ashabulyemin
Profesör
- Katılım
- 6 Aralık 2008
- Mesajlar
- 3,389
- Reaksiyon puanı
- 20
- Puanları
- 0
[video=youtube;BGDuXQaUDCA]http://www.youtube.com/watch?v=BGDuXQaUDCA&feature=related[/video]
Cemaatimiz hocaefendilerinden Mustafa Özşimşekler'in bir salavat-ı şerif tilaveti.Toplu olarak yüksek sesle okunur.
Bir tas su bir altın olsa Cum'a sabahı gusl ediniz.
Cemaatimiz hocaefendilerinden Mustafa Özşimşekler'in bir salavat-ı şerif tilaveti.Toplu olarak yüksek sesle okunur.
Bir tas su bir altın olsa Cum'a sabahı gusl ediniz.
CUMANIN FARZ OLMASININ ŞARTLARI
a- Genel şartlar:
v Müslüman olmak.
v Akıllı olmak.
v Baliğ olmak.
b- Özel şartlar:
v Erkek olmak ( kadınlara farz değildir.)
v Hür olmak (her hangi bir sebeple hürriyeti kısıtlanmış kimselere farz değildir.)
v Şehir veya yerleşim yeri hükmündeki yerlerde oturmak.
v Mukim olmak.
v Cumaya gidemeyecek derecede mazeretli olmamak. (Aşağıda sayılan mazeretlere sahip olanlara farz değildir.)
· Gözleri görmeyenler, (Cumaya götürecek kimsesi olanlar için mazeret sayılmaz)
· Yaşlılar, (Cumaya gidemeyecek veya kılamayacak derecede yaşlı olanlar)
· Kötürüm veya bulaşıcı hastalığa yakalanmış olanlar.
· Kötü hava şartları.
· Mal, can ve namus güvenliği olmayanlar. (Cumaya gittiğinde; malına, canına veya namusuna zarar gelebilecek kimseler için)
· Ağır hastalar ve ağır hastalara refakat etmek zorunda olanlar.
· Zulme uğrama korkusu olanlar. (Cumaya giderken haksız yere yakalanma, tacize uğrama v.b. gibi durumda olanlar)
· Yürüyemeyenler, toplum içine çıkamayacak derecede sakat ve mazeretli olanlar.
CUMANIN SÜNNET VE EDEPLERİ
v Cumaya, Cuma öncesinden hazırlanmak.
v Gusül abdesti almak.
v Tıraş olmak, tırnak kesmek ve beden temizliği yapmak.
v Ön safa geçmek için cemaatin omuzlarından aşmamak.
v Namaz kılanın önünden geçmemek.
v Hutbe esnasında namazdaymış gibi davranmak ve kıbleye dönüp edeple oturmak.
v Kimseyle ve herhangi bir işle ilgilenmeden sessizce hutbeyi dinlemek.
v Cuma namazından sonra; Fatiha, Kâfirun, İhlas, Felak ve Nas surelerini okumak.
v Cuma günü çokça salâvat getirmek.
v Mümkün olduğu kadar camide ibadetle meşgul olmak.
v Kur’an-ı Kerim okumak.
v Sadaka vermek.
v Ana-baba, akraba ve kabir ziyaretlerinde bulunmak.
v Cumaya özel, bir bayram havası oluşturmak.
v Haftalık hesap ve ömür muhasebesi yapmak.
HATİPLE İLGİLİ SÜNNETLER
v Taharet (Hatibin hades ve necasetten arınmış olması)
v Hatibin hutbeye başlamadan önce minber tarafında bulunması.
v Hatibin, hutbe esnasında yüzünü cemaate dönmesi.
v Hutbeyi minberde okuması.
v Hatibin, Minbere çıktıktan sonra iç ezan bitinceye kadar oturması.
v İki hutbe arasında oturması.
a- Genel şartlar:
v Müslüman olmak.
v Akıllı olmak.
v Baliğ olmak.
b- Özel şartlar:
v Erkek olmak ( kadınlara farz değildir.)
v Hür olmak (her hangi bir sebeple hürriyeti kısıtlanmış kimselere farz değildir.)
v Şehir veya yerleşim yeri hükmündeki yerlerde oturmak.
v Mukim olmak.
v Cumaya gidemeyecek derecede mazeretli olmamak. (Aşağıda sayılan mazeretlere sahip olanlara farz değildir.)
