ramboberk
Profesör
- Katılım
- 12 Eylül 2009
- Mesajlar
- 4,418
- Reaksiyon puanı
- 74
- Puanları
- 0
RMS Titanic , White Star Line şirketinin sahibi olduğu Olympic sınıfı bir yolcu gemisidir.Harland and Wolff (Belfast,İrlanda) tersanelerinde üretilmiştir.14 Nisan 1912 gecesi daha ilk seferinde bir buz dağına çarpmış ve yaklaşık iki saat kırk dakika içinde Kuzey Atlantik'in buzlu sularına gömülmüştür. 1912'de yapımı tamamlandığında dünyadaki en büyük buharlı yolcu gemisiydi.
Batışı 1.517 kişinin ölümüyle sonuçlandı ve dünya savaşları dışındaki en büyük deniz felaketlerinden biri olarak tarihe geçti. Titanic 'in batışı ile birlikte meydana gelen büyük kayıp'ın oranı birçok nedene bağlanmaktaydı ve zaman geçtikçe oturan şey ise Titanic 'in herkes için yeteri kadar filika taşımamasıydı.Titanic 'in tam kapasitesi 3,547 kişi olmasına rağmen gemi'nin sahip olduğu toplam flika sayısı 1,178 kişilikti. Aynı zamanda bayanlara ve çocuklara öncelik tanındıgı için toplamda ölen erkek sayısıda çok orantısızdı.
Titanic zamanında mevcut olan en ileri teknolojileri kullanmıştı. Birçok insan tarafından "batmaz" gemi olarak inanılıyordu, bu inanış batmadan önce bu şekilde tanımlanmış ve lanse edilmişti.Bu derece ileri teknoloji ve eğitimli mürettebata rağmen batışı birçoğu için şoktu.Medya ise Titanic 'in ünlü kurbanları ve batış ile ilgili efsaneleri sürekli gündeme getiriyor ve ateş'e benzin döküyordu.Bu tartışmaların sonucu denizcilik kanunun degişmesine neden oldu.Amerikan donanmasından emekli Robert Ballard 'ın gemi enkazını 1985'de bulması Titanic'in ününe olan ilgiyi ve bu ilginin günümüze kadar devam etmesini sağladı.
Titanic White Star Line'ın bir transatlantik gemisiydi, Harland and Wolff tersanelerinde(Belfast, Kuzey İrlanda) üretilmiş ve rakip firma olan Cunard Line'ın RMS Lusitania ve RMS Mauretania gemileriyle rekabet edebilmesi için tasarlanmıştır. Titanic 'in yanı sıra Olympic Sınıfı kardeşleride üretilmiştir. Bunlar: ilk üretilmiş olan RMS Olympic, daha sonra üretilicek olan RMS Britannic (diğer adı Gigantic). Gemi'lerin tasarımcıları hem Harland and Wolff ve White Star'da yönetici olan William Pirrie ve inşa yöneticisi ve dizayn bölümünün başı olan Alexander Carlisle ve gemi inşaatı mühendisi Thomas Andrewsdir.
RMS Titanic'in üretimine 31 Mart 1909'da başlandı. Yapımında 26 ay boyunca 11.300 kişi çalışmıştır. IMMC'nin sahibi Amerikalı John Pierpont Morgan tarafından finanse ediliyordu. Geminin gövdesi 31 Mayıs 1911'da suya indirildi ve tamamen bitirilmesi için bir yıl daha harcandı. 31 Mart'ta gemi yüzer hale getirilmişti.
Titanic 259 m uzunluğuna, 28.2 m genişliğe, 66,000 gros ton ağırlığa sahipti. Geminin 3 pervanesine güç sağlayan iki zamanlı dört silindir, üç aşamalı, buharlı itici motorlar ve düşük basınçlı tribünler bulunmaktaydı. Bu motorlara 159 kömür fırını tarafından ateşlenen 29 kazan enerji veriyordu ve buda geminin yaklaşık olarak 43 km/s maksimum hıza ulaşmasını mümkün kılıyordu. Gemideki dört bacadan sadece üçü işlevseldi, dörtdüncü baca sadece geminin daha çarpıcı gözükmesi için eklenmişti.Gemi toplam'da 3,547 yolcu ve mürettabat taşıyabiliyordu. Aynı zamanda posta'da taşımaktadıydı. Baş harfinin ilk kısmındaki ön ekte bu ifade bulunmaktadır. RMS (Royal Mail Steamer).
Gemi'nin bulunduğu zamanda, Titanic lüks, zenginlik ve ihtişam konusunda tüm rakiplerinin üzerindeydi. Gemi'de standart olarak ana güvertede yüzme havuzu, spor salonu, Türk hamamı, hem birinci sınıf hem de ikinci sınıfta kütüphane, tenis kortu sunulmaktaydı.[1]. Birinci sınıf ortak odaları çok özel ağaç işlemeciliği, pahalı mobilyalar ve diğer dekorasyonlar ile süslenmişti.[2] Buna ilave olarak 'Café Parisien' birinci sınıf yolculara çardak biçiminde dekorasyon ile süslenmiş güneşli veranda altında mutfak hizmeti vermekteydi.
Gemi bulunduğu zamana göre gelişmiş teknolojik özellikler ile donatılmıştı. Geminin ileri teknolojisinde kullanılan malzemeleri Osmanlı İmparatorluğundan sağlanmıştı.[kaynak belirtilmeli] Buhar jeneratörleri tarafından desteklenen geniş bir elektrik altyapısı vardı, elektrik kabloları aynı zamanda elektrik lambalarını besliyordu. Gemi aynı zamanda iki Marconi radyo sistemi ilede gurur duymaktaydı. Vardiye halinde çalışan operatörler tarafından çalıştırılan 1500 watt'lik sistem sabit bir iletişim ve birçok yolcu mesajlarinin aynı anda transferine olanak sağlamaktaydı.
