Darbe mi, sivil siyaset mi

tugbagaleri

Müdavim
Müdavim
Katılım
13 Mayıs 2006
Mesajlar
2,224
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Eğer bir darbe olduğunda beleş banka alabilecek güruhtan değilseniz size özgürlüğü ve siyaseti seçmenizi tavsiye ederim.

Zor zamanlar...

Bazen işler keskinleşir.
Atacağın her adım, söyleyeceğin her söz, yazacağın her satır geleceğini, yerini, kimliğini belirler.
Geniş manevra alanları kalmamıştır.
Öyle günlerden geçiyoruz.
Hukuku ortadan kaldırmak isteyen bir darbecilikle, halkın rahatça sesini duyurabildiği bir özgürlük arasında tercih yapacağız.
Aslında kalabalıkların tercihi daha belirgin ve net.
Ama “vitrinde” olanların tavrı epeyce kıpırdak.
Nedense vitrindekilerin “darbeciliğe” bir yatkınlığı var, “güçlüden” yana olmak, 28 Şubat’ta yaşanan yağmanın bir yenisini daha yaşamak isteği içlerinde oynaşıp duruyor.
Ve, darbeciliklerine “bir kılıf” arıyorlar.
Kılıf belli... Hiçbir zaman düz bir çizgide ilerlemeyi beceremeyen AKP’nin zikzakları.
AKP’nin Avrupa yolundaki duraksaması, isteyen herkese, istediği mazereti verdi.
Şimdi biz bu darbeci makulesini bir kenara bırakalım.
Ne yaparsanız yapın onlar bir darbe isteyecekler, darbe “para ve kazanç” demek onlar için, beleş banka, ölü eşek fiyatına satılık şirket demek.
Darbe düğmesine bastığınızda gözlerinde dolar işaretleri yanıp sönmeye başlıyor.
Ama bir de samimi bir şekilde AKP’den ürken insanlar bulunuyor.
Darbe istemiyorlar ama AKP’nin kadrolaşmasından, toplumun hayat biçimini değiştirmesinden korkuyorlar.
Eğer AKP, ilk başlardaki kararlılığıyla Avrupa yolunda yürüseydi bu tedirginlikler olmayacaktı ama özellikle Şemdinli’den sonra iktidar partisi bulanık bir portre çizmeye başladı.
Demokratik açılımları tavsattı.
Kürt sorunundaki duruşu iyice belirsizleşti.
Alevilere güvence veremedi.
Toplumu kucaklama gücü azaldı.
Darbe istemeyen ama AKP’den de kuşkulan insanlar, bu zor günlerde tercihlerini nasıl yapacaklar, hangi ölçülere göre davranışlarını belirleyecekler?
Bence önce şunu anlamak gerekiyor...
Önümüzdeki tercih “darbe mi yoksa AKP mi” tercihi değil.
On yıl önce AKP diye bir parti yoktu.
On yıl sonra da olmayabilir.
Toplumsal ve fikirsel tercihler “bir partiye” göre yapılmıyor.
Önümüzdeki seçenekler şunlar:
Darbe mi, özgürlük mü?
Özgürlüğün temsilcisi, AKP değil.
Özgürlüğün temsilcisi, Türkiye’yi dünyaya, evrensel hukuka ve demokrasiye açacak olan sivil siyaset.
Bu ülkede özgürlüğün yolunu aradığımızda, karşımıza dünyaya açılmak çıkıyor.
Çünkü içerdeki özgürlük düşmanlarının toplumu ezecek, sindirecek, susturacak her türlü silahı var.
O yüzden darbe düzenleyebilmek için ilk yapmak istedikleri, dünyayla Türkiye arasındaki bağları kopartmak.
Türkiye’yi kendi içine kapatıp, halkı o kapalı yerde boğmak.
Biz özgürlüğümüzü elde edebilmek için dünyayla kucaklaşmak zorundayız.
Darbenin dünyaya giden yolu kapatacağı açık da, “sivil siyaset” niye dünyayla kaynaşmayı kabul etsin?
Çünkü, “dünyayla el ele tutuşmayı” reddeden bir partinin Türkiye’de iktidara gelme şansı yok.
Birincisi, içerdeki “egemenler” hiçbir siyasi harekete gerçek iktidarı vermez.
İkincisi ise, siyasi bir partiyi iktidara taşıyacak iki “kitlenin” dünyaya muhtaç olması.
Bunu AKP örneğinden daha iyi anlamak mümkün.
AKP iki büyük “sütuna” dayandırıyor iktidarını.
Anadolu’nun dünyayla ticaret yaparak büyüyen zenginleri ve kent çeperlerinde toplanan yoksullar.
Birbirinin zıddı iki “zümre” aynı partide buluşuyor.
Çünkü ortak bir çıkarları var.
Bu iki zümre de derdine Türkiye içinden çare bulamaz.
Dünyaya muhtaçlar.
Zenginler ticaret yapabilmek için, yoksullar dünyadan gelecek paralarla açılacak iş imkânları yüzünden dünyaya muhtaç.
Türkiye’nin kapılarını kapattınız mı bu iki grubun da gelirlerini daraltır, yaşamlarını zorlaştırırsınız.
Onun için ister AKP olsun, isterse başka bir parti olsun, sivil siyasetin kuralları geçerli olduğu sürece dünyaya açılmak zorunda.
Dünyaya açılmak demek, onların standartlarını kabul etmek, demokratik, laik, hukuka saygılı bir yapı oluşturmak demek.
Eğer gerçekten özgürlük istiyorsanız, laiklik istiyorsanız, demokrasi istiyorsanız, zenginleşmek istiyorsanız sivil siyaseti seçmek zorundasınız.
Sivil siyaset bazen sizin istediğiniz bir partiyi iktidara taşımayabilir ama iktidara gelen parti, sizi ve çocuklarınızı dünyaya götürmek zorundadır.
Bugün, bu zor zamanda, yapacağınız tercih, darbeyle AKP arasında değil.
Yapacağınız tercih darbeyle, sivil siyaset arasında.
Darbeciliği ortadan kaldırdığınızda, hiçbir siyasi parti dünyalaşmaktan, özgürlükten, laiklikten, demokrasiden vazgeçemez.
İstese de vazgeçemez.
Vazgeçtiği anda çığlıklar, şikâyetler başlar ve yerine bir başka parti bulunur.
Darbe dünyadan vazgeçebilir çünkü darbe olduğunda şikâyet edemezsiniz, istekte bulunamazsınız, sesinizi çıkamazsınız.
Karşı karşıya bunduğumuz tercihler bu kadar açık ve net.
Darbe mi, sivil siyaset mi?
Eğer bir darbe olduğunda beleş banka alabilecek güruhtan değilseniz size özgürlüğü ve siyaseti seçmenizi tavsiye ederim.
Aksi takdirde fakirlik ve acı çekersiniz.

Amet Altan/ Taraf
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,901
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
Ordu'nun şu sıralar AKP ile arası çok iyi; kesinlikle darbe söz konusu bile değil. Ama birileri altan alttan gaz vermeye çalışıyor. Ahmet Altan'ı her ne kadar sevmiyor da olsam bazı güzel tespitlerde bulunmuş.
 
Üst