DTP İstedi AKP Yaptı

Bu konuyu okuyanlar

barttao

Asistan
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
423
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
DTP ile elele verdi surda bir gedik daha açtılar.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'da açıkladığı, AKP grubunun DTP ile birlikte aceleyle meclisten geçirdiği düzenleme Türkiye'nin üniter yapısında yeni bir gedik açtı. TBMM'de Plevne Savunması yapan MHP, bu gaflet düzenlemesinin hayata geçirilmesini engelleyebilmek için her imkanı sonuna kadar kullanmaya kararlı.

Oktay Vural: Bölgeye yönelik bir yayın olur mu? Sanki o bölgenin insanlarının hepsi Kürtçe konuşuyor ve bir bölge diline dönüştürülmek isteyen yaklaşım tarzı. Bunu kabullenmek mümkün değil. Bu tam manasıyla bölgecilik ve bölücülüktür. PKK'nın da taleplerinden biri budur. PKK'nın siyasallaşması ve bölücülüğün siyasi zemin kazanmasını isteyen bir takım raporların içerisinde de bu var.

Faruk Bal: AKP'nin DTP ile birlikte gerçekleştirdiği değişiklik, Türkiye'nin önümüzdeki günler içinde PKK'nın siyasallaştırılmasına, bölücü taleplerin devlet kurumları aracılığı ile yapılabilmesine imkan sağlayacak bir yol açmıştır. Bu gaflet ve delaletin ötesinde bir durumdur. Devletin kurum ve kuruluşları ile milletvekillerinin işin vahametinden bilgi sahibi olmasına imkan sağlanmadan parmak demokrasisi uygulayarak bu teşebbüsü gerçekleştirmiştir.

Rıdvan Yalçın: Bütünlüğe ihtiyacımız olduğu bir dönemde, dilimimizin daha da yaygınlaştırılması, benimsenmesi, bir bayrak gibi sahip çıkılması gereken bir dönemde, böyle bir fesat kanunun geçirilmiş olması kabul edilemezdir ve üzüntü vericidir. Üstelik bunun kamusal alanda, devlet televizyonunda ve devamındaki süreçte de ikinci bir resmi dil gibi değerlendirilecek bir şekilde yapılması bir gaflettir ve affedilir nitelikte değildir.

ORHAN KARATAŞ

ANKARA-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'da açıkladığı, AKP grubunun DTP ile birlikte aceleyle meclisten geçirdiği TRT'nin bir kanalından kesintisiz Kürtçe yayın yapılmasını öngören düzenleme Türkiye'nin üniter yapısında yani bir gedik açtı. TBMM'de Plevne Savunması yapan MHP, bu gaflet düzenlemesinin hayata geçirilmesini engelleyebilmek için her imkanı sonuna kadar kullanmaya kararlı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TRT kanununa eklenen maddeyi "bölgecilik ve bölücülük" olarak değerlendirirken, Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, "bu gaflet ve delaletin ötesinde bir durumdur" dedi. Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın ise yapılan değişikliği, "böyle bir fesat kanunu hiçbir şekilde kabul edilemez" diye değerlendirdi. Düzenlemenin veto edilmesi için Cumhurbaşkanına çağrı yapan MHP, veto gerçekleşmezse Anayasa Mahkemesine gidebilmek için her yolu deneyecek.

AKP ve DTP'nin parmak çoğunluğu ile apar topar meclis genel kurulundan geçirilen TRT'nin bir kanalından kesintisiz Kürtçe yayın yapılmasına ilişkin düzenlemeyi, MHP'nin yetkili isimleri ve hukukçu milletvekilleri Ortadoğu Gazetesi için değerlendirdiler:

Oktay Vural: MHP Grup Başkanvekili:

Bu değişiklik yapısaldır. Yayın ilkeleri ile ilgilidir. Böyle çok kapsamlı bir değişikliğin sadece bir önerge ile yapılmış olması, bir bakıma devletin ilgili kurullarını da gözardı etmek amacı taşıyor. Bu değişiklikle Türkçe dışında ve Türkçe esas olmadan başka dillerde bir kamu kurumunda yayın yapılabilecek. Anayasa'da devletin dilinin Türkçe olduğu ifade ediliyor. Kabul edilen önerge ile bir başka dilde yapılması mümkün hale getiriliyor. Bu Anayasamız açısından kabul edilmesi mümkün olmayan bir durumdur ve Anayasaya aykırıdır.