· Gözleri görmeyenler, (Cumaya götürecek kimsesi olanlar için mazeret sayılmaz)
· Yaşlılar, (Cumaya gidemeyecek veya kılamayacak derecede yaşlı olanlar)
· Kötürüm veya bulaşıcı hastalığa yakalanmış olanlar.
· Kötü hava şartları.
· Mal, can ve namus güvenliği olmayanlar. (Cumaya gittiğinde; malına, canına veya namusuna zarar gelebilecek kimseler için)
· Ağır hastalar ve ağır hastalara refakat etmek zorunda olanlar.
· Zulme uğrama korkusu olanlar. (Cumaya giderken haksız yere yakalanma, tacize uğrama v.b. gibi durumda olanlar)
· Yürüyemeyenler, toplum içine çıkamayacak derecede sakat ve mazeretli olanlar.
CUMANIN SÜNNET VE EDEPLERİ
v Cumaya, Cuma öncesinden hazırlanmak.
v Gusül abdesti almak.
v Tıraş olmak, tırnak kesmek ve beden temizliği yapmak.
v Ön safa geçmek için cemaatin omuzlarından aşmamak.
v Namaz kılanın önünden geçmemek.
v Hutbe esnasında namazdaymış gibi davranmak ve kıbleye dönüp edeple oturmak.
v Kimseyle ve herhangi bir işle ilgilenmeden sessizce hutbeyi dinlemek.
v Cuma namazından sonra; Fatiha, Kâfirun, İhlas, Felak ve Nas surelerini okumak.
v Cuma günü çokça salâvat getirmek.
v Mümkün olduğu kadar camide ibadetle meşgul olmak.
v Kur’an-ı Kerim okumak.
v Sadaka vermek.
v Ana-baba, akraba ve kabir ziyaretlerinde bulunmak.
v Cumaya özel, bir bayram havası oluşturmak.
v Haftalık hesap ve ömür muhasebesi yapmak.
HATİPLE İLGİLİ SÜNNETLER
v Taharet (Hatibin hades ve necasetten arınmış olması)
v Hatibin hutbeye başlamadan önce minber tarafında bulunması.
v Hatibin, hutbe esnasında yüzünü cemaate dönmesi.
v Hutbeyi minberde okuması.
v Hatibin, Minbere çıktıktan sonra iç ezan bitinceye kadar oturması.
v İki hutbe arasında oturması.
HUTBENİN SÜNNETLERİ
v Cemaatin, hutbeyi sessizce dinlemesi. (Hutbe esnasında namazdaymış gibi davranması, birbirine ses ve işarette bulunmaması.)
v (Hatibin) Hutbeye başlamadan önce sessizce “Euzû Besmele” çekmesi.
v Cemaatin duyabileceği ses ve anlayabileceği tarzda okunması.
v Allah’a hamd ile başlanması.
v Allah’ın övülmesi, şanının, uluhiyetinin ve rububiyetinin takdir edilmesi.
v Şehadette bulunulması. (Kelime-i Şehadet getirilmesi.)
v Peygambere salâvat getirilmesi.
v Kur’an’dan ayet okunması.
v Mü’minlere, İslâmı ilgilendiren konularda; vaaz ve nasihat verilmesi.
v Kur’andan ayet okunması.
v İki hutbe okunması ve aralarında kısa bir süre oturulması.
v İkinci hutbede; Allah’a hamd ve övgüde bulunup peygambere, âline, ashabına ve ümmete salât ve selâm gönderilmesi.
v Müslümanlar için dua edilmesi.
v Hutbelerin cemaati usandırmayacak derecede kısa tutulması.