Titanic in dizayn aşamasında Carlisle Titanic in filikaları için kullanılacak matafora'ların daha yeni ve geniş bir modelini önermişti. Bu sayede Titanic 48 filika taşıyabilecekti ve geminin tamamına olmasa bile güverte üzerindeki herkese yetecek kadar filika sağlanmış olacaktı. White Star Line, daha geniş vinci kabul etmesine rağmen ancak geminin % 52sini taşımasına kadar imkân verecek 16 ahşap filika ve buna ilaveten 4 adet daha taşınabilir filika konulmasına karar verdi.(Yasalara göre bu rakam bu tonajdaki bir gemi için minimum olması gereken rakamdı.) Ticaret kurulunun o zamanlardaki yönetmeliği, 10,000 tonun üzerindeki gemilerin en az 155.724 m3 genişliğinde 16 filika taşımasını zorunlu kılıyordu. Yani, yasal olarak gereken filika sayısından daha fazlasını taşımaktaydı. 1894de değerlendirilebilinen en büyük gemi sadece 13.000 tondu, yönetmelik 1894den beri değişmediği için büyük ve geniş gemiler için fazladan bir zorunluk yoktu. Carlisle, White Star Line yöneticilerinden J.Bruce Ismay ile konuyu resmi olarak tartıştığını söylemiştir. Bruce Ismay ise bunu reddetmiş, böyle bir görüşmeyi ne duyduğunu nede böyle bir uyarının kendisine gelmediğini ifade etmiştir.
Titanic eski kardeşi RMS Olympic 'e çok benzemekteydi. Daha fazla yere ve kayıtlı tonajı daha fazla olmasına rağmen, omurgası Olympic ile neredeyse aynı idi. Bununla birlikte bazı farklılıklarda vardı. En belirgin iki tanesinden birisi bot güvertesi altındaki, ileri gezinti için kullanılan A güvertesinin yarısı dışarıdaki hava ile ilişkilendirilmişti. B güvertesi konfigurasyonuda Olympic den farklı idi.Olympic inşaa edildiğinde Titanic in sahip olduğu benzer bir Cafe Parisien yoktu. Bu özellik 1913'e kadar eklenmedi.Olympic 'de bulunan bazı kusurlarda Titanic 'de düzeltildi. Örneğin geminin arka kısmındaki ses çıkartan birleşme yeri Titanic 'de düzeltildi. Titanic 'deki A güvertesindeki doğal yan ışıklandırmalar daire biçimindeydi , Olympic 'de ise oval idi.Titanic 'in kaptan köşkü daha dar ve uzun yapılmıştı. Bu ve diğer değişiklikler ile kayıtlı fazladan 1,004 gross ton ağırlığı ile Olympic 'den daha genişti, ilk yolculuğunu yapacağı 1912'de en büyük gemiydi.
Edward John Smith Hanley 'de Edward Smith ve Catherina Hancock'in çocugu olarak dünyaya geldi.13 yaşına kadar Etruria İngiliz okuluna devam etti ve ardından Liverpool'da denizcilik kariyerine başladı.Daha sonra A Gibson şirketinin sahibi oldugu Senator Weber 'de ilk denizcilik kariyerine başladı,çıraklık dönemini Weber'de geçirdi. Smith ,Mart 1880'de ,White Star Line'a Celtic 'in dördüncü subayı olarak katıldı.Avustralya ve New York hatlarında uzun dönem çalıştı.1887'de Smith ilk White Star komutasını SS Republic ile devraldı. White Star Line'da 17 adet gemiye kaptanlık ettikten sonra R.M.S Titanic'e kaptan olarak atandı.Titanic'in ilk yolculugu için White Star'in en güvendigi isimlerden biriydi. Titanic'in batışı ile ilgili olarak, Kaptan Smith'in bir ihmalinin olup olmadıgı hususu günümüze kadar tartışılan bir konu haline gelmiştir.Smith'in bu olaydaki ihmaller zincirine katkısı ile ilgili çok fazla iddia mevcuttur ,Kaptan tarafında bir zaafiyet mevcut olsa bile aşagıdaki faktörlerde gözden kaçırılmamalıdır.
2.)Titanic boyut olarak çok büyük bir gemidir,zamanına göre ciddi teknolojik üstünlüklere sahiptir ,kompartımanlar arasında su geçirmez levhalar yerleştirilmiş ve batmaz gemi olarak lanse edilmiştir.
3.)Özellikle Atlantik'de kritik mesajlar köprüye iletilememiştir.
4.)Titanic'in imal edildigi çelik metallerin çok kırılgan olduğu görüşüde birçok uzman tarafından ifade edilmiştir.
Titanic 'in çarpmasından sonra ,Kaptan Smith'in nasıl öldügüde çok netlige kavuşamamıştır.Ballard'a göre Titanic filmindede görüldügü gibi,köprüye gittigi,son emri vermek için bekledigi ve Atlantik'in buzlu sularında kayıp oldugu söylenmektedir. Başka bir iddiaya göre ise Kaptan silahinı kafasına dayamış ve tetigi çekmiştir.