Bir başka yönü daha var. Böyle bir kanun düzenlemesi esasında RTÜK'ün yetki alanına girer. Çünkü Anayasamıza göre Televizyon ve Radyo yayınlarının düzenlenmesi görevi, RTÜK'e verilmiştir. RTÜK kanununda da "radyo ve televizyonlarda Türkçe yayın yapılması esastır" hükmü var. Bu durumda TRT'den Türkçe dışında bir dilde yayın yapmak hem Anayasaya, hem de ilgili kanuna aykırıdır. O bakımdan bu tür yayınların yapılması, özellikle görüşmeler sırasında konuşmacıların ifade ettiği gibi belli bölgeye yönelik bir yayın, bölücü bir yaklaşım tarzıdır. Bölgeye yönelik bir yayın olur mu? Sanki o bölgenin insanlarının hepsi Kürtçe konuşuyor ve bir bölge dili oluşturmak isteniyor. Bunu kabullenmek mümkün değil. Bu tam manasıyla bölgecilik ve bölücülüktür.

PKK'nın da taleplerinden biri budur. PKK'nın siyasallaşması ve bölücülüğün siyasi zemin kazanmasını isteyen bir takım raporların içerisinde de bu var. Mesela David Philips'in 15 Ekim 2007 tarihli raporunda var. Bu ABD Ulusal Komitesinin raporudur. Orada bir devlet kanalından Kürtçe yayın yapılması münhasıran vurgulanmıştır. Bütün bunları dikkate aldığınız zaman bu bakış açısı Türkiye'nin kendi içinden neşet etmiş bir konu değildir. Dışarıdan empoze edilmiş bir taahhüttür. Aynen 301. madde değişikliği gibi. Sözde Kürt sorununun çözümü konusunda bir adım. Bir resmi kurumun farklı dilde yayın yapması Korsika'da, Bask bölgesinde vardır. Ya da İran'da vardır. Federatif yapılarda olur bu. Türkiye üniter yapıdadır. Böyle bir yapı içinde bir bölgeye yönelik yayın yapılması üniter yapıya aykırıdır. Kendi halkının televizyonlarını ayıran bir yaklaşım tarzı kabul edilemez.

Yine görüşmeler sırasında, "Roj Tv zaten yayını yapıyor" denildi. Başkaları da söylüyor. Bunu söyleyenler Roj Tv'yi legalleştiriyorlar. Roj Tv ile rekabet edecek bir yayın organı mı kuruluyor? Roj Tv bir terör örgütünün yayın organı. Sanki Türkiye bunu yasa dışı ilan etmemiş gibi. Sanki o kanaldan sadece Kürtçe yayın yapıyor. Oysu bu PKK terör örgütünün aracı.

Bir başka ayrıntı daha var. Devlet kurumunda Türkçe dışında bir yayın yaparsanız, bunun yazışmalarını nasıl yapacaksınız? Devletin yazışma dilini de mi değiştireceksiniz? Ayrıca Kürtçe yayını hangi lehçede, hangi şivede yapacaksınız? Bunların farklı lehçeleri, şiveleri var. Devlet eliyle yeni bir dil oluşturma görevi mi üstleniyorsunuz? Bir kamu kurumunun böyle bir yayın yapması mümkün değildir. RTÜK bu tür yayınlara belli ölçülerde zaten izin veriyor. RTÜK izni dışında kanunla yayın yapılması mümkün hale getirildi. Bunun sonucunda iki dilli bir toplum oluşturulacaktır. Toplumda farklı diller oluşturmanın bir başka safhasıdır.

Düzenlemeyi TRT kanunun 21. maddesinde yaptılar. Bu madde TBMM çalışmaları ve Eğitim ve Öğretim yayınları yapılması maddesidir. Meclisten yapılan yayınlar, açık öğrenim için yapılan yayınlar bu kapsamdadır. Getirdi buraya sıkıştırdılar. Böyle bir maddeye bunu eklerseniz bir sonraki adımı eğitim ve öğretimde de bu dili kullanmak olur. Bir bakıma devletin kendi aracıyla bir dili öğretmedir. Bu bir yayın ilkesidir. Son derece tehlikeli bir düzenlemedir. Bir kapı aralamadır. Oysa 42. madde "Türkçe dışında bir dille eğitim ve öğretim yapılamaz" diyor. Dolayısı ile Türkçe esastır. Onu deliyorlar. Sıra eğitim ve öğretime gelecektir. O noktaya doğru götürüyorlar. Hem David Philips'in raporlarında, hem PKK'nın taleplerinde devlet eliyle Kürtçe yayın yapılması var. Bundan sonraki safhada kurslar ve mali destek talepleri gelecektir.