HUTBENİN MEKRUHLARI
v Sünnetlerden birini terk etmek.
v Hutbe esnasında, cemaatin başka şeylerle ilgilenip konuşması.
v Hatibin ve cemaatin, Cami, minber ve hutbe saygınlığına yakışmayan hareketlerde bulunması.
v Cemaat halinde ezan okumak.
v Hutbe okunurken namaz kılmak.
v Safları yararak omuzlardan atlayıp ön tarafa gitmek. (Ön tarafta boşluk varsa ve cemaati rahatsız etmeden öne geçilebilecekse veya ileriye geçen imamsa; mekruh değildir.)
Peygamberimiz (s.a.v.) Cuma günü sabah namazında Dehr ve Secde surelerini okurdu. Bu iki sure Hz. Adem’in yaratılışı, kıyamet günü, ölümden sonra dirilme ve haşr gibi meselelerle cumayı ilgilendiren konuları içermektedir.
Allah’û Tealâ, aylar içinde Ramazanı, geceler içinde Kadir gecesini, yer yüzünde Mekke’yi, insanlar içinde Hz. Muhammed’i, günlerden de Cumayı seçmiştir. Cuma, Müslümanları bir araya toplayan en büyük organizasyonlardan biridir. Arafat toplantısının bir misâli olarak; aynı gayede bulunan insanların sayılarını belirler ve etkin bir potansiyel oluşturur.
Müfessirler tarafından Buruc suresinde geçen, “Yıldızlarla dolu semaya, geleceği va’dedilen güne şahitlik edene ve kendisi için şahitlik edilene yemin olsun” (Buruc suresi: 1-3) ayetlerinde; va’dedilen gün; “kıyamet günü”, şahitlik eden “Cuma günü”, şahitlik edilen de; “Arefe günü” olarak tefsir edilmiştir.
Ebu Hureyre’den rivayetle; Resulullah (s.a.v.)’e: “Bu güne neden Cuma adı verildi?” diye sorulduğunda. Şöyle cevap vermiştir:
“Babanız Adem’in yaratılışı, o günde oldu. Kıyamet o günde kopacak, yeniden dirilme ve insanların hesap için toplanması o günde olacaktır. Cuma gününün üç saatinin sonunda öyle bir an vardır ki; o anda dua edenin duası kabul olur.” (Ahmed bin Hanbel 11/311)
Diğer hadislerinde, cumaya önem vermeyen kimselerin gafletini şöyle dile getirir:
“Bir takım insanlar, ya Cuma namazını terk etmeyi bırakırlar, yahut da Allah onların kalplerini mühürler, artık gafillerden olurlar.”
“Her kim önemsemediği için (mazeretsiz) üç cumayı terk ederse, Allah onun kalbini mühürler.” (Ebu Davud: salat ; 210)
Cumanın terkinin cezasını bildiren peygamberimiz, Cumaya saygı gösterip ihya edenlere ise, çok büyük müjdeler vererek buyuruyor ki:
“Bir kimse Cuma günü gusleder, elinden geldiği kadar temizlenir, yağ veya koku sürünür, sonra mescide gider, bulduğu yere oturur ve namazını kılar, hutbeyi dinlerse; geçen Cumadan o Cumaya kadar işlemiş olduğu günahları affolunur.” (Buhari: Cuma, 6)
CUMA NAMAZINDAKİ
NAMAZLARIN KILINMASI
Ulemanın görüşüne göre Cuma namazının rükünleri; hutbe ve iki rekât namazdır. Ancak, cumada kılınan namazlarda, farklı mezheplerin farklı rakamlarına rastlanmaktadır. Bu durum, mezhepler arasında tefrika ve çekişmeye sebep olmamalıdır. Müslümanlar, her konuda olacağı gibi, bu konuda da birbirlerine hüsnü zanda bulunmalı, birbirlerine sabır, anlayış ve kolaylık göstermelidirler.
Farklı yorumlara konu olan bu namazlar;
1- Tahiyyetu’l Mescid: Mescidin sahibi olan Allah (c.c.)’a yaklaşmak ve O’nun Mescidine saygı gösterildiğini ifade için, Mescide girildiğinde henüz oturulmadan kılınan iki rekâtlık bir namazdır.