Titanic ilk seferine Southampton, İngiltereden, New York City'e doğru hareket etmek için 10 Nisan 1912 tarihinde Kaptan Smith'in komutasında ilk seferine başladı. Titanic bulunduğu iskeleden ayrılır iken, bıraktığı dümen suyu yakınl gittiği güney yolu üzerinde geniş ve büyük buzdağları olduğuna dair bir uyarı yaptı. Ancak bu uyarı USN Hydrographic (deniz haritacılığı) bölümüne gitti ve asla köprüye ulaşamadı. Buzdağı uyarıları gün boyunca alınmaya devam etti, ancak bu uyarılar yılın bu zamanları içinde oldukça normal idi. Daha sonra akşam saat 21:30'da, Mesaba gemisi tarafından Titanic'in takip ettiği yolda geniş ve büyük buzdağları olduğu ile ilgili yapılan uyarı, telsiz (Marconi)odasındaki Jack Phillips ve Harold Bride tarafından alınmasına rağmen, bir takım zaaflar nedeni ile köprüye ulaşamadı.[3] Uyarılar olmasına rağmen, seyir ile ilgili bir değiştirmeye ve yavaşlamayı gerektirecek bir neden yoktu. Titanic'de gözcü olarak üç takım çalışmakta idi, her takım iki kişiden meydana geliyordu ve bu iki kişi iki saatte bir değiştirilmekteydi. Gözcüler köprünün üst kısmında kuş yuvası olarak ifade edilen direğin üzerinde duruyor ve karşıyı sürekli olarak gözetliyorlardı. Başka geceler buzdağının daha önceden görünmesi kesin gibiydi, ancak o gece birçok faktör beraber hareket etmekteydi, ay yoktu, rüzgar yoktu, dürbün yoktu ve buzdağının karanlık yüzü gemiyi karşılıyor idi. Lightoller'inde İngiliz soruşturmasında ifade ettiği gibi " Her şey Bize Karşı İdi."[4]
Saat 00:39'da, Titanic, New Foundland'ın Grand Banks güneyi açıklarında seyir etmekteydi. Gözcüler Frederick Fleet ve Reginald Lee gemi'nin ön tarafında tam olarak seçilemeyen büyük bir buzdağı farkettiler. Fleet geminin çan'ını üç kez çaldı ve köprüye telefon etti. Telefona Altıncı subay James Paul Moody cevap verdi. Fleet "Orda biri varmı?" diye bağırdı. Moody "Evet ne gördün?" diye cevap verdi. Fleet "Tam önümüzde buz dağı var!" şeklinde bağırdı. Moody kıdemli ve o anda köprüde sorumlu Birinci subay William Mcmaster Murdoch'u uyarmadan önce "Teşekkür ederim" şeklinde cevap verdi ve telefonu kapattı.
Kaptan Smith'in durumunda olduğu gibi, Birinci subay Murdoch'in çarpışma sırasında vermiş olduğu emirler ile ilgilide çok fazla iddia ortaya çıkmıştır. Genel olarak kabul görülen, Murdoch'ın "Tam Sancak Tarafı" (Gemi'nin dümenini bir yöne çevirmek için kullanılır.) şeklinde emir vermiş olduğudur. Bu sayede gemi dönecek ve muhtemel bir çarpmadan kurtulacaktı. Kaza sırasında köprüye giren ve birbirlerini gören Dördüncü Subay Joseph Boxhall tarafından, Murdoch'a geminin makina dairesine bağlı telegrafı "Tam tornistan" 'a getirmesi rapor edildi. Boxhallın bu ifadesini makina dairesi yağcısı Frederick Scott yalanlanmıştır. Ona göre motor odası telegrafı önce "Dur" işaretini göstermekteydi. Ayrıca Kazan dairesinin çavuşlarından Frederick Barret ise kazan'daki ateş göstergelerinin önce tam da olduğunu daha sonra dur'a gittiğini ifade etmiştir. Tam o esnada veya daha önce Murdoch iskele tarafına tam bir dönüş emri vermiş olabilirdi. (Serdümen subayı Alfred Olliver çarpışma esnasında köprüye doğru giderken bu emri duydugunu ifade etmiştir.)Burada denenmeye çalışılan ve sağa doğru kalma manevrası olarak bilinen bu hareket, dümen yekesini tamamen sola taşımak bu sayede geminin sağa dönmesini sağlamak ve kalan arka kısmı buzdağından uzak tutmaktı. Yapılan bu manevra gemi'nin arka tarafının buzdağına asla çarpmayacağı konusunda ifade veren diğer mürettabat üyeleri tarafındanda desteklenmiştir. Çarpışma esnasında dümende olan dördüncü subay Robert Hichens ve köprüde olup olmadığı tam belli olmayan dördüncü subay Boxhall, her ikiside Murdoch'in Hichens'e verdiği son emrinin "Tam sancak tarafı!" olduğunu ifade etmişlerdir.