Toplumun talepleri bunlar değil. Bunu daha önce denediler. Talep olmayınca arz yoluyla bu talebi uyarmaya çalışıyorlar. Çeşitli özel televizyonlar sınırlı da olsa niye Kürtçe yayın yapmadılar? Çünkü talep yok. Talep olmayınca devlet eliyle böyle bir talep oluşturarak milletimizin içine yeni bir millet sokma çabası oluşturuluyor. Devlet kendi eliyle yeni bir millet oluşturuyor. Kurslara talep olmadı ve kapandı. Amaca ulaşamadılar. Amaca ulaşmak için devletin tekel eliyle mecburi hale dönüştürmek istiyorlar. İki dilli bir toplum oluşturmak. Amaç topluma hizmet etmek değil, devletin yapısın dönüştürmek. Siyasal yapı dönüşünce bunlar daha rahat hale gelecek ve bir eyalet, bir federatif sistem istenecektir. Bu noktalara gidiyor.

Bir milletvekili, "Türkiye'de yaşayan Kürtü, Çerkezi, Lazı bir çatı altında toplamak bölücülüktür" diyor. Düşünebiliyor musunuz? Bu zihniyet bu toplumda farklılıkları ön plana getirerek onları ayrıştırmaya çalışıyor. Bu konunun böyle acele tarafından bir önergeyle yapılmış olması tehlikeyi açık şekilde ortaya koyuyor.

Anayasa Mahkemesine gitmek için hazırlık yapıyoruz. 70 milletvekilimiz var. CHP destek vermezse bütün milletvekillerinin imzasına açacağız. Böyle bir düzenleme çok dilli, çok hukuklu bir toplumu oluşturma gayretinden başka bir anlam taşımaz. Bir de sanki doğu ve güneydoğuda kimse Türkçe bilmiyor gibi bir bühtan var. Son derece çarpık bir yaklaşım. O bölgenin kendi kaderini tayin etmeye kadar götürecek bir yol açılmak isteniyor.


 

barttao

Asistan
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
423
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Faruk Bal: MHP Genel Başkan Yardımcısı:

Bizim Anayasamıza göre devletin dili tektir ve Türkçedir. Yine Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti üniter bir devlettir. Yine anayasamıza göre devletimiz milli bir devlettir. Bazılarının söylediği gibi Türkiye bir mozaik ülke değildir. Bu mozaik söylemi içinde bir takım ayrıştırmacı ve bölücü düşünceleri filizlendirmek isteyen zihniyet, TBMM'de TRT kanunu görüşülürken, Anayasanın 3 temel ilkesine aykırı biçimde bir önerge verdi. TRT kanallarından birisinde Kürtçe, Arapça ve Farsça tam gün yayın yapmak üzere verilen bu önerge AKP ve DTP oylarıyla kabul edildi. TRT kanununda yer alan, "yayınlar münhasıran Türkçe yapılacaktır" ilkesini ortadan kaldıran bu önerge; devletin yayın organı olan, daha doğrusu Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kurumu olan TRT'nin Anayasa da öngörülen "Devletin dili Türkçedir" ilkesinin bozulması, saptırılması ve bunun için Türkçenin münhasır olarak yayın dili olmaktan çıkarılması sonucunu doğurmuştur. Bu sonuç Türkiye'nin milli birliği ile üniter yapısı ile ilgili Anayasa maddelerini de ihlal eden bir görüntü vermektedir. Bu kadar vahim bir düzenlemeyi AKP bakanlar kurulu tasarısı olarak getirmemiştir. Bunu kanun tasarısının görüşüldüğü alt komisyonda, komisyonda gündeme getirmemiştir, ama acele biçimde meclis genel kurulunda bir değişiklik önergesiyle ortaya koymuştur. Bu yöntem itibariyle de gafletin ve delaletin ötesindedir. Devletin kurum ve kuruluşlarının, milletvekillerinin işin vahametinden bilgi sahibi olmasına imkan sağlamayacak ve hazırlıksız yakalayacak bir şekilde parmak demokrasisi uygulayarak bu teşebbüsü gerçekleştirmişlerdir.

AKP'nin DTP ile birlikte gerçekleştirdiği TRT kanununda bölücülüğe imkan veren bu değişiklik, Türkiye'nin önümüzdeki günler içinde PKK'nın siyasallaştırılmasına imkan sağlayacak, bölücü taleplerin devlet kurumları aracılığı ile yapılabilmesine imkan sağlayacak bir yol açmıştır ve vahim bir yol açılmıştır. Ümit ve temenni ederiz ki milletin ve devletin birliğini korumakla mükellef bir makamda bulunan Sayın Cumhurbaşkanı, bu vahim ve hain emele ulaşılmasına engel olacak bir davranış gösterir ve kanunu veto eder.

