebilen Türkiye için bu yeni durumun tüm dengeleri temelden sarsmasına kesin gözüyle bakılıyor.
[sub]solgazetesi[/sub]
