Cumhuriyet savcısı böyle olur...

kullanıcı

Profesör
Katılım
10 Mart 2008
Mesajlar
3,800
Reaksiyon puanı
2
Puanları
38
Cumhuriyet savcısı böyle olur...

“SÖMÜRGE valisi” kılıklı “Avrupalı komiserler”in ne teftişleri biter, ne de ahkâm kesmeleri.
Her işe burunlarını sokarlar, mahkemelere öğüt verirler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “faşist laik” diye tanımlar, hatta bazen akıllarınca aba altından sopa gösterip “Yoksa sizi Avrupa’ya almayız!” diye tehdit ederler.
İçlerinde öyle zibidiler var ki...
Kendi memleketlerinde bile tanıyanı yok!
Prof. Çetin Yetkin, bunların densizliklerini görünce, yıllar öncesi bir anısını tekrar yaşar.
* * *
O tarihte Sarıyer Cumhuriyet Savcısı’dır; akşam eve giderken İstinye kavşağında büyük bir trafik kazası olduğunu duyar, içinde Almanların olduğu bir minibüs İstinye kavşağında bir mazot tankeriyle çarpışmıştır, ölü ve yaralı vardır, İstinye Devlet Hastanesi’ne kaldırılmışlardır. Savcı hemen hastaneye gider, hastane küçük ve imkânları azdır, buna rağmen doktorlar, hastabakıcılar, hemşireler ellerinden geleni yapmaktadırlar. Yaralılardan biri koridorda, sedye üzerindedir. Savcı onunla konuşur, kazanın nasıl olduğunu öğrenmeye çalışır, ortalık ana baba günüdür.
* * *
SAVCI Çetin Yetkin, sonrasını şöyle hatırlamaktadır:
“Birden hastane kapısından içeriye yanında birkaç kişiyle birlikte bir Alman Almanca bağırıp çağırarak girdi. Yaralı Almanla benim yanıma geldi ve bu kere İngilizce olarak kendisinin konsolos yardımcısı olduğunu, bu rezaletten kimin sorumlu olduğunu giderek sesini daha da yükselterek sordu. Ben kendimi tanıttım, geçmiş olsun dedim ve sakin olmasını söyledim. O, bu kere neredeyse avazı çıktığı kadar bağırarak, böyle bir kazanın ancak Türkiye’de olabileceğini, kaza yerinde ve hastanede gördüklerinin rezalet ve vahşet olduğunu söylemeyi sürdürdü. Kendisine üzüntüsünü anladığımı, ancak Almanya’da bir savcı karşısında nasıl davranması gerekiyorsa bana da öyle davranması gerektiğini söyleyince, bağırıp çağırmalarını daha da artırdı. Bunun üzerine orada zaten bulunan ve adamın bağırıp çağırmasını işiterek dışarıdan gelmiş olan polislere, bu adamı kolundan tutup sokağa atmalarını söyledim. Dört beş polis, adamın üzerine çullanarak onu direnmesine rağmen karga tulumba caddeye attılar.” (x)
* * *
SONRA ne mi oldu?
“Bir gün Almanya’nın İstanbul Başkonsolosu, yanında hukuk danışmanı bir profesörle Sarıyer Adliyesi’ne geldi, Çetin Yetkin’e kazanın soruşturmasında gösterdiği özenden dolayı teşekkür etti ve bu teşekkürün belgesini verdi.”
* * *
EVET, Prof. Dr. Çetin Yetkin, “sömürge valisi” kılıklı “Avrupalı komiserler”i görünce aklına bu olay gelir ve der ki:
“Sıradan bir cumhuriyet savcısının bile münasebetsizlik yapan bir diplomata, polis zoruyla haddini bildirmesine rağmen devletimizin yüce yetkililerinin bu adama ve benzerlerine hadlerini neden bildirmekten kaçındıklarını elbet bir gün tarih yazacaktır.”
Ona ne şüphe!
Avrupa kapılarında “Bizi de alın!” diye yalvar yakar el pençe divan duranları da...
———————
(x) Müdafaa-i Hukuk dergisi, sayı: 117, Haziran 2008.

Hasan Pulur
 

wwhirlwind

Profesör
Katılım
21 Aralık 2006
Mesajlar
2,313
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
kullanıcı dedi ki:
Cumhuriyet savcısı böyle olur...

“Sıradan bir cumhuriyet savcısının bile münasebetsizlik yapan bir diplomata, polis zoruyla haddini bildirmesine rağmen devletimizin yüce yetkililerinin bu adama ve benzerlerine hadlerini neden bildirmekten kaçındıklarını elbet bir gün tarih yazacaktır.”
Ona ne şüphe!
Avrupa kapılarında “Bizi de alın!” diye yalvar yakar el pençe divan duranları da...



bu cumhuriyet savcısının yapabildiginin 10 da birini yapabilen liderimiz olsa idi simdi bu durumda olurmuyduk .....
 
Üst