AKP ve bölücülüğün meclisteki unsuru olduğu ifade edilen DTP'nin oyları ile bu değişiklik önergesi kabul edildi. MHP buna karşı büyük bir müdafa yaptı. Bu kanunun geçmemesi için her imkanı kullandı ve göğsünü siper etti. Ancak 70 milletvekili sayı olarak yeterli olmadı. CHP cılız bir muhalefet göstermiş ve "biz muhalefet edelim ama kanun da geçsin" gibi bir anlayış ortaya koymuştur. Şimdi ortada iki durum var. Birincisi Cumhurbaşkanının bunu veto etmesidir. Biz kendisinden Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesindeki üniter yapının başı olduğunu hatırlamasını ve bunu veto etmesini beklemekteyiz. Bu olmazsa Anayasa Mahkemesine müracaat edilebilir. Bu anamuhalefet partisinin yetkisindedir. Kanun görüşülürken yaptığı cılız muhalefetti dikkate alırsak CHP'nin Anayasa mahkemesine gitmekte pek istekli görünmediği anlaşılıyor. Bu durumda MHP Anayasa Mahkemesine gidebilmek için milletvekili desteği arayışını sürdürecektir. Diğer partilerden bu kanuna karşı, anlattığımız riskleri yüreğinde hisseden vatan sever milletvekillerine ihtiyacımız olacaktır.

Rıdvan Yalçın: MHP Ordu Milletvekili:

Dil, bir milleti millet yapan, hatta ırki dini özelliklerden daha belirgin bir unsurdur. Dilin muhafazasının önemi bugüne kadar dünya ölçeğindeki bir çok filozof tarafından da ifade edilmiştir. İnsanların kendilerini tanımlarken de kullandıkları bir unsurdur. İnsanların milliyeti bile çoğu zaman dile göre tasnif edilir. Böyle önemli bir unsurun, bütünlüğe ihtiyacımız olduğu bir dönemde, dilimimizin daha da yaygınlaştırılması, benimsenmesi, bir bayrak gibi sahip çıkılması gereken bir dönemde, böyle bir fesat kanunun geçirilmiş olması, kabul edilemezdir ve üzüntü vericidir. Üstelik bunun kamusal alanda, devlet televizyonunda ve devamındaki süreçte de ikinci bir resmi dil gibi değerlendirileceği bir dönemin algılanmasına yol açacak bir gafletle yapılması, affedilir nitelikte değildir.

Bu düzenlemeye CHP'nin gerektiği kadar muhalefet yapmaması da manidardır. Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi konusunda da sıkıntı yaşanacağı anlaşılıyor. Bu düzenleme mutlaka Anayasa Mahkemesine götürülmelidir. Bu inisiyatifi kullanmayan CHP, bu kanunu çıkaranlar kadar sorumlu olacaktır.

AKP iktidar olduğundan bu yana güneydoğu meselesini, Kürtçülük üzerinden yapılan terör meselesini sürekli rüşvetler, tavizler vererek önleyeceği gibi bir yanılgıya sahip. Bu politikanın yanlış olduğu, tavizin yeni tavizler getirdiği gün gibi ortadadır. Ne yazık ki milletimiz şehit haberlerine artık o kadar alıştı ki, günlük yaşamını değiştirmeyi bırakın yüzü bile ekşimiyor. Sıradan bir trafik kazası gibi algılar hale geldik, getirildik. Bütün bu süreç kaplumbağanın yavaş yavaş haşlanması gibidir. Bütün bu olumsuzlukların belki bir faydası olacaktır. Bir musibet bin nasihatten iyidir. Bizim 40 yıldır siyasette, 100 yıldır fikri alemde anlatmaya çalıştığımız doğruların neler olduğunu AKP'yi izleyerek, tersinden bakarak neler olduğunu milletimiz anlıyor.

Bütün bunların AKP'nin kapatılma riskiyle karşı karşıya kaldığı dönemde yapılıyor olması aslında yaşadığımız sürecin tarihte yaşananlarla ne kadar benzer olduğunu bize gösteriyor. Kapatma davasının açılmasından sonra AKP biraz kamuoyu baskısından, biraz MHP'nin muhalefetinden çekinerek yapmadığı hususlarda aşırı tavizkar olduğunu görüyoruz. İktidarlarını bir gün daha sürdürebilmek adına AB'de nezdinde Türkiye'yi ciddi yükümlülükler altına sokacak imzalar atıyorlar. Sadece bir "aferin" almak ve "kapatılmasın" mesajı verdirmek için. Dışişleri Bakanının ülkesini sanal-uydurma bir iftirayla şikayet ettiği gerçeği de bunun tipik örneklerinden bir tanesidir. Türkiye bu orta oyununu daha fazla seyretmeyecektir. Bugün Türkiye'nin her yerinde küçük küçük çoban ateşleri yanıyor. MHP'nin şahsında bu milliyetçilik ateşinin büyüyeceğini ümit ediyor, öyle inanıyoruz.