Fleet'in buzdağını gördükten sonra, gemi'nin ölümcül çarpışmasını 37 saniyede yaptığı tahmin edilmektedir. Gemi'nin sancak (sağ) tarafı buzdağı tarafından yırtılmıştır, omurgadaki birçok noktada bükülmeler olmuş, suyun altında kalan perçinler atmış ve bu sayede beş kompartıman suya doğru açılmış (İleri seviye tank,üç ileri ambar ve kazan dairesi 6)ve denizin altında kalmıştır. Çarpmanın tüm etkisi ortalama 10 saniyede tamamlanmıştır. Altıncı kompartımındaki (kazan dairesi) pompalar suyu geldiği hızla geri pompalayabiliyordu. İlk beş kompartıman aşagı yukarı 1.1 m² civarındaki alandaki küçük oyuklar ile delik deşik olmuştu. Öndeki kompartımanlar doldukça, kompartımanlar arasındaki su geçirmez bölmeler kapatıldı. Titanic su yüzünde dört kompartımanın dolması ile ayakta durabilirdi. Ancak gemi beşinci kompartımanlarınada su alıyordu. Kaptan Smith köprüye varır varmaz, çarpmanın etkisi ile birlikte ekibine her şeyin durdurulması emrini etmişti. Çarpmadan sonraki ilk on dakikada bütün kompartımanlar 4.3m civarında, Atlantik'in buzlu suları ile doldu. Geminin birinci derecedeki subaylarının incelemesini takiben, gemi doğramacısı ve tamircilerinden J.Hutchinson ve Thomas Andrews iki güvertedeki posta odalarınıda içine kapsayan detaylı bir inceleme yaptılar, bu inceleme sonucunda görünen oyduki Titanic batacaktı. Saat gece yarısını vurmadan önce öndeki üçüncü sınıf kısmı suyla dolmaya başlamıştı.Çarpışmadan 25 dakika sonra Saat 01:05'de Kaptan Smith bütün cankurtaran flikalarının örtülerinin açılmasını emir etti; beş dakika sonra saat 01:10'da yerlerinden çıkartılmasını ve saat 01:25'de flikaların kadınlar ve çocuklar ile doldurulmasını ve aşağıya indirilmesini emir etti. Saat 01:50'de dördüncü subay Joseph Boxhall ilk beyaz yardım fişeğini ateşledi. Beyaz fişek atılmasının amacı; diğer gemilerden yardım isteyebilmekti. Fakat; asla batmayacağına inanılan Titanic, sefere çıkmadan önce sadece eğlence amaçlı kullanılan beyaz fişeklerle depolanmıştır. Kırmızı renk olan asıl yardım fişeklerine maalesef yer verilmemiştir. Bu da batma esnasında, fırlatılan beyaz fişeklerin, Titanic'i görebilen diğer gemilerin acil durumu algılayamamasına ve yardımların çok fazla gecikmesine yol açmıştır.
Charles Lightoller ölümünden önce bir mülakat vermiş ve ilk filika indirilmeden önce Kaptan Smith ile olan karşılaşmasını açıklamıştır. İfadesinde:
« "Filikaların örtüleri kaldırılmış, temizlenmişdi. Akabinde filikalar bot güvertesi seviyesine indirilmiş ve menteşelerinden çıkarılmaya hazırdı, tam bu o anda Kaptan Smith ile karşılaştım ve ellerimi onun kulaklarının arkasına koyarak ve yüksek sesle sordum, "Efendim filikalara ilk önce kadın ve çocuklarımı almalıyım" bu soruma, Kaptan olumlu anlamda kafa salladı ve bunun üzerine ilk filikayı doldurmaya başladım." » İlk 65 kişi kapasiteye sahip yedi numaralı filika saat 01:27'de sancak tarafından üstünde sadece 28 kişi ile birlikte indirildi. Titanic yolcuları ve mürettabatı ile birlikte 2,228 kişi olmasına rağmen, toplam kapasitesi 1,178 olan 20 filika taşımaktaydı. Numaralar ile isimlendirilmiş onaltı flika mataforalardaydı(vinç), yandan çadır bezli, harf ile isimlendirilmiş ve taşınabilir dört adet filika ise subay yatakhanesinin çatısına yerleştirilmişlerdi. Flikalar için toplamda yetecek alan gemideki yolcuların ve mürettabatın yarısından biraz daha az idi. Yukarıdada ifade edildiği gibi o zamanlar gereken bot sayısı insan sayısı yerine geminin gros ton ağırlığına göre karar veriliyordu. Birinci ve ikinci sınıf yolcularının filikalara erişimi bot güvertesine çıkan merdivenler ile daha kolaydı, fakat üçüncü sınıf yolcuları için bu daha zordu. Alt kısımlarda kalan birçok koridor yüzünden filikalara giden yolu bulmak çok zordu. Ayrıca üçüncü sınıfı geminin diğer alanlarından ayıran ve geminin arka kısmından ikinci kısma geçişi sağlayan kapılar kilitliydi. Birinci ve ikinci sınıfın kadın ve çocuklarının birçogu batış esnasında kurtarıldı, üçüncü sınıfın kadın ve çocuklarında ise durum daha vahimdir, kayıp edilen rakam kurtarılandan daha fazladır. Bununla birlikte kilitli kapılar bot güvertesi ve F-G güverteleri arasındaki iletişimede engel olmuştu. Filikalar bot güvertesinde bekleyen kadın ve çocuklar ile birlikte indirilmeli ve sonrasında ise F-G güvertelerinde bekleyen kadın ve çocukları iskelelerden(aralıklardan) almalıydı. Maalesef botlar basitçe ve hiç durdurulmadan suya indirildi. Bununla birlikte üçüncü sınıfında kurtarılma esnasında ayrılması ile birlikte, birinci ve ikinci sınıfta seyahat eden çocuklardan birisi ve üçüncü sınıfta seyahat eden 76 çocuktan 53'ü hayatını kaybetti.
Felaketin geri dönülemez noktası gece saat 01:15'de gelmişti, o anda gemi'nin ön tarafında bulunan çapa boşlukları suyun altında kalmıştı. Bu noktadan önce, okyanus suyunun girebileceği tek yer buzdağı tarafından oluşturulan yarıklardı. Deniz suyu geminin çapa boşlukları üzerinden sürekli güç kazanıyordu ve bu güç geminin batma hızını dramatik olarak artırıyordu. Saat 02:10'dan beş dakika önce, toplam kapasitesi 65 olan "flika 8" iskele tarafından 28 kişi ile ayrıldı. Aşağı yukarı 10 dakika sonra 9 numaralı flika 56 kişi ile birlikte gemiyi terk etti.
