Dolmabahçe Sarayı'nın duvarı çatladı!

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan AliA
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

AliA

Ordinaryüs
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,456
Reaksiyon puanı
530
Puanları
0
Sultanahmet'in minareleri arasından fırlayan gökdelenler tartışılırken İstanbul siluetine bir bıçak da Beşiktaş'ta saplandı. Başbakanlık Ofisi'nin dibindeki 14 katlı otel, Dolmabahçe Sarayı'nın duvarını çatlattı.

fft5_mf861886.Jpeg


Dolmabahçe Sarayı ile Deniz Müzesi arasında kalan tarihi tütün deposundan geriye tek bir taş bile kalmadı. Oysa bina, 3 No’lu Koruma Kurulu’nca 2005 yılında ‘kültür varlığı’ olarak tescil edilmişti. Tarihi yapı, aynı kurulun 14 farklı kararı ile yok edildi.

Yerine 14 katlı otel inşa edildi. En yakınındaki tarihi binanın boyu 18 metre iken yeni inşaatın boyu 24 metreyi geçti. Boğaz siluetini değiştiren bu görüntü Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a rağmen oldu.

Günay 12.10.2010 tarihinde kendi el yazısıyla verdiği talimatta “Boğaz’da silueti olumsuz etkileyen ve Dolmabahçe’den daha yüksek bir yapılaşma olmasın’’ demişti. Koruma Kurulu bunu görmezden gelerek inşaatın yükselmesine engel olmadı. Diğer yandan inşaat sırasında Dolmabahçe Sarayı’nın duvarlarında çatlaklar oluştuğu tespit edildi. Milli Saraylar ‘‘Çökme tehlikesi var’’ diye rapor yazdı.

İstanbul aylardır Radikal’in ortaya çıkardığı siluet skandalını konuşuyor. Zeytinburnu’nda yükselen ve Sultanahmet Camii’nin minarelerinin arasından görünen gökdelenler için tıraşlansın diyenlerin sayısı da fazla. Bu tartışma sürerken Boğaz’da siluete direkt etki eden, Dolmabahçe Sarayı ve Başbakanlık Ofisi’nin yanında yaşanan bir başka tarih katliamı akıllara durgunluk veriyor.

Daha da yükselecek

1929–1930 yıllarında tütün deposu ve fabrikası olarak Mimar Victor Adaman tarafından inşa edilen tarihi binalar 5 yıl içinde betonarme otele döndü. Başta ‘Dolmabahçe Sarayı’nın en kuzeyindeki müze olarak kullanılan 18 metre yüksekliğindeki binanın saçaklarını geçmeyecek şekilde inşa edilmesi önerilen otelin yüksekliği’ 24 metreye ulaştı. Günay, 2010’da “Boğazda silueti olumsuz etkileyen ve Dolmabahçe’den daha yüksek bir yapılaşma olmasın’’ talimatı vermişti. Bu talimat Koruma Kurulu’na da bildirilmişti. Ancak kurul bina yüksekliğini etkileyen plan tadilatını onaylayarak yeni teras ve çatı katı yapılmasına göz yumdu.

‘Bakan talimat veremez’

Eski 3 No’lu Koruma Kurulu Başkanı Sinan Genim ‘‘2005’te tescil edilen binanın daha sonradan yıkılması doğru değil. Ancak bu binanın tescil edilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum” dedi. Genim, “Ben kurulda göreve başladığımda bina zaten yıkılmıştı. Yıkım kararlarında imzam yok. Bakanın kurula talimat vermesi ise yasal değil. Çünkü kurullar özerktir. Bakan Bey’in böyle bir yetkisi yok’’ diye konuştu.

MÜZE ÇÖKME RİSKİ TAŞIYOR

Tanrıverdi Holding’in Tekfen Holding’den 2005’te satın aldığı tarihi binanın yerindeki inşaat son sürat devam ediyor. Yerin 7 kat altına inen inşaat 14 kat olacak. Yeraltındaki çalışmalar saray koleksiyonları müzesi ve sanat galerisi olarak kullanılan Matbah-ı Amire binalarında çatlaklara neden oldu.

Milli Saraylar Daire Başkanlığı, 150 yıldan bu yana hizmet veren binada çeşitli zamanlarda depremler geçirmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir çatlak ve olumsuzluk meydana gelmediğini vurgulayarak, ‘binada bir süredir kılcal çatlaklar oluştuğu, yığma duvar ve beton döşemelerde oluşan çatlakların tamirattan sonra da devam ettiği, komşu parselde yapılan inşaat çalışmaları nedeniyle önlenemeyecek riskler yaşandığı, meydana gelebilecek bir çökmenin can kaybı ve müze koleksiyonu objelerinin yok olmasına sebep olacağını’ kurula ve ilgili belediyeye bildirdi. Ama bu itiraz bile inşaatın yerin 7 kat altına inmesine engel olamadı.

‘SWISSOTEL SARAYIN ENSESİNE BİNMİŞTİ, BU DA OMZUNA BİNMİŞ

Sanat Tarihçi Prof. Dr. Semavi Eyice: Tütün depoları şehrin endüstriyel belleği için önemli tarihi yapılardır. Tescilli binalar tescili kaldırılmadan yıkılamaz. Dolmabahçe’nin dibinde böyle bir inşaata izin verilmemeliydi. Swiss- otel sarayın ensesine binmişti, bu bina da omzuna bindirilmiş. Yazık!

Eski Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci: Tescilli bina yıkılamaz, bu yasaya aykırı. Kıyıda yeni yapılaşım yasak. Boğaz İmar Yasası’na aykırı. Ama hepsi çiğnenmiş.’