MHP'nin milliyetçiliği bu ülkede kökeni ne olursa olsun, mezhebi ne olursa olsun, bütün ülke vatandaşlarımızın tamamı adına milletimizin düşmanlarına yapılmakta ve milletimizi bir başka millete aşağılamak değil, layık olduğu yere taşıma mücadelesi adına yapılmaktadır. Bu anlamda hiç kimse MHP'nin milliyetçiliğini bir şovenist söylem gibi takdim etme ihanetini göstermemelidir. Bizim ülke içindeki mücadelemiz teröre karşıdır. Türkiye düşmanlarının işbirlikçilerinin yaptığı hain oyunlara karşıdır. Yoksa bir Allah'ın kutsal bir emaneti gibi kabul ettiğimiz hiçbir vatandaşımıza ve o vatandaşımızın kendisini tanımladığı dini ve etnik unsurlara karşı bir mücadele içinde değiliz. Geçmişte de olmadık, bundan sonra da olmayacağız.

http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?haber=PKK+%DDstedi+AKP+Yapt%FD&id=6397
 

nyoo

Müdavim
Katılım
17 Nisan 2008
Mesajlar
1,096
Reaksiyon puanı
6
Puanları
38
dostum bunları özetlesen tam süper olacak, bu ne ferman gibi, kimse bunu okumaz :S
 

barttao

Asistan
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
423
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Kısaca Dtp devlet kanalı istedi kendilerine kendi dillerinde akp de cıkardı
 

berckai

Müdavim
Katılım
17 Mayıs 2008
Mesajlar
2,394
Reaksiyon puanı
9
Puanları
0
yazdığın başlık forum kurallarına uymuyor değiştir
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
Bu yaklaşımlar adamı öldürür. Barttao, DTP grup başkanlığı yapmış olan Ahmet Türk'ün adında da "a" harfi var, senin kullanıcı adında da "a" harfi var, DTP ile sıkı bir bağlantı içindesin görünüşe göre. Zaten DTP'nin ortasındaki "t" harfinden iki tane var senin kullanıcı adında.

Senin buraya kopyaladığın gazete yorumlarıyla benzerlik gösteriyor mu bu iddiam?

Ayrıca ülkeyi yöneten partinin adını küçük harfle yazarken pkk 'yi büyük harfle yazman senin vatan için değil kendi çıkarın için uğraştığının bir göstergesi olmalı. Yani akp olmasın da, pkk bile olsa razıyız mantığıyla yaklaşıyorsun.
 

Hakkı Alkan

Rektör
Admin
Katılım
2 Haziran 2005
Mesajlar
13,887
Reaksiyon puanı
2,155
Puanları
113
Başlık düzeltildi. Lütfen yazılarımıza dikkat edelim. Yoksa birgün gelip "bu adamın ip adresi neydi" diye sorabilirler.
 

barttao

Asistan
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
423
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Senin benle ne alıp veremediğin var konuyla ilgili yorumun varsa yazarsın benle ilgili sorunların varsa özelden yazarsın
kişişel tartışma alanı degil burası

 

barttao

Asistan
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
423
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Troy dedi ki:
Başlık düzeltildi. Lütfen yazılarımıza dikkat edelim. Yoksa birgün gelip "bu adamın ip adresi neydi" diye sorabilirler.

bunu bi gözdagı olarakmı algılamalıyım
 

Turab Garip

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
barttao dedi ki:
Troy dedi ki:
Başlık düzeltildi. Lütfen yazılarımıza dikkat edelim. Yoksa birgün gelip "bu adamın ip adresi neydi" diye sorabilirler.

bunu bi gözdagı olarakmı algılamalıyım

Barttao gerçekten yaşını söyle ya hiç profilindeki yaşla uyum sağlamıyorsun. :) Neresi göz dağı, Troy seni uyarmış dikkatli ol polis bizden senin IP bilgilerini isterse vermek zorunda kalırız demiş sen ne anlamışsın.

Benim yorumum da tam olarak konuyla ilgiliydi de onu da kaçırmışsın. Buraya koyduğun bu gazete haberinin olaylar arasında alakasız bağlantılar kurduğunu bu yüzden saçma olduğunu anlatmaya çalışmıştım.
 

Reallist

Müdavim
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
TRT, farklı dillerde yeni yayınlar hazırlanıyor. Bu kapsamda Kürtçe'nin yanı sıra Ermenice yayın da gündemde. CNN TÜRK'e konuşan Devlet Bakanı Mehmet Aydın, yeni bir altyapı ile yayınların hayata geçirileceğini açıkladı. Ağırlıklı olarak habere yer verilecek yayınların 8 farklı dilde gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu dillerin başında da Kürtçe, Arapça ve Farsça geliyor. Devlet Bakanı Aydın, 8 dilin arasındaki Ermenice sürprizini ise "Neden olmasın?" diyerek açıkladı. Türkiye, Ermenice yayınlarla özellikle Ermeni diasporasına karşı kendi tezini anlatacak, yanlış bilgilendirmenin önüne geçmeye çalışacak.