Her ne kadar oturduktan sonra bile kılınabilen bu namazı; mescide girer girmez kılmak daha faziletlidir. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.) “Sizden biri Mescide gelince, (henüz) oturmadan önce iki rekât namaz kılsın.” (Ebu Davud: Salat; 19) buyurmuşlardır.
Kerahet vaktinde kılınması uygun görülmeyen bu namazın, Cuma günü kerahet vaktinde bile olsa kılınması tavsiye edilmiştir. Mescitlere girilince oturmadan kılınan herhangi bir namaz, Tahiyyetü’l Mescid namazı yerine geçer. Hükmü; sünnete icabettir.
2- Cumanın ilk sünneti: Değişik görüşler olmasına rağmen, genel olarak Cuma hutbesinden önce dört rekât olarak kılınan bir namazdır. Ulemanın çoğuna göre rekât sayısı kesin değildir. Sadece namaz kılmaya teşvik edilmiştir. Bazı müctehidlere göre Peygamberimiz (s.a.v.) Mescide gelince doğruca minbere çıkar, iç ezanını dinler ve hutbeye başlardı.
3- Cumanın farzı: İttifakla iki rekât olup cemaatle ve sesli olarak kılınan farz bir namazdır.
4- Cumanın son sünneti:
Ebu Hanifeye göre; Cumanın son sünneti dört rekâttır.
İmam Şafii’ye göre de; cumanın son sünneti dört rekâttır ve her iki rekâtında da selâm verilir.
Diğer görüşlere göre evde kılınırsa iki, camide kılınırsa dört: bunun yanında iki, dört ve altı rekâttır diyenler vardır. Hz. Ali ve Musa el- Eş’ari’ye göre; altı rekâttır, dört ve iki rekâtında selâm verilerek kılınır.
5- Zuhr-i Âhir: Cumanın son sünnetinin ardından kılınan dört rekâtlık bir namazdır. Bu namazın kılınıp kılınmaması hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir. “Tedbir olarak kılınsın” diyenler olduğu gibi; “Bid’attır ve kılınması uygun değildir.” diyenler de vardır.
Cuma namazının sıhhat şartlarından birinin yerine getirilememe sebebiyle “kabul olunmadı” ihtimaline karşılık; Cuma kabul olmamışsa o günün öğle namazı yerine, Cuma kabul olmuşsa, kaza veya nafile yerine ihtiyaten kılınmaktadır.
Peygamberimiz ve sahabe döneminde böyle bir namaz yoktu. Ancak zaman geçtikçe, Cumanın sıhhat şartlarını değerlendiren alimler, böyle bir namazı hoş görmüşlerdir. Zuhr-i Âhir namazı, müekked sünnet gibi kılınır. Birinci oturuşta tahiyyat ve her rekâtın da fatihadan sonra zamm-ı sure okunur.
“Henüz üzerimden geçmeyen vaktin Zuhr-i Âhirini eda etmeye…” veya “üzerimden geçen en son öğle namazının farzını kaza etmeye…” diye niyet edilerek, yerine getirilir. Kimileride “Günün öğle namazını eda etmeye” diye niyet ederek hem Cumayı ve hem de öğlenin farzını kılmaktadırlar.
5- Vaktin son sünneti: Birçok kaynaklarda Cuma namazından sonra vaktin son sünnetine yer verilmemiştir. Ancak bazı bölgelerde bu namaz kılınmaktadır.
Sonuç olarak: Cemaat arasında farklı mezheplerin, yolcuların ve farzdan sonraki namazları evlerinde kılmak isteyenlerin olması muhtemeldir. Bu sebeple; farzdan sonra namaz kılmadan çıkanların ardından su-i zanda bulunmak hiç te doğru olmayacaktır.
Farzdan sonra dileyen dilediği kadar namaz kılmakta serbest olduğundan; yine fazla namaz kılanlar hakkında yanlış yorumlar yapmak, ileri geri konuşmak bir Müslümana yakışmayacaktır.