Koruma kararı üzerine koruma kararı alınarak yok edildi!

1988: Tarihi binanın otel yapılması fikri ilk kez gündeme geldi. Koruma Kurulu 15.04.1988 tarihinde “alanın Dolmabahçe Sarayı sınırları içinde kalması’’ nedeniyle turistik tesis yapılmasının uygun olmadığına karar verdi.

1989: Aynı kurul, “Dolmabahçe ve Feriye saraylarının yüksekliğini geçmemek kaydıyla otel inşa edilebileceğine ve tütün deposunun yıkılabileceğine” karar verdi. Ancak bu karar tartışmalar nedeniyle hayata geçirilemedi.

1994: Koruma Kurulu önerilecek avan projenin “Dolmabahçe Sarayı’nın yüksekliğini geçemeyecek, Saray ve Devlet Konukevi arasındaki kıyı kuşağında tarihsel siluetin içindeki uyumlu konumunu gösterecek şekilde düzenlenmesini’’ istedi. 15 gün sonra da kurul kararını düzelterek, “Dolmabahçe Sarayı’nın müze olan en kuzeyindeki blokun saçak kotunu geçemeyeceğini’’ karara ekledi.

2005: İstanbul 3 No’lu Koruma Kurulu yepyeni bir karar aldı ve binayı ‘Endüstriyel miras bağlamında korunması gerekli kültür varlığı’ olarak tescil etti.

2006: Koruma Kurulu “Tütün ürünleri müzesi yapılmak, bir sergi alanı oluşturmak, yapının Dolmabahçe Sarayı’na bakan cephesi ile denize bakan cephelerinin askıya alınarak korunması şartıyla” restorasyon projesine onay verdi. İnşaat faaliyetleri başladı.

2007: Koruma Kurulu yeni bir karar aldı. ‘‘Cephe duvarları sökülmeden sağlanacak yararın başka şekillerde de sağlanabileceğinden hareketle, sökülerek inşaatın sürdürülmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır.’’ Cephe duvarlarının da sökülmesiyle tarihi binada, taş üstünde taş kalmadı.

Radikal
 

TEGİN

Müdavim
Müdavim
Katılım
13 Mayıs 2009
Mesajlar
2,125
Reaksiyon puanı
99
Puanları
228
Amaan boşverin Dolbahçe tamamen yıkılsın sonra oturup düşünürüz bütün olanları...
 

7.43

Dekan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
8,965
Reaksiyon puanı
332
Puanları
263
Suudi Arabistan'a benzemeye başladık. Tarihe, ecdada, dine saygı sıfır, paraya tapma sonsuz.
 

Qzey

Asistan
Katılım
20 Ekim 2011
Mesajlar
130
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Dolmabahçe sarayının önünden bir geçin ve o duvarların, etrafın ve önünün pisliğine bir bakın sonra gidip Belediye başkanının yüzüne istediğiniz gibi tükürebilirsiniz.
Gerekirse sadece Dolmabahçe sarayının önünü 24 saat temizleyecek 8/10 tane temizlik görevlisi tahsis etmesi lazım. Her hafta giriş kapısının ve duvarlarının temizlenmesi gerekiyor. Duvarlar tozdan, topraktan harabe gibi olmuş, önü bütün yapraklar ve yere atılmış çöplerle dolmuş. Askerlerin durduğu cam bölümlerin, camları leş gibi. Geçerken elime geçenleri götürüp çöpe atıyorum ama 1/2 kişi ile olacak şey değil bu, yetkililerin devreye girmesi gerek. Belediye ve Vakıflar kurumuna şikayet dilekçesi bırakacağım.

Böyle büyük bir şehirde, böyle bir rezalet ile karşılaşmaktan utanıyorum. Konuşmaya gelince herkes milliyetçi, kolunuza, başınıza M.Kemal dövmeleri yapmayı biliyorsunuz. Çevirip yoldan sorsan yaptığı 1 savaşı veya hayatına dair 2 paragraf konuşurmusun diye. Tek duyacağınız sessizlik olur.

Gerekirse bu rezaleti fotoğraflayarak haklarında dava açacağım, gerçi bir yere ulaşabileceğimi sanmıyorum ama en azından denemek istiyorum.
Neden bir yere varılmaz? Çünkü; Avrupa'nın en adaletsiz ülkesinde, Avrupa'nın en büyük adalet sarayı mevcut! Traji komik bir drama!

Neyse, daha fazla sinirlerimi ve ortamı germek istemiyorum...
 

Qzey

Asistan
Katılım
20 Ekim 2011
Mesajlar
130
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Merhaba arkadaşlar,

Bahsettiğim şeylerin fotoğraflarını çektim ve en kısa sürede yetkililere ileticem.

İncelemek isterseniz: https://www.facebook.com/media/set/?set=oa.260883197294417&type=1 buradan bakabilirsiniz.

İmza kampanyası başlatmayı düşünüyorum, gerekli izinleri aldığımda size haber veririm. Destek olmanızı rica ediyorum.
 

blgram

Profesör
Katılım
27 Kasım 2009
Mesajlar
1,522
Reaksiyon puanı
18
Puanları
218
Qzey arkadaşımıza tamamıyla katılıyorum vurdum duymaz olursak sonra bu hale neden geldik diye dövünmenin anlamı yok.Önce her türlü tedbiri alınacak sonra yok şunu yapmadık o yüzden oldu falan deyip geçişiyor. Her türlü aksaklıkları bulup belediyeye veya yetkili kurumlara bildirmeliyiz. Duyarlı olmak lazım.
 
Üst