Yenişafak

CNN TÜRK'e konuşan Devlet Bakanı Mehmet Aydın, yeni bir altyapı ile yayınların hayata geçirileceğini açıkladı. Yayınlarda ağırlıklı olarak habere yer verilecek.

Yayınların 8 farklı dilde gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu dillerin başında da Kürtçe, Arapça ve Farsça geliyor. Devlet Bakanı Aydın, 8 dilin arasındaki Ermenice sürprizini ise 'Neden olmasın?' diyerek açıkladı.

Türkiye, Ermenice yayınlarla özellikle Ermeni diasporasına karşı kendi tezini anlatacak, yanlış bilgilendirmenin önüne geçmeye çalışacak.

Ermeni soykırımı iddialarına karşılık tarihi bilgiler, uydu aracılığı ile yapılacak Ermenice yayınla anlatılacak.


Kürtçe yayınların ise terörle mücadele çalışmalarının bir ayağı olarak hayata geçirilmesi planlanıyor. Yayınlar haber ağırlıklı olacak. Ancak haberin yanı sıra, şarkı, film, dizi gibi ilgi çekici programlara da yayın akışında yer verilecek.

Yapılacak teknik düzenlemeyle, yayınlanacak bir programı aynı anda isteyen Ermenice, isteyen Kürtçe, isteyen Arapça da dinleyebilecek.

Haber3


Aynı şekilde diğer 8 dilde Devlet eliyle yayın yapılması Devletin politikasını anlatmasının nesi yanlış? Devlet harici yayın organların propagasyon yaparak ülkeyi bölmeye çalışmasından bıkmadık mı ? Yıllardır ırkçılık yapılarak bu ülke bölünmeye çalışılmadımı ? Dışlamak çözüm olsaydı şimdiye çözülürdü. Dışlandıkça problemler artmadımı ? Vatanseverlik ülkede ırkçılık yaparak olmaz. Aksine aşırı vatanseverlik ülkeyi böldürür. Sığ beyinler bunu anlayamadı hala...

Diğer dillerdeki yayınları hangi partiler istedi? Tek bir kesime mi hizmet ediyor bu yayınlar ? Bu nasıl gazetecilik anlayışı ki kendi hesaplaşması için böyle asparagas haberler yapıyor.
 

fish

Müdavim
Katılım
4 Aralık 2007
Mesajlar
2,606
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
ama benim bu uzunca yazıdan anladığım kadarıyla genel bir yayın yapılmayacak..bölgeye özel kürtçe yayın yapılması birazda bizden istenen bazı şeyleri legal yollardan birilerinin önlerine sermek olmaz mı...

ama türkiye genelinde 8 dilden yayın yapılması konusu çok mantıklı, olmalı..hatta şimdiye kadar olmadığı ve yanlış bakış açılarıyla engellendiği için bu halde bu toplum...

fakat bölgeye özel olması bi takım imtiyazlar verilmesi demek bence...eğer böyle olacaksa karşı çıkılması normal...bölgede yayın yapan ve legal olmayan kanalların legalleştirilmiş halinden başka bir işe yaramaz bu bence..
 

fish

Müdavim
Katılım
4 Aralık 2007
Mesajlar
2,606
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
çarpıtma var diyosun yani elmacık...her zaman yapıldığı gibi...

işin garip yani bu çarpıtmaya milletvekillerinin çoğu da alet olmuş,,sadece ben ve benim gibi normal vatandaşlar değil...
 

Reallist

Müdavim
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
TRT, uydu üzerinden farklı dillerde yayına başlamaya hazırlanıyor. Bu kapsamda Kürtçe'nin yanı sıra Ermenice yayın yapılması da gündemde. Yayınlarda ağırlıklı olarak habere yer verilecek.

Bölgesellik nerde ?
 

barttao

Asistan
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
423
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Elmacik dedi ki:
barttao dedi ki:
Troy dedi ki:
Başlık düzeltildi. Lütfen yazılarımıza dikkat edelim. Yoksa birgün gelip "bu adamın ip adresi neydi" diye sorabilirler.

bunu bi gözdagı olarakmı algılamalıyım

Barttao gerçekten yaşını söyle ya hiç profilindeki yaşla uyum sağlamıyorsun. :) Neresi göz dağı, Troy seni uyarmış dikkatli ol polis bizden senin IP bilgilerini isterse vermek zorunda kalırız demiş sen ne anlamışsın.