Ancak; camiden erken çıkmak isteyenlerin, namaz kılanların önünden geçmeleri ve cemaatin omuzlarından aşarak insanları rahatsız etmeleri son derece abes bir harekettir. Huzurlu bir ibadet için; camiden geç çıkacakların ileri saflarda, erken çıkacakların ise, arka saflarda yer almaları daha uygun olacaktır.
Önemli olan, Cami ve cemaat adâbına uygun olarak şartlarına riayet edilen bir Cuma namazı kılmaktır. Cumanın şartlarını oluşturup Cuma namazı kılmak her Müslümanın görevidir. Çeşitli bahanelerle Cuma kılmayan, Cami, cemaat ve imam beğenmeyen kimselerin, tefrika çıkarıp çıkarmadıklarını düşünmeleri gerekir. Cumanın sıhhati için mücadele vermeyenler, boş bahanelerin arkasına sığınıp ta; cumayı terk etmekle mazeret yüklendiklerini sanmasınlar.
Sahih bir Cuma; o beldede İslâmın varlığını işaret eder. Sıhhatine kanaat etmeyenlerin Cumayı terk etmelerindense, kendi ceplerinden ziyade, İslâmın kaynaklarını beslemeleri ve sahih bir Cumanın şartlarını oluşturmaları için çaba sarf etmeleri gerekir.
Evrensel Hutbeler
Hasan Ortakaya
http://www.ebediyyen.biz/showthread.php/21332-Cumanın-farz-olmasının-şartları
v Cemaatin, hutbeyi sessizce dinlemesi. (Hutbe esnasında namazdaymış gibi davranması, birbirine ses ve işarette bulunmaması.)
v (Hatibin) Hutbeye başlamadan önce sessizce “Euzû Besmele” çekmesi.
v Cemaatin duyabileceği ses ve anlayabileceği tarzda okunması.
v Allah’a hamd ile başlanması.
v Allah’ın övülmesi, şanının, uluhiyetinin ve rububiyetinin takdir edilmesi.
v Şehadette bulunulması. (Kelime-i Şehadet getirilmesi.)
v Peygambere salâvat getirilmesi.
v Kur’an’dan ayet okunması.
v Mü’minlere, İslâmı ilgilendiren konularda; vaaz ve nasihat verilmesi.
v Kur’andan ayet okunması.
v İki hutbe okunması ve aralarında kısa bir süre oturulması.
v İkinci hutbede; Allah’a hamd ve övgüde bulunup peygambere, âline, ashabına ve ümmete salât ve selâm gönderilmesi.
v Müslümanlar için dua edilmesi.
v Hutbelerin cemaati usandırmayacak derecede kısa tutulması.
HUTBENİN MEKRUHLARI
v Sünnetlerden birini terk etmek.
v Hutbe esnasında, cemaatin başka şeylerle ilgilenip konuşması.
v Hatibin ve cemaatin, Cami, minber ve hutbe saygınlığına yakışmayan hareketlerde bulunması.
v Cemaat halinde ezan okumak.
v Hutbe okunurken namaz kılmak.
v Safları yararak omuzlardan atlayıp ön tarafa gitmek. (Ön tarafta boşluk varsa ve cemaati rahatsız etmeden öne geçilebilecekse veya ileriye geçen imamsa; mekruh değildir.)
Peygamberimiz (s.a.v.) Cuma günü sabah namazında Dehr ve Secde surelerini okurdu. Bu iki sure Hz. Adem’in yaratılışı, kıyamet günü, ölümden sonra dirilme ve haşr gibi meselelerle cumayı ilgilendiren konuları içermektedir.
Allah’û Tealâ, aylar içinde Ramazanı, geceler içinde Kadir gecesini, yer yüzünde Mekke’yi, insanlar içinde Hz. Muhammed’i, günlerden de Cumayı seçmiştir. Cuma, Müslümanları bir araya toplayan en büyük organizasyonlardan biridir. Arafat toplantısının bir misâli olarak; aynı gayede bulunan insanların sayılarını belirler ve etkin bir potansiyel oluşturur.