Bot güvertesi zaman geçtikçe daha fazla kaotik hale geliyordu. Saat 02:25'de 11 numaralı filika 70 kişilik yolcu ve mürettabatı ile birlikte sancak tarafından indirildi. Ancak filika'nın indirildiği yer suyu gemi'den dışarıya atmaya çalışan boşaltım pompalarından birine çok yakındı ve bundan dolayı filika denize ulaştığından nerdeyse batıyordu.
Tayfalar filikalar denize inmesine saniyeler kala gemi'den bir an önce uzaklaşabilmek için kürekleri çekmeye başlıyordu.On dakika sonra Filika 13 ve 15 tam kapasitesinde indirildi. Boşaltma borusundan atılan su, hızla indirilen 15 numaralı filikanın altında duran 13 numaralı flika'nın arkasından ittirdi. Tayfalar suya indirilen 13 numarali filikanın iplerini çılgınca kesiyorlar ve yönünü değiştirebilmek için manevra yapıyorlardı. Tam bu esnada filika 14 beşinci subay Harold Lowe'in yöneteminde iskele tarafında alçalmaya başladı. Filika alçalmasını devam ettirirken, Lowe flikaya yan taraflardan binmeye çalışanları korkutmak için, flikada bulunanlarında baskısı ile silahını ateşledi. Saat 02:35'de Filika 15 ve 16 gemiyi terketti, ikinci sınıfın bot güvertesindeki bütün filikalar gitmişti. Gemide sadece birinci sınıfta olmak üzere toplamda kapasitesi 293 olan altı flika kalmıştı, tahminen gemide kalan sayısı ise 1800 olacaktı. Flika 2 ve 4 gemiden son ayrılacak filikalardı. Filika 2 saat 02:45 civarlarında ayrıldı, hemen onu çok yakın olarak on dakika sonra flika 4 takip etti.Bu filiakalar batacak olan gemiye en yakın olanlardı. Filika 4 gemiden dondurucu okyanusa düşmüş olan insanların bir kısmını aldı.
Saat 02:45 'de gemin'nin üst güvertesi ve ileri güverte su altındaydı ve ileri A güvertesi gezinti noktası ortalama yüzeyin 3m üstündeydi.
Telsiz operatörleri Jack Philipse ve Harold Syndney Bride tehlike sinyali göndermek ile meşgul idi, mesaj CQD-MGY idi, bunun anlamı batıyorum acil yardıma ihtiyacım var şeklinde idi. Bu çağrıya birçok gemiden cevap geldi, bu gemiler Mount Temple, Frankfurt, ve Titanic'in kardeş gemisi, Olympic idi, ama hiçbiri yetişmek için yeteri kadar yakın değildi. Olympic ortalama 930 km uzaklıktaydı. En yakın cevap veren gemi Cunard Line'dan RMS Carpathia idi, aşağı yukarı 107 km uzaklıktaydı ve ortalama geliş süresi 4 saatti, ancak Titanic için çok geçti. Titanic'in acil yardım çağrısını karadan iki nokta aldı. Bir tanesi Cape Race'deki radyo istasyonu diğeri ise New York'da Wanamaker mağazasının tepesinde bulunan Marconi telgraf istasyonu idi. Acil yardım çağrısından kısa bir süre sonra, bu çağrı gemiden gemiye, Halifax'dan New York'a oradan tüm ülkeye yayılmaya başladı. New York'da insanlar White Star Line'in önünü doldurmaya başladı.
Mount Temple ilk acil yardım cağrısını Titanic'e 79 km uzaklıkta iken saat 00:30'da aldı. Kaptan Moore gemi'nin yönünü hemen çevirip 11.5 knot azami hızla yola çıktı. Saat 04:30 civarlarında Titanic tarafından verilen koordinata ulaştığında ortada herhangi bir gemi veya benzeri bir şey bulamadı. Sonradan ortaya çıkan gerçek ise Titanic'in vermiş olduğu pozisyon gerçek yerinden 12 km uzaklıktaydı. Eğer Titanic o anda doğru koordinatları vermiş olsa idi, Mount Temple muhtemelen RMS Carpathia'dan daha önce varacaktı
Titanic köprüsünden, sancak tarafında bulunan bir gemi'nin ışıkları görünebiliyordu, gemi'nin Titanic'e olan ortalama uzaklığı 1624 km civarındaydı. Bu gemi ne radyo iletişimine, nede her 15 dakikada bir fırlatılan roketlere cevap veriyordu. Bunun üzerine Boxhall ve levazım subayı George Rowe Titanic'deki lambalar ile karşı gemiye mors kodları göndermeye başladı, ancak bu denemede sonuçsuz kaldı. Bu gemi ile ilgili yapılan soruşturmalarda S.S Mount Temple kaptanı Moore ve S.S Carpathia'nın kaptanı Rostron bağımsız olarak ayrı ayrı verdikleri ifadelerde gece karanlığında bu vapurun ışıklarını gördüklerini ifade etmişlerdir. Ancak her iki kaptanında aynı geminin ışıklarını gördüklerine dair ortada bir kesinlikde bulunamamıştır. Buna ilaveten hem Rostron hem de Moore ek kanıt olarak gün ağardığında(15 Nisan 1912) iki direği ve tek bacası olan bir vapuruda gördüklerini ifadelerinde belirtmişlerdir. Bu anılan gemi'nin çok sık olarak adı geçen ve mürettabatı soruşturmaya uğrayan S.S Californian olup olmadığı çok tartışma konusu olmuştur. (S.S. Californian dört tane direğe sahipti.) Çarpışma gecesi, SS Californian buzdan dolayı ve gece oldugu için duruş yapmıştı ancak Titanic'e oldukça yakındı, vapurun telsiz sistemi, operatör gece uyumaya gittiğinden dolayı kapatılmıştı. Titanic'in telsiz sistemi (Marconi) daha önceki günlerde bir hasar görmüş, Philips ve Bride bunu düzeltebilmek için tüm gün boyunca uğraşmışlardı. Bunun sonucu olarak geride gönderilmeyi bekleyen çok fazla sayıda mesaj birikmişti. Philips en yakındaki Halifax istasyonundan güçlü bir sinyal alınca mesajları göndermeye başlamıştı. Californian telsiz operatörü Cyril evans saat 23:00 'da yatağa gitmeden önce Titanic'i yollarının üzerinde büyük buzdağları olduğu konusunda hatalı yazılmış bir mesaj ile uyarmaya çalıştı, fakat Cyril, Jack Philips tarafından sürekli kesildi, mesaj hatalı olduğundan kaptan köprüsüne iletilmedi ve geri cevap olarak " Çeneni kapat ,şu anda çok meşgulum ve çalışıyorum " cevabı iletildi.