Benim yorumum da tam olarak konuyla ilgiliydi de onu da kaçırmışsın. Buraya koyduğun bu gazete haberinin olaylar arasında alakasız bağlantılar kurduğunu bu yüzden saçma olduğunu anlatmaya çalışmıştım.

Bu yazının ip adresi istenmesiyle nasıl bir alaka kurdunuz onu da anlamadım mecliste tartışılan bi konu vekillerin gazetelerin ip adresinide isterlerse onlarıda vermek zorunda kalmayın
 

fish

Müdavim
Katılım
4 Aralık 2007
Mesajlar
2,606
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Reallist dedi ki:
TRT, uydu üzerinden farklı dillerde yayına başlamaya hazırlanıyor. Bu kapsamda Kürtçe'nin yanı sıra Ermenice yayın yapılması da gündemde. Yayınlarda ağırlıklı olarak habere yer verilecek.

Bölgesellik nerde ?

senin yazında değil barttao nun yazısında reallist...barttao nun yazısını okumadın heralde... !!!
 

yer6

Müdavim
Katılım
5 Eylül 2007
Mesajlar
2,398
Reaksiyon puanı
54
Puanları
48
bence farklı dillerde yayın yapılmamalı.türkçe yayın yeterli.herkes ana dilini öğrensin...

tabii sadece nacizane bir düşünce...
 

Reallist

Müdavim
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
fish dedi ki:
Reallist dedi ki:
TRT, uydu üzerinden farklı dillerde yayına başlamaya hazırlanıyor. Bu kapsamda Kürtçe'nin yanı sıra Ermenice yayın yapılması da gündemde. Yayınlarda ağırlıklı olarak habere yer verilecek.

Bölgesellik nerde ?

senin yazında değil barttao nun yazısında reallist...barttao nun yazısını okumadın heralde... !!!

barttaonun haber kaynakları genellikle bir propaganda aracı olduğu için haberlerin asıllarını okurum. Böyle haberlerde başlık çamur atmak için hazırlanır ve konu uzun olur.

yer6 dedi ki:
bence farklı dillerde yayın yapılmamalı.türkçe yayın yeterli.herkes ana dilini öğrensin...

tabii sadece nacizane bir düşünce...

Zaten yıllarca ana dilde yapılmadımı ? Sonuç ortada değilmi ? Farklı dillerde Devletin elinde olmayan yayınları tercih edenler yüzünden bu olay ortaya çıkmıştır.

Sen hiç etnik yayın olan bir siteyi okudun mu ? Farklı kesimlerin dilini kullanarak nasıl propaganda yapıldığını biliyormusun ? En basit olarak operasyonlarda Türk Ordusu terör örğütüne zaiat verilmesine rağmen Türk Ordusunu yenik gösteren bir haber ajansını ?

Türkiyenin doğusundaki okuma yazma oranını bilmeyenler var herhalde ?
 

wwhirlwind

Müdavim
Katılım
21 Aralık 2006
Mesajlar
2,313
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Farklı Dilde Yayın Komedisi