Müfessirler tarafından Buruc suresinde geçen, “Yıldızlarla dolu semaya, geleceği va’dedilen güne şahitlik edene ve kendisi için şahitlik edilene yemin olsun” (Buruc suresi: 1-3) ayetlerinde; va’dedilen gün; “kıyamet günü”, şahitlik eden “Cuma günü”, şahitlik edilen de; “Arefe günü” olarak tefsir edilmiştir.
Ebu Hureyre’den rivayetle; Resulullah (s.a.v.)’e: “Bu güne neden Cuma adı verildi?” diye sorulduğunda. Şöyle cevap vermiştir:
“Babanız Adem’in yaratılışı, o günde oldu. Kıyamet o günde kopacak, yeniden dirilme ve insanların hesap için toplanması o günde olacaktır. Cuma gününün üç saatinin sonunda öyle bir an vardır ki; o anda dua edenin duası kabul olur.” (Ahmed bin Hanbel 11/311)
Diğer hadislerinde, cumaya önem vermeyen kimselerin gafletini şöyle dile getirir:
“Bir takım insanlar, ya Cuma namazını terk etmeyi bırakırlar, yahut da Allah onların kalplerini mühürler, artık gafillerden olurlar.”
“Her kim önemsemediği için (mazeretsiz) üç cumayı terk ederse, Allah onun kalbini mühürler.” (Ebu Davud: salat ; 210)
Cumanın terkinin cezasını bildiren peygamberimiz, Cumaya saygı gösterip ihya edenlere ise, çok büyük müjdeler vererek buyuruyor ki:
“Bir kimse Cuma günü gusleder, elinden geldiği kadar temizlenir, yağ veya koku sürünür, sonra mescide gider, bulduğu yere oturur ve namazını kılar, hutbeyi dinlerse; geçen Cumadan o Cumaya kadar işlemiş olduğu günahları affolunur.” (Buhari: Cuma, 6)
CUMA NAMAZINDAKİ
NAMAZLARIN KILINMASI
Ulemanın görüşüne göre Cuma namazının rükünleri; hutbe ve iki rekât namazdır. Ancak, cumada kılınan namazlarda, farklı mezheplerin farklı rakamlarına rastlanmaktadır. Bu durum, mezhepler arasında tefrika ve çekişmeye sebep olmamalıdır. Müslümanlar, her konuda olacağı gibi, bu konuda da birbirlerine hüsnü zanda bulunmalı, birbirlerine sabır, anlayış ve kolaylık göstermelidirler.
Farklı yorumlara konu olan bu namazlar;
1- Tahiyyetu’l Mescid: Mescidin sahibi olan Allah (c.c.)’a yaklaşmak ve O’nun Mescidine saygı gösterildiğini ifade için, Mescide girildiğinde henüz oturulmadan kılınan iki rekâtlık bir namazdır.
Her ne kadar oturduktan sonra bile kılınabilen bu namazı; mescide girer girmez kılmak daha faziletlidir. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.) “Sizden biri Mescide gelince, (henüz) oturmadan önce iki rekât namaz kılsın.” (Ebu Davud: Salat; 19) buyurmuşlardır.
Kerahet vaktinde kılınması uygun görülmeyen bu namazın, Cuma günü kerahet vaktinde bile olsa kılınması tavsiye edilmiştir. Mescitlere girilince oturmadan kılınan herhangi bir namaz, Tahiyyetü’l Mescid namazı yerine geçer. Hükmü; sünnete icabettir.
2- Cumanın ilk sünneti: Değişik görüşler olmasına rağmen, genel olarak Cuma hutbesinden önce dört rekât olarak kılınan bir namazdır. Ulemanın çoğuna göre rekât sayısı kesin değildir. Sadece namaz kılmaya teşvik edilmiştir. Bazı müctehidlere göre Peygamberimiz (s.a.v.) Mescide gelince doğruca minbere çıkar, iç ezanını dinler ve hutbeye başlardı.
3- Cumanın farzı: İttifakla iki rekât olup cemaatle ve sesli olarak kılınan farz bir namazdır.
4- Cumanın son sünneti:
Ebu Hanifeye göre; Cumanın son sünneti dört rekâttır.