Felaket ile ilgili yapılan her iki soruşturmadada SS Californian ve kaptanı Stanley Lord yeterli yardımı yapmadığı için hatalı bulunmuştur. Saat 22:10'da Californian, güneyden gelen bir gemi'nin ışıklarını farketmişti. Kaptan Lord ve üçüncü subay C.V Groves bunun bir yolcu gemisi olduğu konusunda mutabık olmuşlardır. Yukarıdada ifade edildiği gibi durmuş olan Californian, gelen gemiyi buz ile ilgili uyarmaya çalışmış, ancak Titanic'in telsiz operatörü (Jack Philips)tarafından azarlanmıştı. Saat 23:50'de Grove gemi'nin ışıklarının yanıp söndüğünü farketti, sanki gemi durmuş veya tamamen kapatılmış gibiydi. Kaptan Lord'un emri ile saat 23:30 ve 01:00 arasında mors ışık kodları gönderildi, ancak hiçbirine geri cevap alınamadı. Daha sonra yapılan soruşturmalarda ortaya çıkan gerçek ise, Mors lambasının maximum mesafesinin 6 km olduğudur, bu sebepten dolayı Titanic tarafından asla görülemedi. Kaptan Lord saat 23:30'da köşküne istirahat etmek için çekilmişti, ikinci subay Stone görev başındaydı ve saat 01:15'de Lord'u gemi'nin(Titanic) bir tane roket fırlattığına(bunu takiben dört tane daha fırlatılmıştır.) dair uyardı. Lord bu roketlerin bir şirket sembolü olup olmadığını bilmek istedi, bu roketler tanımlama yapmak için kullanılan ve ışık saçan roketlerdi. Stone roketlerin tamamının beyaz olup olmadığı ile ilgili olarak hiçbir fikrinin olmadığını ifade etti. Titanic'in göndermiş olduğu acil yardım roketleri'nin renkleri farklı idi, o zamanlardaki denizcilik yönetmeliğinin eksiklerinden dolayı, Kaptan Lord'un kafası karıştı ve bu roketlerin acil durum roketi olup olmadığını bilemedi. Kaptan Lord ekibine izlemeye devam etmelerini ve diğer vapurlara Mors lambası ile sinyal göndermelerini emir etti ve tekrar yatağına çekildi. Saat 01:50'de üç roket daha görüldü ve Stone gemi'nin suyun içinde enterasan göründüğünü not etti. Saat 02:15'de gemi'nin artık görünmediği konusunda Kaptan Lord tekrar bilgilendirildi. Lord ışıkların herhangi bir renginin olup olmadığını tekrar sordu, cevaben hepsinin beyaz olduğu bilgisini aldı. Birinci subay George Stewart saat 05:30'da telsiz operatörü Cyril Evans'i uyandırdı ve gece boyunca roketlerin görüldüğü konusunda onu bilgilendirdi ve bulabileceği gemiler ile iletişim kurmasını istedi. Frankfurt gemisi Titanic telsiz operatörünün kayıp olduğu bilgisini verdi, bu bilgi hemen Lord'a aktarıldı ve Californian yardım için harekete geçti. Soruşturmalarda tespit edilen ise Californian Titanic'e olan uzaklığı 31 km civarındaydı. Kaptan Lord roketleri gördükten sonra telsiz operatörünü kaldırabilir ve yardım için hemen harekete geçebilirdi bu sayede yaşanan kayıplar daha az olabilirdi.