Emir büyük yerden gelince önünde sular duruyor. Washington ve Brüksel artık Türkiye�nin yeni siyasi şeyhleridir. Türkiye�nin bir hukuk devleti olması da önem taşımıyor. Anayasa da gündemdedir ama bir yere kadar...Türkiye, sanal bir AB üyeliği için müzakere tarihi alabilmek uğruna bir amuda kalkmadığı kalmıştır. Uyum(uydu) yasaları, ikiz yasalar çıkarılmış; sırada Afganistan�a asker gönderme , Heybeliada Ruhban Okulu�nun yeni bir yasayla açılması, Patrikhane�ye özel statü tanınması vardır.
Türkiye�de farklı dilde TV yayınına geçilmesi; Türkiye�ye AB�den müzakere tarihi alabilmek için çok kültürlülük kalıbının dayatılmasının bir sonucudur. Önce dil yoluyla etnik gruplaştırma ; daha sonra da dile dayalı etnik azınlık yaratma dayatmaları vardır. Misyonerlik faaliyetleriyle Hristiyan sayısının arttırılması da yeni etnik azınlıklara geçebilmek veya mevcutları güçlendirebilmek içindir. Nitekim, Süryanilerin Mardin�e tekrar geri dönmeleri için maddi destek sağlanmaktadır. Yabancılarca toprak alımı hızlandırılmıştır. Birliktelikler değil; farklılıklar yaratılmakta ve kutsallaştırılmaktadır. AB, birçok şeyi Türkiye�den haksız yere talep ederken; buna AKP iktidarının itirazı hissedilmemektedir.
Çokkültürlülük politikaları uygulayan ülkeler genelde yoğun göç alan ve yabancı kaynaklı nüfusun yerleşik hale gelerek etniklik kazandığı toplumlardır. Almanya ve bazı Avrupa ülkeleri bu gerçekleri göz önüne almazken ; yeni AB adayı ülkelere çokkültürlülük dayatmaları görülmektedir. Göç alan ülkelerde farklı dilde yayın anavatanla bağı sağlamaktadır. Böylece diasporalarla anavatan bağı kurulmaktadır. Bu yayın da nüfusa göre ayarlanmaktadır. Bunun tipik bir örneği Avustralya�dır.
Türkiye�de farklı dillerde TV yayınına geçilmesi ve bunda bir devlet kuruluşunun TRT�nin alet edilmesi büyük bir yanlıştır. Avrupa Birliği kültürel miras adı altında mahalli dillerin korunmasını hedefleyebilir. Bunun için yapılacak şey mahalli dillere yasak koymamaktır. Böylece bunlar da kültürel miras içinde yer alabilir. Türkiye�de Türkçe�nin önüne birtakım dar ve sınırlı kullanılan dillerin çıkarılması kültürel zenginlik değil, Anadolu coğrafyasında Türk hakim kültürünün reddidir. Böyle bir red ile farklılıkların zenginlik yaratacağı söylenemez. Tam tersine , devlet eliyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına haksızlık yapılmakta ve hakaret edilmektedir. Yüzyıllardır bulundukları coğrafyaları terk ederek Türkiye�yi vatan yapan ve birinci sınıf vatandaş muamelesi gören insanlar, AB�ye yaranmak uğruna azınlık ilan edilemez. Devlet eliyle bu insanların dışlanması, devlet olmakla bağdaşmaz. Irak�ın kuzeyini ve Kıbrıs�ta kurduğumuz KKTC�den çok kolay vazgeçtik; hiç olmazsa Anadolu�yu koruyalım.
Şark meselesi devam etmektedir. Oryantalizm�in Doğu üzerindeki egemenlik mücadelesi , bugün küreselleşme ve Büyük Ortadoğu Projesi�yle sürmektedir. Türkiye�yi yönetenler bu projede yer almaya çok meraklıdırlar. Sırada Afganistan�a asker gönderme, Heybeliada Ruhban Okulu�nu açabilmek için yeni yasa çıkarmak vardır. Oysa Anadolu coğrafyası üzerinde bilhassa Soğuk Harp sonrası �Medeniyetler Çatışması� tezine uygun olarak bir Haç-Hilal mücadelesi vardır. Hiç kimse etnik yönü gıdıklandığı için Hilal�in altını oymamalıdır. Mahalli dilini ve adetlerini korumak, Türkiye varoldukça geçerlidir. Kimse kimseyi Anadolu�ya zorla getirmemiştir ve davet de etmemiştir.
Türkiye�nin talihsizliği, milli çıkarlarına tarafsız yetiştirilmiş, sorumluluk yüklendiği zaman da basit bir arabuluculuk yüklenmekten öteye gitmeyen aydınlara ve yarı aydınlara sahip olmasıdır. Türkiye�de ayrımcılığın olmadığını, her türlü hakkın herkes tarafından kullanılabildiğini ispat edebilmek için neredeyse il seviyesinde etnisite tarifleri ortaya çıkarılmaktadır. Nitekim İngiltere�deki bir gezide anlaşılmaz bir izinle protokole sokulan ve soru sorma hakkı tanınan bölücü bazı kişilere karşı , Türkiye�deki gerçeği ortaya koyabilmek için �Ben Rizeliyim; eşim Siirtli� ifadesine Sayın Başbakan sığınmıştır.


http://www.aydinlarocagi.org/makale.php?PHPSESSID=&mak_id=40
 

berckai

Müdavim
Katılım
17 Mayıs 2008
Mesajlar
2,394
Reaksiyon puanı
9
Puanları
0
insan hakları nerede kaldı herkes kendi kültürünü kendi milli tarihini kendi dilini öğrenme yaşama ve yaşatma hakkına sahiptir

bizim türk soyumuz kırımda ruslara karşı türkçe konuşmaya çalışıp müslüman-türk kimliğiyle sıkıntılar çekerken balkanlarda aynı durum olurken istanbulun eski ermeni-yahudileri lobi-mason-loca almış başını her türlü hakkına çoktan gizli gizli sahip olmuş iken neden D.A ve G.D.A'da kiler bu haktan mahrum bırakılsın

ayrıca bu olaya dtp sıcak bakmadı demekki onlarda bundan rahatsızlık duyuyorlar demkki hükümet doğru yolda
 
Üst