İmam Şafii’ye göre de; cumanın son sünneti dört rekâttır ve her iki rekâtında da selâm verilir.
Diğer görüşlere göre evde kılınırsa iki, camide kılınırsa dört: bunun yanında iki, dört ve altı rekâttır diyenler vardır. Hz. Ali ve Musa el- Eş’ari’ye göre; altı rekâttır, dört ve iki rekâtında selâm verilerek kılınır.
5- Zuhr-i Âhir: Cumanın son sünnetinin ardından kılınan dört rekâtlık bir namazdır. Bu namazın kılınıp kılınmaması hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir. “Tedbir olarak kılınsın” diyenler olduğu gibi; “Bid’attır ve kılınması uygun değildir.” diyenler de vardır.
Cuma namazının sıhhat şartlarından birinin yerine getirilememe sebebiyle “kabul olunmadı” ihtimaline karşılık; Cuma kabul olmamışsa o günün öğle namazı yerine, Cuma kabul olmuşsa, kaza veya nafile yerine ihtiyaten kılınmaktadır.
Peygamberimiz ve sahabe döneminde böyle bir namaz yoktu. Ancak zaman geçtikçe, Cumanın sıhhat şartlarını değerlendiren alimler, böyle bir namazı hoş görmüşlerdir. Zuhr-i Âhir namazı, müekked sünnet gibi kılınır. Birinci oturuşta tahiyyat ve her rekâtın da fatihadan sonra zamm-ı sure okunur.
“Henüz üzerimden geçmeyen vaktin Zuhr-i Âhirini eda etmeye…” veya “üzerimden geçen en son öğle namazının farzını kaza etmeye…” diye niyet edilerek, yerine getirilir. Kimileride “Günün öğle namazını eda etmeye” diye niyet ederek hem Cumayı ve hem de öğlenin farzını kılmaktadırlar.
5- Vaktin son sünneti: Birçok kaynaklarda Cuma namazından sonra vaktin son sünnetine yer verilmemiştir. Ancak bazı bölgelerde bu namaz kılınmaktadır.
Sonuç olarak: Cemaat arasında farklı mezheplerin, yolcuların ve farzdan sonraki namazları evlerinde kılmak isteyenlerin olması muhtemeldir. Bu sebeple; farzdan sonra namaz kılmadan çıkanların ardından su-i zanda bulunmak hiç te doğru olmayacaktır.
Farzdan sonra dileyen dilediği kadar namaz kılmakta serbest olduğundan; yine fazla namaz kılanlar hakkında yanlış yorumlar yapmak, ileri geri konuşmak bir Müslümana yakışmayacaktır.
Ancak; camiden erken çıkmak isteyenlerin, namaz kılanların önünden geçmeleri ve cemaatin omuzlarından aşarak insanları rahatsız etmeleri son derece abes bir harekettir. Huzurlu bir ibadet için; camiden geç çıkacakların ileri saflarda, erken çıkacakların ise, arka saflarda yer almaları daha uygun olacaktır.
Önemli olan, Cami ve cemaat adâbına uygun olarak şartlarına riayet edilen bir Cuma namazı kılmaktır. Cumanın şartlarını oluşturup Cuma namazı kılmak her Müslümanın görevidir. Çeşitli bahanelerle Cuma kılmayan, Cami, cemaat ve imam beğenmeyen kimselerin, tefrika çıkarıp çıkarmadıklarını düşünmeleri gerekir. Cumanın sıhhati için mücadele vermeyenler, boş bahanelerin arkasına sığınıp ta; cumayı terk etmekle mazeret yüklendiklerini sanmasınlar.
Sahih bir Cuma; o beldede İslâmın varlığını işaret eder. Sıhhatine kanaat etmeyenlerin Cumayı terk etmelerindense, kendi ceplerinden ziyade, İslâmın kaynaklarını beslemeleri ve sahih bir Cumanın şartlarını oluşturmaları için çaba sarf etmeleri gerekir.
Evrensel Hutbeler
Hasan Ortakaya
http://www.ebediyyen.biz/showthread.php/21332-Cumanın-farz-olmasının-şartları