Felaketin ilk anlarında yolcular sıcak odalarını bırakmak konusunda oldukça isteksiz davranmıştır ve Titanic'i daha güvenli bulmuştur.Bunun nedenleri ile ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan gerçek ise gelen felaketin boyutunun yolcular tarafından çok iyi anlaşılamamasıdır.Gemi mürettabanın felaketin ilk anlarındaki tavırlarıda bu algıya önemli miktarda katkı saglamıştır.Çarpışmanın hemen arkasından kazanın boyutları tam olarak bilinemedigi ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuldugu için yolcular arasında panik havasına neden olabilecek ifadelerden kaçınılmıştır.Titanic araştırmacıları flika'ların ilk başlarda mevcut kapasitesinin çok altında gitmesinin ana sebeblerinden birisini buna baglamaktadır ,araştırmacılar ikinci neden olarak ise,flikaların saglamlıgı konusunda kafalarda oluşan şüphelerin oldugunu ifade etmişlerdir.Flikaların tam olarak doldurulması halinde batabilecegi düşünülmüş ,hatta birçok yolcunun gemiden atlayıp flikalara binebilecegi tahmin edilmiştir. Kaptan Smith aynı zamanda flikaların yarı doldurulup gonderilmesinide istemiştir ,bu sayede flikalar hemen geri dönüp su üzerinde kalanları kurtarabilecekti.Bir numaralı flika 40 kişi taşıyabiliyordu,ancak Titanic'den 12 kişi ile birlikte ayrıldı.Çıkarılan bir dedikoduya göre Sir Cosmo ve Lady Duff Gordon iki tayfa ve beş ateşciye rüşvet verdigi kendileri ile birlikte,üç tanede arkadaşını gemiden çıkartmasını istedigi iddia edilmiştir.Ancak bu söylenti daha sonra yanlış oldugu ispatlanmıştır.White Star Line'ın yönetici direktörlerinden J.Bruce Ismay portatif flika C ile gemiden ayrılmış ,hem American hem de Ingiliz soruşturmalarında bundan dolayı eleştirilmiştir.Diger yolculardan peder Thomas Byles ve Margaret Brown flikaların içindeki kadınlara ve çocuklara yardım etmişlerdir.Brown son olarak flikaya binmesi konusunda zorlanmış ve kurtulmuştur ,ancak Byles kurtulamamıştır. Zaman geçtikçe gemi'nin okyanusa dogru egimi artması ile birlikte insanlardaki endişede artmaya başlamıştı ,bazı flikalar daha fazla yolcu ile ayrılmaya başlamıştı.Flikaları doldurulur iken kadınlar ve çocuklar ilk olarak flikalara alınıyordu ,bu emir Kaptan Smith tarafından verilmişti.Ilk başta düşünülen kadınlar ve çocuklar doldurulacak ,yer kalırsa erkeklerde alınacaktı. Maalesef bazı heyecanlı subaylar erkeklerin flikalara binmesini engellemişti ,hatta erkekler için yer olmasına rağmen, silah bile kullanmaktan çekinmemişlerdir. Çok sık olarak anılan bir slogan ise birinci sınıftaki erkeklerin yaşam oranı üçüncü sınıftaki kadınlardan fazla oldugudur.Bu asla doğru degildir.Resmi kayıtlara göre kurtarılan üçüncü sınıf kadınların oranı birinci sınıf erkeklere göre sayıca çok üstündür.Ancak unutulmaması gereken bir gerçek ise üçüncü sınıf'daki kadınların yarısından fazlası donmuş,birinci ve ikinci sınıftaki kadınların neredeyse tamamı kurtarılmıştır. Saat 02:05'de dondurucu okyanus suyu köprü altındaki trabzanlara ulaşmıştı ,taşınabilir A, ve B flikalarıda dahil olmak üzere ,bütün flikalar indirilmişti.Taşınabilir D flikası ise matafora'lardan indirilen son flikaydı.tüm flikalar içinde toplamdaki boş alan sayısı 466 olarak hesaplanmaktadır.
Okyanus suyu ilerledikçe ,Titanic'in bronz pervaneleride su yüzünden yukarı dogru yükselmeye başlamıştı ,okyanus suyu ileri bot güvertesini yavaş yavaş dolduruyordu.Kaptan Smith Harold Bride ve Jack Phillips'i görevlerinden azil etmiştir.Bundan sonra Bride bitişigindeki yatakhaneden yedek parasını almaya gitmiş,ancak Phillips çalışmaya devam etmiştir.Bride döndügünde ,bir ateşçinin yavaşça ve gizlice Philips'in can yelegini çalmaya çalıştıgını fark etmiş ve ateşçiyi yakalamıştır.Tam o anda üçüde küçük odada boguşmaya başlamıştır,boğuşma esnasında Bride ateşçiyi belinden yakalamış ,Phillips 'de ateşçiye yumruk atmıştır.Her ikiside o anda suyun odaya girdigini görüp şapkalarını alıp çıkmışlardır.Bride taşınabilir B flikasına yardım etmiş ,Phillips ise kurtulma ümidi ile geminin arkasına dogru koşmuş ve gözden kaybolmuştur. Tam o sırada Atlanticin buzlu sularının ulaştıgı sağ güvertenin açıgında ise iki flika yüzmekteydi.Taşınabilir flika B yukarıdan aşagıya inmiş ve A flikasının yarısı su ile dolmuştu.Kaptan Smith köprüde her zamanki pozisyonunda dikilmekteydi ,gemi batar iken kaptan ya dümenci odasında sıkışıp kalmıştı ya da buzlu suların arasında yokolmuştu,bu konuda tam bir kesinlik ortaya konulamamıştır ,genel kabul köprüde hayatını kayıp ettigi yönündedir.Su ilerledikçe verdigi ilk önemli hasarlardan biri ilk bacanın devrilmesidir,baca devrilmesi ile birlikte sancak tarafında kalan köprü kanatlarını parçalamış ve su üzerinde bulunan birçok insanın ölümüne neden olmuştur ,bunların arasında zengin ve meşhurlardan Charles Williams ,Hugh McElroy ve muhtemelen John Jacob Astor IV de vardı.Güvertede bulunan insanlar geminin arkasına doğru bagırıyorlardı veya bir umutla flikalara ulaşabilmek için suya atlıyorlardı,içeride ise durum daha vahimdi su camları kırmaya başlamış ve birinci sınıf merdivenleri yutmuştu.Peder Byles bu son kritik anlarda çevresindeki insanlar ile birlikte dua okumaktaydı,tam o esnada bronz pervaneler tamamen ortaya çıkmış ve gemi başaşagı egilmişti.
