SefaGrgn
Öğrenci
- Katılım
- 22 Mayıs 2017
- Mesajlar
- 42
- Reaksiyon puanı
- 25
- Puanları
- 18
Bazı oyunlar vardır ki yalnızca oynanmak için değil, izlenmek için de yapılmış gibidir. Derin hikayeleri, sinematik sahneleri ve unutulmaz karakterleriyle bu yapımlar, “Keşke bir de filmini izlesek” dedirtir. İşte beyaz perdeye taşınması gereken 6 oyun:
1. The Last of Us
Tamam, oyun olarak karşımıza çıktı ama kabul edelim; bu evrenin sinema perdesine uyarlanmış bir hali bambaşka olurdu. Joel ve Ellie’nin hikayesi, yalnızca zombi temasıyla değil, duygusal derinliğiyle de tam bir sinema klasiği olurdu.
2. Red Dead Redemption 2
Vahşi Batı’nın tozlu yollarında geçen bu hikâye; karakter gelişimi, drama ve aksiyon açısından tam bir sinema şöleni. Arthur Morgan’ın hikayesini bir Quentin Tarantino ya da Coen Kardeşler filminde izlemek insanı heyecanlandıran bir yapıt olurdu.
3. Bioshock
Distopik şehir Rapture, felsefi alt metinleri ve atmosferiyle zaten sinematik bir deneyim sunuyor. Sürreal yapısıyla bir Christopher Nolan filmi kıvamında olabilir. “İnsan özgür müdür, yoksa kaderin bir oyuncağı mı?” sorusu, beyaz perdede başka bir boyuta taşınabilir.
4. Ghost of Tsushima
Japon samuray kültürünü, görsel estetikle ve duygusal yoğunlukla harmanlayan bu yapım, adeta bir Akira Kurosawa filmi gibi. Jin Sakai’nin onur ve fedakârlık üzerine kurulu yolculuğu, sinemaya birebir uyarlanabilir.
5. Control
Doğaüstü güçler, gizli ajanslar ve bilinmezliğin içinde geçen bir hikaye... Tam da günümüz bilim kurgu ve psikolojik gerilim sinemasına hitap eden bir yapım. Visual efekt anlamında sinemada sınırları zorlayacak bir eser olabilir.
6. Detroit: Become Human
Zaten sinematik deneyimiyle öne çıkan bir yapım. Yapay zekâ, etik sorular, insanlık ve özgürlük üzerine düşündüren bu oyun, sinema diliyle anlatıldığında çok güçlü bir sosyal bilim kurguya dönüşebilir.
Sizin aklınıza gelen "Bu oyun degil film olmalıydı" dediğiniz hikayesi bir filimden belki daha güzel oyunlar var var mı?
1. The Last of Us
Tamam, oyun olarak karşımıza çıktı ama kabul edelim; bu evrenin sinema perdesine uyarlanmış bir hali bambaşka olurdu. Joel ve Ellie’nin hikayesi, yalnızca zombi temasıyla değil, duygusal derinliğiyle de tam bir sinema klasiği olurdu.
Vahşi Batı’nın tozlu yollarında geçen bu hikâye; karakter gelişimi, drama ve aksiyon açısından tam bir sinema şöleni. Arthur Morgan’ın hikayesini bir Quentin Tarantino ya da Coen Kardeşler filminde izlemek insanı heyecanlandıran bir yapıt olurdu.
Distopik şehir Rapture, felsefi alt metinleri ve atmosferiyle zaten sinematik bir deneyim sunuyor. Sürreal yapısıyla bir Christopher Nolan filmi kıvamında olabilir. “İnsan özgür müdür, yoksa kaderin bir oyuncağı mı?” sorusu, beyaz perdede başka bir boyuta taşınabilir.
Japon samuray kültürünü, görsel estetikle ve duygusal yoğunlukla harmanlayan bu yapım, adeta bir Akira Kurosawa filmi gibi. Jin Sakai’nin onur ve fedakârlık üzerine kurulu yolculuğu, sinemaya birebir uyarlanabilir.
Doğaüstü güçler, gizli ajanslar ve bilinmezliğin içinde geçen bir hikaye... Tam da günümüz bilim kurgu ve psikolojik gerilim sinemasına hitap eden bir yapım. Visual efekt anlamında sinemada sınırları zorlayacak bir eser olabilir.
Zaten sinematik deneyimiyle öne çıkan bir yapım. Yapay zekâ, etik sorular, insanlık ve özgürlük üzerine düşündüren bu oyun, sinema diliyle anlatıldığında çok güçlü bir sosyal bilim kurguya dönüşebilir.
Sizin aklınıza gelen "Bu oyun degil film olmalıydı" dediğiniz hikayesi bir filimden belki daha güzel oyunlar var var mı?