Bu arada ikinci bacada yere yuvarlanmış,elektrik sistemide iflas etmiş ve ışıklar tamamen kapanıp gemi tamamen karanlıga bürünmüştü.Kısa bir süre sonra Titanicin gövdesinin üzerindeki stres artmış ve son iki baca arasından ikiye bölünmüştür.Bölünmeden sonra baş taraf tamamen suyun altına gitmiş ,geminin arka tarafı ise tek başına bir süre kaldıktan sonra yatay olarak saat 02:20 civarlarında okyanusun karanlık sularının gömülmüştür.
Gemi tamamen battıktan sonra açıklardan bulunan 18 flikanın sadece 2 tanesi geri dönüp insanları kurtarmaya çalışmıştır.Bunlardan biri olan 4 numaralı flika batış yerine oldukça yakın idi ve bu sayede suda bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır ,kurtarılanlardan ikisi daha sonra ölmüştür.Aşagı yukarı bir saat sonra 14 numaralı flika enkaz alanına tekrar geri gitmiş ve dondurucu su üzerinde bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır.Geride kalan diger flikalarında bir müddet sonra kurtarma işlemine katıldıgına dair dair ifadeler de bulunmaktadır ,ayrıca su üzerinden kalan insanların can havli ile flikalara doğru yüzerek tırmandıgı ve flika üzerindeki insanların ise flikanın batmasını engellemek için su üzerindeki kurbanlar ile mücadele ettigide kayıtlarda yer almaktadır. Batışın hemen sonra gemi derinlere doğru süzülüyordu ancak iki kısım birbirinden çok farklı idi.Arka taraf yüzeyden 609 m yükseklikte süzülmekteydi ve bir şekilde yavaşlayıp yavaşça iniş yaptı.Baş taraf ise okyanus suyuna şiddetli bir şekilde dalmış içeride sıkışmış hava büyük bir patlamaya neden olarak gövde üzerinde büyük bir yırtıka neden olmuş ve zemine oturmuştur
Titanik'in sulara gömülmesi, hakkında ki "lanetli" söylentilerini de beraberinde geitrdi.Basın "Titanik Laneti",olayını hemen White Star Line'ın gemilerini vaftiz etmemeleriyle ilişkilendirdi.
En çok tartışılanlardan biri ise,geminin inşaa edildiği şehir olan Kuzey İrlanda'da ki Belfast'ın tarikatçı bir şehir olmasıydı.Buna işaret olarak, gemiye verilen "390904" numarasının suya yansımasında ki tersten okunuşnda "No Pope" (Papa Yok) ifadesi gösteriliyordu.Çünkü bu;aşırı protestan tarikatçıların Romalı katoliklere saldırmak ve onları provake etmek için kullandıkları bir slogandı.
Tabii ki bu hikâye yalnızca bir şehir efsanesiydi.Aslında RMS Olympic ve Titanik'e yarda numarası olarak 400 ve 401 verilmişti.Hikayenin kaynağı büyük olasılıkla,geminin kömürlüğünde ki anti-katolik graffitiye karşı olan kömürcüler olarak tahmin ediliyor.Bu numarayı da gemide çalışmaya başladıklarında kendilerinin uydurduğu varsayılyor.
Titanic'in batışı esnasındaki etkileyici ve ünlü hikâyelerden biriside Titanic orkestrasına aittir. Wallace Hartley tarafından yönetilen sekiz üyeli orkestra, yolcuları sakinleştirmek ve daha iyimser tutabilmek için geminin birinci sınıf bölümünde toplanmıştı. Orkestra daha sonra ilerideki bot güvertesine geçti ve gemi tamamen batarken bile müzik çalmaya devam etti. Gemi battıktan sonra tüm orkestra üyeleri hayatlarını kaybetmiştir. Orkestranın son çaldıgı şarkının ne oldugu hususunda çok fazla spekülasyon ortaya çıkmıştır. Kanadalı Bayan Vera Dick, orkestra tarafından çalınan son şarkının "Nearer, my God, to thee" oldugunu iddia etmiştir. Ancak; Walter Lord'un "A Night to Remember" isimli kitabında yazdığına göre ise, Harold Bride gemi batmadan önce çalan şarkının "Autumn" veya "Songe d'Automne," oldugunu iddia etmiştir. Bride aynı zamanda geminin batışı esnasında orkestraya en yakın kişi oldugunuda iddia etmiştir. Güvenilir bir takım kaynaklara göre Bayan Dick geminin batışından 1 saat 20 dakika önce gemiden filika ile ayrılmıştır, bu nedenle son şarkıyı duyması çok mümkün degildir.
İsim: RMS Titanic Sahibi: White Star Line Sicilin bulunduğu liman: Liverpool, Büyük Britanya Rotası: Southampton' dan New York'a İnşa eden: Harland and Wolff tersaneleri Yapılış yeri: Belfast, İrlanda, Büyük Britanya Tersane numarası: 401 Başlangıç: 31 Mart 1909 Denize indiriliş: 31 Mayıs 1911 Tamamlanması: Mart 1912 İlk Seferi: 10 Nisan 1912 Durumu: Buz dağına çarparak battı,
15 Nisan 1912
Batış Yeri:
Sınıfı ve Tipi: Olympic Sınıfı, Transatlantik yolcu gemisi Ağırlığı: 66.000 ton Boyu: 269 metre İtme sistemi:
- 2 adet bronz, üç-bıçaklı kanat pervaneleri
- 1 adet bronz, dört-bıçaklı orta pervane
Kapasite: 3,547 yolcu ve mürettebat (tam dolu)
http://www.trtube.com/titanic-orjinal-video-2-68441.html